Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/183 E. 2022/847 K. 29.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/183 Esas – 2022/847
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/183 Esas
KARAR NO : 2022/847

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 06/04/2020
KARAR TARİHİ : 29/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 25/04/2012 tarihinde … plakalı aracı ile Gazi Mah Alparslan Türkeş Caddesi üzerinde seyir halinde iken ters yönden gelen aracın sol yan dikiz aynasına çarpması sonucu dikiz aynasından kopan camların gözüne gelerek gözünden yaralanmasına neden olduğunu, yaralanma sonucu Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tedaviye alındığını, sağ ve sol gözünde kalıcı görme kaybı yaşandığını, şüphelinin olay yerini terk etmesi ve gözünden yaralanması sebebiyle plaka teşhisi yapamadığını, olayla ilgili şikayette bulunduğunu, Ankara CBS’nin …. nolu dosyası ile soruşturma açıldığını, halen de derdest olduğunu, meydana gelen görme kaybı nedeni ile davacının bu güne değin bir dizi ameliyatlar geçirmesine rağmen iyileşme olmadığını belirterek şimdilik 400,00 TL geçici iş görememezlik, 500,00 TL kalıcı iş görememezlik, 100,00 TL tedavi ve bakım gideri olmak üzere toplam 1.000,00 TL tazminatının olay tarihinden itibaren bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından usulüne uygun başvuru yapılmadığını, müvekkilinin sorumluluğunun kaza tarihindeki poliçe limiti dahilinde ZMMS poliçesi bulunmayan araç sürücüsünün kusur oranı ve gerçek zarar ile sınırlı olduğunu, kusur oranın tespit edilmesi gerektiğini, maluliyet durumunun belirlenmesi gerektiğini, usulüne uygun başvuru olmadığından temerrütten bahsetmeye olanak bulunmadığını, dava dilekçesinde talep edilen alacak kalemleri ile ilgili olarak müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkili ile davacı ya da kazaya neden olanlar arasındaki ticari ilişki, sözleşme yada poliçe bulunmadığını, bu nedenle müvekkili hakkında bu tarz bir faiz oranına hükmedilmemesi gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Deliller toplanmış, davacının sosyal ekonomik durumuna ilişkin araştırma yaptırılmış, poliçe ve hasar dosyası, SGK kayıtları, soruşturma dosyası sureti, ilgili hastanelerden celbedilmiş tedavi evrakları dosya kapsamına alınmıştır.
Olaya ilişkin Ankara CBS’nimn 2012/121086 sayılı soruşturma dosyasının yapılan incelemesinde, soruşturmanın derdest olup zamanaşımı bürosuna tevdi edildiği anlaşılmıştır.
Davacının maluliyetinin bulunup bulunmadığı ve var ise geçici ve daimi iş göremez kalınan sürenin ve bakıcı ihtiyacının bulunup bulunmadığının tespitine dair 25/04/2012 kaza tarihinde yürürlükte bulunan “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümlerine göre düzenlenen Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nın 18/02/2022 tarihli raporunda özetle; “engel oranının %35,2 olduğu, geçici iş göremezlik süresinin 6 ay olduğu, 1 ay bakıcıya ihtiyaç duyulduğu” yönünde kanaat belirtilmiştir. Mezkur maluliyet raporunda kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmelik hükümleri esas alınarak davacının maluliyet durumunun belirlendiği, rapordaki tespitlere göre kaza ile maluliyet durumu arasında illiyet bağının kurulabildiği ve raporun gerekçeli ve denetime elverişli olduğu anlaşılmakla alınan maluliyet raporunun hükme esas alınmasına karar verilmiştir.
Trafik kazası nedeniyle tarafların kusurlarının varlığı ile oranı bakımından; adli trafik uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen 05/04/2021 tarihli raporda özetle; “plakası, modeli ve sürücüsü belli olmayan ancak CD görüntüleri ile davacı sürücünün beyanına göre siyah koyu renkli aracın olay tarihinde davalı güvence hesabıyla sigortalı olan sürücüsünün olay mahalli Alparslan Türkeş bulvarı olan tek yönlü taşıt yolunda 2918 sayılı KTK’nın 47/1-c-d, 84/B, yer işaretlemeleri ve trafik güvenliği ile ilgili kanun ve yönetmelik maddeleri ile taşıt yolunu tersten kullanmasına bağlı normal kendisine ayrılan tek yönlü yol bölümünden kurallara uygun seyrine devam eden davacı sürücünün seyir yönünü kapatarak çarpışma noktaları göz önüne alındığında kendi siyah renkli aracının sol yan kısmının olduğu yerden davacıya ait aracın sol yan dikiz aynasının olduğu yerden çarpışmalarına bağlı kırılan cam parçacıklarının muhtemelen açık olan sol ön camdan içeriye girerek davacının gözüne isabet etmesiyle yaralanmasına sebebiyet verdiği trafik kazasının oluşumunda tamamen asli (%100) kusurlu olduğu, davacının kusursuz olduğu” yönünde kanaat bildirildiği görülmüştür. 6098 sayılı TBK’nın 74. maddesinde haksız eylemin “kusur” öğesi konusunda hukuk hakimine tanınan yetkiler iki bölüm olup, birincisi “kusur bulunup bulunmadığına”, öteki “kusurun derecesini ve zararın tutarını belirlemeye” ilişkindir. Maddenin ilk cümlesine göre “kusurun varlığını” araştırmada yetkileri sınırlı olan hukuk hakimi, maddenin ikinci cümlesine göre “kusurun derecesini ve zarar tutarını belirlemede” tam bağımsız kılınmıştır. 6100 sayılı HMK 266 madde hükmüne göre kusur oranlarının belirlenmesi teknik değil hukuki bir konudur. Eldeki teknik bulgulara göre hakim, kusur oranını kendisi belirleyebilir (Emsal: Yargıtay 17. HD.’nin 15/02/2021 tarih ve 2020/1185 Esas, 2021/1340 Karar sayılı ilamı). Bu açıklamalar ışığında; tüm dosya kapsamı, soruşturma dosyası ile CD izleme tutanağında yer alan tespitler ile bilirkişi raporu kapsamında dosyaya mübrez teknik bulgular, olayın örgüsü ile birlikte bir bütün halinde değerlendirildiğinde; trafik kazasının davacı tarafından iddia edildiği şekilde gerçekleştiği konusunda mahkememizde de kanaat oluşmuş, meçhul araç sürücüsünün tam (%100) kusurlu olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. Davacının müterafik kusur olgusunun varlığına dair ise dosya kapsamından herhangi bir kayıt bulunmamakta olup koşullarının oluşmadığı değerlendirildiğinden bu yönde bir indirim yapılması uygun bulunmamıştır.
Tazminat hesabı yönünden dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, bila tarihli raporda özetle; “geçici iş göremezlik, 4.495,65-TL, sürekli iş göremezlik 887.785,20-TL olmak üzere toplam 892.280,84-TL olduğu, davalının ölüm ve sakatlanma poliçe limitinin 225.000,00-TL olduğu, bakıcı gideri tazminatının 886,50-TL olduğu ve davalının sağlık giderleri limitinin 225.000,00 TL olduğu” yönünde kanaat bildirilmiştir. Mezkur raporda bilirkişi tarafından TRH 2010 yaşam tablosu ile progresif rant sistemi esas alınarak hesaplama yapıldığı, yapılan hesaplamanın Yargıtay içtihatlarında öngörülen kriterlere uygun olduğu, gerekçeli ve denetime elverişli bulunduğu da anlaşılmakla hükme esas alınmasına karar verilmiştir.
Dava; meçhul araç ile davacının sevk ve idaresindeki aracın karıştığı trafik kazası neticesinde davacının yaralanması nedeniyle geçici ve daimi iş göremezlik ile bakıcı giderine dair maddi tazminat istemine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı, deliller, adli tıp ve bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde; 25/04/2012 tarihinde meydana gelen çift taraflı trafik kazası neticesinde davacının yaralandığı, bila tarihli aktüer hesap bilirkişi raporunun da denetime elverişli ve hükme esas alınabilir olduğu kabul edilmek suretiyle davacının raporda tespit edildiği şekli ile 4.495,65-TL geçici iş göremezlik, 887.785,20-TL sürekli iş göremezlik ve 886,50-TL bakıcı gideri zararının bulunduğu, zarara neden olarak meçhul araç sürücünün kazanın oluşumundan %100 kusurlu olduğu, bu nedenle davalının teminat limitleri dahilinde zarardan sorumlu olacağı, somut olarak, teminat limitleri ile ıslah dilekçesi dikkate alınarak 4.495,65-TL geçici iş göremezlik, 220.504,35-TL daimi iş göremezlik, 886,50-TL geçici bakıcı gideri olmak üzere toplam 225.886,50-TL maddi tazminat isteminde davacının haklı olduğu sonuç ve kanaatine varılarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir. Temerrüt tarihinin, KTK’nın 99. maddesi uyarınca davalıya başvuru tarihine göre 09/03/2020 tarihi olarak tespiti ile hükmolunan maddi tazminatın, belirlenen bu temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz üzerinden davalıdan tahsiline yönelik olarak son tahlilde aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile; 4.495,65-TL geçici iş göremezlik, 220.504,35-TL daimi iş göremezlik, 886,50-TL geçici bakıcı gideri olmak üzere toplam 225.886,50-TL maddi tazminatın 09/03/2020 temerrüt tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2- Alınması gereken 15.430,30 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL, ıslah dilekçesi ile yatırılan 770 TL harcın toplamı olan 824,4‬ TL’nin mahsubu ile bakiye 14.605,9‬0 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3- Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 54,40 TL peşin harç ve 770 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 878,8‬0 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4- Davacı tarafından yapılan 182,30 TL tebligat ve müzekkere gideri,1.600 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.782,30 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar yönünden karar tarihindeki AAÜT uyarınca 34.624,11 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6- 6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereği Adalet Bakanlığı tarafından karşılanan ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk Ücret Tarifesinde belirtilen arabuluculuk ücreti karşılığı olan 1.320,00-TL arabulucu ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
7- Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8- Sarfedilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran taraflara iadesine,

Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal 2 haftalık sürede mahkememize müracaat ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.
29/11/2022