Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/599 E. 2021/32 K. 22.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/599 Esas
KARAR NO : 2021/32

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 28/01/2016
KARAR TARİHİ : 22/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 10/09/2015 tarihinde … plakalı aracın …’nin idaresinde meydana gelen tek taraflı kaza sonucu sürücü …’nin vefat ettiğini, …’nin vefatı ile geride kalan eşi …’nin kendisinin desteğinden yoksun kaldığını, … plakalı araç 393878815 sayılı ve 09/09/2015 – 09/09/2016 vadeli poliçe ile kaza tarihinde … nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, davalı şirkete 02/11/2015 tarihli yazı ile başvurulduğunu sigorta kuruluşu tarafından verilen 09/12/2015 tarihli yanıtta sorumluluklarının bulunmadığını, tazminat taleplerinin reddedildiğinin belirtildiğini, davalının 09/12/2015 tarihinde temerrüde düştüğünü belirterek HMK 107/2 uyarınca fazlaya ilişkin haklarının saklı olmak üzere şimdilik 5.000,00 TL destekten yoksunluk tazminatının temerrüt tarihi 09/12/2015 tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili tarafından harçlandırılmış 26/01/2017 havale tarihli dilekçe ile dava değeri arttırılarak müddeabihin 145.838,84 TL’ye çıkarıldığı anlaşılmıştır.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı araç, davalı şirket tarafından tanzim edilen 09/09/2015 – 2016 vadeli 393878815 poliçe nolu zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, davalı … şirketinin sorumluluğunun işletenin sorumluluğundan ne bir kuruş fazla ne de bir kuruş eksik olduğunu davaya konu talepten işletenin sorumluluğu bulunmaması karşısında davalı şirketin de sorumluluğu bulunmayacağını ve davanın reddine karar verilmesinin gerektiğini, kusurlu sürücünün verdiği zarar neticesinde işletene gidilmesi halinde ve işletenin zararı tazmin etmesi karşısında işleten sürücüye gideceğini sürücünün vefat etmesi karşısında işleten sürücünün mirasçılarına rücu edeceğinden huzurdaki davada alacaklı-borçlu sıfatı birleştiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:Taraf delilleri toplanmış, davalı … şirketinden poliçe ve hasar dosyası örneği davacının gelir durumuna ilişkin zabıta tahkikatı ile Ordu SGM yazı cevabı celbolunmuş tüm dosya kapsamı üzerinde makine mühendisi ve aktüerya uzmanı bilirkişi tarafından yapılan inceleme sonucu düzenlenen raporda özetle; ” olayın meydana gelmesinde müteveffa sürücü …’nin, olayda % 100 oranında kusurlu olduğu, müteveffa …’nin ölümü nedeni ile eşi …’nin net ve gerçek maddi zararının 145.838,84 TL olarak hesaplandığı, hesaplanan 145.838,84 TL maddi tazminatın davalı … tarafından temin edilen poliçe teminat limitleri dahilinde kaldığı” ifade edilmiş davalı yanın rapora itirazları kapsamında alınan ek raporda özetle; ” 10/05/1963 doğumlu eş …’nin olay tarihinde 52 yaş, 04 ay, 00 günlü olduğu, PMF yaşam tablosuna göre muhtemel bakiye ömrü (20,24) 20 yıl, 02 ay, 26 gün olduğu, 06/12/2035 tarihine kadar yaşama şansı mevcut olduğunu müteveffa eşinin muhtemel ömrü sonuna kadar desteğinin alacağı kabul edildiğini 29/03/1937 doğumlu baba …’nin olay tarihinde 78 yaş, 05 ay, 11 gün olduğu, PMF yaşam tablosuna göre muhtemel bakiye ömrü (5,38) 05 yıl, 04 ay 17 gün olduğu, 27/01/2021 tarihine kadar yaşama şansı mevcut olduğu, muhtemel ömrü sonuna kadar müteveffa oğlunun desteğinden yararlanabileceği, 07/02/1939 doğumlu anne …’nin 01/05/1974 tarihinde vefat ettiğinden (olay tarihinden önce) destek payı ayrılmadığı müteveffa …’nin ölümü nedeni ile eşi …’nin net ve gerçek maddi zararının 141.486,27 TL olarak hesaplandığı” belirtilmiştir.
Mahkememizin 2016/72 Esas 2017/887 Karar sayılı ilamı ile davanın kısmen kabulü ile 141.486,27 TL destekten yoksun kalma tazminatının 09/12/2015 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine ve davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine dair verilen kararın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesinin … Karar sayılı istinaf incelemesi neticesinde istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği fakat Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin… Karar sayılı temyiz incelemesi neticesinde bölge adliye mahkemesi kararının bozulduğu ve mahkememiz esas sırasına kaydının yapıldığı görülmüştür.
Dava, davacının desteğinin trafik kazasında vefatı nedeni ile davalı trafik sigortacısından TBK 53.maddesi kapsamında destekten yoksun kalma tazminatı talebine ilişkindir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91.maddesinde işletenin aynı kanunun 85.maddesinin 1 fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırma zorunluluğu getirilmiş olup işletenin sorumluluğu hukuki niteliği itibariye tehlike sorumluğuna ilişkin bulunmakla işletenin hukuki sorumluğunu üstlenen sigortacının 91.maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir.
2918 sayılı KTK nun 92.maddesi kapsamında tehlike sorumlusu zorunlu mali sorumluluk sigortacısının tehlike sorumlusu olan işletenin eşinin, usul ve firuunun kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar dışında kalan ölüm ve yaralanmaya ilişkin cismani zararlar sigortacının sorumluluğu kapsamında bırakılmıştır.
TBK 53.maddesi kapsamında destekten yoksun kalma tazminatının konusu desteğin yitirilmesi nedeni ile yoksun kalınan zarar olup buradaki amaç destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır.
Destekten yoksun kalma tazminatına dayanak teşkil eden hak salt miras yolu ile geçen bir hak olmayıp davacıların desteklerinin ölümü nedeniyle destekten yoksun kalan sıfatıyla doğrudan kendileri üzerinde doğan bir zararı ifade ettiğinden bu zarardan doğan hak desteğe ait olmadığına göre onun kusurunun da bu hakka bir etkisinin olması düşünülemeyecektir. Bu kapsamda işletenin ister kendi kusuru ister bir başkasının kusuru ile olsun salt vefat etmiş olması destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup bu zarar kanun ve poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olmakla destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesi mümkün olacaktır.
2918 sayılı KTK’na göre aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı davalı … şirketinin işletenin 3.kişilere verdiği zararları teminat altına aldığından ve işleten veya sürücü tam kusurlu olsa dahi destekten yoksun kalan davacılar zarar gören 3.kişi konumunda bulunduğundan davalı … şirketinin zarardan sorumlu olduğunun kabulü gerekir.
Eldeki davanın kısmen kabulüne dair kararın istinaf başvurusunun Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesince reddi fakat temyiz başvurunun ise Yargıtay 17.Hukuk Dairesince kabulü ile kararın bozulduğu ve mahkememiz esasına kaydedildiği görülmüştür. Mahkememiz karar gerekçesi ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesinin karar gerekçesi uyarınca kaza tarihinin 10/09/2015 tarihi olması, 2918 sayılı kanunun ise 26/04/2016 tarihinden sonra yürürlüğe giren yasal değişiklik esas alınarak 01/06/2015 tarihinden sonra yürürlüğe giren Genel Şartların bu tarihten sonra uygulanmasının gerekeceği, 2918 sayılı kanundaki yasal düzenlemenin geriye yürüyeceğine ilişkin bir hükmün olmadığı, Yeni Genel şartların yürürlük tarihinde geçerli olan yasal düzenlemeyi berteraf edemeyeceği, yasal uygulamanın Genel Şartlar düzenlemesi ile kaldırılamayacağının kabulü gerekmektedir. Nitekim hiyerarşik normlar sistemi olan hukuk düzeninde, alt düzeydeki normlar yürürlüklerini üst düzeydeki normlardan almakta; normlar hiyerarşisinin en üstünde evrensel hukuk ilkeleri ve Anayasa, sonrasında ise sırası ile kanunlar, tüzükler, yönetmelikler almaktadırlar. Bir normun kendisinden daha üst konumda bulunan ve dayanağını oluşturan bir norma aykırı veya bunu değiştirici nitelikte bir hüküm getirmesi mümkün değildir. Bu bakımdan yeni genel şartların ancak kanun değişikliği ile uygulanması mümkündür. Kanun değişikliğine kadarki süreçte kanundan daha geniş düzenleme getiren ve kanuna aykırılık teşkil eden genel şartların uygulanmasının mümkün olmadığı kanaatinin hasıl olduğu gibi; Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarihli kararı ile Genel şartların da kaldırılmış olduğu, bu kararın derdest davalara da uygulanacağı gözetilerek 01/06/2015 tarihli genel şartlara göre değerlendirme yapılamayacağından mahkememizin 2016/72 esas, 2017/887 karar sayılı 19/12/2017 tarihli kararında direnilmesi gerektiği kanaati hasıl olduğundan, dosya kapsamına uygun bulunan bilirkişi raporu ve 02/08/2017 tarihli ek raporu tüm dosya kapsamı ile birlikte değerlendirilerek aktüerya uzmanı bilirkişi tarafından hesaplanan ve dosya kapsamına uygun bulunan 141.486,27TL destekten yoksun kalma tazminatı yönünden kanıtlanan davaya ilişkin sigortalı aracın niteliği ve davalının temerrütünün talebin reddine dair cevabi yazı tarihinde gerçekleştiği hususları gözetilerek direnilen karardaki şekli ile, davanın kısmen kabulü ile 141.486,27 TL destekten yoksun kalma tazminatının 09/12/2015 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Her ne karar mahkememizin kısa kararında Yargıtay Hukuk Genel Kurulu nezdinde yasa yolu gösterilmiş ise de, yasa yolunun kamu düzenine ilişkin olduğu ve bunun kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki doğurmayacağı, re’sen mahkememizce gözetilmesi gerektiği hususu nazara alınarak yasa yolunun Yargıtay 17. Hukuk Dairesi nezdinde olduğu hususunun gerekçeli kararda düzeltilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin …. karar sayılı 19/12/2017 tarihli kararında direnilmesine,
2-Davanın kısmen kabulü ile 141.486,27 TL destekten yoksun kalma tazminatının 09/12/2015 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine,
4-Alınması gereken 9.664,93 TL harçtan peşin alınan 29,20 TL ile Islah harcı 482,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 9.153,73TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından başlangıçta yaptırılan 29,20 TL peşin harç, 482,00 TL ıslah harcı, ile 29,20 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 540,40 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan bozma öncesi 1.061,83TL, bozma sonrası 11,00 TL tebligat masrafı olmak üzere toplam 1.072,83 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT’ne göre 17.391,20-TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT’ne göre 4.080,00-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
10-Sarfedilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal 2 haftalık sürede mahkememize müracaat ile Yargıtay 17. Hukuk Dairesi nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 22/01/2021

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.