Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/358 E. 2021/687 K. 14.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2018/358 Esas – 2021/687
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/358 Esas
KARAR NO : 2021/687

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/05/2018
KARAR TARİHİ : 14/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/01/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin alacağı dolayısıyla davalı şirket aleyhine Ankara … Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile ilamsız takip başlatılmış ise de davalı şirketin itirazı üzerine durduğunu, ne var ki davacı şirketin faturaya konu malzemeleri davalıya eksiksiz teslim ettiğini ve teslimatlar karşılığı ödenmesi gereken tutarlar için de faturaları keserek davalı şirkete teslim ettiğini, gerek faturalardan gerekse cari hesaptan anlaşılacağı üzere davacı şirketin alacağı bulunduğunu ve davalı tarafça herhangi bir ödeme yapılmadığını, icra takibine itirazın tamamen haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu bildirerek takibin devamına, davalının %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin kayıtlarının tetkikinden davacı şirkete borçlarının olmadığını, davacı şirket ile ticari olarak bir fatura alışverişinin olmadığını, fatura teslimini kabul etmediklerini, kaldı ki davacı tarafından dayanak gösterilen fatura üzerinde davalı şirket yetkilisine ait bir imzanın da bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, cari hesaba dayalı alacağın tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptali isteğine ilişkindir.
Mahkememizce taraflarca dayanılan tüm deliller getirtilip dosyaya eklenmiş, dosya mali müşavir ve bilgisayar mühendisi bilirkişilerden oluşan iki kişilik heyete tevdi edilerek tarafların ticari defter ve kayıtları ile tüm dosya kapsamı çerçevesinde dava konusu uyuşmazlık noktalarına ilişkin olarak bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Davanın dayanağı olan Ankara … Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasının yapılan incelemesinde özetle; davacı tarafından cari hesap alacağı açıklamasıyla 3.542,32 TL alacak üzerinden 13/05/2016 tarihinde başlatılan ilamsız icra takibinin davalının borca itirazı üzerine 01/02/2017 tarihinde durdurulduğu görülmüştür.
Mali müşavir ve bilgisayar mühendisi bilirkişilerden oluşan bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan 22/03/2021 tarihli kök raporda özetle; tarafların 2013, 2014 ve 2015 yıllarına ilişkin ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdikinin zamanında yapılmış olduğu anlaşılmakla incelenen ticari defterlerin 6102 sayılı TTK’nın 64. ve müteakip maddelerinde belirli kanuni şartları tam olarak taşıdığı, davacı şirketin defter ve belgelerinin incelenmesi neticesinde davalı şirketten 3.542,32-TL alacağının olduğu, davalı şirketin defter ve belgelerinin incelenmesi neticesinde davacı şirket ile ilgili herhangibir belge ve kayda rastlanmadığı yönünde görüş ve kanaat bildirdikleri görülmüş olup kök rapora yönelik beyan ve itirazlar çerçevesinde ek rapor alınmak üzere dosyanın aynı bilirkişi heyetine yeniden tevdii sonrasında hazırlanan 07/09/2021 tarihli ek raporda özetle; davalı şirket bilgisayar sistemlerinde yapılan incelemede “bektaslar” adı altında tanımlanmış araç takip sistemleri olduğu, inceleme esnasında alınan ekran görüntüleri ile kullanım bilgilerine dair oluşturulan tabloların rapor ekinde sunulduğu ancak dava dosyası içeriğinde ve fatura içeriklerinde davacının iddia ettiği borca dair özellikle hangi plakanın-aracın hangi aralıkta kullanım bilgileri olmadığından konuda bir inceleme yapılamadığı yönünde görüş ve kanaat bildirmişlerdir.
HMK’nın 222. maddesi kapsamında ticari defterlerin sahibi lehine delil olması için ticari bir dava olması, uyuşmazlığın her iki tarafın işletmesinden kaynaklanmış olması, ticari defterlerin kanuna uygun tutulmuş olması, açılış ve kapanış onaylarının süresi içinde yapılmış olması, uyuşmazlık konusu kayıtların ticari defterlere işlenmiş olması ve ticari defterlerin birbirini teyit etmesi yanında, karşı tarafın kanuna uygun tuttuğu, açılış ve kapanış onaylarının süresi içinde yapılmış ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir başka anlatımla ispat yükü kendisinde olan tarafın kanuna uygun tuttuğu, açılış kapanış onayları süresinde yapılmış olan ticari defterlerinde yer alan uyuşmazlık konusu kayıtların karşı tarafın kanuna uygun tuttuğu açılış ve kapanış onayları süresinde yapılmış olan ticari defterlerde aynen yer alması gerekir. Her iki tarafın defterleri de yasalara uygun tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yapılmış ise her biri kendi lehine delil olacağından bir tarafın defterlerindeki kayıtların diğerinin defterlerinde bulunmadığı sürece değer kazanmayacaktır. Bu durumda defterlere dayanan taraf iddialarını başka belgeler ile ispat etmek durumunda kalacaktır.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; davacı vekili, davalı şirkete hizmet verildiğini ve bu kapsamda düzenlenen faturaların davalı şirkete teslim edildiğini iddia etmiş, davalı vekili ise davaya konu faturalarda belirtilen hizmetin verilmediğini, davacı şirket tarafından faturaların davalı şirkete teslim edilmediğini savunmuştur. Buna göre, alacağın varlığını ispat yükü davacı şirket üzerindedir. Yukarıda da belirtildiği üzere, tarafların ticari defter ve kayıtları usulüne uygun tutulup açılış ve kapanış tasdikleri de yapılmış ise de defter kayıtlarının birbirini doğrulamadığı anlaşıldığından mevcut hukuki durum karşısında davacının alacağının varlığını HMK’nın 222. maddesi bağlamında ticari defter kayıtları ile ispatlayamadığı hukuki sonucuna varılmıştır. Bunun dışında davacı tarafından sunulan dava dilekçesinde alacağın varlığına ilişkin olarak abonelik sözleşmesi, cari hesap ektresi, faturalar, sevk irsaliyesi ve teslimat belgeleri gibi delillere dayanılmış olup verilen hizmet karşılığı düzenlenen faturaların davalı şirkete teslim edildiği ve süresinde itiraz edilmediği beyan edilmiş ise de cari hesap ekstresinin tek taraflı düzenlendiği, dosyaya mübrez faturalarda davalı şirkete teslimine ilişkin bir kaydın bulunmadığı, sevk irsaliyesi, teslimat belgesi yada faturaların davalı şirkete usulüne uygun gönderilip teslim edildiğine ilişkin bir kaydın da dosyaya sunulmadığı anlaşılmıştır. Bunun yanında davacı tarafından hizmet verilen araçların plakalarının ve araçlara takılan takip cihazlarının seri numaralarının olduğu bir listenin dosyaya sunulduğu belirtilerek bu listeye de dayanılmış ise de davalı şirketin katılımına ilişkin bir kaydı içermeyip davacı şirket tarafından tek taraflı olarak düzenlendiği görülen listenin hizmetin verildiğini ispat kuvvetinin bulunmadığı; aynı şekilde teknik bilirkişi tarafından davacı şirketin bilgisayar sistemleri üzerinde yapılan incelemede tespit edilen tabloların da davacı şirket tarafından tek taraflı düzenlenip niteliği itibariyle dava konusu bakiye alacağın varlığını ispata elverişli bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Davacı vekili tarafından delil listesinde dayanılmamakla beraber ek rapora itiraz dilekçesinde araç takip hizmeti verildiğinin tespitini yapabilmek adına bildirilen araçların kime ait olduğunun Emniyet Genel Müdürlüğü’ne sorulması istenilmiş ise de tüm dosya kapsamı ile birlikte değerlendirildiğinde araçların mülkiyetinin davalı şirkete ait olup olmadığının tespitinin davaya konu hizmet karşılığı fatura alacağının varlığını ispata elverişli olmadığı düşüncesiyle bu araştırmanın yargılamaya yenilik katmayacağı değerlendirilmiştir. Son tahlilde davaya konu alacağın varlığının ispatlanamadığı sonuç ve kanaatine varılmakla davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 60,50 TL’den mahsubu ile bakiye 1,20 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden 3.542,32 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair hüküm miktar itibarıyla kesin olmak üzere davacı vekili yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/12/2021