Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/135 E. 2021/542 K. 20.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/135 Esas – 2021/542
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/135 Esas
KARAR NO : 2021/542

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/03/2020
KARAR TARİHİ : 20/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;

DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 08.06.1984 tarihli 233 Sayılı KHK hükümlerine göre kurulan tüzel kişiliğe haiz kamu iktisadi kuruluşu olduğunu, işletmekte olduğu havalimanlarında ihtiyaç duyulan sağlık hizmetleri Sayıştay kararı gereğince iptal edilinceye kadar ihale yolu ile davalıdan temin edildiğini, imzalanan sözleşme ve teknik şartname gereğince istihdam edilen şirket işçilerinin alacaklarından davalının sorumlu olduğunu, davalı şirketin çalışanı olarak görev yapan … ve … tarafından işçilik alacakları talebi ile dava açıldığını, hükmedilen tutarların kurumlarınca ödenmek zorunda kalındığını beyan ederek 37.683,39 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetki itirazları olduğunu, davacı tarafından hava meydanlarına ilişkin sağlık hizmeti alım ihalesi açıldığını, ihaleyi kendilerinin aldığını, hizmete 01.10.2009 tarihi itibariyle başladıklarını, 5 yıl boyunca hizmet verdiklerini, ancak 01.01.2014-31.12.2015 tarihideki sözleşme dönemine denk gelen ilişki sözleşmeden önce Ankara … Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasından verilen karar gerekçe gösterilerek 26.11.2014 tarihinde sona erdirildiğini, bahsi geçen kararın gerekçesinde sağlık hizmetlerinin alt işverene devredilemeyecek işlerden olduğunun belirtildiğini, dolayısıyla işçiyi kendi bünyesinde istihdam etmesi gerektiğini, söz konusu dava Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası tarafından davacı aleyhine 2009 yılında açıldığını, bu tarihten itibaren haberdar olması gerektiğini, buna rağmen ihale açmak suretiyle alt işverene işi gördürdüğünü kendisinin açılan bu davadan haberdar olmasının mümkün olmadığını, davacının basiretli tacir gibi davranmadığını, buna göre … Mahkemesi kararı ile 2009 yılından 2014 yılına kadar akdedilen tüm sözleşmelerin muvazaalı olduğunun anlaşıldığını, davacı kurumun yeterli düzeyde bu hizmeti sağlayamadığını sağlık bakanlığından olur alamadığını, buna rağmen hazine müsteşarlığı vasıtasıyla ihale açtığını, taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümlerinin muvazaa nedeniyle geçersiz olduğunu, işçilerin en başından itibaren DHMİ’nin işçileri sayılması gerektiğini ve alacaklardan davacının sorumlu tutulması gerektiğini, Ankara …. İş Mahkemesi … Esas sayılı dosyasında işçi tarafından açılan alacak davasında muvazaa sebebiyle işçinin davacının çalışanı olduğu ve sorumlu tutulması gerektiğinin hüküm altına alındığını, aksi düşüncede olunması halinde dahi kıdem tazminatından kurumun sorumlu olduğunu, davacının tek taraflı feshi olduğundan ihbar tazminatından davacının sorumlu olması gerektiğini, davacının kusurlu olduğunu, hukuki mütalaa aldıklarını, davacı ile yapılan sözleşmenin kesin hükümsüz olduğunu beyan ederek davanın reddini istemiştir.

GEREKÇE:
Dava, dava dışı işçiye ödenen işçi alacağı bedelinin rücuen tahsili talebine ilişkindir.
Davacı vekili; Sayıştay tarafından ihale ile Sağlık Hizmeti alınamayacağına ilişkin karar nedeniyle, davalı ile yapılan Saglık Hizmetleri sözleşmesinin iptal edildiğini, dvalı tarafından istihdam edilen işçiler tarafında açılan ve kesinleşen davalar nedeniyle icrada ödeme yapmak durumunda kaldıklarını, sözleşme şartname gereğince sorumluluğun davalıda olduğunu ileri sürererk rücuen tahsili için eldeki davayı açmıştır. Davalı vekili; yetki itirazı ile birlikte sağlık hizmetlerinin ihale ile alt işverene verilemeyeceği gözetilerek kusurun davacıda olduğunu, Ankara … mahkemesinin … sayılı dosyasında 4734 sayılı Kamu İhale kanununun 4. maddesinde tanımlanan Hizmetler arasında Sağlık Hizmetinin olmadığı ve sağlık işlerinin ihale ile yükleniciye yaptırılmasının mümkün bulunmadığına ilişkin başka bir şirketle ilgili karar nedeniyle sözleşmenin davacı tarafça iptal edildiğini, sözleşmenin muvazaa nedeniyle geçersiz olduğunu batıl bir sözleşmeye dayanılarak talepte bulunulamayacağını ve tüm işçi alacaklarından davacının sorumlu olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir. Sözleşmede Ankara Mahkemeleri yetkili kılındığından davalının yetki itirazının reddine karar verilmiştir. Taraflar arasında 1.10.2009 tarihi …sayılı dosya suretleri celp edilmiş, Ankara … Mahkemesinin 2014/ 1659 sayılı karar sureti , dayanak sözleşme ve şartnameler celp edilmiş , uzman bilirkişiden rapor alınmıştır. Taraflar arasında 1.10.2009 tarihinden bu yana Sağlık Hizmetleri ihalesinin davalı tarafından alındığı, 1.1.2014- 31.12.2015 tarihleri arasındaki dönemde Ankara … mahkemesinin … esas sayılı dosyasındaki kararı gerekçe gösterilerek davacı tarafça 26.11.2014 tarihinde sözleşmenin sona erdirildiği sabittir. Uyuşmazlık sözleşmenin sona ermesinden sonra açılan davalar nedeniyle davacı tarafça yapılan ödemenin rücu edilip edilemeyeceğine ilişkindir. İş Mahkemesindeki davaların işçiler tarafından davacı aleyhine açıldığı, davanın davalıya ihbar edildiği, sözleşmenin 22. ve Teknik şartnamenin 5.17 maddesi uyaraınca işçi alacaklarından davalının sorumlu olduğunun kararlaştırılmış olduğu görülmüştür. İdare Mahkemesi kararı ile ihale ile Sağlık Hizmetinin alınamayacağı sabittir. Ancak 2009 yılından itibaren Sağlık Hizmetinin ihale ile davalıya verildiği, davacının saglık Hizmetlerinin İhale ile alınamayacağını 2014 yılında öğrendiği, iptal edilen sözleşmenin taraflar arasında olmadığı, davacı tarafça emsal kabul edildiği ancak bu durumun taraflar arasındaki sözleşmenin batıl olduğunu ve muvazaalı olarak yapıldığını göstermeyeceği, kanunu bilmemenin mazeret sayılamayacağı, davacı ile davalının bu konuda durumlarının benzer olduğu, davacının kusur var ise de davalının da ihaleye katılmakla kusurunun olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin kendilerini bağlayıcı bir sözleşme olduğu, eldaki davada erken fesih nedeniyle davacı tarafça istenen bir zararın olmadığı gibi sözleşmenin normal süresinde bitimi durumunda da oluşan işçi alacağından sorumluluğun sözleşme ve şartname gereği davalıda olduğu gözetilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:
Davanın kabulüne, 37.683,39 TL’nin 27.895,10 TL’sinin 24.03.2016, 9.788,29 TL’sinin 16.08.2018 tarihinden avans faizi ile davalıdan tahsiline,
Alınması gereken 2.574,15 TL harçtan peşin alınan 643,54 TL harcın düşümü ile eksik kalan 1.930,61 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yatırılan toplam 697,94 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereği Adalet Bakanlığı tarafından karşılanan ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk Ücret Tarifesinde belirtilen iki taraf için iki saatlik ücret tutarı karşılığı olan 1.320,00-TL arabulucu ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı taraf kendisini vekille temsil ettiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesince belirlenen 5.652,51 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 820,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Talep halinde artan avansın iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu usulen tefhim kılındı. 20/10/2021