Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/11 E. 2022/844 K. 29.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/11 Esas
KARAR NO : 2022/844

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/01/2021
KARAR TARİHİ : 29/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıdan 6.556,43 TL bakiye fatura alacağının tahsili için Ankara …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile borçlu aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun yasal süresi içerisinde icra takibine haksız ve herhangi bir hukuki dayanağı olmaksızın itiraz ettiğini ve takibi durdurduğunu, taraflara ait ticari defter kayıtları üzerinde yapılacak inceleme neticesinde davalı yanın icra takibine haksız yere itiraz ettiğinin ve müvekkiline borçlu olduğu anlaşılacağını belirterek davanın kabulü ile itirazın iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine % 20 ‘den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tek başına faturanın varlığının alacağın varlığını ispatlayamayacağını, müvekkilinin borçlu olduğunu kabul etmemekle birlikte icra takibinde talep edilen faiz miktarının fahiş olduğunu, yapılan faiz hesabının ve esas alınan faiz başlangıç tarihinin hatalı olduğunu, dava dilekçesinde alacağın kaynağının açıklanmadığını, icra inkar tazminatı talebinin reddi gerektiğini belirterek davanın reddi ile alacağın % 20’sinden az olmamak üzere davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Taraflarca dayanılan tüm deliller toplanmış, davaya dayanak Ankara …İcra Dairesi’nin … sayılı icra dosyası celp edilmiş, taraflarca sunulan ticari defter kayıt ve belgeler üzerinde mali müşavir bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılmıştır.
Dava, bakiye fatura alacağının tahsili için girişilen icra takibine yönelik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı tarafından 6.556,43 TL fatura alacağının bulunduğu, davalı tarafından ödenmediği iddia edilmiş, davalı tarafından ise tek başına faturanın varlığının alacağı ispatlamayacağından bahisle davanın reddini istemiştir.
Kanunda aksine bir düzenleme olmadıkça; taraflardan her birinin, hakkın dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olması (TMK 6), diğer bir ifadeyle, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafın ispat yükü altında olması (HMK 190) nedeniyle teslim olgusundan lehine hak çıkaracak taraf olan davacı taraf; akdi ilişkinin varlığı ile teslim olgusunu kanıtlama yükümü altındadır.
Tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılması bakımından dosyanın tevdi edildiği mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen 12/05/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “Usulünce düzenlenmekle sahipleri lehine delil olma vasfına haiz olduğu anlaşılan ve birbirlerini doğrulayan taraflara ait ticari defterlerde yer alan kayıt ve işlemlere göre, 06.11.2019 olan icra takip tarihi itibariyle davacı şirketin davalı şirketten 6.556,43.-TL bakiye alacak kaydının bulunduğu,Yüksek mahkemece davacı yanın gerek asıl alacak miktarı gerekse işlemiş faiz miktarında haklı olduğuna hüküm olunması halinde; yıllık % 18,25 ve değişen oranlarda(19,50) işlemiş avans faizi tutarının 1.073,24.-TL olarak hesaplandığı” yönünde kanaat bildirildiği görülmüştür. Bilirkişi raporu usulüne uygun olarak taraflara tebliğ edilmiş, taraflarca bilirkişi raporuna süresinde itirazda bulunulmamıştır. HMK’nın 281/I. fıkrasında belirtilen bilirkişi raporuna itiraz süresi, hak düşürücü süre olup hak düşürücü süre içinde rapora itiraz edilmezse diğer taraf için usuli kazanılmış hak doğacaktır (Emsal: Yargıtay 22. HD., 28/03/2018 tarih ve 2015-2018/8095 sayılı ilamı). Buna göre, bilirkişi raporunda yapılan tespitler davacı ile davalı yönünden de kesinleşmiş olup gerekçeli ve denetime elverişli bilirkişi raporunun hükme esas alınmasına karar verilmiştir.
Somut olayda; dosyaya mübrez bilirkişi raporu ile de ortaya konulduğu üzere davacı tarafından takibe konu edilen faturaların davacı tarafından olduğu gibi davalı tarafından da kendi ticari defter ve kayıtlarına işlendiği ve bu kayıtlara göre davalının davacıya 6.556,43-TL borçlu gözüktüğü anlaşılmıştır. Davalının defterindeki bu kayıtlar davalı aleyhine delil oluşturur. Bu aşamadan sonra davalı teslime, yani fatura karşılığı hizmetin verilmediğine karşı itirazda bulunamaz. Buna göre davacı, akdi ilişkinin varlığı ile teslim olgusunu kanıtlamıştır.
Sonuç olarak; tüm dosya kapsamı, kayıt ve belgeler ile usul ve yasaya uygun olarak alınan denetlenebilir bilirkişi raporu birlikte değerlendirilerek; mali müşavir bilirkişi marifetiyle incelenen, tarafların usulüne uygun olarak tutulup açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve birbiri ile uyumlu olan ve böylece HMK’nın 222. maddesi hükmünce sahibi lehinde delil niteliğini haiz ticari defter ve kayıtlara göre davacının takibe konu faturalardan kaynaklı olarak davalıdan 6.556,43–TL asıl alacak kadar alacaklı olduğu ve davalı tarafından bu alacağın ödenmediği anlaşılmıştır. Buna göre; davalının Ankara …İcra Müdürlüğünün 2019/5756 esas sayılı takibe itirazının 6.556,43–TL asıl alacak yönünden iptaline, takibin aynı koşullarda devamına karar vermek gerekmiştir. Davacı tarafından işlemiş faiz de talep edilmiş ise de davalının takipten önce, alacak miktarını gösterir ve ödeme talebini içerir mahiyette ihtarla usulüne uygun temerrüde düşürüldüğünün ispat olunmadığı, fatura tebliğinin ise temerrüt ihtarı olarak kabul edilemeyeceği değerledirilerek (Emsal: Yargıtay 15. HD.’nin 27/05/2014 tarih ve 2013-5187/3638 sayılı ilamı), işlemiş faiz isteminin reddi gerekmiştir. Davacının icra inkar tazminatı istemine gelince; itirazın iptâli davasında İcra İflas Kanunu’nun 67/II maddesi hükmünce borçlunun icra inkâr tazminatı ile sorumlu tutulabilmesi için alacağın likit ve borçlunun itirazının da haksız olması gerekir. Mevcut hukuki durum karşısında davalının takibe itirazının haklı olmadığı ve takibe konu alacağın muayyen ve likit nitelikte bulunduğu değerlendirilmekle davacı lehine asıl alacağın %20’si üzerinden hesaplanan 1.311,28-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak, son tahlilde aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın kısmen kabulü ile,
1-Ankara …İcra Dairesi’nin … sayılı takibe davalı itirazının 6.556,43 –TL asıl alacak yönünden iptali ile takibin bu miktar üzerinden aynı koşullarda devamına,
2-Hükmolunan alacağın %20’si olan 1.311,28-TL icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3- Alınması gereken 447,86 TL harçtan peşin alınan 92,15 TL’nin mahsubu ile bakiye 355,71 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4- Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 59,30 TL başvurma harcı ve 92,15 TL peşin harç olmak üzere toplam 151,45‬ TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- Davacı tarafından yapılan 75 TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.075,00 TL olan yargılama giderinden davanın kabul ve red oranlarına göre 923,78 TL’sinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6- 6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereği Adalet Bakanlığı tarafından karşılanan ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk Ücret Tarifesinde belirtilen arabuluculuk ücreti karşılığı olan 1.320,00 TL arabulucu ücretinin kabul ve red oranına göre 1.134,32 TL’sinin davalıdan, 185,68‬ TL’sinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
7- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar yönünden karar tarihindeki AAÜT uyarınca 6.556,43 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
8-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar yönünden karar tarihindeki AAÜT uyarınca 1.073,24 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9- Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
10- Sarfedilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran taraflara iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 29/11/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸