Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/420 E. 2021/40 K. 26.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/420 Esas – 2021/40
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS SAYISI : 2020/420
KARAR SAYISI : 2021/40

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/09/2020
KARAR TARİHİ : 26/01/2021
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 02/02/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacının elektrik hizmetlerinin özelleştirilmesi amacıyla 4046 sayılı Özelleştirme Kanunu hükümleri uyarınca kamu tüzel kişiliğinin nevi değiştirilmesi yolu ile kurulduğunu, davacının ayrı bir tüzel kişiliği ve sermayesi olan tamamen özel hukuk hükümlerine tabi bir ticari şirket olduğunu, özelleştirme işlemleri gereği davalının mülkiyetinde bulunan dağıtım sistemlerinin işletme hakkının kurulan davacı şirkete 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi ile devredildiğini, özelleştirmeye ilişkin sürecin yaklaşık yedi yılda tamamlandığını ve davacı hisselerinin tamamının Özelleştirme Yüksek Kurulu kararı uyarınca ve 28/06/2013 tarihli Hisse Satış Sözleşmesi ile satıldığını ve bu tarihe kadar ilgili bölgedeki dağıtım faaliyetlerinin davacı hisselerinin tamamının sahibi olan davalı kontrolünde yürütüldüğünü, dağıtım faaliyetlerinin davalı tarafından yürütüldüğü 1990’lı yıllarda dava dışı ….’ı maliki olduğu …parsel numaralı taşınmaza kamulaştırmasızın el atılması nedeniyle davacı şirkete karşı 28/07/2015 tarihinde … Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı tazminat davası açıldığını, bu davanın 11/12/2015 tarih ve … karar sayılı ilamı ile sonuçlandığı, Yargıtay 5. Hukuk Dairesi’nce bu kararın miktar itibariyle kararın kesin olması nedeniyle temyiz dilekçesini reddettiğini ve kararın kesinleştiğini, … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile davacı şirket aleyhine ilamlı icra takibi başlatıldığını, davacı şirket tarafından 26/01/2018 tarihinde toplam 5.198,20 TL icra dosyasına ödeme yapıldığını, … Asliye Hukuk Mahkemesinin ilamına konu olayın dağıtım sisteminin işletilmesi ile doğrudan ilgili olduğunu, davacı ile davalı arasında akdedilen 24/07/2006 tarihli sözleşmeden önce gerçekleştiğini, sorumluluğun İHDS’nin 7.1, 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince davalıda olması gerekirken ödemenin davacı tarafından yapıldığını, sözleşmenin ilgili maddeleri, ihale şartnamesinin 22. maddesinde alıcının ihale konusu hisseleri devraldığı tarihten önceki döneme ilişkin olarak İHDS’deki hükümlerinin saklı tutulması ve davalının Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın 759 sayılı yazısı ekinde bulunana aynı tarihli komisyon raporu uyarınca dağıtım faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirilen her türlü iş ve işlerin sorumluluğunun davalıya ait olduğu, bu dönemde yapılan işlem ve faaliyetlerden doğan hak ve borçların davalıya ait olduğu hükümlerinin yer aldığını, ödeme yapılan dava konusu taşınmaza davalı tarafından kamulaştırmasız el atılması ve kullanılması nedeniyle sorumluluğun davalıda olduğunu ve dava konusu alacakla ilgili ihtilafın işletme hakkı devir sözleşmesinden öncesine ait olduğunu belirterek davalı tarafından ödenen meblağın ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, zamanaşımı, hak düşürücü süre, derdestlik, kesin hüküm, husumet itirazında bulunduğunu, 4628 sayılı kanun ile enerji sektöründeki özelleştirmelerin 4046 sayılı kanun hükümleri çerçevesinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından gerçekleştirileceği hükmünün getirildiğini, davacı şirketin de dahil olduğu 20 şirketin Türkiye’de dağıtım bölgelerinde dağıtım lisansına sahip olarak 01/03/2005 tarihi itibariyle sermayesinin tamamının davalı kuruma ait olmakla birlikte davalıdan ayrı birer tüzel kişiliğe sahip olarak faaliyet göstermeye başladıklarını ve davacının davalıdan ayrı tüzel kişiliğe sahip olduğunu, davalı ile %100 hisselerine sahip olduğu 20 elektrik dağıtım şirketi arasında dağıtım varlıklarının işletilmesine ilişkin İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi imzalandığını, devir sözleşmesinden doğan bütün yükümlülüklerin davacı şirket tarafından zamanında ve gereği gibi yerine getirileceği kabul ve taahhüt edildiğinden davacının herhangi bir talepte bulunamayacağını, sözleşmenin 7. maddesinin derdest olan dosyalara ilişkin olduğunu ve hisse devir tarihi öncesi tamamlanmış dosyaların bu kapsamda değerlendirilemeyeceğini, iş bu davaya konu … Asliye Hukuk Mahkemesinde el atmanın hangi tarihte olduğu anlaşılamadığını, İHDS’de sözleşmenin imzalanmasından sonra yürürlükteki mevzuat hükümlerinde meydana gelebilecek değişikliklerin tarafları etkileyen hükümlerinin taraflara yansıtılacağı düzenlemesinin yer aldığını, davacının faiz ve icra giderleri talebinin reddi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava; davacı tarafından dava dışı gerçek kişiye ilama dayalı olarak icraen ödenen bedelin işletme hakkı devir sözleşmesi uyarınca davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Dava, özel hukuk sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkin olup, davalının yargı yolu, hak düşürücü süre, kesin hüküm ve derdestlik itirazlarının dayanağı açıklanmadığından yerinde olmadığı gibi, dava konusu alacağın 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesine dayalı olarak talep edildiği dikkate alındığında (818 sayılı Borçlar Kanununun 125. maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 146. maddesi) gereği zamanaşımı süresi 10 yıl olduğundan, zamanaşımı süresinin de dolmadığı anlaşılmakla zamanaşımına yönelik def’inin de reddine karar verilmiştir.
Deliller toplanmış, dava dilekçesi ekinde İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi ile Hisse Satış Sözleşmesi ve Teftiş Kurulu Başkanlığı Komisyon Raporu suretleri sunulmuş, … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … esas ve … karar sayılı dava dosyası ile … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasına ait evraklar tümüyle incelenmiştir.
Arabuluculuk son tutanak aslının dava dilekçesi ile sunulduğu, dava açılmadan önce dava şartı kapsamında arabuluculuk yoluna başvurulduğu, tarafların görüşmelere katıldığı ancak anlaşılamaması üzerine anlaşmazlık son tutanağının düzenlendiği görülmüştür.

Taraflar arasında akdedildiği hususunda herhangi bir ihtilaf bulunmayan 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 7.1 maddesinde; sözleşmenin imza tarihinden önce başlamış idari ve hukuki ihtilafların takip edilmesi, çözüme kavuşturulması ve bundan kaynaklanan her türlü sorumluluğun …’a ait olduğu, 7.4 ve 7.6 maddesinde de; dağıtım faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabının … olduğu ve Hisse Satış Sözleşmesi’nin 9.4 maddesinde de İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla ve 22. maddesinin f bendinde de alıcının ihale konusu hisseleri devir aldığı tarihten önceki döneme ilişkin olarak İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla hükümleri yer almaktadır.
Tüm bu hükümler bir arada değerlendirildiğinde, Hisse Satış Sözleşmesi karşısında İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin öncelikle uygulanacağı açıktır.
Mahkememizce toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerledirildiğinde, taraflar arasındaki İşletme Hakkı Devir Sözleşmesine göre sözleşmenin imza tarihinden önceki hukuki ihtilafların muhatabının ve sorumlusunun davalı … olduğunun düzenlendiği, eldeki davaya konu rücuya dayanak … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … E-…. sayılı ilam dosya kapsamında taşınmaza takriben 1990 yılında fiilen el atma sureti ile ihtilafın meydana geldiği bu kapsamda İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi uyarınca meydana gelmiş olan sorumluluğun davalı üzerinde olduğu, nihayetinde davacı tarafından … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin bu ilamı uyarınca … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına ödediği tutardan davalının sorumlu olduğu ve İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi uyarınca davalıdan rücuen tahsilinin talep edilebileceği sonucuna varılmıştır.
Eldeki davaya konu talebin ilama dayalı olarak icraen ödenen meblağa ilişkin olması nedeni ile icra dosyasında mevcut takip talebi, icra emri ve dosya hesap raporundaki miktarların mahkememizce denetiminin yapılabilir mahiyette olduğu anlaşıldığından, bilirkişi incelemesine lüzum görülmemiştir.
Takip talebi ve icra emri incelendiğinde takip talebinin ve işletilen ücreti vekalet ve diğer ferilerine ilişkin hesabın doğru ve yerinde bulunduğu anlaşılmakla ve bu konuda davalı yanın bir şikayet ve uygulama eksikliğini bildirmemiş olmasına göre; 5.198,20 TL takip çıkışının da yerinde olduğu tespit edilmiştir. Bu ödenen miktarın davalıya rücu edilebileceği sonucuna varılmıştır.
Rücu hakkı, başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelen tazminat niteliğinde bir talep olduğundan ve davacının mal varlığındaki eksilme ödeme tarihinde gerçekleştiğinden davaya konu miktarın ödeme gününden itibaren avans faize hükmedilmesi gerektiği ve örnek yargı içtihatları uyarınca da rücuya esas mahkeme ve icra dosyasındaki asıl alacak ile vekalet ücreti, faiz ve yargılama gideri gibi fer’ilerin de davalıdan ödeme tarihi olan 26/01/2018 tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte talep edilebileceği kanaatine varılmış ve aşağıdaki gibi karar verilmiştir.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
Davanın kabulü ile 5.198,20 TL’nin ödeme tarihi olan 26/01/2018 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Bu karar nedeniyle alınması gereken 358,08 TL harçtan peşin alınan 88,78 TL’nin mahsubu ile eksik 266,30 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereği Adalet Bakanlığı tarafından karşılanan ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk Ücret Tarifesinde belirtilen arabuluculuk ücreti karşılığı olan 1.320,00-TL arabulucu ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yapılan 97,50 TL yargılama gideri ile 150,98 TL harç masrafı toplamının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Sarfedilmeyen avansın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı 26/01/2021