Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/583 E. 2022/778 K. 08.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/583 Esas
KARAR NO : 2022/778
DAVA : Kooperatif Üyeliğinin Tesbiti
DAVA TARİHİ : 30/11/2020
KARAR TARİHİ : 08/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan Kooperatif Üyeliğinin Tesbiti davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; … nolu bağımsız bölümde kayıtlı adresindeki taşınmazı, davalı …’den satın aldığını, taşınmazın satışı ve devir işlemlerinin 27/12/2019 tarihinde yapıldığını, taşınmazın emlakçılık işlerini yürüten dava dışı …’ün davalı …’in kooperatif üyeliğinin de devralınması gerektiğini, üyeliğin getirisinin yüksek olduğunu belirterek gerçeğe aykırı beyanlarla müvekkilini devir konusunda ikna ettiğini, davalı kooperatif üyeliğinin devrine ilişkin evrakların davalı …’in eşi … ile imzalandığını, imzaların atılması akabinde söz konusu üyeliğin borçlarının bulunduğunu, müvekkilinin dolandırıldığını anladığını, davalının eşi …’in kooperatif üyeliğini devir yetkisinin bulunmadığını, kooperatif yönetim kurulu kararının geçersiz olduğunu, müvekkilinin aldatıldığını, bu nedenle emlakçı hakkında suç duyurusunda da bulunulduğunu, müvekkilinin emlakçı tarafından aldatılarak kooperatife üye yapılmak istendiğini, kooperatifin avantajından bahsedilirken borçlarından bahsedilmediğini, davalının eşi … tarafından da kooperatif hakkında bilgi vermekten kaçınıldığını, kooperatifin borçlarına dair bilgi verilmediğini, 27/12/2019 günü kooperatif üyeliğine dair imzalar atıldıktan sonra müvekkilinin kooperatifin borçları olduğunu öğrendiğini, 28/12/2019 günü kooperatife giderek durumdan bahsetmesi üzerine kooperatif görevlisinin evrakları yırttığını, üyeliğin gerçekleşmediğini bildirdiğini, 29/12/2019 günü de ihtarname gönderdiğini, buna rağmen müvekkiline genel kurul toplantısına davet yazısı gönderildiğini, böylece kooperatife üye yapıldığını anladığını, müvekkilinin iradesinin üçüncü kişinin aldatması sonucunda sakatlandığının sabit olduğunu, yönetim kurulu kararındaki imzaların incelenmesini talep ettiklerini, kooperatif üyeliği için yalnız taşınmaz devrinin de yeterli olmadığını, sonuç olarak müvekkilinin kooperatif üyesi olmadığının sabit olduğunu belirterek davanın kabulü ile müvekkilinin davalı kooperatife üye olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı kooperatif vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, davalıya ait … nolu bağımsız bölümü kooperatif hissesi ile beraber satın aldığını, tarafların anlaşması üzerine müvekkili kooperatife başvuru yapıldığımı ve hem bağımsız bölümün hem de kooperatif üyeliğinin devrinin gerçekleştirildiğini, devrin, davacının KK ve ana sözleşme hükümlerine göre hisse devri ile ilgili başvurusu sonucu müvekkili kooperatif yönetim kurulu tarafından alınan 29/12/2019 günlü karar ile gerçekleştiğini, davacının iradesinin sakatlandığı, dolandırıldığı gibi iddiaların müvekkili kooperatifle ilgisinin olmadığını, müvekkili kooperatifin davacının iradesini sakatlayacak bir işlemi olmadığını, davacının devir işlemleri bittikten sonra kooperatif üyeliğini devralmadan da devrin mümkün olduğu öğrenip müvekkiline ihtarname gönderdiğini, müvekkili tarafından da bir sorun var ise devreden ile çözülmesi gerektiğinin bildirildiğini, takiben davacının kooperatife gelerek zorla evrakları alıp yırttığını, uyuşmazlıkta muhatabın kooperatif olmadığını, davacının serbest iradesi ile ortaklığa giriş taahhütnamesi imzalaması üzerine sonucunda devir işlemi yapıldığını, …’in yetkili olmadığı iddiasının da yerinde olmadığını, vekaletinin bulunduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkilinin satışa çıkardığı daireyi kooperatif ortaklık payı ile birlikte devraldığını, müvekkili ile davacının bu şekilde anlaşarak diğer davalı kooperatife başvurduklarını, yapılan başvuru kooperatif tarafından da kabul edilerek davacının ortaklığının kooperatif defterine işlendiğini, müvekkilinin devir tarihine kadar kooperatife de bir borcunun bulunmadığını, davacının bizzat kendi beyanıyla devre ilişkin evrakları imzalayarak işlemleri gerçekleştirdiğini, tüm işlemlerin müvekkilinin onayıyla eşi tarafından gerçekleştirildiğini, davacı tarafından iradesinin emlakçı tarafından fesata uğratıldığı iddia edilerek devir işleminin iptali istenilmiş ise de keyfiyet kooperatif tarafından da kabul edilip defter ve kayıtlara işlendikten sonra devir beyanının yırtılmış olmasının müvekkilini ilgilendiren bir yönünün olmadığını, devrin yasaya uygun şekilde gerçekleştiğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Deliller toplanmış, davalı kooperatife ait ticaret sicil kayıtları ile davacıya ait üyelik işlem kayıtları celp edilmiş, davaya konu maddi vakıalara ilişkin olarak taraflarca bildirilen tanıklar dinlenmiş, Ankara CBS’nin …. sayılı soruşturma dosyası ile Ankara …. Ağır Ceza Mah.’nin …Esas sayılı dosya suretleri dosyaya kazandırılmıştır.
Davacının üyelik işlemlerine dair ka.yıtların yapılan incelemesinde; 27/12/2019 tarihinde davacı devralan … ile davalı devreden … vekili … aracılığıyla davalı kooperatife başvurarak kooperatifin ….nolu ortağı olarak kooperatifte bulunan 1C Blok 18 nolu konuta dair ortaklığı tüm hak ve vecibeleriyle davacıya devrettiklerini bildirdikleri, davacının da ortaklığa kabul işleminin yapılmasını talep ettiği ve davalı kooperatifin 27/12/2019 tarih ve 77 sayılı kararı ile de davacının ortak olarak tescilinin yapılmasına oybirliği ile karar verildiği anlaşılmıştır. Davacı tarafından gönderilen …. yevmiye numaralı ihtarname ile ise, kooperatife üye veya ortak olmak yönünde bir iradesinin veya talebinin olmadığını ihtaren bildirdiği görülmüştür.
Davacı tarafından dava dışı emlakçı … hakkında yapılan şikayet üzerine düzenlenen iddianameye istinaden Ankara …. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasından yürütülen kovuşturma neticesinde, somut olayda sanığın katılanın iradesini fesada uğratacak nitelikte aldatmaya elverişli bir hileli hareketinin bulunmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın taşınmazın satım bedeline ilişkin hukuki ihtilaf boyutunda kaldığı anlaşıldığından sanığın atılı suçun unsurları oluşmadığından beraatine karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce dinlenen davacı tanığı … beyanında özetle; “davacıyla birlikte kooperatife gittiklerini, kooperatif görevlisi sekterek hanımın, üyelik evraklarını yırttığını söylediğini, sonradan yapıştırdığını söylediğini, sorunun emlakçıdan kaynaklandığını söylediğini, davacının ev aldığını söyleyip gidip bakmak istediğinden kendisini çağırdığını” beyan etmiş, davacı tanığı … beyanında özetle; “davacının eşi olduğunu, ev arayışı nedeniyle emlakçı … ile bağlantıya geçtiklerini, emlakçının kooperatifin getirisinin yüksek olduğunu söylediğini, bu konuda bilgi sahibi olmadıklarından pek araştırmadıklarını, satıştan bir gün önce sorduklarını, olumlu şeyler söylendiğini, devir sonrasında üyelik evraklarını imzaladıklarını, kooperatif başkanı ile görüştüklerinde ise kooperatifin borca batık olduğunu öğrendiklerini, sonrasında kooperatif çalışan … Hanım’ın üyelik evraklarını yırttığını, her ihtimale karşılık da ihtarname gönderdiklerini, ancak genel kurul toplantı daveti geldiğinde üyelik iptalinin gerçekleşmediğini anladıklarını” beyan etmiş, davalı tanığı … … ise beyanında özetle; “kooperatifte sekreter olduğunu, davacı, davalının eşi …’in evini aldıktan kooperatif üyeliğini başlatmak üzere geldiklerini, bütün evrakları hazırladıklarını, karşılıklı imzaların atıldığını, akşam yönetim kurulunun toplandığını, karar alındığını, davacının üyeliğinin başlatıldığını, ertesi gün davacının kooperatife geldiğini, vazgeçtiğini söylediğini, evrakları istediğinde vermediğini, elinden almaya çalışırken yırtıldığını” beyan etmiş, davalı tanığı … beyanında özetle; “emlakçılık yaptığını, devir konusunda aracılık yaptığını, ancak kooperatif üyeliği ile ilgili kooperatiften bilgi alması gerektiğini bildirdiğini, kooperatif süreçlerini bilmediklerini, sadece kooperatif üyeliği olduğunu bildirdiklerini, davacı ile yaptığı yazışmaların da durduğunu, net bilgisinin olmadığını, ancak sonradan kooperatif evraklarını yırttığını duyduğunu,” beyan etmiş, davalı tanığı … ise beyanında özetle; “devir konusunda tek şartlarının kooperatif üyeliğinin de devredilmesi olduğunu, davalıyı sadece tapuda gördüğünü, davalının kooperatif üyeliğini de devralacağını söylediklerini, kooperatif üyeliği devralınacağından daha uygun bir bedelle devir yaptıklarını, tapuda işlemler tamamlandıktan sonra kooperatife gittiklerini, devir işlemlerini yaptıklarını, sonrasında davacının üyelik işlemlerini iptal etsek mi diye mesaj attığını, kabul etmediğini, ertesi gün … Hanım’ın aradığını, davacının kooperatife gelerek evrakları yırttığını bildirdiğini, kendisinin haberinin olmadığını, evraklar birleştirilerek davacın üye yapıldığını, davacı ile görüşmediğinden bilgi vermesinin söz konusu olmadığını, kendisinin de kooperatifin borcunu bilmediğini” beyan ettiği anlaşılmıştır.
Dava, davacının kooperatif ortağı olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Kooperatifler Kanunu’nun, dava konusu uyuşmazlığa dair devir işleminin yapıldığı 27/11/2019 tarihinde geçerli, ortaklığa girme şartlarına ilişkin 8. maddesi, “Ortak olmak isteyen gerçek ve tüzelkişiler, kooperatif anasözleşmesi hükümlerini bütün hak ve ödevleriyle birlikte kabul ettiklerini belirten bir yazı ile kooperatif yönetim kuruluna başvururlar. Kooperatif, ortaklarına kendi varlığı dışında şahsi bir sorumluluk veya ek ödemeler yüklüyor ise ortak olmak isteği, bu yükümlerin yazılı olarak kabul edilmesi halinde değer taşır.” hükmünü haizdir. Dosya kapsamından, bu hükme uygun olarak davacının, davalı ile birlikte davalı kooperatife 27/11/2019 tarihinde yazılı olarak başvurduğu ve davalı kooperatifin aynı tarihli yönetim kurulu kararı ile davacının üyelik başvurusunun kabul edildiğine dair karar alındığı ve böylece davacının Kooperatifler Kanunu’nun 8. maddesine göre kooperatif ortağı olarak kabul edildiği sabittir. Ancak davacının, ertesi gün sözlü olarak, 29/12/2019 tarihinde de noter aracılığıyla kooperatife üye veya ortak olmak yönünde bir iradesinin veya talebinin olmadığını ihtaren bildirdiği anlaşılmıştır. Esasen eldeki davadaki uyuşmazlık da temelde, davacının baştaki üyelik iradesi ile bağlı olup olmadığında toplanmaktadır. Tüm dosya kapsamından, davacı ile davalı … arasında kooperatif üyeliği ile birlikte ….Yenimahalle/ANKARA adresinde bulunan taşınmazın devri konusunda anlaştıkları; buna uygun olarak da davalı …’in sözü edilen taşınmaz ile birlikte kooperatif üyeliğini de devrettiği sabittir. Davacı her ne kadar kooperatif üyeliğine ilişkin olarak yanıltıldığını savunmak suretiyle kooperatif ortağı olmadığının tespitini istemiş ise de; eldeki davadaki uyuşmazlıkta taşınmazı devralan davacı ile devreden davalı …’in konumları birbirine denk olup tüm dosya kapsamı ile tanık beyanlarından davacının devir öncesinde kooperatiften bilgi almasının engellendiği veya kooperatif ile ilgili olarak iradesini fesada uğratacak şekilde devir işleminin yapılabilmesi için yanıltıldığı konusunda mahkememizde kanaat oluşmamış, davacının taşınmazın devrinden değil yalnız kooperatif üyeliğinden caydığına dair beyanının da ahde vefa ilkesine aykırı olduğu değerlendirilmiştir. Konuya davalı kooperatif yönünden bakıldığında, davacının kooperatif üyeliğine dair başvurusu temelde TBK’nın 3. vd. hükümleri gereğince icap mahiyetinde olup davalı kooperatife ulaşan (ve kabul edilen) icaptan dönüldüğünün beyan edilmesinin muhatap kooperatif yönünden TBK’nın 10. madde hükmü gereğince bağlayıcı yönünün olmadığı kanaatine varılmıştır. Davalı kooperatif tarafından Kooperatifler Kanunu’nun 8. vd. maddeleri kapsamında usulüne uygun başvuru üzerine davacının ortaklığının kabulüne karar verilmiştir. Davacının vazgeçme beyanının Kooperatifler Kanunu’nun 12. maddesi kapsamında üyelikten çıkma iradesi olarak değerlendirilmesi olanaklı ise de, mezkur hükümde çıkış bildiriminin ancak bir hesap sonu için ve en az 6 ay önceden haber verilerek yapılabileceği düzenlenmiş olup davalı kooperatifin incelenen ana sözleşmesinde hesap sonuna dair düzenleme olmadığı görüldüğünden takvim yılı sonunun 31 Aralık olarak kabul edilmesi gerekmekte olup (bu hususta bkz. Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, Ortaklıklar Hukuku II, İstanbul, 2019, s. 641) davacının 29/12/2019 tarihli vazgeçme beyanının da dava tarihi itibariyle bu kurala uygun olmadığı anlaşıldığından ortaklıktan çıkma iradesine dair bir değerlendirme yapılması da mümkün olmamıştır. Sonuç olarak, iddianın ileri sürülüş şekline göre davacı tarafından iddianın, 6100 sayılı HMK’nın 226/1.c bendi gereğince yemin delili ile de ispatı mümkün olmayıp tüm dosya kapsamı, kayıt ve belgelerin birlikte değerlendirilmesi sonucunda açıklanan nedenlerle haklılığı kanıtlanamayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 26,3‬0 TL harcın davacından alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT md. 3/2 uyarınca 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal 2 haftalık sürede mahkememize müracaat ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.08/11/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸