Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/490 E. 2022/264 K. 25.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/490 Esas – 2022/264
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/490 Esas
KARAR NO : 2022/264

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Tazminat)
DAVA TARİHİ : 19/10/2020
KARAR TARİHİ : 25/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı bankanın … şubesi müşterisi olduğunu, davacının banka hesabına davalı tarafından 90.000,00 TL kredi tanımlandığını, bu kredinin davacın haberi veya izni olmaksızın davacı haricinde banka çalışanları veya üçüncü kişiler tarafından hesaptan çekildiğini, akabinde iş bu kredinin ödenmesi gerektiği banka tarafından davacıya bildirildiğini, davacının haciz korkusu ile üçüncü kişiler tarafından kendi hesabından çekilen kredi gereğince 16/12/2019 tarihinde davalı bankanın … şubesine giderek 92.800,00 TL olan güncel kredi borcunu ödediğini, bedeli üçüncü kişiler tarafından alınan bu krediye davalı bankanın genel müdürlüğü tarafından onay verilebilmesi için davacıya ait olmayan çeşitli hayvanların da yine davacının izni, bilgisi ve beyanı dışında banka görevlilerince davacının üzerine gösterildiğini, yaşanılan hadiseler akabinde davalı banka aleyhine … Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde suç duyurusunda bulunulduğunu, soruşturma kapsamında davalı banka çalışanı bir kişinin tutuklandığını, davacının yaşadığı mağduriyetten sonra … numaralı ihtarnamesi ile davalı bankanın … şubesine ve merkezine ihtarname gönderildiğini, davacının zararlarının giderilmesini talep ettiklerini, akabinde banka müfettişleri tarafından davacının aranılarak kurum işi soruşturmanın devam ettiği, davacının mağduriyetinin giderileceği şifahen bildirildiğini, davalı tarafından resmi bir cevap verilmediğini, dava öncesi arabuluculuğa başvurulduğunu arabuluculuk oturumunun anlaşamama ile sonuçlandığını belirterek davacının uğramış olduğu zararın gerçekleşme tarihi olan 16/12/2019 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın yetki yönünden itiraz ettiklerini, … Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/2470 soruşturma sayılı dosyasında … isimli personelin hesaplarına bloke konulması şeklindeki talimat sonrasında bazı şube müşterilerinin şikayeti üzerine soruşturma başlatıldığını, banka müfettişleri çok yönlü soruşturma başlatıldığını, 12/06/2020 tarihli kanuni soruşturma raporun düzenlendiğini, davacı tarafından gönderilen ihtarname sonrası banka müfettişleri tarafından yapılan inceleme sonrasında davacı ile davalı banka arasında 21/05/2018 tarihinde 100.000,00 TL tutarlı genel kredi sözleşmesinin düzenlendiğini, personel … kardeşi Volkan Dursun’un kefaleti sağlanarak 23/05/2018 tarihinde 1004 ek nosu altında 90.000,00 TL sübvansiyonlu Yaygın Hayvansal Üretim Kredisi kullandırıldığını, söz konusu kredinin mevduat hesabına aktarıldığını, akabinde aynı gün 88.000,00 TL para çekme işleminin gerçekleştiğini, gerek kredi sözleşmesi, gerekse para çekme dekontu üzerindeki imzaların davacının banka kayıtlarındaki imzalar ile benzer olduğunu, kredinin vade tarihi olan 16/12/2019 tarihinde kapatıldığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Mahkememizce grafolog bilirkişiden alınan 16/12/2021 tarihli raporda özetle; “bahse konu … adına düzenlenmiş 0245/41110810-5002 hesap numaralı 88.000,00 TL tutarlı ve23/05/2018 tarihli … Bankası … şubesince tanzim edilmiş para çekme dekontundaki … adına atılı olan imzanın … elinden çıkmadığı kanaatine varıldığı, Tetkike konu … Bankası … şubesince tanzim edilmiş 41110810 müşteri, 2018-334 sözleşme numaralı ve 21/05/2018 düzenleme tarihli genel kredi sözleşmesindeki … adına atılı olan imzaların … elinde çıkmadığı kanaatine varıldığı” şeklinde görüş bildirmiştir.
Dava, bankacılık sözleşmesinden kaynaklı alacak istemine ilişkindir.
… Bankası … Şubesi’ne müzekkere yazılarak taraflar arasındaki kredi işlemine dayanan sözleşme dekont ve hesap hareketleri celp edilerek dosya içerisine alınmış, taraflar arasında 21.05.2018 tarihli genel kredi sözleşmesi imzalandığı anlaşılmıştır.
… Cumhuriyet Başsavcılığından davaya konu yürütülen soruşturma dosyası celp edilmiş soruşturmanın halen derdest olduğu anlaşılmıştır.
Davalı bankanın teftiş kurulu raporunun incelenmesinde raporda; … ile banka arasında 21.05.2018 tarihli 100.000,00 TL tutarlı genel kredi sözleşmesi imzalandığı, KGDF kefaletine ek olarak 23.05.2018 tarihinde 90.000,00 TL sübv. Yaygın Hayvansal Üretim Kredisi kullandırıldığı, söz konusu kredinin davacının davalı banka nezdinde 5002 ek nolu mevduat hesabına aktarıldığı, akabinde banka çalışanı dava dışı …’a ait kullanıcı parafı ile söz konusu hesaptan aynı gün 88.000,00 TL para çekme işlemi gerçekleştirildiği, gerek kredi sözleşmesi gerekse para çekme dekontu üzerinde yer alan imzaların davalı banka sistemi üzerinde kayıtlı imza örnekleri ile uyumlu/benzer olduğu, kredi kullandırım ve para çekme işlemine ait kamera kayıtlarının bulunmadığı, 1004 ek nolu kredininbade tarihi olan 16.12.2019 tarihinde kapatıldığına yönelik tespit bulunmaktadır.
Taraflar arasında 21.05.2018 tarihinde genel kredi sözleşmesi imzalandığı, ek hesabın tanımlanmasından sonra davacı hesabından 23.05.2018 tarihinde 88.000,00 TL çekildiği, çekilen bu bedelin ise davacı tarafından 16.12.2019 tarihinde 92.800,00 TL olarak kapatıldığı uyuşmazlık konusu değildir, uyuşmazlık, davacıya ait ek hesaptan 23.05.2018 tarihli tarihinde gerçekleştirilen para çekme işleminin davacı tarafından veyahut onun bilgisi ve rızası dahilinde banka çalışanı … tarafından gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğine ilişkindir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nin 2019/143 Esas, 2021/170 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere;
“…Bankalar, özel yasa ile kurulan ve kendilerine alanlarında çeşitli imtiyazlar tanınan, topladıkları mevduatı ve katılım fonlarını sahteciliklere karşı özenle korumak zorunda olan kuruluşlardır. Bankalar sahip oldukları bu vasıfları sebebiyle bankacılık işlemlerinin güvenilen tarafı konumundadırlar. Bu durum, bankaların bir güven kurumu olarak kabul edilmesini ve bankanın sorumluluğunun özel güven sebebiyle ağırlaştırılmasını gerektirir. Bu nedenle bankalar, ağırlaştırılmış sorumluluğun bir gereği olarak objektif özen yükümlülüğü altında bulunmakta olup, buna karşılık hafif kusurlarından dahi sorumludurlar. Ayrıca, bu sorumluluğu kaldırmaya yönelik sözleşmeler de geçerli değildir. Aynı zamanda tacir olan bankaların, 6102 sayılı TTK’nın 18/2. maddesi gereğince bütün faaliyetlerinde basiretli iş adamı gibi hareket etmesi zorunludur. Nitekim bankaların, tacir olarak bütün işlemlerinde basiretli davranma yükümlülüğü herhangi bir tacirden farklıdır. Bu sebeple bankalardan beklenen basiret ölçüsü ve özen yükümlüğü şüphesiz daha ağırdır. Özellikle birer güven kurumu olan bankaların, aldıkları mevduatları sahtecilere karşı özenle koruma yükümlülüğünün daha ağır olduğunun kabulü gerekmektedir.
Ayrıca bankalar, adam çalıştıran sıfatı ile de sorumludur. Adam çalıştıranın sorumluluğu 6098 sayılı TBK’nın 66. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan maddede; “Adam çalıştıran, çalışanın kendisine verilen işin yapılması sırasında başkalarına verdiği zararı gidermekle yükümlüdür. Adam çalıştıran, çalışanını seçerken, işiyle ilgili talimat verirken, gözetim ve denetimde bulunurken, zararın doğmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiğini ispat ederse, sorumlu olmaz.” hükmü öngörülmüştür. Bu madde gereğince adam çalıştıranlara genel nitelikte objektif bir özen yükümlülüğü yüklenmiş ve adam çalıştıranın bir özel hukuk ve bağımlılık ilişkisi içerisinde çalışanlarının kendilerine bırakılan işleri gördükleri sırada hukuka aykırı bir fiille üçüncü kişilere vermiş oldukları zarardan sorumluluğu düzenlenmiştir. Buna göre adam çalıştıranın sorumluluğu, kusursuz sorumluluk türlerinden özen sorumluluğudur. Başka bir deyişle adam çalıştıranın sorumluluğunun kaynağı, adam çalıştıranın çalışanlarını seçerken ve onları çalıştırırken çalışanlar üzerindeki denetim ve gözetim ödevini yerine getirmemesine, kanun tarafından kendisine yükletilen bu tür objektif bir ödevi ihlal etmesine dayanmaktadır. Adam çalıştıranın sorumluluğu bir kusur sorumluluğu olmadığı için sorumluluk, kendisinin veya emrinde çalışan yardımcı kişinin kusurlu olup olmamasına bakılmaksızın, kusurdan bağımsız olarak doğmaktadır. Sorumluluğun doğması için objektif özen yükümlülüğünün ihlaliyle meydana gelen zarar arasında, uygun illiyet bağının bulunması yeterlidir. Adam çalıştıran, ancak zararın meydana gelmemesi için somut durumun gerektirdiği her türlü objektif dikkat ve özeni göstermiş olduğunu ispat ederse sorumluluktan kurtulacaktır. Sorumluluk şartları gerçekleştiği takdirde, zarar veren, zarar görenin malvarlığında meydana gelen eksilmeyi gidermek zorundadır. Ancak zararlı sonucun doğmasına zarar veren yanında zarar görenin kusuru veya bazı durum ve davranışları ya da umulmayan olaylarda katkıda bulunmuşsa tazminattan belirli bir indirim yapılması hakkaniyete daha uygun düşmektedir. Zarar görenin müterafik (ortak) kusuru tespit edilirken, aynen zarar verenin kusurunda olduğu gibi objektif kusur kriterlerine başvurulmalı, yani objektifleştirilmiş kusur kavramı esas alınmalıdır. Zarar görenin müterafik (ortak) kusuru illiyet bağını kesecek yoğunlukta ise zarar veren sorumluluktan kurtulacak ve tazminat ödemeyecektir. Buna karşılık zarar görenin müterafik (ortak) kusuru bu yoğunlukta değilse ortak sebep olarak tazminattan indirim sebebi teşkil edecektir. Başka bir deyişle zarar görenin davranışının illiyet bağını kesecek yoğunlukta olup olmadığı tespit edildikten sonra zarar görenin müterafik (ortak) kusuru belirlenerek sorumluluk paylaştırılıp tazminattan indirim yapılacaktır…”
Tüm dosya kapsamı alınan bilirkişi raporu bir bütün halinde incelendiğinde; taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesinin imzalanması sonrasında davacı adına tanımlanan ek hesaba yatırılan kredinin 23.05.2018 tarihinde 88.000,00 TL’ olarak bilgi ve rızası olmaksızın çekildiği, aksinin davalı tarafından ispatlanamadığı, celp edilen … Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma dosyası ve bizzat davalı teftiş raporundan anlaşılacağı üzere davalı banka tarafından olaya ilişkin para çekim anını gösterir kamera kayıtlarının bulunmadığı, yine mahkememizce alınan bilirkişi raporundan para çekilmesine ilişkin dekontta davacının imzasının taklit edildiği ve davalı bankanın yukarıda izah edildiği şekliyle özen yükümlülüğüne aykırı davrandığı anlaşılmıştır.
Bu nedenler ile davanın kabulü ile … yevmiye sayılı temerrüt ihtarı nazara alınarak davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile; 92.800,00 TL’nin temerrüt tarihi olan 09/01/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline,
2-Alınması gereken 6.339,17 TL harçtan peşin alınan 1.584,80 TL’nin mahsubu ile bakiye 4.754,37 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereği Adalet Bakanlığı tarafından karşılanan ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk Ücret Tarifesinde belirtilen arabuluculuk ücreti karşılığı olan 1.320,00 TL arabulucu ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 1.584,80 TL peşin harç olmak üzere toplam 1.639,20 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 123,20 TL tebligat ve müzekkeri, 800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 923,20 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT uyarınca 12.766,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Sarfedilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıranlara iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilleri ile ihbar olunanın yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal 2 haftalık sürede mahkememize müracaat ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 25/03/2022