Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/392 Esas – 2022/885
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/392 Esas
KARAR NO : 2022/885
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/08/2019
KARAR TARİHİ : 13/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/01/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinden özetle; davalılardan … ile dağıtıcı lisansı sahibi davacı şirket arasında akaryakıt istasyonu hakkında önceden bulunan bayilik ilişkisi de gözetilerek 10/12/2014 tarihli protokolün imzalandığını, takiben protokol hükümleri gereğince 16/12/2014 tarihli bayilik sözleşmesi ve eki taahhütnamenin imzalandığını ve böylece davalı …’in 5 yıl süreyle akaryakıt bayisi olduğunu, bu kapsamda diğer davalı … adına kayıtlı …. nolu meskeni üzerine 05/05/2011 tarih ve 6455 yev. nolu resmi senetle 150.000TL bedelli 1. derece ipoteğe ek olarak 26/12/2014 tarih ve …. yev. nolu resmi senetle 75.000TL bedelli 2. derece ipotek tesis edildiğini, davalı …’in gerçeğe aykırı iddialarına dayalı taleplerle keşide ettiği 29/12/2015 tarihli noter ihtarında 10/12/2014 tarihli protokolün 5. maddesinde istasyonunun ariyet ile yapılan mevcut kurumsal kimlik giydirmeye ek olarak ariyet ile kanopili kurumsal kimlik uygulaması ve bina alınlığı yapılacağının kararlaştırılmasına rağmen, bu edimin davacı tarafından yerine getirilmediğini, bu yükümlülüğün verilen sürede yerine getirilmemesi halinde sözleşmeyi feshedeceğini, protokolün 3. maddesindeki 300 m3 beyaz ürün alım taahhüdünü bu sebeple yerine getiremediğini bildirdiğini bildirip 11/01/2016 tarihli ihtarname ile de sözleşmeyi feshettiğini bildirdiğini, müvekkilinin bakiye alacaklarının kalması sebebiyle müvekkili tarafından gönderilen 08/04/2019 tarihli ihtarname ile cari hesap, kar mahrumiyeti ve cezai şart alacaklarının ödenmesi, aksi halde ipoteğin paraya çevrileceğinin ihtar edildiğini, ancak davalılar tarafından gönderilen 16/04/2019 tarihli ihtarla taleplerinin reddedildiğini, takiben Ankara …İcra Müd.’nün … sayılı dosyasından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takip başlatıldığını, ancak davalıların itirazı üzerine durduğunu, itirazın haksız olduğunu, müvekkilinin 174.192-USD karşılığı 08/04/2019 günlü ihtarname tarihi itibariyla 977.356,47-TL’ye denk gelen, bayilik sözleşmesinin haksız feshi nedeeniyle 50.000-USD karşılığı ihtarname tarihi itibariyla 280.540-TL’ye denk gelen ve cari hesap alacağı olarak 86.159,97-TL tutarında alacağının olduğunu, davalıların yetki itirazının yerinde olmadığını belirterek, davalıların Ankara İcra Müdürlüğünün yetkisine yönelik itirazlarının reddine, davalıların Ankara …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası yaptıkları itirazın iptalinie takibin devamına, haksız itirazları nedeniyle %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı cevap dilekçesinde özetle; takibe konu gayrimenkulün Isparta’da olduğunu, bu nedenle yetki itirazında bulunduklarını, sözleşmedeki yetki anlaşmasının İİK md. 148’deki yetki hükmünü kaldırmayacağını, Isparta mahkemelerinin ve icra dairelerinin yetkili olduğunu, davacının henüz taraflar arasındaki alacak borç ilişkisi henüz yargılama konusu yapılmadan, bir ilama veya senede bağlanmadan hukuka uygun olmayan şekilde takip yapılmasının mümkün olmadığını, müvekkili tarafından davacının 10/12/2014 tarihli protokoldeki yükümlülüklerini yerine getirmesi için 29/12/2015 tarihli ihtarnamenin keşide edildiğini, ancak davacının protokolün 5. maddesindeki yükümlülüklerini yerine getirmediğini, zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, noter içerikli olmayan, tek taraflı düzenlenen, hak ve eşitlik kurallarına aykırı olan sözleşmenin geçerli olmadığını, cari hesapta dahi alacak borç ilişkisi 86.159,97-TL iken 225.000,00TL üzerinden ipoteğin paraya çevrilmesinin kabul edilmesinin olanaklı olmadığını, kaldı ki tarafların cari hesap konusunda mutabakata vardıklarını, ipotek ile ilgili gönderilen ödeme emrinin 5. maddesinde ana sözleşme olan 10/12/2014 tarihli protokolden bahsedilmediğini, takipte dayanılmayan hususa davada dayanılamayacağını, faiz oranının da kabulüne olanak olmadığını, feshin haklı olduğunu, 10/12/2014 tarihli protokolün 5. maddesine aykırı eksiklerin 29/09/2015 tarihli noter tespiti ile bildirildiğini, bu nedenle satış yapılamadığını, davacının pompayı bırakıp gittiğini, dışarıdan görünüşte sadece LPG alımı gibi bir algı olduğunu, akaryakıt pompasında mazot ve benzin satışı yapılamadığını, davacının haksız kazanç peşinde olduğunu bildirerek, davanın reddini, davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Taraflarca dayanılan tüm deliller toplanmış, bayilik sözleşmesi, taahhütname ve ekleri, ipotek senedi, davaya dayanak Ankara …İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyası celp edilmiş, davalının ticari defterlerinin incelenmesi bakımından Isparta Nöbetçi Asliye Hukuk Mah.’ne talimat yazılmış, mahkememizce de nitelikli hesaplamalar uzmanı ile mali müşavir bilirkişiler aracılığıyla bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Isparta 2. Asliye Hukuk Mahkemesi aracılığıyla davalının ticari defter ve kayıtları üzerinde mali müşavir bilirkişi aracılığıyla yaptırılan bilirkişi incelemesi sonunda düzenlenen 27/02/2021 tarihli raporda özetle; “davalının 213 VUK ve TTK’nın ilgili hükümlerine göre usulüne uygun olarak tutulan ticari defterlerinin incelenmesinde, 31/12/2015 tarihi itibariyle davacıya 146.195,94TL açık hesap borçlu olduğu” yönünde kanaat bildirilmiştir.
Mahkememizce dosyanın tevdi edildiği mali müşavir ve nitelikli hesaplamalar uzmanı bilirkişiler tarafından düzenlenen 26/04/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “davaya konu ipoteğin taraflar arasında imzalanan bayilik sözleşmesi nedeniyle davacıların davalıya
olan borçlarının teminatını teşkil etmek üzere tesis edildiği, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin sona
erdiği, dava tarihi itibarıyla davalı bayinin davacıya bayilik sözleşmesi nedeniyle borcu bulunduğunun mali incelemede tespit edildiği, davalılar, ayrı ayrı, cari hesap borcuna karşılık ödemeler yapıldığını savunmuşlar ise de, mali incelemelerde bu yönde bilgi ve belgeye rastlanmadığı görüldüğünden, ipotek borçlusunun
takip tarihi itibari ile borcunun, (86.159,97 + 849,80=) 87.009,77 TL olarak hesaplandığı, Protokol ve Taahhütname hükümlerine göre 977.356,47 TL kar
mahrumiyeti, 280.540,00 TL cezai şart talebi yerinde görülerek inceleme yapılacak ise, terditli hesaplama yapılması gerekeceği açık olup, uyuşmazlık konusu sözleşme döneminde davalı bayinin aldığı
beyaz ürün miktarı 98,72 ton olarak hesaplandığı, buna göre de 16/12/2014 tarihli Taahhütname ile
davalının, davacı şirketten yılda 300 (üç yüz metreküp) beyaz ürün almayı taahhüt ettiği, 300 m3 ürünün
ton cinsinden karşılığının ise yıllık 252 tona karşılık geldiği bu durumda davalının 252 – 98,72 = 153,28
ton eksik alım yaptığının hesaplandığı, sözleşme feshedilmiş olduğundan izleyen yıllar için de 252 Ton olmak üzere davalı bayinin toplam (4X252 + 153,28 =) 1.161,28 Ton beyaz ürün almadığı, dolayısı ile talep
edilebilmesi halinde Taahhütnameye göre ödenmesi gerekecek 1.161,28 X 150 = 174.192,00 USD kar
mahrumiyeti ve 50.000,00 USD cezai şart bulunacağı, hesaplanmakta olduğu, davacının ise 977.356,47 TL kar mahrumiyeti, 280.540,00 TL cezai şart olarak talep ettiği, buna göre
de takip ipotek üst sınırından yapılabileceğinden miktarının 225.000,00 TL olduğu” yönünde kanaat bildirilmiştir.
Davaya dayanak Ankara …İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasının yapılan incelemesinde; davacı tarafından davacı … ile … aleyhine 225.000,00 TL asıl alacak bakımından davalı …’e ait Isparta ili, Merkez ilçesi, İstiklal 1 Mah. 1280 ada, 349 parsel, 4. kat, 10 nolu mesken üzerinde 1. derece, 150.000-TL, 2. derece 75.000-TL bedelli ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamsız takip başlattığı, takibin ise davalıların borca ve yetkiye dair 02/05/2019 ve 30/04/2019 tarihli itirazları üzerine durduğu anlaşılmıştır.
Davalılar tarafından mahkememizin ve icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş ise de İİK’nın 148. maddesi gereğince İİK’nın 50. maddesi atfıyla HMK’nın 10. maddesi ile TBK’nın 89. madde hükümleri gereği genel yetki kurallarına göre ve taraflar arasındaki yetki anlaşması nazara alınarak HMK’nın 17. maddesi gereğince icra dairesinin ve mahkememizin yetkili olduğuna tereddüt bulunmayıp yetki itirazının reddi gerekmiştir.
Takibe konu Isparta Tapu Sicil Müdürlüğü’nün 05/05/2011 tarih ve 6455 yevmiye numaralı ipotek resmi senedinin incelenmesinden, davalı …’e ait …. nolu mesken üzerinde özetle davalı …’in davacıdan doğmuş ve doğacak ürün bedelleri, kredi, ariyet olarak aldığı teçhizat, cezai şart ve bu alacakların faizlerine dair borçlarının teminatını teşkil etmek üzere 1. derece, 150.000-TL limitli üst sınır ipoteği tesis edildiği anlaşılmış, takiben düzenlenen 26/12/2014 tarih ve 16815 yevmiye numaralı ipotek resmi senedi ile aynı taşınmaz üzerinde 2. derecede 75.000-TL limitli üst sınır ipoteği tesis edildiği görülmüştür.
Uyuşmazlık, taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan bayilik sözleşmesi kapsamında cari hesap alacağı, kar mahrumiyeti ve cezai şart istemlerine ilişkin olup dava, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı özetle, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin davacı tarafından haksız feshedildiği, cari hesap alacakları yanında davalıdan haksız fesih nedeniyle kar mahrumiyeti ve cezai şart alacaklarının bulunduğu iddia edilmekte, davalı tarafından ise davacı tarafından taraflar arasındaki 10/12/2014 tarihli protokolün 5. maddesindeki yükümlülükleri yerine getirmediğinden davacının kusurlu olduğu, feshin haklı olduğu savunulmaktadır.
Tüm dosya kapsamı, kayıt ve belgeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı ile davalı … arasında 10/12/2014 tarihli protokol, 16/12/2014 tarihli bayilik sözleşmesi ile aynı tarihli protokol hükümlerine göre davacı tarafından davalı …’e 5 yıllık akaryakıt bayiliği verildiği ve onunla bağlantılı 08/01/2015 tarihli ariyet sözleşmesi imzalanarak 10/12/2014 tarihli sözleşmenin 5. maddesi gereğince demirbaşın teslim edildiği, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi bu bağlamda devam ederken davalı tarafından bayilik sözleşmesinin davalı tarafından Keçiborlu Noterliği’nin 11/01/2016 tarih ve 50 yevmiye no.lu ihtarnamesi ile taraflar arasındaki 10/12/2014 tarihli protokolün 5. maddesinde öngörülen edimlerin davacı tarafından yerine getirilmediğinden bahisle feshedildiği anlaşılmıştır. Ne var ki, 10/12/2014 tarihli protokolün 5. maddesinde belirtilen emtianın protokole uygun olarak davalıya 08/01/2015 tarihli tutanakla teslim edildiğinin taraflar arasında imza alındığı ve taraflar arasındaki bayilik ilişkisinin de buna göre davalının 11/01/2016 tarihli ihtarla akdi feshine kadar devam ettiği sabittir. Gerek öğretide gerekse Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kişiye düşmekte olup, mevcut hukuki durum karşısında davalı, feshe dayandığı mezkur olguları ispat yükü altındadır. Somut olarak, davalı davacının 10/12/2014 tarihli protokolün 5. maddesi kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmediğini kanıtlamalıdır. Ancak davalı tarafından 29/12/2015 tarihli ihtarnameden önce davacıya mahiyeti icabı sözleşmenin başında giderilmesi gereken eksikliklerin ikmali için başvuru yapıldığına, teslim edilen emtianın akde uygun olmadığına yada sonradan bu eksikliklerin meydana gelip de davacı tarafından giderilmediğine dair bir kanıt sunulmadığı gibi fesihten önce de 6100 sayılı HMK’nın 400 vd. hükümlerine uygun yaptırılmış bir delil tespitinin de bulunmadığı görülmüştür. Davalı tarafından dayanılan 29/12/2015 tarihli ihtarnameye ekli fotoğrafların ise tek taraflı düzenlenip davacıyı bağlayıcı yönü bulunmadığından tek başına ispata elverişli olarak değerlendirilmemiştir. Neticeten, davalı tarafından feshe dair olguların usulüne uygun delillerle kanıtlanamadığı ve tüm dosya kapsamına göre davalının sözleşmeyi feshinin haksız olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. Bu bağlamda, taraflar arasındaki 16/12/2014 tarihli taahhütnamenin 3. maddesine göre davacının 50.000,00 USD cezai şart talep edebileceği, ayrıca aynı taahhütnamenin 2. maddesi gereğince asgari alım taahhüdünün fesih tarihine kadar yerine getirilmemesinden dolayı da davacının, bilirkişi raporuna göre davalının fesih tarihine göre ilk dönemde 153,28 ton eksik alım yaptığı anlaşılmakla 153,28 ton (x) 150 USD karşılığı 22.992,00 USD kar mahrumiyeti talep edebileceği, fesihten sonraki dönem için ise feshedilen sözleşmeye dayalı olarak kar mahrumiyeti talep edilemeyeceği değerlendirilmiş olup bu nedenle aksi yöndeki bilirkişi görüşüne itibar edilmesine olanak bulunmamıştır. Cari hesap bakiyesine yönelik olarak ise davacının davalıdan 86.159,97 TL alacaklı olduğu, tarafların incelenen ticari defter ve kayıtları ile kabullerine göre sabittir. Sonuç olarak, davacının davalı …’den bayilik sözleşmesinden kaynaklanan 86.159,97-TL cari hesap, 16/12/2014 tarihli taahhütnameye göre TCMB döviz satış kuru üzerinden takip tarihine (25/04/2019) göre 135.728,68 TL’ye, davacının talebine (08/04/2019) göre 130.534,78 TL’ye denk gelen 22.992,00 USD kar mahrumiyeti ve yine takip tarihine (25/04/2019) göre 295.165,00 TL’ye, davacının talebine (08/04/2019) göre 280.540,00 TL’ye denk gelen 50.000,00 USD cezai şart alacağının, 225.000,00-TL olan ipotek limitinden fazla olduğu anlaşılmakla davanın kabulü ile, takibe konu ipoteğin TMK’nın 851. ve 881. maddeleri anlamında üst sınır ipoteği olup icra masrafları ile vekalet ücretinin TMK’nın 875. maddesi gereğince ipotek limitine dahil olması sebebiyle son tahlilde, Ankara …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takibe davalıların itirazının iptali ile takibin, tahsilde tekerrür oluşturmamak kaydıyla ve icra masrafları ve icra vekalet ücreti de dahil olmak üzere ipotek limiti olan 225.000,00 TL üzerinden devamına, davalıların takibe itirazının haksız, bayilik sözleşmesi ve eki taahhütnamelerden kaynaklanan alacağın da likit nitelikte olduğu anlaşılmakla %20 icra inkar tazminatı olan 45.000,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile; Ankara … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takibe davalıların itirazının iptali ile takibin, tahsilde tekerrür oluşturmamak kaydıyla ve icra masrafları ve icra vekalet ücreti de dahil olmak üzere ipotek limiti olan 225.000,00 TL üzerinden devamına,
2-%20 icra inkar tazminatı olan 45.000,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
3-Alınması gereken 15.369,75 TL harçtan peşin alınan 2.717,44 TL harcın mahsubu ile bakiye 12.652,31 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 2.717,44 TL peşin harcı olmak üzere toplam 2.761,84 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 390,40 TL tebligat ve müzekkere gideri, 2.700,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.090,40 TL olan yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar yönünden karar tarihindeki AAÜT uyarınca 34.500,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
7-6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereği Adalet Bakanlığı tarafından karşılanan ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk Ücret Tarifesinde belirtilen arabuluculuk ücreti karşılığı olan 1.320,00 TL arabulucu ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
8-Davalılar tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Sarfedilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran taraflara iadesine, Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal 2 haftalık sürede mahkememize müracaat ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 13/12/2022