Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/489 E. 2022/38 K. 25.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/489 Esas
KARAR NO : 2022/38

DAVA : Alacak (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/07/2018
KARAR TARİHİ : 25/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 15/05/2015 tarihinde … yevmiye numaralı sözleşmeleri ile … nolu bağımsız bölüm numaralı ofis nitelikli gayrimenkulleri satın aldıklarını, davalı şirket ile yapılan noter sözleşmesi kapsamında sözleşme bedeline %1 KDV dahil olmak üzere 428 nolu taşınmaz için 209.296,12 TL, 414 nolu taşınmaz için ise 208.398,33 TL tahsil edildiğini, tahsil edilen bu bedellerin içinde ise %1 KDV bedeli olduğunu, içinde %1 KDV olan iki taşınmazın satış bedeli toplamı ( 413.558,86 TL) üzerinden ayrıca bir %18 KDV daha tahsil ettiğini, bu miktarın ( 413.558,86X%18=) 74.440,59 TL ettiğini, oysa satış bedelinin içinde %1 KDV’nin daha önce tahsil edildiğini, dolayısıyla toplamda %19 oranında KDV tahsil edildiğini, müvekkilinin tapuyu alabilmek için davaya konu 02/04/2018 tarihli 74.400,00 TL tutarlı senedi vermek zorunda kaldığını, davalı şirketin senet bedelini tapu devrinin yapıldığı gün, 02/04/2018 tarih, 000220 sıra nolu makbuz ile 74.400,00 TL olarak senedi tahsil ettiğini, KDV talebinin yasal olmadığını bilen davalı şirket, müvekkile daha sonra ek bir sözleşme imzalatmış ise de ek sözleşmenin aynı şekil şartları ile yapılmaması sebebiyle bu sözleşmenin geçersiz olduğunu, yine taşınmazın en geç 30/04/2018 tarihine kadar bitirilip teslim edilmesi gerektiğini, satıcının bağımsız bölümleri mücbir sebepler veya arsa sahipleri tarafından verilen süre uzatımı halleri hariç olmak üzere ana sözleşmede belirtilen süre içinde teslim etmek zorunda olduğunu, sözleşmede teslim tarihinin 31/10/2017 olarak belirtildiğini, bununla yetinilmeyip kayıtsız şartsız 180 gün uzatma süresi verildiğini, satıcının bununla yetinmeyip arsa sahiplerinin süre uzatımı vermeleri halinde teslim süresinin uzayacağını iddia ettiğini, arsa sahipleri ile yüklenici arasındaki ilişkilerin müvekkili şirketi veya müvekkil şirket gibi bu projeden taşınmaz alanları bağlayan bir hüküm olmadığını, davalı şirketin 01/05/2018 tarihi itibari ile teslimde gecikmiş olduğundan sözleşme hükümleri gereği müvekkiline gecikme tazminatı ödenmesi gerektiğini, davalıya … yevmiyeli ihtarı çekildiğini ve bedelsiz senedin iadesi ile diğer taleplerinin yerine getirilmesinin ihtar edildiğini, davalının ise bu talebe olumsuz cevap verdiğini belirterek, KDV bedeli olarak alınan ve müvekkiline ödemeye rağmen iade edilmeyen 74.400,00 TL’lik senedin iptali ve senetten kaynaklı borçlu olmadığının tespitini, tahsil edilen 74.440,00 TL’lik bedelden fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL’nin ve taşınmazın geç tesliminden kaynaklı dava tarihine kadar işlemiş fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL gecikme tazminatının avans faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 23/03/2021 tarihli ıslah dilekçesinde ise özetle; dava açıldıktan sonra icra işlemi yapılması sebebiyle, KDV bedeli olarak alınan ve ödemeye rağmen iade edilmeyen 74.400,00 TL’lik senedin ve Ankara … Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının iptali, senetten ve Ankara … Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından kaynaklı borçlu olmadığının tespiti, haksız ve kötü niyetli takip nedeniyle %20 kötü niyet tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesini, tapu devri yapmama tehdidiyle tahsil edilen şimdilik 1.000,00 TL’lik talebini, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 73.440,00 TL arttırıp 74.440,00 TL’ye yükselttiklerini 74.440,00 TL’nin davalıdan avans faiziyle birlikte tahsilini talep ettiklerini, taşınmazın geç tesliminden kaynaklı dava tarihine kadar işlemiş fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL gecikme tazminatı talebini 5.900,00 TL arttırarak 6.900,00 TL’ye yükselttiklerini ve bu şekilde ıslah ettiklerini, 6.900,00 TL’nin davalıdan avans faiziyle birlikte tahsilini talep ettiklerini beyan etmişlerdir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sözleşmenin 5. ve 7. maddelerinde KDV’nin %1 olarak hesaplandığı ve bu oranda uygulanması durumunda sözleşme fiyatına dahil olduğu, KDV oranının değişmesi durumunda aradaki farkın davalı taraftan talep ve tahsil edileceğinin belirtildiği, müvekkili tarafından GİB’na başvuruda bulunulduğu verilen cevapta bağımsız bölümler için uygulanacak KDV’nin %18 olarak belirtildiğini, bu konuda taraflar arasında mutabakat da bulunduğunu, davacının şekle aykırılık iddiasının da yerinde olmadığını, KDV farkı için müvekkiline teslim edilen senedin teslim alındığına dair makbuzun ödeme belgesi olarak sayılmasının mümkün olmadığını, arsa sahiplerince müvekkiline Nisan 2019 tarihinin sonuna kadar geçerli ek süre verildiğini, gecikmenin söz konusu olmadığını, tapuda devrin gerçekleştiriliğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, gayrimenkul satış sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit, fazla tahsil edildiği iddia edilen KDV bedelinin iadesi ile kira tazminatı istemlerine ilişkindir.
Taraf delilleri toplanmış, taraflar arasında düzenlenen sözleşmeler ile bu sözleşmelerle bağlantılı sözleşme ve ekleri, ödeme makbuzları, yazışmalar, tapu kayıtları ile bağlantılı icra takip dosyaları getirtilmiş, dosya uzman bilirkişilerden oluşan üç kişilik iki farklı bilirkişi heyetine tevdi edilerek dava konusu uyuşmazlığa ilişkin bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Taraflar arasında dava konusu 2 adet ofis niteliğindeki gayrimenkullerin satışı hususunda imzalanan … yevmiye nolu gayrimenkul satış sözleşmelerinin 5.1. maddesinde, KDV’nın %1 olarak uygulanacağı belirtilmiş ise de taraflar arasında sonradan yapılan mutabakata göre KDV’nin %18 olarak uygulanması suretiyle sözleşme hükmünün değiştirildiği ve bu mutabakata göre de tarafların edimlerini ifa ettiği, davacı vekili tarafından sözleşmede yapılan değişikliğin şekle aykırı olduğundan geçersiz olduğu ileri sürülmüş ise de sözleşmenin ifasından sonra şekle ayrılığın ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olduğunun ve TMK’nın 2. maddesinde öngörülen dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğinin kabulü ile tacir niteliğini de haiz olan davacının bu yöndeki savunmasına itibar edilmesine olanak bulunmadığı anlaşılmakla (Emsal: Yargıtay 15. HD.’nin … sayılı ilamı), taraflar arasındaki sözleşme bakımından uygulanması gereken KDV oranının %18 olarak kabulü gerektiği ve bu oranın davaya konu taşınmazların tapuda devrinin gerçekleştirildiği 02/04/2018 tarihinde ticari nitelikteki işyeri satışlarında geçerli KDV oranına da denk geldiği anlaşılmış olup bu kabule göre davacıdan fazladan talep edilen KDV miktarının bulunup bulunmadığı bakımından konu ele alındığında; taraflar arasında düzenlenen 02/04/2018 tarihli tahsilat makbuzuna göre davacının KDV bedeli karşılığı olarak 74.400,00-TL bedelli, 23/06/2018 vade tarihli bonoyu düzenleyerek teslim ettiği anlaşılmış olup dosyaya mübrez bilirkişi raporlarına göre davacının ödemesi gereken KDV farkının sözleşmeye konu her iki taşınmaz için toplam 70.305,01-TL olduğu anlaşıldığından, davacının davalı tarafından Ankara … Müdürlüğünün … sayılı icra takibine konu edilen 02/04/2018 tanzim tarihli 23/06/2018 vade tarihli 74.400,00 TL miktarlı bono dolayısıyla 4.094,99 TL borçlu olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. Davacı tarafından, menfi tespit istemi ile birlikte, KDV farkı adı altında fazladan tahsil edildiği belirtilen 74.440,00-TL’nin iadesi de talep edilmiştir. Davacı tarafından 74.400,00-TL karşılığında takibe konu bononun verildiği ve bu kısma ilişkin nakdi ödeme yapılmadığı, 02/04/2018 tarihli tahsilat makbuzu ile birlikte tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır. İİK’nın 72/6. maddesinin, “Borçlu, menfi tespit davası zımnında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa davaya istirdat davası olarak devam edilir” hükmü karşısında, bir menfi tespit davasının istirdat davasına dönüşebilmesi için ise takip borçlusu tarafından takip alacaklısına ödeme yapılmış olması, yani takip dosyasındaki paranın takip alacaklısına ödenmiş olması gerekir. Oysa somut olayda, takip borçlusu davacı tarafından takip alacaklısı davalıya nakdi ödeme yapıldığına dair bir makbuz veya icra dosyasından takip alacaklısı davalıya ödeme yapıldığına dair bir tahsilat makbuzu bulunmamaktadır. Ankara … Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasının tüm kapsamından, davacı tarafından teminat ödemeleri yapıldığı anlaşılmakta ise de, mahkememizce verilen tedbir kararı nedeniyle davalı alacaklıya herhangi bir ödeme yapılmadığı anlaşılmaktadır. Sonuç olarak, mevcut hukuki durum karşısında davacının alacak veya istirdat talebinin kabulüne olanak bulunmadığı anlaşılmakla, davacının davalıya takibe konu bono dolayısıyla 4.094,99 TL borçlu olmadığının tespiti ile yetinilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Davacı tarafından takibe konu senedin ve takibin de iptaline karar verilmesi talep edilmiş ise de, menfi tesbite hükmolunmuşken ayrıca takibin iptaline gerek bulunmadığı (Emsal: Yargıtay 3. HD., 28.03.2012 tarih ve 3694/8410 sayılı kararı) ve kabule göre senedin iptaline de olanak bulunmadığı, yine davalının takipte kötü niyetli olduğunun ispat olunamadığı anlaşılmakla davacının bu kısımlara yönelik taleplerinin de reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Davacının kira tazminatı istemine gelinde; taraflar arasındaki sözleşmelerin 6. maddesinde, bağımsız bölümlerin mücbir sebepler ve süre uzatımı nedenleri dışında en geç 31.10.2017 tarihinde teslim edileceği, mücbir sebepler dışında meydana gelebilecek ve 180 güne kadar olan gecikmelerde herhangi bir gecikme cezası ödenmeyeceği kararlaştırılmış olup, dava dışı arsa sahipleri tarafından verilen süre uzatımı halleri taraflar arasındaki sözleşme bakımından süre uzatım nedenleri arasında sayılmıştır. Tüm dosya kapsamından her ne kadar taraflar arasındaki sözleşmede cezalı sürenin kural olarak 31.10.2017 tarihinin 180 gün sonrası olan 01.05.2018 tarihi itibariyle başlayacağı anlaşılmakta ise de dava dışı arsa sahipleri ile yüklenici arasında yapılan süre uzatım protokolüne göre teslim tarihinin 30.04.2019 tarihine uzatılması sebebiyle, taraflar arasındaki sözleşmenin 6. maddesi gereğince dava tarihi itibariyle davalının geç tesliminden bahsedilemeyeceği anlaşılmakla davacının kira tazminatı isteminin reddi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Son tahlilde; davacının Ankara … Müdürlüğünün … sayılı icra takibine konu 02/04/2018 tanzim tarihli 23/06/2018 vade tarihli 74.400,00 TL miktarlı bonoya yönelik menfi tespit isteminin 4.094,99 TL’lik kısım bakımından kısmen kabulü ile, davacının diğer talepleri bakımından yukarıda açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin istemin reddine ve İİK’nın 72/4. hükmü gereğince belirlenen tazminatın davacıdan tahsiline dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
6100 sayılı HMK’nın 304. maddesinde, hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri hataların mahkemece resen düzeltilebileceği hüküm altına altına alınmış olup, kısa kararın hüküm fıkrasının 1 nolu kısmında davaya konu senet miktarına uyan “74.400,00” rakamı yerine zuhulen “74.440,00” rakamının yazıldığı, açık yazım ve hesap hatası niteliğinde bulunduğu anlaşılan söz konusu yanlışlığın, HMK’nın 304. maddesi kapsamında mahkemece resen düzeltilebileceği sonuç ve kanaatine varılmakla, mahkememizce resen düzeltilerek gerekçeli kararda hüküm fıkrasına düzeltilmiş şekli ile eklenmiştir (Emsal: Yargıtay 4. HD.’nin … sayılı kararı).
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davanın kısmen kabulü ile davacının Ankara … Müdürlüğünün … sayılı icra takibine konu 02/04/2018 tanzim tarihli 23/06/2018 vade tarihli 74.400,00 TL miktarlı bono dolayısıyla 4.094,99 TL borçlu olmadığının tespitine,
2- Fazlaya ilişkin istemin reddine,
3- Davaya konu takip nedeni ile mahkememizce verilen ihtiyati tedbir kararı infaz edilmiş olduğundan reddedilen 70.345,01 TL’nin %20’si oranında hesaplanan 14.069,002 TL tazminatın İİK. madde 72/4 gereğince davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4- Alınması gereken 279,72 TL harçtan peşin alınan 1.304,73 TL, ıslah dilekçesi ile yatırılan 1354,25 TL harcın toplamı olan 2.658,98‬ TL’nin mahsubu ile bakiye 2.379,26‬ TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5- Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 35,90 TL başvurma harcı,. 1.304,73 TL peşin harç ve 1.354,25 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 2.694,88‬ TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6- Davacı tarafından yapılan 240,13 TL tebligat ve müzekkere gideri, 3.450‬,00TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.690,13 TL olan yargılama giderinden davanın kabul ve red oranlarına göre 2.190,00 TL’sinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, bakiyesinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
7- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar yönünden karar tarihindeki AAÜT uyarınca 4.094,99 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar yönünden karar tarihindeki AAÜT uyarınca 9.935,65 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9- Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
10- Sarfedilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran taraflara iadesine,
Dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/01/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸