Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/138 E. 2022/805 K. 18.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/138 Esas
KARAR NO : 2022/805

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/03/2021
KARAR TARİHİ : 18/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin 04.07.2020 tarihli sözleşme gereği, davalı şirketin çalıştığı şantiyede hizmet vermesi için şoförüyle birlikte 1 adet beton pompasını davalı şirkete tahsis ettiğini ve davalı şirketin teslim alarak 07.07.2020 – 12.08.2020 tarihleri arasında kullandığı halde, 12.08.2020 tarihinde davacı şirkete haber vermeksizin, aracı şoförü ile birlikte gerekçesiz olarak çıkararak sözleşmeyi tek taraflı feshettiğini, davacı şirketin “Beton Pompası Bedeli (25 Gün) ve Fazla Mesai Ücreti (14 saat)” içerikli, 31.07.2020 tarih GIB20200000000018 nolu 37.307,77.-TL, “Beton Pompası Kirası (10 Gün), Fazla Mesai Ücreti (15 saat) ve Motorin Bedeli (1.200 LT)” içerikli, 12.08.2020 tarih GIB20200000000021 nolu 24.609,73.-TL bedelli e-arşiv faturalarını mail üzerinden ve PTT iadeli taahhütlü olarak davalı şirkete gönderdiğini, Davalı yanın 07.07.2020 tarihinde havale yolu ile 2.500,00 TL ödediğini belirterek şimdilik bakiye fatura alacağına ilişkin olarak 59.417,50 TL, erken fesih nedeniyle 15 günlük cezai tazminat olarak 20.650,00 TL, vade farkı alacağı olarak 10,00 TL, sözleşme gereği bakiye kira alacağı olarak 10,00 TL olmak üzere toplam 80.087,50 TL’nin temerrüt tarihi itibariyle uygulanacak ticari avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde dava açıldıktan sonra mahkemece verilen süre içerisinde arabuluculuk için başvurulduğunu ileri sürdüğünü, başvurunun dava açıldıktan sonra değil, dava şartı olması sebebiyle dava açılmadan önce yapılmış olması ve dava dilekçesi ekinde ya da en geç mahkemece gönderilecek muhtıra ile verilecek bir haftalık kesin süre içerisinde arabuluculuk son tutanağını dosyaya sunması gerektiğini, Bu nedenle, yerel mahkemece davanın arabuluculuk dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi yerinde olacağını belirterek davacının aracubuluculuk şartı yönünden reddi gerektiğini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Mahkememizce talimat yolu ile mali müşavir bilirkişiden alınan raporda özetle; “Davalı tarafça incelemeye ibraz edilen; 2020 yılına ait yasal defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırıldığının tespit edildiği, Davalı yasal defter kayıtları incelendiğinde davacıya ait herhangi bir fatura ve ödeme kaydına rastlanılmadığı” şeklinde görüş bildirmiştir.
Mahkememizce mali müşavir bilirkişiden alınan 06.06.2022 tarihli raporda özetle; “Tarafların 2020 yılı BA-BS bildirimlerinin mukayesesi yapılmış olup, dava konusu faturaların davacı şirket BS (Mal/Hizmet Satış) bildiriminde yer aldığı, davalı şirketin BA (Mal/Hizmet Alış) bildiriminde yer almadığı, Usulünce düzenlenmekle sahibi lehine delil olma vasfına haiz olan davacı şirkete ait ticari defter ve kayıtlara göre; 2 adet toplam 61.917,50.-TL tutarındaki faturalardan doğan alacağa karşılık dava dışı … hesabından 2.500,00.-TL EFT/Havale tahsilatı yapılmış olup, 31.12.2020 tarihi itibariyle davalı şirketten 59.417,50.-TL bakiye alacak kaydının bulunduğu, Talimat yolu ile incelenen davalı şirketin ticari defterlerinde ise davacı şirket ile ilişkili kayıt ve işlem bulunmadığı, Dava konusu 2 adet e- faturanın davalı şirkete teslimi ve fatura içeriği hizmetin ifa edilip edilmediğine ilişkin yapılan incelemelerde; “… – … Puantaj Cetveli” başlıklı tablonun firma yetkilisi bölümünde ….Okunamıyor isim ve imzalarının bulunması, 12.09.2020 tarihinde PTT Dağıtıcısı … tarafından .. barkod nolu postanın alıcısı davalı şirketin …Gaziantep adresine …. isim ve imzası karşılığı teslim edilmiş olması sebepleri ile dava konusu faturaların teslim ve içeriği hizmetin ifasına ilişkin emareler görülmüş ise de, faturaların tesliminin veya faturalar içeriği hizmetin ifasının kabulü hususunda nihai takdirin yüksek mahkemede olacağı, Davacı yanın erken fesih nedeniyle cezai tazminat, vade farkı alacağı, sözleşme gereği bakiye kira alacağı yönündeki talebine ilişkin hesaplamalar ile sözleşmeden doğan temerrüt şartlarının oluşup oluşmadığının sözleşme ve diğer yönlerden değerlendirilmesi ve hesaplanması hususlarının uzmanlık alanım dışında kaldığı” şeklinde görüş bildirmiştir.
Mahkememizce nitelikli hesaplar uzmanı bilirkişiden alınan 28.09.2022 tarihli raporda özetle; “Davacı şirketin talep edebileceği fatura alacağı, 12.08.2020 tarihli ve GIB2020000000021 no.lu faturada kayıtlı motorin bedeli hariç tutulduğunda 51.671,98 TL (KDV dahil), motorin bedeli dahil edildiğinde 59.417,50 TL (KDV dahil) olarak hesaplanmıştır. Sözleşmenin bildirimsiz feshi sebebiyle çalışılmış sayılması gereken 15 günlük süreye ait ücret 20.650,00 TL (KDV dahil) olarak hesaplanmıştır. Davacı şirketin dava tarihi itibarıyla talep edebileceği vade farkı, 12.08.2020 tarihli ve GIB2020000000021 no.lu faturada kayıtlı motorin bedeli hariç tutulduğunda 12.500,02 TL (KDV dahil), motorin bedeli dahil edildiğinde 14.212,78 TL (KDV dahil) olarak hesaplanmıştır. Dosya arasında, sözleşmeye konu iş makinesinin aynı şartlarla yeniden kiraya verilebileceği süreye ilişkin bilgi ve belge bulunmadığından, erken fesih tazminatı hesaplanamamıştır.” şeklinde görüş bildirmiştir.
Dava hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline ilişkindir.
Davacı taraflar arasındaki sözleşme gereğince sözleşmede kiraya veren sıfatında olan davacı tarafından 07.07.2020 tarihi itibariyle davalının Van İlinde bulunan şantiyesinde kullanılmak üzere beton pompasının çalışır vaziyette ve şoförün maaşınında davacı tarafından karşılanmak üzere sözleşme akdedildiğini, aracın 07.07.2020 tarihinde kullanılmaya başlandığını, 12.08.2020 tarihine kadar kullanıldığını , 12.08.2020 tarihinde ise aracın şoförü ile birlikte şantiyeden çıkartılması ile sözleşmenin davalı tarafından feshedildiğini beyanla bakiye iş bedeli, cezai şart, vade farkı alacağı ve bakiye kira alacağının tahsilini talep etmiş, davalı ise taraflar arasında usulüne uygun şekilde arabuluculuk faaliyetinin yürütülmediğini davanın reddini talep etmiştir.
Davalı yan tarafından arabuluculuk faaliyetinin usulüne uygun şekilde yürütülmediği ve davanın dava şartı yokluğundan reddi talep edilmiş ise de; davacı tarafından sunulan 26.11.2020 tarihli Arabuluculuk Son Tutanağı’nda davet mektubunun kargo şirketi aracılığıyla gönderilmeye çalışıldığı ancak ulaştırılamadığı, devamında şirket temsilcisine ulaşılmasına rağmen son oturuma katılınmadığını tespitle oturumun sonlandırıldığı tespit edilmiştir.
Türk Ticaret Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. 6325 sayılı Yasa’da 18/A/2 maddesi gereğince arabuluculuğun dava şartı olarak kabul edildiği hallerde davacının, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır.
Davacının arabulucuya başvurduğu ve anlaşmaya varılamadığına dair arabuluculuk son tutanağının dosyaya sunulduğu ihtilaf konusu değildir. Ancak davalının iddiası arabuluculuk görüşmesine usulüne uygun olarak davet edilip edilmediği ihtilaf konusudur. 6325 sayılı HUAK’nun 15/1. maddesinde, arabulucunun, seçildikten sonra tarafları en kısa sürede ilk toplantıya davet edeceği düzenlenmiş ve davetin şekli ise, Kanunun 18/A/7. maddesinde, arabulucunun elindeki bilgiler itibarıyla her türlü iletişim vasıtasını kullanarak görevlendirme konusunda tarafları bilgilendirip ve ilk toplantıya davet eder, şeklinde ifade edilmiştir. Yasada arabuluculuk sürecine davet için özel bir davet şekli aramamış, davetin her türlü iletişim aracıyla yapılabilmesini kabul etmiştir. Arabuluculuk sürecinde ilk oturum için davalıya kargo yolu ile gönderilen ve iade edilen davet metni olsa da, arabuluculuk tutanağında davalının ilk oturuma kendi telefonu aranmak suretiyle davet edildiği ve arabuluculuk süreci hakkında bilgi verildiği açıkça yazılıdır. Arabuluculuk faaliyeti, Bakanlıkça düzenlenen arabulucular siciline kaydedilmiş bulunan ve komisyon başkanlıklarına bildirilen listeden büro tarafından veya yine listeden taraflarca anlaşılarak belirlenen bir arabulucu tarafından yerine getirilir. Bu sebeple arabuluculuk resmi bir işlem olup, bu nedenle arabuluculuk tutanağının aksi sabit oluncaya kadar doğru olduğunun kabulü gerekir. 6325 sayılı HUAK’nun 18/A/10 maddesi, arabulucu; taraflara ulaşılamaması veya taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması ya da tarafların anlaşması yahut tarafların anlaşamaması hâllerinde arabuluculuk faaliyetini sona erdirir ve son tutanağı düzenleyerek durumu derhâl arabuluculuk bürosuna bildirir, şeklindedir. Bu nedenlerle aksi sabit oluncaya kadar geçerli olan Arabuluculuk Belgesi’nin davacı tarafından sunulmuş olduğu anlaşılmakla davalının dava şartı yokluğuna yönelik itirazı yerinde görülmemiş ve yargılamaya devam olunmuştur.
Taraflar arasında 04.07.2020 tarihli İş Makinesi Kira Sözleşmesi akdedilmiş olup, iş bu sözleşme ile davacı tarafından 07.07.2020-31.12.2020 tarihleri arasında davalının Hakkari ve Van İllerindeki bulunan şantiyesine kullanılmak üzere iş makinesi (beton pompası) temin edeceği, aracın şoför temininin, maaşının ve gidiş dönüş yol motorin giderlerinin davacı tarafından karşılanacağı, iş bedelinin bir ay için 35.000,00 TL +KDV olacağı kararlaştırılmıştır. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin ….Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere “…. Taraflar arasında akdedilen 18.10.2017 tarihli sözleşmenin konusu, davacıya ait olan 1 adet transmikserin davalıya ait inşaat şantiyesinde kullanılmak üzere kiralanması işi olup, sözleşmenin 2. maddesinde aracın şoförünün kiralayan tarafından temin edileceği, maaş ve sigortasının da kiralayan tarafından ödeneceği kararlaştırılmıştır. Buna göre, sözleşmenin kira sözleşmesi değil sürücülü araç kiralama hizmeti sözleşmesi olduğu (Yargıtay 23. HD 10.05.2017 T., 2015/9774 E., 2017/1416 K.),…” taraflar arasındaki sözleşmede davacı tarafından sözleşmeye konu aracın şoförlü olarak ve şoför masrafınında davacı tarafından karşılanacağının kararlaştırılması nedeniyle davaya konu sözleşme hizmet sözleşmesi olarak kabul edilmiş ve yine tarafların tacir olması da göz önüne alınarak yargılamaya devam olunmuştur.
Tüm dosya kapsamı bir bütün halinde incelendiğinde; taraflar arasında davalı tarafından imzası inkar edilmeyen 04.07.2020 tarihli sözleşme ile hizmet sözleşmesi ilişkisinin kurulduğu anlaşılmakta olup , yine davacı tarafından sunulan pursantaj kayıtlarındaki imzanında davalı yetkilisine ait olmadığına dair bir savunma bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki ihtilafın sözleşme ilişkisinin feshinde davalının haksız olup olmadığı, davacı tarafından talep edilen iş bedeli, cezai şart miktarı ve vade farkı alacaklarını talep edilip edilemeyeceği hususlarında toplandığı görülmektedir. Davalı ticari defterlerinin incelenmesi için yazılan talimat ve alınan mali müşavir bilirkişi raporunda ödemeye ilişkin davacı ticari defterlerinde belirtildiği üzere bilgiye rastlanmamış olup, davalı tarafından da aksi iddia ve ispat edilmemiştir, ancak davacı ticari defterlerinde 2.500,00 TL ödeme yapıldığı belirtilmektedir. Davacı tarafından sunulan pursantaj kayıtlarına göre sözleşmeye konu aracın Temmuz 2020 döneminde 25 gün, Ağustos 2020 döneminde ise 10 gün süre ile davalı şantiyesinde kaldığı aylık kira ücretinin 35.000,00 TL+KDV olduğu nazara alındığında raporda da belirtildiği üzere günlük kira ücretinin 1.166,67 TL olduğu, fazla mesai ücretinin eklenmesi ile Temmuz 2020 dönemi alacağının KDV dahil 37.307,77 TL olduğu, Ağustos ayı için ise 10 günlük çalışma ve fazla mesai ücret toplamının 16.864,21 TL olduğu, davacı tarafından her ne kadar 6.564,00 TL +KDV tutarındaki yakıt bedeli istenilmiş ise de motorin bedelini tevsik eden belgenin sunulmadığı buna göre iş bedeli alacağının 54.171,98 TL olduğu, 2.500,00 TL ödemenin minhası ile alacak miktarının 51.671,98 TL olacağı kabul edilmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 9. Maddesinde “…Kiralayan sözleşme süresinin bitiminden ya da iş bitiminden 15 gün önce kiraya verene yazılı olarak haber verecek, aksi taktirde bu 15 günlük süre çalışmış olarak kabul edilip faturaya ilave edilecektir…” maddesi bulunmakta olup dosya kapsamı itibariyle sözleşmenin davalı tarafından fesihten önce bildirim yapılarak ve haklı olarak feshedildiği konusunda iddia ve ispat bulunmamaktadır. Sözleşmede 30 gün üzerinden çalışılacağının kararlaştırılmış olması ve feshin de haksız olması nazara alındığında davacı tarafından talep edilen 20.650,00 TL fesih tazminatı bedelini de talep edilebileceği anlaşılmakla hükmolunmuş, ancak sözleşmede kesin vadenin olmaması ve davalının temerrüte düşürüldüğünün ispatlamaması nedeniyle vade farkı talebinin ve iş makinesinin aynı şartlar altında kiraya verilebileceğinin ispatlanamaması nedeniyle sair tazminat taleplerinin reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile 72.321,98 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline,
2-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Alınması gereken 4.940,32 TL harçtan peşin alınan 1.367,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 3.572,62 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereği Adalet Bakanlığı tarafından karşılanan ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk Ücret Tarifesinde belirtilen arabuluculuk ücreti karşılığı olan 1.320,00 TL arabulucu ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 1.367,70 TL peşin harç olmak üzere toplam 1.427,00 TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 154,20 TL tebligat ve müzekkere gideri, 2.800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.954,20 TL’nin davanın kabul red oranına göre 2.667,65 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar yönünden 11.571,52 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar yönünden karar tarihindeki AAÜT uyarınca 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
10-Sarfedilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıranlara iadesine,
Dair davacı vekilinin ve e-duruşma sistemi üzerinden davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal 2 haftalık sürede mahkememize müracaat ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 18/11/2022

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.