Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/748 E. 2022/42 K. 25.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/748 Esas
KARAR NO : 2022/42

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/11/2018
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 25/06/2019

KARAR TARİHİ : 25/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilİ ile davalı arasında satış sözleşmesi kurulduğunu, bu kapsamda davalıya fatura ile ürün satıldığını, davalının fatura bedeline mahsuben, 30.05.2017 tarihli çek ile 40.000-TL, 30.09.2017 tarihli çek ile 50.000-TL, 31.12.2017 tarihli çek ile 40.000-TL olmak üzere toplam 130.000-TL ödediğini, fakat bakiye 11.600-TL’yi ise ödemediğini, davalının irsaliye ile sabit olduğu üzere ürünü 02.11.2016’da teslim aldığını, son kısmi ödemesini ise 31.12.2017’de yaptığını, davalının malı teslim aldığı tarihin 02.11.2016 olduğuna göre temerrüt tarihinin TTK’nın 1530/4.b bendi gereği bu tarihin 30 gün sonrası olan 02.12.2016 olduğunu belirterek, 11.600 TL’nin 02.11.2016 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava ettiği görülmüştür.
CEVAP: Davalı vekilinin mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin davalı şirkete imal yılı 2008 olan … marka …. bilgisayar kontrollü ahşap CNC makinesini satmak istediğini, davalı şirketin sorumlu müdürü …’ın da bu makineyi alabileceğini ancak eski olan bu makineni arızası çıkması halinde bu arıza bedellerinin makine fiyatından düşülmesi gerektiğini davacı şirket yetkilisine bildirdiğini, davacı şirket yetkilisi de bu şartlarda makineyi satmayı kabul ettiğini, akabinde makinede arızalar çıktığını, davalı müvekkili şirketin arızaları 11.600,00 TL karşılığında yaptırdığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
BİRLEŞEN DAVA: Asıl davada davalı şirket, mahkememiz dosyası ile birleşen Ankara … Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasına sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili … Laminat ve Ağaç Ürünleri Paz. İnş. San. Tic. Ltd. Şti. İle davalı şirket arasında akdedilmiş olan, sözlü sözleşmeye göre imal yılı 2008 olan … marka …. Bilgisayar kontrollü ahşap CNC Makinesinin davalı şirket davacı müvekkili şirkete 141.600,00 TL bedelle satıldığını, Davacı şirketin 30/05/2017 tarih 40.000,00 TL, 30/09/2017 tarih 50.000,00 ve 31/12/2017 tarih 40.000,00 TL bedelli 3 çek ime toplam 130.000,00 TL’yi davalı şirkete ödediğini, bakiye 11.600,00 TL ise ödemediğini, zira taraflar arasındaki anlaşmaya göre eski olan bu makinenin arızası çıkması halinde bu arıza bedellerinin makine fiyatından düşülmesi gerektiği hususunda anlaşmaya varıldığını, akabinde dava konusu makinede satış ve teslimden sonra bazı arızalar tespit edildiğini ve davalı şirketin bu arızalar ve bedelinden haberdar edildiğini, tüm bu arızaların 11.600,00 TL’ye kendileri tarafından yaptırıldığını belirterek davalının davacı şirkete satmış olduğu malın ayıplı olması nedeniyle satış bedelinden 11.600,00 TL tenziline ve müvekkili şirketin bu miktarda borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Asıl davada davacı vekili, birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; birleşen davada davacının TTK’nın 23/1.c bendi gereğince süresinde ayıp ihbarında bulunmadığını, ayıbın da bulunmadığını, tanık dinletilmesine muvafakatlerinin olmadığını beyan ederek birleşen davanın reddini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Asıl ve birleşen dava ticari satış sözleşmesinden kaynaklanmış olup asıl dava, davacı-birleşen davada davalısı satıcının bakiye satış bedeline, birleşen dava ise davalı-birleşen dosya davacısı alıcının menfi tespit istemine ilişkindir.
Taraf delilleri toplanmış, dosya mali müşavir bilirkişiye tevdi edilerek tarafların ticari defter ve kayıtları incelenmiş, elektrik elektronik mühendisi, makine mühendisi, nitelikli hesap uzmanı ve mali müşavir bilirkişilerden oluşan dört kişilik bilirkişi heyeti aracılığıyla satım konusu üzerinde teknik inceleme de yapılarak dosya kapsamı çerçevesinde dava konusu uyuşmazlık noktalarına ilişkin olarak bilirkişi görüşü alınmıştır.
Mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen 26/08/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesinden davacı-birleşen dosya davalısının dava tarihi itibariyle 11.600,00-TL alacaklı olduğu yönünde; teknik bilirkişi heyeti tarafından sunulan 26/04/2021 tarihli bilirkişi raporunda ise özetle; davalının satın almış olduğu makinede bir kısım ayıp ve eksiklikler tespit edildiği, bu ayıpların makinenin ilk kullanımında görülmesinin mümkün olduğu, söz konusu ayıpların davacıya bildirildiğine dair bir kaydın bulunmadığı yönünde görüş ve kanaat bildirmişlerdir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) ticari satış ve mal değişimi başlıklı 23. maddesinde, bu maddedeki özel hükümler saklı kalmak şartıyla satış ve mal değişimlerinde 6098 Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) ilgili hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. TBK’nın 219. maddesinde, “…satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.” denilerek ayıbın tanımı yapılmış olup TTK’nın 23/1.c bendinde ise, “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.” denilmek suretiyle tacirler arasındaki satım sözleşmelerinde muayene ve ihbar külfetine ilişkin özel hükümler getirilmiştir. TBK’nın 227. maddesinde ise kanun koyucu tarafından, satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hallerde alıcının kullanabileceği seçimlik haklar düzenleme altına alınmıştır.
Tüm bu açıklamalar ışığında davaya konu uyuşmazlık değerlendirildiğinde; teknik bilirkişiler tarafından satım konusu makine üzerinde yapılan incelemede, tespit edilen ayıpların açık ayıp niteliğinde bulunduğu tespit edilmiş olup tüm dosya kapsamından davalı-birleşen dosya davacısı alıcı tarafından davacı-birleşen dosya davalısı satıcıya TTK’nın 23. maddesine uygun olarak ayıp ihbarında bulunduğu ispat olunmadığı, ayıp ihbarına yönelik olarak kanunda belirlenen sürelerin hak düşürücü niteliği haiz olduğundan bu sürelerin hitamından sonra alıcı tarafından ayıp sebebine dayanılarak satım bedelini ödemekten kaçınılmasına olanak bulunmadığı ve tüm dosya kapsamından bakiye satım bedeli olan 11.600,00-TL’nin ödenmediği anlaşılmakla davacı-birleşen dosya davalısının 11.600,00-TL bakiye satım bedeline yönelik davasının kabulüne, bu kabule göre de davalı-birleşen dosya davacısının menfi tespit isteminin reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Davacının TTK’nın 1530. maddesi kapsamında faiz istemine gelince; kanun maddesine ait gerekçede de açıklandığı üzere, TTK 1530. maddenin konuluş amacına baktığımızda, mal tedarik sözleşmeleri kapsamında küçük ve orta ölçekli tedarikçiyi, büyük şirketlere karşı korumak amacıyla getirilmiş bir hüküm olduğu, tacirler arası satım sözleşmelerinde uygulanmasının söz konusu olmadığı anlaşılmakla (Emsal: Ankara BAM 22. HD.’nin 20/10/2017 tarih ve 289/1425 sayılı ilamı), somut olayda TTK’nın 1530. maddesi hükmünün uygulanma olanağının bulunmadığı, davacı-birleşen dosya davalısının davalı-birleşen dosya davacısını davadan önce usulüne uygun olarak temerrüde düşürdüğünü ispat edemediği görülmekle, asıl davada hükmolunan alacağa dava tarihinden itibaren avans faizi işletilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak son tahlilde aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Asıl davanın kabulü ile, 11.600,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Alınması gereken 792,39 TL harçtan peşin yatırılan 198,10 TL bakiye 594,29 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 35,90TL başvuru harcı, 198,10 TL peşin harç ve keşif harcın 419,90 TL keşif harcı olmak üzere toplam 653,9 davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT’ne göre hesaplanan 5.100,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 103,5 TL tebligat gideri, 13 TL müzekkere gideri, 3.100,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.216,5‬ TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2- Birleşen davanın reddine,
Alınması gereken 792,39 TL harcın peşin alınan 198,10 TL’den mahsubu ile bakiye 594,29‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden 5.100,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Sarfedilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar okunup usulen anlatıldı. 25/01/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸