Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/532 E. 2022/882 K. 13.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/532 Esas
KARAR NO : 2022/882

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/11/2020
KARAR TARİHİ : 13/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinden özetle; Davacı şirketin ambalaj üretimi ile birlikte karton kutu, etiket üretimi ve satışını gerçekleştirdiğini, davalının yapmakta olduğu iş kapsamında davacı şirketten fileli sandık kartonu, baskılı karton ve benzeri ürünleri satın aldığını, davacı şirketin alacaklı olduğu 28.309,37 TL bedelin ödenmemesi üzerinde davacı şirket tarafından davalı hakkında Ankara …İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile faturalara dayalı olarak ilamsız icra takibine girişildiğini, ancak davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, belirterek, davalının Ankara …İcra Dairesinin … esas sayılı icra takibine yapmış olduğu itirazının iptali ile takibin 39.009,73 TL asıl alacak ve ferileri yönünden aynen devamına, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin cevap dilekçesinden özetle; faturadan kaynaklı alacak iddiasında bulunabilmek için faturaya konu hizmetin sağlanmış olmasının gerektiğini, davacı şirket tarafından taahhüt edilen hizmetin sağlanmadığını, davacı tarafından her ne kadar sevk irsaliyelerine dayanılmaya çalışılmışsa da sunulan irsaliyelerde teslim alanın imzasının bulunmadığını, bu haliyle sevk irsaliyelerinin hizmete delil teşkil etmeyeceğini, davacı şirketin faturanın tebliğ edildiğine dair herhangi bir belge de sunmadığını, faturalara dayanak hizmet borcunu ifa etmeden ve ispat yükünün kendisine olmasına rağmen buna ilişkin herhangi bir kanıt da sunmayan davacı şirketin faturaya dayalı bedellere ilişkin takip yapabilmesinin mümkün olmadığını, davanın haksız ve kötü niyetle açıldığını belirterek davanın reddini, davacının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Mahkememizce taraflarca dayanılan deliller dosyaya kazandırılmış, davanın dayanağı olan Ankara …İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyası celp edilmiş, uyuşmazlık dönemine ilişkin BA/BS formları celp edilmiş, dosya mahkememizce mali müşavir bilirkişiye tevdi edilerek taraflarca sunulan ticari defter ve kayıtlar ile tüm dosya kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Öncelikle davacının ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi bakımından Hatay Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne müzekkere yazılmış, mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen 11/01/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “davacının 2016-2017 yılı resmi defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davaya konu faturaların davacı defter ve kayıtlarında mevcut olduğu, davacı tarafından BS formunda davaya konu faturaların beyanının bulunuğu, davacı tarafından düzenlenen davaya konu faturaların davalı BA formunda beyan edilmiş olduğu, davacı tarafından düzenlenen faturaların davalı tarafından usulüne uygun ve zamanında reddedilmediği değerlendirildiğinde, … davacının davalıdan icra takip tarihi (05/03/2020) itibari ile 25.309,37 TL asıl, 7.247,30 TL faiz alacağı ile toplam 32.556,67 TL alacaklı olduğu” yönünde kanaat bildirdiği anlaşılmıştır. Takiben, mahkememizce davalının ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapmak üzere dosyanın mali müşavir bilirkişiye tevdiine karar verilmiş, düzenlenen raporda özetle; “Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamasına rağmen taraf yasal defter kayıtları ile BA/BS beyanları neticesinde taraflar arasında ticari bir ilişkinin olduğu, taraflar arasındaki ticari ilişkinin uyuşmazlığa konu faturalardan ibaret olduğu, … uyuşmazlığa konu 09/12/2019 tarih A-206935 seri-sıra nolu 3.192,37 tutarlı, 10/12/2016 tarih A-2066942 seri-sıra nolu 1.426,62 TL tutarlı, 12/12/2016 tarih A-206944 seri-sıra nolu 4.066,16 TL tutarlı, 04/01/2017 tarih AKM2017000000016 nolu 2.080,22 TL tutarlı, 04/01/2017 tarih AKM 2017000000021 nolu 17.544,00 TL tutarlı faturaların her iki taraf yasal defter kayıtlarına usulüne uygun olarak kayıt edildiği, uyuşmazlığa konu faturaların davacı şirket tarafından BS form bildiriminde davalı şirket tarafından da BA form bildiriminde yasal süre ve dönemlerde ilgili vergi dairelerinde beyan edildiği, beyanların birbiri ile uyumlu olduğu ve birbirini doğruladığı, uyuşmazlığa konu faturalara istinaden düzenlenen sevk irsaliyeleri üzerinde teslim eden kısmında imza bulunurken teslim alan kısmında isim ve imza bulunmadığı, ayrıca dosya içeriğinde fatura içeriği ürünlerin sevkine ilişkin hakliye, kargo vb. herhangi bir belgeye rastlanılmadığı, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirket adına toplam 28.309,37 TL tutarında fatura tanzim edildiği ve davalı şirket tarafından davacı şirkete takibe konu edilen fatura tarihlerinden önce 07/12/2016 tarihinde (davacı tarafından düzenlenen ilk fatura 09/12/2016) 3.000,00 TL ödeme yapıldığı, bu ödeme dışında başkaca ödeme yapılmadığı, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenerek takibe konu edilen toplam 28.309,37 TL tutarında fatura tanzim edildiği, fatura içeriği ürünlerin davalı şirkete usulüne uygun tebliğ edildiğine dair bir imzanın veya belgelenin bulunmadığı, salt olarak faturanın taraf yasal defter kayıtlarında yer alması, alacağın varlığına delil teşkil etmemektediği, fatura içeriği ürünün alıcıya usulüne uygun olarak teslimi gerektiği, bu cihetle ispat külfetinin davacı şirkete ait olduğu, davacı şirket tarafından takibe konu edilen fatura içeriği ürünlerin davalı şirkete usulüne uygun olarak teslim edildiği kanıtlandığı takdirde davacı şirketin takip tarihinde davalı şirketten (28.309,37 TL-3.000,00 TL) 25.309,37 TL alacaklı olacağı” yönünde kanaat bildirildiği anlaşılmıştır.
Dava, fatura alacağının tahsili için girişilen icra takibine yönelik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin bulunmadığı, ancak dosyanın tetkikinden taraflar arasında ticari satıma dayalı, 2016-2019 arasında devam eden bir ticari ilişkinin olduğu, davacının da bu ticari ilişki çerçevesinde düzenlenen faturalardan kaynaklı olarak toplam 28.309,37TL asıl alacak, 10.700,36TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 39.009,73TL üzerinden Ankara …İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında 05/03/2020 tarihinde davalı aleyhine ilamsız icra takibine giriştiği ve davalı şirketin itiraz ederek takibi durdurduğu ve yasal sürede eldeki itirazın iptali istemli davayı ikame ettiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafından satıma dayalı olarak düzenlenen fatura alacakları nedeniyle ödenmeyen 28.309,37TL alacağının bulunduğu iddia edilmiş, davalı tarafından ise borcun bulunmadığı savunularak teslim olgusuna itiraz edilmiştir.
Kanunda aksine bir düzenleme olmadıkça; taraflardan her birinin, hakkın dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olması (TMK 6), diğer bir ifadeyle, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafın ispat yükü altında olması (HMK 190) nedeniyle teslim olgusundan lehine hak çıkaracak taraf olan davacı taraf; akdi ilişkinin varlığı ile teslim olgusunu kanıtlama yükümü altındadır.
Somut olayda; dosyaya mübrez bilirkişi raporları ile de ortaya konulduğu üzere davacı tarafından takibe konu edilen faturaların, davalı tarafından kendi ticari defter ve kayıtlarına işlendiği gibi BA formu ile de davalı tarafından vergi dairesine bildirilmiş olup söz konusu faturalara konu malın davacı tarafından teslim edildiğinin kabulü gerekmektedir (Emsal: Yargıtay 19. HD’nin, 23/03/2017 tarih ve 2016-12244/2368 sayılı ilamı). Mevcut hukuki durum karşısında davacı, teslim olgusunu kanıtlamıştır. HMK’nın 222/3. maddesi hükmünce kesin delil niteliğini haiz ve tarafların birbiri ile uyumlu ticari defter ve kayıtlarına göre de davacının takibe konu faturalar dolayısıyla davalıdan takip tarihi itibariyle 25.309,37 TL alacağının bulunduğu ve davalı tarafından ödenmediği anlaşılmıştır. Sonuç olarak; tüm dosya kapsamı, kayıt ve belgeler ile usul ve yasaya uygun olarak alınan denetlenebilir bilirkişi raporları birlikte değerlendirilerek; davalının Ankara …İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında takibe itirazının haklı olmadığı anlaşılmakla, takibin, 25.309,37 TL asıl alacak yönünden iptali ile, davacının davalıyı takipten önce usulüne uygun olarak temerrüde düşürdüğü kanıtlanamadığından, takibin bu miktar üzerinden takip tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte devamına karar vermek gerekmiştir. Davacının icra inkar tazminatı istemine gelince; itirazın iptâli davasında İİK’nın 67/2. maddesi hükmünce borçlunun icra inkâr tazminatı ile sorumlu tutulabilmesi için alacağın likit ve borçlunun itirazının da haksız olması gerekir. Mevcut hukuki durum karşısında davalının takibe itirazının haklı olmadığı ve takibe konu alacağın muayyen ve likit nitelikte bulunduğu değerlendirilmekle davacı lehine asıl alacağın %20’si üzerinden hesaplanan 5.061,88 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesi, davacının reddolunan kısım yönünden takipte kötü niyetli olduğu kanıtlanamadığından koşulları oluşmayan davalının kötüniyet tazminatı isteminin gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak, son tahlilde davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; Ankara …İcra Dairesinin … sayılı takibe davalı itirazının 25.309,37 TL asıl alacak yönünden iptali ile takibin asıl alacağa takip tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte devamına, fazlaya dair istemin reddine,
2-%20 icra inkar tazminatı olan 5.061,88 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Davalının koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
4-Alınması gereken 1.728,88 TL harçtan peşin alınan 666,19 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.062,69 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 54,40 TL başvurma harcı ve 666,19 TL peşin harç olmak üzere toplam 720,59‬ TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 146,83 TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.946,83‬ TL olan yargılama giderinden davanın kabul ve red oranlarına göre 1.263,09 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereği Adalet Bakanlığı tarafından karşılanan ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk Ücret Tarifesinde belirtilen arabuluculuk ücreti karşılığı olan 1.320,00 TL arabulucu ücretinin kabul ve red oranına göre 856,41 TL’sinin davalıdan, 463,59 TL’sinin de davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
8-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar yönünden karar tarihindeki AAÜT uyarınca 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar yönünden karar tarihindeki AAÜT uyarınca 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
11-Sarfedilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran taraflara iadesine,
Dair davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal 2 haftalık sürede mahkememize müracaat ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 13/12/2022

Katip …
E-imzalı

Hakim …
E-imzalı