Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/339 E. 2022/12 K. 14.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/339 Esas
KARAR NO : 2022/12

DAVA : Alacak (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 11/08/2020
KARAR TARİHİ : 14/01/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (İşyeri Paket Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket tarafından dava dışı … Apartmanı Yöneticiliği için yangın sigorta poliçesi tanzim edildiğini, 26/02/2020 tarihinde davalı idaresindeki ana rögarın tıkanması nedeniyle pis suyun garaj bölümündeki giderden tepmesi neticesinde sızan pis suyun sigortalı bina içerisine ve makine tesisatına sirayet etmesi nedeniyle davaya konu hasarın meydana geldiğini, eksper raporu tanzim eden firma hadisenin oluş şekli itibariyle …nün sorumlu olacağını raporda belirttiğini, hasar miktarı bağımsız sigorta eksperi tarafından tespit edildiğini, 19.393,04 TL hasar miktarının 24/03/2020 tarihinde davacı tarafından tanzim edildiğini, hasarın oluşmasında görevini yerine getirmeyen davalının sorumlu olduğunu belirterek şimdilik 19.393,04 T’nin ödeme tarihi olan 24/03/2020 den itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; bina ile ana kanal arasında bulunan abone şube hattının bakım, onarım sorumluluğu ile parsel çıkış bacasında atık suyun geri gelmesini engelleyecek tedbirlerin alınmasının bina yönetimine ait olduğunu, bu nedenle davalıya kusur atfedilemeyeceğini, söz konusu binanın ilgili belediyelerden iskan belgelerinin istenerek hasar oluşan yerin projeye uygun yapılıp yapılmadığının amacına uygun olarak kullanılıp kullanılmadığının tespit edilmesi gerektiğini, ayrıca davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile istenen miktarın fahiş olduğunu, davalının temerrüte düşmediğinden faiz talebinin yasaya aykırı olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Mahkememizce alınan 18/06/2021 tarihli raporda özetle; “zararın meydana gelmesine sebep arsa içerisinde bulunan parsel bacası ve buna bağlı atık su bakımlarının mal sahibine ait olması nedeniyle davacının talebinin haksız olduğunu, mühendislik açısından yapılan değerlendirmede davalının kusurunun bulunmadığı tespiti yapıldığını, davacının talep edeceği rücu talebinin oluşmadığı” şeklinde görüş bildirmiştir.
Dava işyeri paket sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Davacı dava dışı … Apartmanı Yöneticiliği ile Yangın Sigorta Poliçesi tanzim edildiğini, yağışlara bağlı olmaksızın davalı idaresindeki ana rögarın tıkanması nedeniyle sızan pis suyun garaj bölümündeki giderden teptiği ve hasrın meydana geldiğini, ve davalının oluşan hasardan sorumlu olduğunu belirterek eldeki davayı açtığı anlaşılmıştır.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin 2021/1404 Esas, 2021/1393 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere;
“…TTK’nın 1472. maddesinde düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nispetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak 31.03.1954 gün ve 1953/18 E. – 1954/11 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtilmiştir. 17.01.1972 tarihli ve 1970/2 E. – 1972/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve Borçlar Kanununun 44. maddesine (TBK m. 52) de dayanabileceği; tabiatıyla sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır.
Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 22.03.1944 tarihli ve 37 E.- 9 K. Kararına göre de “Sigortacının sigorta poliçesinden münbais olmayıp kanundan aldığı bir salâhiyete istinaden ve haksız fiil sebebiyle alacaklı yerine kaim olarak hareket ettiği dâvada hukuk mahkemesine başvurması gerekir…” şeklindedir.
Dosya kapsamının incelenmesinde ise; dava konusu olayda dava dışı … Apartmanı Yönetimi ile davacı arasında işyeri paket sigortası sigorta poliçesi akdedildiği ve poliçe kapsamında oluştuğu iddia edilen su baskını hasarına yönelik olarak davalıdan talepte bulunduğu anlaşıldığına göre, sigortalının tacir olmadığı, uyuşmazlığın ise haksız fiil hükümlerine göre çözülmesi gerektiği , HMK’nın 2. Maddesi gereğince genel görevli asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu anlaşıldığından görevsizlik nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniye dava dilekçesinin HMK 114/1-c,115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddine,
2-HMK 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal 2 haftalık sürede talep edilmesi halinde dosyanın görevli ANKARA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-HMK 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
4-Süresinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek yargılama giderlerinin hüküm altına alınmasına,
Dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal 2 haftalık sürede mahkememize müracaat ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 14/01/2022

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.