Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/192 E. 2022/502 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/192 Esas – 2022/502
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/192 Esas
KARAR NO : 2022/502

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 30/12/2016
KARAR TARİHİ : 14/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: 18/07/2014 tarihinde sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı kamyonun manevra yaptığı sırada kasasındaki … … ‘in düşüp ölmesi üzerine kusur durumunun da tespit edildiği Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dava dosyasında fazlaya ilişkin hakları saklı tutulduğu ve … … için 500,00 TL , … … için 500,00 TL olmak üzere dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte bedelinin tahsili yönünde açılan davanın kabulü ile sonuçlandığı, müvekkillerinin 28/11/2016 tarihinde davalı sigorta şirketine başvurularına rağmen yanıt alınamadığı, bu nedenle kusurlu araç sürücüsünün yol açtığı maddi zararın davalı sigorta şirketince teminat limiti dahilinde karşılanması gerektiğinden işbu davanın açıldığı ve şimdilik davacılar yönünden 500,00 ‘er TL maddi tazminatın sigorta şirketinin temerrüde düştüğü tarihten itibaren işletilecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tazminini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın İstanbul Anadolu Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini bildirerek yetki itirazını bildirmiş ayrıca kesin hüküm yönünden Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dava dosyasında davacıların fazlaya ilişkin haklarının kararda saklı tutulmadığı bu nedenle verilen kararın kesin karar olup temyiz de edilmediği , bu nedenle bu hükmün kendileri yönünden kesin hüküm teşkil etmesi ve davanın bu nedenle usulden reddi gerektiğini bildirmiş ayrıca kazanın karayollarında oluşmadığı müterafik kusurun mevcut olduğu, sigortalının kusurunun kanıtlanması gerektiği, zararın kanıtlanması gerekip kaza nedeniyle elde edilen gelir ve tazminatların mahsubu gerektiği, faiz yönünden dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanabileceği ve poliçe limitinin 268.000,00 TL ile sınırlı olduğu açıklanmış ve davanın reddine karar verilmesi istenilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, ZMMS poliçesine dayalı destekten yoksun kalma bakiye tazminatının tahsili talebine ilişkindir.
Mahkememizce yapılan yargılama neticesinde verilen, “ıslah edilen davanın kabulü ile; davacı … … için 33.303,89 TL maddi tazminatın ve davacı … … için 26.211,66 TL maddi tazminatın 30.04.2015 tarihinden itibaren işletilecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine” dair 16/03/2018 tarih ve 2016/980 Esas, 2018/179 Karar sayılı karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Ankara BAM 26. HD’nin “…Bu durumda mahkemece, öncelikle kazanın meydana gelmesinde kim ya da kimlerin kusurlu olduğu ve kusur oranlarının tespiti hususunda tüm dosya kapsamları, tanık beyanları ve önceden düzenlenen bilirkişi raporları da değerlendirilip, irdelenerek önceki bilirkişiler dışında trafik kazalarında kusur belirleme hususunda uzman bilirkişilerden oluşan İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesi yada KGM veya İTÜ fen heyetinden gerekçeli, açıklamalı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bir rapor alınması, kusur durumunun değişmesi halinde taraflar yönünden kesinleşen ve kazanılmış usulü müktesep haklarda göz önünde bulundurularak konusunda uzman aktüer bilirkişi marifeti ile yeniden (hükme esas alınan tazminat bilirkişi raporunun düzenlendiği tarihte bilinen dönem sonlandırılmak suretiyle) davacılar yönünden destek tazminatının hesaplanması, müteveffanın kazanın oluşumunda kusurunun bulunmaması halinde, davalı sigorta şirketinin itiraz ve talepleri de gözetilerek zararın artmasında müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı ve tazminattan müterafik kusur indirimi yapılıp yapılmayacağı hususunda mahkemece değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi ve kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturmayacak şekilde hüküm kurulması gerekirken, yazılı olduğu biçimde karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Yukarıda 1 ve 2 numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı … Sigorta AŞ. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK.nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, yukarıda açıklandığı şekilde eksiklikler tamamlanarak sonucuna göre hüküm kurulması için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre davalı … Sigorta Aş. vekilinin sair istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir…” şeklindeki 21/02/2020 tarih ve 2018/2222 Esas, 2020/347 Karar sayılı ilamı ile kaldırılmasına karar verilmiştir.
Davaya konu trafik kazasında tarafların kusur durumlarının tespiti bakımından, kaldırma ilamı nazara alınarak İTÜ fen heyetinden rapor alınması amacıyla İstanbul Nöbetçi Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılmış, takiben düzenlenen 16/06/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “Dava konusu kaza, domates toplama işi sırasında gerçekleşmiş olup, çalışanlar, tarla sahibinin
çalışanları hükmündedir. Bu sebeple, kaza bir iş kazasıdır. … İş yeri sahibi olan …, tarla sahasında çalışma şartlarının gereği olarak,
bazen araçların geri geri gitme durumlarının oluşacağı, bu hususun değerlendirilerek, iş
sahasında gerekli iş sağlığı ve güvenliği tedbirleri kapsamında bir gözcü bulundurması, ve manevraların bu gözcü eşliğinde gerçekleşmesini temin etmesi gerekiyorken, bu tedbire
başvurmamış, yukarıdaki kanun maddesini (6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, madde 4) ihlal etmiş, iş sahasında yeteri kadar iş sağlığı ve
güvenliği tedbiri almamış olmakla, kazanın meydana gelmesinde %50 oranda asli derecede
kusurlu bulunmuştur.
Maktül … …, domateslerin yüklemesinin yanlardan yapıldığı halde, arka kapağa asılarak,
kendisini bilerek emniyetsiz bir duruma atması ve bu yaptığı tedbirsiz hareket sonucu, kamyonun hareketi esnasında dengesini kaybedip, kamyon geri geri hareket ettiği için de, bu
durumda kamyonun sürüş doğrultusunda yol üzerine düştüğü, kazanın meydana gelmesinde
% 25 oranda kusurlu bulunmuştur.
2918 Sayılı KTK’na bağlı ilgili yönetmeliğe göre … Davalı … Sigorta A.Ş. nezdinde sigortalı bulunan … plakalı araç sürücüsü …
…’ın, yanında gözcü bulundurmadan geri geri manevrası, sırasında, arkasını net olarak
kontrol etmeden, dikkatsiz ve tedbirsizce hareketi sonucu, aracın arkasında kapağa asılmakta
iken dengesini kaybedip düşen maktül … …’ye çarptığı kazada tarafımızca % 25 oranda
tali kusurlu bulunmuştur.” yönünde görüş ve kanaat bildirildiği anlaşılmıştır. Mezkur bilirkişi raporunda tüm dosya kapsamı, tanık beyanları ve önceden düzenlenen bilirkişi raporları da değerlendirilip, irdelenerek rapor tanzim edildiği ve tarafların kusur durumuna yönelik olarak bilirkişi raporunda neticeten yapılan, tarla sahibi dava dışı …’un % 50 oranında asli, davalı … Sigorta A.Ş. nezdinde sigortalı bulunan … plakalı araç
sürücüsü …’ın, % 25 oranında tali,
müteveffa … …’nin ise % 25 oranında tali kusurlu bulunduğuna yönelik olarak yapılan tespitin ise tüm dosya mündericatında yer alan teknik bulgular ile olayın örgüsüne uygun olduğu sonuç ve kanaatine varılarak, kaldırma ilamının gereklerine de uygun olduğu değerlendirilen mezkur raporun hükme esas alınmasına karar verilmiştir. Kabule göre müteveffanın kusur durumu nazara alınarak tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması şartlarının da oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Alınan kusur bilirkişi raporunu takiben aktüer bilirkişiden alınan 06/04/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; hesaplanan toplam destekten yoksun kalma tazminatının baba … … için 66.693,57 TL (%25 kusur tenzili halinde 50.020,18 TL), anne … … için 89.938,19 TL (%25 kusur tenzili halinde 67.453,64 TL) olduğu, hesaplamada progresif rant yöntemi ile TRH 2010 tablosunun uygulandığı, Ankara BAM 26. HD’nin, 21/02/2020 tarih ve 2020/347 sayılı ilamına istinaden, bilinen (işlemiş dönem) 18/07/2014-31/12/2016, işleyecek dönem ise 01/01/2037-05/12/2049 tarihleri arasında hesaplandığı, müteveffanın gelirinin asgari ücret olduğunun kabulü ile desteklenen yoksun kalma tazminatının hesaplandığı, müteveffanın muhtemelen 12 aylık zorunlu askerlik süresi dışlanarak destekten yoksun tazminatının hesaplandığı, müteveffanın 28 yaşında evleneceği, 30 yaşından birinci, 32 yaşında ise ikinci çocuğunun olacağı ihtimali dikkate alınarak destekten yoksun kalma tazminatının hesaplandığı, hesaplanan destekten yoksun kalma tazminatının poliçe limitleri dahilinde olduğundan garameten paylaştırma yapılmadığı yönünde kanaat bildirilmiştir. Alınan bilirkişi raporunun yerleşik Yargıtay içtihatlarında öngörülen kriterlere ve kaldırma kararının gereklerine uygun olduğu, gerekçeli ve denetime elverişli bulunduğu anlaşılmakla hükme esas alınmasına karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, kayıt ve belgeler ile alınan bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde; 18/07/2014 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacıların desteğinin vefatı nedeniyle, 06/04/2022 tarihli bilirkişi raporunda tespit edildiği gibi davacı baba … …’nin 66.693,57 TL, anne … …’nin 89.938,19 TL destekten yoksun kalma zararının bulunduğu, davalı sigorta şirketinin ise bu zarardan, sigortalı araç
sürücüsü …’ın % 25 oranında tali kusuruna denk gelen, davacı baba … … için 16.673,40 TL’nin, anne … … için 22.484,54 TL’nin tazmininden sorumlu olduğu sonuç ve kanaatine varılarak davanın kısmen kabulü ile usulü kazanılmış haklar da gözetilerek her bir davacı yönünden hükmolunan maddi tazminatın 30/04/2015 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara ödenmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davanın KISMEN KABULÜ ile; davacı … … için 22.484,54 TL, davacı … … için 16.673,40 TL maddi tazminatın 30/04/2015 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
2-Alınması gereken 2.674,87 TL harçtan peşin alınan 29,20 TL ve ıslah harcı 200 TL’nin mahsubu ile bakiye 2.445,67 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacılardan … … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereği hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak bu davacıya verilmesine,
4-Davacılardan … … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereği hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak bu davacıya verilmesine,

5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT’ne göre hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacılar tarafından başlangıçta yatırılan 29,20 TL peşin harç ve 200,00 TL ıslah harcı ile 29,20 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 258,4‬ TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
7-Davacılar tarafından yapılan 356,3 TL tebligat ve müzekkere gideri ile 3.100,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.456,3‬0 TL yargılama giderinden kabul ve red oranlarına göre 2.312,91 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, bakiyenin davacılar üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Sarfedilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal 2 haftalık sürede mahkememize müracaat ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.
14/06/2022