Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/342 E. 2022/327 K. 19.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/342 Esas
KARAR NO : 2022/327
DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/08/2020
KARAR TARİHİ : 19/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalıdan fatura karşılığı malzeme satın aldığını, alımı yaptığı malzemelerin tamamının davalı tarafından faturalandırıldığını, davacı tarafından da ödendiğini, davacı kayıtlarında yapılan incelemede 184.718,02 TL fazla ödeme yapıldığının cari hesap ekstresinden anlaşıldığını, tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin ise davalının itirazı üzerine durduğunu, yapılan itirazın haksız olduğunu bildirerek, davalının takibe vaki itirazının iptaline, haksız ve kötü niyetli itiraz sebebiyle davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sebepsiz zenginleşmeye dayanan davada mahkemenin yetkisiz olduğunu, davanın haksız ve kötü niyetli olduğunu, davacının borcuna karşılık verdiği 7 adet çeki süresinde ödemediğini, oluşan zararın tazmini amacıyla ödenmeyen çeklerden doğan vade farkının, yani dava konusu meblağın davacıya ödenmediğini, vade farkı faturası kesilmek istenmiş ise de davacının gerek olmadığını bildirerek ertelediğini, geç ödeme süresi düşünüldüğünde ticari hayatın tabiatı gereği vade farkı ödenmesi gerektiğini, 2019 yılında mal alışverişi olmadan bu miktarda bakiye oluşmasının sebebinin izah edildiği şekilde olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Mahkememizce taraflarca dayanılan deliller dosyaya kazandırılmış, Ankara …İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyası celp edilmiş, davalının ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi bakımından Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılmış, talimatın dönüşünü takiben dosya mali müşavir bilirkişiye tevdi edilerek taraflarca sunulan ticari defter ve kayıtlar ile tüm dosya bakımından bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Davanın dayanağı olan Ankara …İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasının yapılan incelemesinde özetle; davacı tarafından “muavin deftere göre 21/12/2018 tarihli 184.718,03 TL tutarlı, asıl alacak (yapılan fazla ödeme)” açıklaması ile 184.718,02 TL asıl alacak, 39.123,53 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 223.841,55 TL alacak üzerinden başlatılan ilamsız icra takibinin davalının itirazı üzerine durdurulduğu görülmüştür.
Davalının ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi bakımından Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’nden talimat ile alınan ve mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen 10/06/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalının ticari defterlerinin TTK’nın 64 vd. maddelerine göre kanuni şartları taşıdığı, davalı şirket nezdinde özetle; 2017 yılından 2018 yılına 103.503,70 TL borç bakiyesi devrettiği, 2018 yılında davacı şirketin 3.245.053,28 TL tutarında fatura kestiği, 650.000,00 TL tutarında çek iade işleminin olduğu, davacı şirketin davalı şirkete toplamda 4.183.275,00 TL tutarında çek ve banka ödemelerinin bulunduğu, 31/12/2018 tarihi itibariyle davalı şirketin 184.718,02 TL alacak bakiyesi vermesi suretiyle davacı şirkete borçlu olduğu yönünde kanaat bildirilmiştir.
Mahkememizce dosyanın tevdi edildiği mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen bila tarihli bilirkişi raporunda özetle; taraflar arasındaki ticari ilişkinin 15/12/2017 tarihinde başlayıp 21/12/2018 tarihinde sona erdiği, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davalı şirket tarafından davacı şirket adına toplam 3.348.556,78 TL tutarında fatura tanzim edildiği, bahse konu faturaların her iki taraf ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, kayıtların birbiri ile uyumlu olduğu ve birbirini doğruladığı, fatura bedellerine karşılık davacı şirket tarafından davalı şirkete çek ve banka havalesi ile toplam 3.533.275,00 TL ödeme yapıldığı, davacı şirket yasal defterlerinde davalı şirket tarafından düzenlenmiş vade farkı faturası vb. belgeye yada kayda rastlanmadığı, dosya kapsamında mevcut yazışmalardan davacı şirketin davalı şirketten 138.187,50 TL tutarında vade farkı faturası düzenlemesini, kalan 46.530,50 TL’nin de şirket hesabına gönderilmesini istediği, talebin davalı şirket tarafından kabul edilmediği anlaşılmış olup davacı tarafından yapılan ödemelerin her iki taraf ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, yapılan ödemelerin mahsubu sonrasında, davacı şirketin yapmış olduğu fazla ödemeden dolayı (3.348.556,98 – 3.533.275,00) takip tarihinde davalı şirketten 184.718,02 TL alacağı olduğu yönünde kanaat bildirilmiştir.
Dava, cari hesap alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup davacı özetle cari hesap ekstresine göre fazla ödeme yaptığından bahisle iadesini talep etmekte, davalı ise vade farkı alacağının bulunduğundan bahisle davanın reddini istemektedir. Kural olarak vade farkı istenebilmesi için yanlar arasındaki sözleşmede vade farkı ödeneceğinin kararlaştırılmış olması yada yanlar arasında yapılan uygulama ile kabul edilmiş olması zorunludur (Emsal: Yargıtay 15. HD.’nin 10/02/2014 tarih ve 2013-208/818 sayılı ilamı). Mahkememizce bilirkişi marifetiyle incelenen, tarafların usulüne uygun olarak tutulup açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve birbiri ile uyumlu olan ve böylece HMK’nın 222. maddesi hükmünce sahibi lehinde delil niteliğini haiz ticari defter ve kayıtlara göre davacının davalıdan 184.718,02 TL alacaklı olduğu sabit olup davalının iddiasına göre vade farkı alacağına ilişkin bir kaydın bulunmadığı anlaşılmıştır. Davalı tarafından vade farkı alacağının varlığına yönelik olarak davacı tarafından gönderildiği bildirilen 18/12/2019 tarihli e-posta yazışmasına dayanılmış olup incelenmesinde; sözü edilen e-postanın uyuşmazlık konusu bakiyenin vade farkı olarak kapatılacağı konusunda taraflar arasında varılan bir mutabakatın varlığını gösterir mahiyette olmadığı ve bu e-posta nazara alınarak davalı tarafından da vade farkı faturası düzenlenerek davacıya gönderilmediği, ticari defterlerinde de vade farkına dair bir kayda yer verilmediği anlaşılmıştır. Tüm dosya kapsamından da taraflar arasında vade farkı konusunda mutat bir uygulamanın varlığına ilişkin bir kayda rastlanılmadığı görülmüştür. Her ne kadar davalı tarafından vade farkı alacağının ispatı bakımından tanık deliline dayanılmış ise de miktar itibariyle kural olarak HMK’nın 200. madde hükmü gereğince tanık dinlenmesine olanak bulunmadığı, davalı tarafından dayanılan e-posta bakımından da açıklanan nedenlerle HMK’nın 202/II. fıkrasında öngörülen koşulun gerçekleşmediği değerlendirilmiş olup bunun dışında davalı tarafından vade farkı alacağının varlığının yazılı ve kesin delillerle ispat olunamadığı kanaatine varılmıştır. Sonuç olarak; tüm dosya kapsamı, kayıt ve belgeler ile gerekçeli ve denetime elverişli olmakla hükme esas alınmasına karar verilen bilirkişi raporları birlikte değerlendirilerek; davacının cari hesap bakiyesinden kaynaklı olarak davalıdan 184.718,02 TL asıl alacak kadar alacaklı olduğu ve davalı tarafından bu alacağın ödenmediği anlaşılmıştır. Davacı vekili tarafından icra takibinde işlemiş faiz de talep edilmiş ise de dava dilekçesinde harca esas değer 184.718,02 TL olarak gösterilmiş ve bu miktar üzerinden harç yatırılmıştır. Harç yatırılan miktar takip talebindeki asıl alacağa karşılık geldiğinden ve sonradan harç ikmâli de yapılmadığından eldeki davanın takip talebindeki asıl alacakla sınırlı olarak açıldığının kabulü ile takibin asıl alacak olan 184.718,02 TL üzerinden devamına karar vermek gerekmiştir (Emsal: Yargıtay 15. HD., 11/06/2014 tarih ve 2013-2014/4068 sayılı ilamı). Takibe konu alacağın tacirler arasındaki mal ve hizmet tedarikine ilişkin ticari işten kaynaklandığı anlaşılmakla asıl alacağa talep gibi takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesinin mümkün olduğu kanaatine varılmış, takibin aynı koşullarda devamına karar vermek gerekmiştir. Davacının icra inkar tazminatı istemine gelince; davalının icra takibine itirazının haklı olmadığı sabit ise de alacağın likit olmadığı değerlendirilerek İİK’nın 67/II. fıkrası kapsamında şartları oluşmayan icra inkar tazminatı isteminin reddine dair son tahlilde aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile; davalının Ankara …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takibe itirazının 184.718,02 TL asıl alacak üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden aynı koşullarda devamına,
2-Şartları oluşmayan icra inkar tazminatı isteminin reddine,
3-Alınması gereken 12.618,08 TL harçtan peşin alınan 2.035,32 TL’nin mahsubu ile bakiye 10.582,76 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereği Adalet Bakanlığı tarafından karşılanan ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk Ücret Tarifesinde belirtilen arabuluculuk ücreti karşılığı olan 1.320,00 TL arabulucu ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT’ne göre hesaplanan 21.380,26 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan toplam 54,40 TL başvuru harcı, 2.035,32 TL peşin harç, 181 TL tebligat ve müzekkere gideri ve 1.400,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.670,72‬ TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Sarfedilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal 2 haftalık sürede mahkememize müracaat ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.
19/04/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸