Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/300 E. 2022/465 K. 08.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/300 Esas – 2022/465
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/300 Esas
KARAR NO : 2022/465

DAVA : İtirazın İptali (Emanet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/08/2019
KARAR TARİHİ : 07/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Emanet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davalı borçlu şirket aleyhine, gönderilen borç paraların ödenmemesi üzerine, … İcra Dairesi … E. Sayılı dosya üzerinden başlatılan ilamsız icra takibinde davalı şirketin kendisine gönderilen ödeme emrine yasal süresi içerisinde itiraz ettiğini, davalı şirkete borç olarak gönderilen paraların davalı şirketin ticari defterlerinde de kayıtlı olması sebebiyle taraflar arasında da takibe konu edilen paraların davalı şirket tarafından alındığı ancak geri ödemesinin yapılmadığını, şirketin tek yetkilisi olan …’nın kolluk kuvvetlerinde vermiş olduğu ifadesinde aynen “…bunun üzerine jandarma ihalesine girdiğini, ihaleyi kazandıklarını, … ….İnşaatı peyder pey 650.000,00-TL nakit parayı gönderdikleri…” beyanı ile müvekkili ve dava dışı diğer şirketten aldığı toplam borcu ikrar ettiğini, bu nedenlerle … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, davalı taraıfn %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında verilen ödüncün ne zaman ödeneceği, bildirim süresi veya istendiği anda muaccel olacağı kararlaştırılmadığını, TBK md. 392 uyarınca istemden itibaren 6 hafta geçmeden yapılan icra takibi haksız olduğunu, borç geri istemeden ihtarname çekilmeden bildirimde bulunmadan doğrudan icra takibi yapıldığını, icra takibine yapmış olduğu haklı itiraz üzerine de TBK maddesi hükmü hiçe sayılarak ihtiyati haciz kararı verildiğini, davacının tüm talepleri yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davaya konu icra takibinin usulüne uygun başlatılmadığını, takipte sebebi belirtilmeyen borç nedeniyle huzurdaki davanın dinlenmesinin mümkün olmadığını, davanın reddi halinde davacıdan tazminat talebinde bulunduğunu belirterek, haksız ve mesnetsiz davanın reddine, davacının %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Tüm deliller toplanmış, davaya dayanak … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosya sureti, Ankara CBS’nin … Esas sayılı soruşturma dosyası sureti UYAP sistemi üzerinden celp edilmiştir.
Davanın dayanağı … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasının yapılan incelemesinde özetle; davacının 236.500,00 TL asıl alacak üzerinden başaltılan icra takibinin davalının itirazı üzerine durduğu anlaşılmıştır.
Dava, ödünç para verme işine dair alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup … (Ankara) 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 27/02/2020 tarih ve 2019/581 Esas, 2020/111 Karar sayılı görevsizlik kararı üzerine dosya mahkememiz esasına kaydedilmiştir.
Davacı vekili özetle, davalıya borç para verildiği, şifahen istenilmesine rağmen iade edilmediği, bu nedenle 236.500,00 TL’nin tahsili için başlatılan takibin de davalının haksız itirazı üzerine durduğu iddia edilmekte, davalı vekili tarafından ise özetle, borcun verildiği konusunda bir uyuşmazlık bulunmadığı, TBK’nın 392. maddesi gereğince verilmesi gereken 6 haftalık süre verilmediğinden borcun ödenmediği savunulmaktadır. Dolayısıyla borcun verildiği konusunda uyuşmazlık bulunmayıp uyuşmazlık, ödünç verilen paranın geri istenmesi koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
6100 sayılı TBK’nın 392. maddesine göre; ödüncün geri verilmesi konusunda belirli bir gün ya da bildirim süresi veya borcun geri istendiği anda muaccel olacağı kararlaştırılmamışsa ödünç alan, ilk istemden başlayarak altı hafta geçmedikçe ödüncü geri vermekle yükümlü değildir. İddianın ve savunmanın ileri sürülüş şekli ile dosya kapsamındaki kayıt ve belgeler incelendiğinde, taraflar arasında ödüncün geri isteneceği zamana dair bir anlaşma yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Bir davada davalının savunmasında ileri sürebileceği maddi hukuka ilişkin savunma sebepleri, davacının hakkını engelleyen veya sona erdiren itiraz niteliğindeki savunma sebepleri olabileceği gibi, hakkı felce uğratan vakıalar bir başka ifadeyle def’iler de olabilir. TBK’nın 392. maddesi bağlamında alacağın muaccel olmadığı hususunun ise maddi hukuka ilişkin bir itiraz mahiyetinde olduğunun kabulü gerekir. Dava dilekçesinin davalıya 16/01/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilince ise 13/08/2020 tarihinde cevap dilekçesi sunulduğu, buna göre davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinin süresinde olmadığı anlaşılmaktadır (6100 sayılı HMK md. 317/2). Süresinde cevap dilekçesi vermeyen davalının sonradan/süresinden sonra maddi hukuka ilişkin savunma sebepleri olan itiraz ve def’ileri ileri sürmesi, kural olarak inkâr savunması kapsamında olmayıp savunmanın genişletilmesi yasağına tâbidir. Sahiden, 6100 sayılı HMK’da öngörülen sisteme göre; davacının dayandığı vakıaların dava dilekçesinde, davalının dayandığı vakıaların cevap dilekçesinde gösterilmesinin gerekmesi, tarafların dilekçelerinde dayandıkları vakıaları hangi delillerle ispatlayacaklarını bildirmelerinin gerekmesi, dayanılan vakıaların ispatı için dahi belli sürelerden sonra istisnalar dışında delil göstermenin mümkün olmaması, hakimin delilleri değerlendirirken dayanılan vakıaların iddia olunduğu gibi gerçekleşip gerçekleşmediğini, vakıa gerçekleşmiş ama iddia olunandan tamamen veya kısmen farklı gerçekleşmiş ise doğru gerçekleşme biçimini esas alarak bir sonuca varacak olması bir bütün halinde değerlendirildiğinde sonuçta bir vakıa niteliğini taşıyan itirazların her aşamada ileri sürülemeyeceği ancak davaya esas vakıaların bildirilme süresi içerisinde bildirilmesi gerektiği, bu nedenle iddianın ve savunmanın değiştirilip genişletilmesi yasağına da tabi olduğunun kabulü gerekir (Bu hususta; Zeki Gözütok / Adem Albayrak, Medeni Usul El Kitabı, Ankara 2021, s. 302).
Somut olayda davalı davaya süresinde cevap vermeyerek davayı inkâr etmiş sayılacak olup ancak davayı inkâr kapsamında savunma yapabilecektir. Cevap dilekçesi süresinde verilmediğinden davacının davalıya verdiği ödünç sözleşmesine konu para alacağının muaccel olup olmadığı hususuna ilişkin itiraz sebebinin sonradan ileri sürülmesi savunmayı genişletme yasağına tâbi olacaktır. Zira belirtildiği gibi alacağın muaccel olup olmadığı maddi hukuka ilişkin bir itiraz sebebi sayılmalıdır. Bu nedenle; davalı süresinde cevap dilekçesi vermeyerek itiraz sebeplerini süresinde bildirmediğinden ödünce konu paranın muaccel olmadığına ilişkin savunması da savunmayı genişletme yasağı kapsamında mesmu kabul edilemeyeceğinden ödemeye ilişkin savunmada da bulunulmadığından davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir (Aynı yönde: Konya BAM 5. HD’nin 30/12/2021 tarih ve 2021/1492 Esas, 2021/1670 sayılı ilamı).
Davacının icra inkar tazminatı istemine gelince; davalının takibe itirazının haklı olmadığı sabit olup alacağın da likit ve muayyen olduğu anlaşılmakta hükmolunan alacağın %20’si olan 47.300,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair son tahlilde aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın kabulü ile;
1-Davalının … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takibe itirazın iptali ile takibin aynı koşullarda devamına,
2-Hükmolunan alacağın %20’si olan 47.300,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Alınması gereken 16.155,315 TL harçtan peşin alınan 2.856,33 TL’nin mahsubu ile bakiye 13.298,98‬ TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 44,40 TL başvurma harcı ve 2.856,33 TL peşin harç olmak üzere toplam 2.900,73 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 172,9 TL tebligat ve müzekkere giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar yönünden karar tarihindeki AAÜT uyarınca 25.005,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereği Adalet Bakanlığı tarafından karşılanan ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk Ücret Tarifesinde belirtilen arabuluculuk ücreti karşılığı olan 1.320,00 TL arabulucu ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
9-Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
10-Sarfedilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran taraflara iadesine,

Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal 2 haftalık sürede mahkememize müracaat ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 07/06/2022