Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/517 E. 2021/401 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARARIDIR

ESAS NO : 2019/517 Esas
KARAR NO : 2021/401

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 15/10/2019
KARAR TARİHİ : 01/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ile davalı arasında 19.11.2018 tarihli bir özel uçak kiralama sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin konusunun kararlaştırılan ücret karşılığında 22.11.2018 tarihinde Ulan Batur (Moğolistan-Doha Katar) arasında TC-AHE işaret numaralı uçak ile sefer yapılması olduğunu, kiralama bedeli 46.500 EURO’nun davacı tarafından peşin olarak ödendiğini, davacının bahse konu kira sözleşmesine güvenerek müşterisi … ile 19.11.2018 tarihinde müşterinin Ulan Baturdan Doha’ya taşınmasına ilişkin sözleşme imzaladığını ve sözleşme bedeli olan 52.900 EURO’yu kendi müşterisinden tahsil ettiğini, kira bedeli ödenmiş olmasına rağmen sözleşme ile kararlaştırılan 22.11.2018 tarihinde uçuşun hava muhalefeti nedeniyle ve uçağın kaptanının inisiyatifi ile 23.11.2018 tarihine ertelendiğini, bu tarihte ise uçağın hidrolik sisteminde sızıntı meydana geldiği ifade edilerek uçuşun gerçekleştirilememiş olduğunu, müteakip süreçte yapılamayan uçuşun tekrarlanması için ayrıca 38.500 EURO ve 8.500 USD kiralama bedelinin davacının müşterisi tarafından doğrudan davalı şirkete yeniden ödendiğini ve bu şekilde 05.12.2018’de uçuşun gerçekleşmesinin sağlandığını, davacının 14.12.2018’de uçuşun gerçekleştirilememesi nedeniyle ödediği sözleşme bedelinin iadesini talep ettiğini ancak bu talebin davalı tarafından reddedildiğini, davacı şirketin müşterisinden dava konusu uçuşa ilişkin tahsil ettiği 52.900 EURO’yu iade durumu ile karşı karşıya kaldığını belirterek davalının sözleşmeye aykırı hareketi sebebiyle meydana gelen 52.900 EURO zararın 14.12.2018 temerrüt tarihinden itibaren devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden hesaplanan faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Ulusal taşımalar açısından Türk Sivil Havacılık Kanununun m.118/1 uyarınca eğer personeliyle kiralanması yada kısmen tahsisi söz konusu ise TTK’nun uygulanacağının belirtildiğini, taraflar arasında 19.11.2018 tarihli bir özel uçak kiralama sözleşmesi imzalandığını, kiralama bedeli 45.600 EURO’nun davalı tarafından düzenlenen faturaya istinaden davacının fatura bedelini peşin olarak ödediğini, davalının Doha’dan Ulan Batur havalimanına uçtuğunu ancak davacının havacılıkla ilgili uçuş için gerekli bir takım belgeleri geciktirmesi sebebiyle davalı şirkete ait uçağın Ulan Batur’daki kötü hava şartlarında planlanandan daha uzun süre kalınca uçağın hidrolik sisteminde problem oluştuğunu, kaptan pilotunda yolucuları riske atmamak için sözleşmenin 9. maddesinin yetkiye dayanarak uçağı bakım üssü olan Ankara’ya götürmeye karar verdiğini, Ankara’da uçağın bakımı yapılırken davalının uçuş gerçekleşmediği için 29.800 EURO iadesi için fatura düzenlediğini, ancak davacının uçağın hangar ve bakım ücretlerini yolcunun karşılayacağını söyleyerek seferin tekrar edilmesini davalıdan talep ettiğini, hal böyle olunca 29.800 EURO faturanın iptal edildiğini, yolcu tarafından 28.11.2018 tarihli faturaya istinaden 03.12.2018’de 8.500 USD yine yolcu tarafından uçak bakım ücreti olarak 03.12.2018’de 36.000 EURO ödendiğini, davacının davalıya mükerrer ödeme yaptığını iddia etse de davalıdan talep ettiği bedeli yolcuya geri ödediğine ilişkin herhangi bir belgesinin bulunmadığını rücu şartlarının gerçekleşmediğini belirterek davanın zamanaşımı nedeniyle, rücu şartları oluşmadığından ve davacı talebi mesnetsiz olduğundan reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Taraf delilleri toplanmış, uyuşmazlık taraflar arasındaki sözleşme ilişkisine dayalı olduğundan TBK 146 maddesi kapsamında davalı yanın zamanaşımı def’i yerinde görülmeyerek ön inceleme duruşmasında reddedilmiş, tüm dosya kapsamı üzerinde mali müşavir, sivil havacılık uzmanı ve ticaret hukuku öğretim üyesi bilirkişi tarafından yapılan inceleme sonucu düzenlenen 01.12.2020 tarihli rapor ve bilirkişi heyetine uçak yüksek mühendisi bilirkişinin katılımı ile düzenlenen 25.03.2021 tarihli raporda özetle; “davalı tarafından davacı adına 56.700 EURO ve 46.500 EURO bedelli 2 adet fatura düzenlendiği, fatura bedellerine karşılık davacı tarafından davalı banka hesabına aynı tutarlarda havale yapılmış olduğu, davalı tarafından dava dışı şahıs adına 38.500 EURO bedelli ve 44.500 USD bedelli fatura düzenlendiği, 36.000 EURO fatura bedelinin ve 8.500 USD’nin dava dışı şahıs tarafından davalı banka hesabına havale yapıldığı, bakiyenin tahsiline ilişkin bir ödeme belgesi ibraz edilmediği, taraflar arasındaki sözleşmenin 25. maddesinde işbu sözleşmenin Avrupa Birliği ve Türk hukuk kurallarına göre yorumlanacağının hükme bağlandığını, Türk Sivil Havacılık Kanununun 118. maddesi uyarınca uçuş personeli almadan sadece hava aracının kiralanması halinde Borçlar Kanununun ilgili hükümleri, uçuş personeli ile birlikte bir hava aracının tamamı veya bir kısmının kiralanması veya çarter sözleşmesi halinde Türk Ticaret Kanununun ilgili hükümlerinin uygulanacağı, sözleşmenin 5. ve 10. maddelerinden uçuş personeli ile birlikte bir hava aracının tamamının veya bir kısmının yahut muayyen bir mahallinin kiralanması durumunun söz konusu olduğunu, sözleşme hükümlerinden davalının yolcu taşıma işinin de taahhüt ettiğinin anlaşıldığı, taraflar arasındaki sözleşmenin niteliği gereği üçüncü kişi yararına hava yolu ile yolcu taşıma sözleşmesi olduğu, sözleşme ile uluslararası hava yolu taşıması taahhüt edildiğini, kalkış ülkesi Moğolistan ile varış yeri ülkesi Katarın Montreal sözleşmesine taraf devletler olduğu, Montreal sözleşmesinde hüküm olmayan hallerde Türk Sivil Havacılık Kanunu hükümlerinin uygulanacağı, anılan kanunda hüküm olmayan hallerde TTK hükümlerinin uygulanacağını, ilk taşıma sözleşmesinin davacı ile davalı arasında akdedildiğini, daha sonra sözleşmenin davalı tarafından hidrolik deposundaki sızıntı sebebiyle iptal edildiğini, davacının bu sızıntının davalının kusurundan kaynaklandığını beyan ettiğini, ikinci taşıma sözleşmesinin ise dava dışı … ile davalı arasında akdedildiğini, taşıma sözleşmesi şekle tabi olmadığını, ikinci sözleşmenin birinci sözleşmenin devamı olmadığı kanaatine varıldığı, ilk sözleşmenin iptal edildiği anlaşıldığından seferin yapılamaması halinde taşıma ücretinin iadesine ilişkin Montreal sözleşmesinde TTK 907/b maddesi gereği taşıyıcının peşin aldığı 46.500 EURO ücreti iadesinin gerektiği, davacının dava dışı müşterisine iade edeceği fazladan kısmın ancak zararın doğması halinde talep edebileceği, taraflar arasındaki sözleşmeye konu seferin iptaline, sadece davacının belgeleri geç göndermesi sebebiyle yaşanan bekleme sırasındaki soğuk havanın hidrolik depo kapağına zarar vermesinin sebep olduğunu söylemenin mümkün olmadığını, uçağın çalışması için minimum yağ sıcaklığı -40 derece olarak belirlendiğinden Ulan Batur’daki dış ortam hava sıcaklığı -35 derece olduğundan seferin duraklamasına sebebiyet veren arızanın beklemeden kaynaklandığının söylemenin mümkün olmadığını, uçağın dış ortamda düşük hava sıcaklığına 3-5 saat maruz kalması ile birlikte ilgili malzemenin kullanım ömrüne bağlı olarak (malzemenin değişim zamanının yaklaşmış olabileceği) bahsedilen soruna yol açabileceğinin değerlendirildiği, arızayı her iki tarafın kusuruna dayandırmanın mümkün gözükmediği, TTK 907 maddesi gereğince davalının aldığı taşıma ücretini iade etmesi gerektiği ” ifade edilmiştir.
Dava; yanlar arasında imzalanan özel uçak kiralama sözleşmesi kapsamında gerçekleşen zararın tahsili talebine ilişkindir.
Davacı yan taraflar arasında 19.11.2019 tarihinde imzalanan özel uçak kiralama sözleşmesi ile 22.11.2018 tarihinde Ulan Batur (Moğolistan-Doha) Katar arasında TC-AHE işaret numaralı uçak ile sefer yapılması için kiralama bedeli 46.500 EURO’nun davacı tarafından davalıya peşin olarak ödendiğini, davacının kira sözleşmesine güvenerek müşterisi … ile 19.11.2018 tarihinde müşterinin Ulan Baturdan Doha’ya taşınmasına ilişkin sözleşme imzaladığını ve sözleşme bedeli olan 52.900 EURO’yu kendi müşterisinden tahsil ettiğini, 19.11.2019 tarihli uçuşun gerçekleştirilmemesi nedeniyle kendi müşterilerinden tahsil ettikleri 52.900 EURO uçuş bedelinin iade durumu ile karşı karşıya kaldıklarını belirterek 52.900 EURO zararlarının tahsili talebinde bulunmuştur.
Yanlar arasındaki sözleşmenin niteliği gereği öncelikle uygulanacak hukukun belirlenmesi gerekir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 2,5,9 ve 20. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde Türk Sivil Havacılık Kanununun 118. maddesi kapsamında uçuş personeli ile birlikte hava aracının kiralanması söz konusu olduğu gibi hava yolu ile yolcu taşıma sözleşmesi niteliğinin de bulunduğu, bu kapsamda uluslararası hava yolu taşıma sözleşmesi niteliğindeki uyuşmazlığa kalkış yeri ülkesi olan Moğolistan ile varış yeri ülkesi olan Katar Montreal sözleşmesine taraf olduğundan Montreal sözleşmesi hükümlerinin öncelikle uygulanması gerektiği, bu sözleşmede hüküm bulunmayan hallerde ise Türk Sivil Havacılık Kanununun ve Türk Ticaret Kanunu hükümleri ile emredici hükümlere aykırılık olmamak kaydıyla taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinin uygulanması gerekir. Çarter, geniş anlamda tarifesiz seferler için kullanılmakta olup çarter sözleşmesinde hava aracının tahsisi söz konusu iken çarter sözleşmesinde taşımanın üstlenilmesi ile taşıma sözleşmesi hüviyetini kazanır.
Bu çerçevede somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde; taraflar arasında imzalanan 19.11.2018 tarihli sözleşme ile davalı tarafından 22.11.2018 tarihinde Ulan Batur (Moğolistan – Doha Katar) arasında yolcu taşama taahhüdünü içeren uçak seferinin yapılmasına ilişkin sözleşme imzalandığını, davacı tarafından sözleşme bedeli 46.500 EURO’nun peşinen davalıya ödendiğini, davalının ise dava dışı kendi müşterisi ile imzaladığı sözleşme gereğince 52.900 EURO bedelin kendi müşterisi tarafından davacıya ödendiği, ancak kararlaştırılan tarihte uçuş izin belgesinin gecikmesinden dolayı uçağın düşük hava sıcaklığında bekleme süresi nedeniyle ve keza ilgili malzemenin kullanım ömrüne bağlı olarak hidrolik seviyesinde sorun yaşandığı bu nedenle uçuşun gerçekleştirilemediği, ardından dava dışı davacının müşterisinin davalıya yapmış olduğu ödeme ile yeni bir taşıma sözleşmesi kapsamında davalı tarafından taşımanın gerçekleştirildiği anlaşılmış olup davacının müşterisi ile davalı arasındaki ikinci sözleşme taraflar arasında imzalanan birinci sözleşmenin devamı niteliğinde olmadığından ilk sözleşme gereğince seferin yapılamaması nedeniyle taşıma ücretinin iadesi ilişkin Montreal sözleşmesinde bir hüküm sevk edilmemiş bulunduğundan Türk Ticaret Kanununun 907/1-b maddesi gereğince davalı taşıyıcının peşin aldığı 46.500 EURO ücreti iade etmesi gerektiği mahkememizce kabul edilmiştir.
Davacı yan her ne kadar kendi müşterisinden tahsil ettiği 52.900 EURO sözleşme bedeline ilişkin zararlarının ödenmesi talebinde bulunmuş ise de dava tarihi itibariyle bu bedelin davacı tarafından kendi müşterisine iadesine ilişkin herhangi bir belge sunulmadığı gibi yanlar arasındaki sözleşmenin taşıyıcının takdir hakkı başlıklı 8. maddesinde taşıyıcının iptal edilen uçuşa ilişkin kiralama bedelinin iadesi dışında başkaca bir yükümlülüğünün bulunmadığına ilişkin hüküm ile kaptanın takdir hakkı başlıklı 9. maddesinde taşıyıcının kaptanın kararlarından dolayı müşteriye karşı hiç bir zarar talebinden sorumlu olmayacağına ilişkin hüküm ile 13. madde hükmü gereğince davacının davalı taşıyıcıdan zarar talebinin yerinde olmadığı mahkememizce kabul edilmiş, sözleşme kapsamında taşıma bedelinin iadesi yönünden kanıtlanan davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile 46.500 Euronun 15.10.2019 dava tarihinden itibaren devlet bankalarının 1 yıl vadeli Euro mevduatına uyguladıkları en yüksek faiz oranı ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-Davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine,
3-Alınması gereken 20.679,09 TL harçtan peşin alınan 5.881,32 TL’nin mahsubu ile bakiye 14.797,77 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-6325 sayılı yasanın 18/A maddesi ve Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi gereğince 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 1.160,30 TL’sinin davalıdan, 159,7‬0 TL’sinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT’ne göre hesaplanan 29.640,70 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT’ne göre hesaplanan 6.216,49 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 101,20 TL tebligat gideri, 22,00 TL müzekkere gideri ve 6.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 6.123,2‬0 TL yargılama giderinden kabul ve red oranlarına göre 5.382,39 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Sarfedilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal 2 haftalık sürede mahkememize müracaat ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.
01/07/2021
Gerekçeli kararın yazıldığı tarih: 16.07.2021

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …