Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/198 E. 2021/548 K. 22.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/198 Esas – 2021/548
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/198 Esas
KARAR NO : 2021/548

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 06/05/2020
KARAR TARİHİ : 22/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 04/12/2019 tarihinde davalı … Sigorta AŞ bünyesinde sigortalı, davalı … …’a ait, kaza esnasında davalı …’ın sevk ve idaresinde … plakalı aracın yaya geçidinden geçmekte olan …’a çarpması neticesinde …’ın hayatını kaybettiğini, vefatı sonrasında eşi … … ile oğulları … … ve … …’ın desteğinden yoksun kalmalarına sebebiyet verdiğini, yaşanan olay nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradıklarını belirterek şimdilik toplam 300,00 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen, toplam 130.000,00 TL manevi zararın davalılar … ve … …’dan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar … ve … … vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın reddini talep ettiklerini, davacıların dava öncesi arabuluculuğa başvurmadıklarını, maddi tazminat talebinin davalı sigorta şirketinden istenebileceğini, davacıların maddi açıdan müteveffaya bağlı olmadıklarını, bu nedenle davacıların maddi tazminat haklarının oluşmadığını, istenilen manevi tazminat taleplerinin fahiş olduğunu, manevi tazminat bedelinin sebepsiz zenginleşmeye yol açmayacak düzeyde olması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta AŞ’ye usulüne uygun yapılan tebligata rağmen cevap dilekçesinin sunulmamıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE : Deliller toplanmıştır.
Aktüer ve kusur durumuna ilişkin bilirkişiden alınan raporda; “davalı … … adına kayıtlı davalı şirkete sigortalı … plakalı otomobilin davalı sürücüsü … yaya geçidindeki yayaya ilk geçiş hakkı vermemesinin olayın fiziki oluşumunda etken olduğunu, davacılar yakını maktul yaya …’ın yaya geçidinden nizami olarak karşıya geçişinde herhangi bir kural ihlali olmadığını, sigorta şirketince 28/01/2020 tarihinde yapılan ödemelerin davacı … … ve … …’ın zararını karşılamamış olduğunun tespit edildiğini, davacı eş … … bakımından yapılan hesaplamalar neticesinde bakiye zarar tutarının 87.169,12 TL olarak hesaplandığını, poliçenin teminat limiti dahilinde kaldığını, Davacı … … bakımından yapılan hesaplama neticesinde bakiye zarar tutarı 11.535,80 TL olarak hesaplandığını ve poliçe teminat limiti dahilinde kaldığını, davacı … …’ın annesinin vefat tarihinde 29 yaşında ve öğrenim hayatını bitirmiş olduğu, SED raporu uyarınca Endüstri Mühendisi olarak çalıştığını 6.000,00 TL gelirinin olduğu gözetilerek Yargıtay içtihatları gereği annesinden destek alamayacağı” şeklinde görüş ve kanaat bildirmiştir.
Taraf vekillerinin itirazı üzerine düzenlenen ek raporda: “sigorta şirketince 28/01/2020 tarihinde yapılan ödemelerin davacı … … ve … …’ın zararını karşılamamış olduğunun tespit edildiğini, PMF 1931 tablosu ve Prograssif Rant Yöntemi ile hesaplama davacı … … bakımından zararın 81.607,30 TL, davacı … … bakımından bakiye zarar tutarının 11.442,56 TL olarak tespit edildiğini, TRH 2010 Tablosu ve Prograssif Rant Yönetimi ile hesaplamada davacı … … bakımından zararın 128.895,78 TL, davacı … … bakımından zararın 11.442,56 TL olarak tespit edildiği, TRH 2010 Yaşam Tablosu ve %1,8 Teknik Faiz ile hesaplamada davacı … … bakımından bakiye zararın 33.871,79 TL, davacı … … bakımından zararın 11.442,56 TL olarak tespit edildiği” şeklinde görü ve kanaat bildirmiştir.
Dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatının tahsiline yöneliktir.
Tüm dosya kapsamından; kaza tarihi olan 04.12.2019 tarihinde, Ankara İli Yenimahalle İlçesi’nde davalı sürücü …’ın idaresindeki davalı sigorta şirketi tarafından zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı olan ve diğer davalı … … adına kayıtlı araç ile , 08.02.2021 tarihli kusura ilişkin bilirkişi raporundan anlaşılacağı üzere, yağışlı havada hızını azaltmaması ve azami dikkatli seyretmemesi ve yaya geçidinde geçiş önceliği vermemesi nedeniyle yaya olarak seyreden maktul …’a çarparak ölümüne neden olduğu, meydana gelen kazada maktülün karşıdan karşıya geçisinde herhangi bir kural ihlali olmadığı , kaza sonrasında davalı sigorta şirketince davacı … … için 179.018,00 TL, … için ise 3.001,00 TL ödeme yapıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce destekten yoksun kalma tazminatının değerlendirilmesinde; Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nin 2019/682 Esas, 2021/1676 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere “…tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hakim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarı, hak sahibinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumunca’da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17. HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 E. – 2020/8874 K. sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 E. – 2021/34 K. sayılı ilamı) Bu itibarla, tazminat hesaplanmasında kaza tarihi itibarıyla PMF 1931 yaşam tablosunun uygulanması yerinde olmakla beraber, Yargıtay görüş değişikliği nedeniyle PMF 1931 Yaşam Tablosu tatbik edilmesi isabetsizdir…” şeklindeki ilamdan da anlaşılacağı üzere olay nedeniyle uygulanması gereken yaşam tablosunun TRH 2010 olması gerektiği anlaşılsa da, 08.02.2021 tarihli bilirkişi raporunda tazminat hesabında PMF 1931 yaşam tablosuna göre hesaplama yapılmış ve davacılar vekili tarafından sunulan 25.02.2021 tarihli dilekçede … … ile … yönünden bilirkişi raporuna itirazlarının olmadığını itirazların … … yönünden olduğu belirterek rapordaki tazminat miktarına kabul beyanında ettiği anlaşıldığından destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasında kök bilirkişi raporunda belirtilen değer hükme esas alınmıştır yine bilirkişi raporu doğrultusunda diğer davalı … … yönünden davacının yaşı ve çalışmakta olduğu, gelir durumu nazara alınarak destekten yoksun kalma tazminatı yönünden talebin reddine karar verilmiştir.
Manevi tazminata yönelik değerlendirmede ise; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2020/89 Esas, 2021/1988 Karar nolu ilamında da belirtildiği üzere,”… Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı TBK m. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir….” şeklindedir. Somut olayda davacı … maktülün eşi, diğer davalılar ise maktülün çocuklarıdır. Kaza davalı …’ın yaya geçidi levhasına rağmen hızını azaltmadığı ve karşıdan karşıya geçen maktüle çarparak ölümüne neden olduğu ve gerçekleşen kazada tam kusurlu olduğu anlaşıldığından, davacı tarafından talep edilen manevi tazminatın miktarı, paranın satın alma gücü dikkate alınarak manevi tazminat isteminin kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın manevi tazminat yönünden kabulü ile davacı … … için 50.000,00 TL,
Davacı … … için 40.000,00 TL
Davacı … … için 40.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 04/12/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı … ve Kezibat …’dan tahsiline,
2-Davacının destekten yoksun kalma tazminatının kısmen kabulü ile davacı … Alıtdal için 87.169,12 TL,
Davacı İbrahim Ethem … için 11.535,80 TL destekten yoksun kalma tazminatını davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davalılar ile … … ve … için kaza tarihi olan 04/12/2019 tarihinden itibaren işleyecek, davalı … Sigorta AŞ yönünden 24/01/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan tahsiline,
3-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
4-Alınması gereken 15.622,84 TL harçtan peşin alınan 445,04 TL ve talep arttırım dilekçesi ile yatırılan 478,95 TL harcın toplamı olan 923,99 TL’nin mahsubu ile bakiye 14.698,85 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-6325 sayılı yasanın 18/A maddesi 11. fıkrası gereği Adalet Bakanlığı tarafından karşılanan ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk Ücret Tarifesinde belirtilen arabuluculuk ücreti karşılığı olan 1.320,00-TL arabulucu ücretinin davanın kabul red oranına göre 1.319,47 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen, 0,53 TL’sinin davacılardan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
6-Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 54,40 TL başvurma harcı ve 445,04 TL peşin harç 478,95 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 978,39 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
7-Davacılar tarafından yapılan 277,75 TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.777,75 TL’nin davanın kabul red oranına göre 1.777,04 TL’sinin davalılardan müşterekene ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiyenin davacılar üzerinde bırakılmasına,
8-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen manevi tazminat yönünden 16.300,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ile … …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Kabul edilen maddi tazminat yönünden ise karar tarihindeki AAÜT uyarınca 13.326,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar yönünden karar tarihindeki AAÜT’ne göre 6.225,00 TL ücreti vekaletin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalılara verilmesine,
10-Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
11-Sarfedilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıranlara iadesine,
Dair davacılar vekilinin Davalı … ve … … vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal 2 haftalık sürede mahkememize müracaat ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 22/10/2021