Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/333 E. 2022/40 K. 25.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/333 Esas – 2022/40
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/333 Esas
KARAR NO : 2022/40

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 06/08/2020
KARAR TARİHİ : 25/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirkette 448648918 poliçe numaralı ve 08/10/2018- 08/10/2019 vadeli Karayolları Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunan davalıya ait … plakalı araç 21/05/2019 tarihinde gerçekleşen trafik kazası sebebiyle toplamda 191.000,00 TL ödeme yapıldığını, kaza tespit tutanağında da açıkca belirtildiği üzere sigortalılarına ait aracın, 2918 sayılı KTK uyarınca %100 kusurlu olduğunu, yine sigortalı araç minibüs olup, kaza tespit tutanağında sigortalı araç sürücüsünün ehliyetinin B sınıfı olduğunun belirtildiğini, 01/01/2016 tarihli yeni yönetmelik ile minibüs kullanabilmek için B ehliyetinden sonra 16+1 kişilik D1 minibüs ehliyetinin alınması gerektiğini, kaza sırasında müvekkil şirketçe sigortalanan … plaka numaralı araç sürücüsünün yeterli ehliyetinin bulunmaması nedeniyle söz konusu kaza dolayısıyla ödenen tazminatın müvekkili şirketin sigortalısı olan davalıdan tahsilini talep ve dava ettiği görülmüştür.
CEVAP: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; … plaka numaralı araç sürücüsünün ehliyetinin 2011 yılında verildiği, B sınıfı olduğu, 2016 yılı öncesi alınan sürücü belgesesi B ise minibüs sürebileceğini, araç şoförünün 2011 yılında alınmış B sınıfı ehliyetinin D1 sınıf ehliyetini kapsadığından müvekkili şirkete ait aracı kullanabileceğini, bu sebeple rücuen alacak sebebi bulunmadığından davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası poliçesine dayalı olarak üçüncü kişiye ödenen tazminatın sigorta sözleşmesinin tarafı olan sigortalı davalıdan rücuen tazmini istemine ilişkindir.
Taraflar arasında geçerli Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartları’nın A.7. maddesinde sigortalıya rücu nedenleri arasında diğer koşullar yanında, anılan maddenin (a) bendinde sigorta ettirenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucu meydana gelmesi, (g) bendinde 2918 sayılı KTK ve ilgili diğer mevzuata göre taşıtın, gerekli sürücü belgesine sahip kişiler tarafından sevk edilmemesi sonucunda oluşması koşulları sayılmış olup, davacı davasını temelde bu iki sebebe dayandırmıştır.
Davalı sigortalıya ait … plakalı aracın kaza anındaki sürücüsü …’ın minibüs kullanma ehliyetinin bulunup bulunmadığı konusunda araştırma yapılmak üzere Ankara İl Emniyet Müdürlüğü’ne müzekkere yazılmış olup gelen 28/12/2020 tarihli yazı cevabı eklerine göre adı geçen sürücünün kaza tarihinde D1-Minibüs ehliyetinin bulunduğu anlaşılmıştır. Davaya konusu trafik kazasına ilişkin 21/05/2019 tarihli kaza tespit tutanağının yapılan incelemesinde, davacıya sigortalı … plakalı aracın Karakeçili-Kulu (D753-02) devlet yolunun 12.6’ncı km’sinde, yolun virajlı olması ve hızını azalmadan kavşağa girmesi, yolun gidiş yönüne göre sağdan yoldan çıkması ve yol kenarındaki menfeze çarpmak suretiyle takla atarak devrilmesi sonucunda tek taraflı maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazasının meydana geldiği anlaşılmış olup, meydana gelen kazada davacıya sigortalı araç sürücüsünün 2918 sayılı KTK’nın 52/1-a (aracın hızını kavşaklara girerken dönemeçli yollara girerken azaltmamak) kuralını ihlal ettiği kanaatinin bildirildiği, takiben kaza nedeniyle Kırıkkale CBS … sayılı dosyası üzerinden olayla ilgili soruşturma yürütüldüğü anlaşılmıştır. Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarına göre, Genel Şartlarda “tam kusur” dan değil, “kasıt” veya “ağır kusur” dan söz edilmekte olup, ağır kusur kavramının kasta yakın bir kusurun varlığını ifade ettiği kabul edilmektedir. Diğer bir ifadeyle, sürücünün tam kusurlu olması, ağır kusur anlamına gelmemektedir. Buna göre, kaza tespit tutanağının, savcılık soruşturma dosyasında yer alan tutanaklar ve tüm dosya kapsamının bir bütün olarak incelenmesi sonucunda virajlı yolda hızını azaltma gerekliliğini ihlal ederek kazanın meydana gelmesine neden olduğu anlaşılan sigortalı araç sürücüsünün olayın oluş şekline göre kastının veya kasta yakın bir kusurunun varlığından bahsedilemeyeceği sonuç ve kanaatine varılmıştır (Emsal: Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin, 11/06/2013 tarih ve 6915-8891 sayılı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16/01/2006 tarih ve 184-121 sayılı kararı). Tüm bu açıklamalar ışığında son tahlilde davacının sigortalısına rücu koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 3,319,87 TL harçtan mahsubu ile 3.260,57‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereği Adalet Bakanlığı tarafından karşılanan ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk Ücret Tarifesinde belirtilen arabuluculuk ücreti karşılığı olan 1.320,00 TL arabulucu ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına

4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,

5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden 5.100,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin ve e-duruşma sistemi üzerinden davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.