Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/142 E. 2021/395 K. 29.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/936 Esas
KARAR NO : 2021/294

DAVA : Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 28/12/2018
KARAR TARİHİ : 16/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının dava dışı üçüncü kişi … Entegre Orman Ürün. .. AŞ ile makine parçalarının tamiri konusunda anlaştıklarını, … Entegre Orman Ürün. .. AŞ’nin göndermiş olduğu makine aksamlarının davacı tarafından tamir edildiğini, tamir edilen ürünlerin faturaları ile birlikte 27/09/2016 tarihinde davalıya teslim edildiğini ve ürünün kargolandığını, kargolanan ürünlerin dava dışı … Entegre Orman Ürün. .. AŞ’ye teslim edilmediğini, davalı ile yapılan görüşmeler sonunda yapılan açıklamada ürünün teslim edildiğini, 35 kg-desi olarak hesaplandığını, kargo teslim tutanağında gönderen şirket kısmında yanlışlıkla … yazdığını, tutanakta yanlışlık yapıldığını, bu şekilde gönderilen ürünün teslim edildiğinin belirtildiğini, bu açıklamadan sonra teslim tutanağının davacıya gönderildiğini, ancak faturanın kayıp olduğunun bildirildiğini, davalı kargo şirketinin belirttiği gibi gönderilen ürünün 35 kğ-desi değil 13 kağ-desi olduğunu, göndericinin … şirketi değil davacı … Makine olduğunu, davacıya verilen kargo teslim tutanağındaki takip numarasının … olduğunu, ayrıca dava dışı … Entegre Orman Ürün. .. AŞ firması tarafından böyle bir ürün teslim alınmadığının bildirildiğini belirterek davanın kabulü ile davalının taşıma işleri sırasında zayi olması sebebiyle vermiş olduğu 14.160,00 TL’lik zararın davalıdan avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı cevap dilekçesinde özetle; davacının iddia ve taleplerinin kabul anlamına gelmemek kaydı ile dava dilekçesinde taşıma tarihinin 27/09/2016 olarak bildirildiğini, TTK uyarınca süresinde bildirim yapılmadığını talep hakkının düştüğünü, dava tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin dolmuş olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davayı konu 27/09/2016 tarihli taşının kargonun … firmasında … imzasına teslim edildiğini, dava dilekçesinde verilen bilgiler doğrultusunda davalı şirket kayıtlarında talep konusu edilen kargo ile uyuşan herhangi bir kayıt bulunamadığını, davacının her iki tarafın imzasını taşıyan belge ile kargo içeriğine dair iddiasını ispat etmesi gerektiğini belirterek davanın reddine hükmedilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE : Deliller toplanmış, davacı ve davalı tarafından taşımaya ilişkin bilgi belgeler ile yazışmalar dosya kapsamına sunulmuş ve ardından bilirkişiden rapor alınmış olmakla, bilirkişi raporunda özetle davaya konu rizikonun gerçekleşmesinde; T.T.K. madde 886’da belirtildiği üzere davalı kargo şirketinin ağır ihmali bulunduğu ve davaya konu kargoya dair 14.160,00 TL bedelli tazminat tutarından davalı şirketin sorumlu olduğu şeklinde kanaat bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, deliller ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde, davacının dava konusu edilen kargosunun davalı tarafından taşınmış olduğu hususunun davalı ikrarı ile sabit olduğu ve taşınan eşyanın değeri bakımından tarafların herhangi bir itirazının bulunmadığı anlaşılmakla uyuşmazlığın kargonun teslim edilip edilmediği, zayi olup olmadığı ve mevcut ise davacının talep edebileceği miktarın tayin ve tespiti hususlarından kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Taşıma hukukunda zıya, taşıyıcının taşınmak üzere kendisine verilen eşyayı hak sahibi olan gönderilene teslim edemeyecek bir durumda olmasını ifade etmekle gönderilene hiçbir teslimin olmaması durumunda da tam zıya halinin varlığından söz edilmektedir (…., Karada Yapılan Eşya Taşımalarında Taşıyıcının Sorumluluğu, Ankara, 1982, s.47) Somut olayda ise davacı tarafından dava dışı firmaya gönderilen gönderinin davalı tarafından taşınmak üzere teslim alındığı ikrar olunmakla, gönderinin dava dışı gönderilene teslimine dair davalıya verilen kesin süre içerisinde herhangi bir teslim evrakının sunulmadığı, sunulan belgelerin dava konusu taşıma ile ilgili olmadığı da anlaşılmakla, tam zıya halinin oluştuğu ve davalının sorumlu olduğu mahkememizce kabul edilmiştir. Zira taşıyıcının sorumluluğu ve sorumluluktan kurtulmaya dair maddeler ele alındığında, taşıyıcının taşıma başladığı andan bittiği ana kadar meydana gelecek zararlardan sorumluluğunun karine olarak var olduğu, bu karineyi de ancak TTK’nın öngördüğü sorumluluktan kurtulma açısından belirtilen hallere dayanarak çürütmesinin imkan dahilinde olacağı anlaşılmaktadır (Adıgüzel, Burak, Taşıma Hukuku, Ankara, 3. Baskı, 2020, s.162). Davalının bu bağlamda sorumluluktan kurtulmasını gerektirir bir halin olayda mevcut bulunmadığı ve buna ilişkin bir iddianın da davalı tarafça ileri sürülmediği anlaşılmakla nihayetinde davalının sorumluluğu uyarınca davacının ne oranda zararının oluştuğu hususunun tespiti gerekmiştir.
TTK açısından tazminat kural olarak taşıyıcının taşıma işini gereği gibi getirseydi, gönderen veya gönderilenin malvarlığındaki ulaşılacak değer ile zarardan sonraki malvarlığı değeri arasındaki farkı bir başka deyiş ile müspet zararı karşılamayı ifade etmektedir.
TTK uyarınca taşıyıcının eşyanın tamamen veya kısmen zıyaından dolayı tazminat ödemekle sorumlu tutulduğu taktirde bu tazminat eşyanın taşınmak üzere teslim alındığı yer ve zamandaki değerine göre hesaplanır. Şayet taşıyıcının taşınan eşyalara zarar veren davranışının kasta dayanması ya da kasta eşdeğer kusur şeklinde pervasız bir nitelik taşıması halinde ise taşıyıcının sorumluluk sınırlamalarından yararlanamayacağı kabul edilmektedir (Adıgüzel, s.240-242). Somut olaya döndüğümüzde ise, davalının dosya kapsamına sunduğu ve dava konusu ile ilgili olduğu belirtilen belgelerin tetkikinde belgelerin hiçbirinin dava konusu taşımaya ilişkin olmadığı, gönderinin dava dışı şirkete gönderilmek üzere gönderen – davacıdan alındığının ve ikrar edilmesine karşın, gönderi kodunun desi miktarının hatalı girildiği şeklindeki savunmalarda bulunularak bir türlü dava konusu gönderiye ilişkin belgeler ile bu gönderinin dava dışı – gönderilen firmaya teslimine dair teslim belgesinin sunulamaması karşısında davalının zarara sebebiyet veren davranışının pervasız nitelik taşıdığı ve kasta eşdeğer kusurunun bulunduğu kabul edilmekle, zamanaşımı süresinin uzadığının tespiti ile zamanaşımı defininin reddine karar verilmiş, nihayetinde miktarı sabit olan taraflarca tartışma konusu edilmeyen gönderinin değeri olarak belirtilen 14.160,00 TL’nin davacı yanca talep edilebileceği kanaati ile davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar davacının davalıya gönderdiği ihtarname 13/12/2018 tarihinde tebliğ edilmiş ve 3 gün içerisinde ödeme yapılması talep edilmiş, yine 18/11/2016 tarihinde mail üzerinden dilekçe gönderilmiş ise de, dava dilekçesinde temerrüt tarihinden itibaren faiz talebi yer almadığından dava tarihinden itibaren ve işin ticari iş olduğu hususu da gözetilerek avans faizi talep edebileceğinin kabulü ile aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile 14.160,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-Alınması gereken 967,27 TL harçtan peşin alınan 241,82 TL’nin mahsubu ile bakiye 725,45 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 35,90 TL başvurma harcı, 241,82 TL peşin harç olmak üzere toplam 277,72 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 126,80 TL tebligat ve müzekkere gideri, 650,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 776,80 TL olan yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Sarfedilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıranlara iadesine,
Dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal 2 haftalık sürede mahkememize müracaat ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 16/04/2021

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.