Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/710 E. 2022/66 K. 02.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/710 Esas
KARAR NO : 2022/66

DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/10/2017
KARAR TARİHİ : 01/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin, Hollanda’da faaliyet gösteren davalı firma … ile 06/06/2016 tarihinde 200 kilo ananas ve çarkıgelek meyvesi konsantresi ve 430 kilo mango püresi ithalatına ilişkin 3.600,00 EURO tutarında anlaşma yaptığını, yapılan anlaşma doğrultusunda davalı …V tarafından 1 palet organik mango gönderilmesi kararlaştırıldığını, taraflar arasındaki anlaşmaya ilişkin fatura (proforma invoice) ve satış emri onayının (sales order confirmation) ekte olduğunu, ürünlerin 22/11/2016 tarihinde … Gümrük Müdürlüğü’ne geldiğini, ürünlerin çabuk bozulabilir nitelikte olmaları nedeniyle, gümrükte -18 derece sıcaklıkta antrepoda tutulduğunu, müvekkili şirketin ithalat sürecini tamamlayıp ürünlerin kontrolüne başlanması amacıyla Ankara İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’ne başvuruda bulunduğunu, ancak getirilen ürünlerin, üzerlerinde bulunan parti numaralarıyla davalı şirketin mücekkile gönderdiği sağlık ve ürün sertifikalarında bulunan parti numaralarının birbiriyle uyuşmadığını, davalı şirket tarafından gönderilen sertifikada menşe ülke olarak Hollanda görünmesine rağmen, ürün etiketlerinin ‘NON-EU’ (AB dışı) ibareli olduğunu, sertifikada yazılan ambalaj şeklinin etikette yazılandan farklı olduğunu, getirilen varillerden birinin kapağının açık olması sebebiyle kullanıma uygun olmaması nedenleriyle incelemeye alınmadığını ve 06/02/2017 tarihine kadar antrepoda tutulduğunu, davalının kusuru sonucunda ürünlerin yaklaşık 3 ay süreyle antrepoda kaldıktan sonra 4458 sayılı Gümrük Kanunu gereği imha edilmek durumunda kaldığını, ürünlerin 22/11/2016 – 06/02/2017 tarihleri arasındaki antrepoda tutulma süresi bedeli olan 40.000,00 TL, ürünlerin Hollanda’dan Türkiye’ye taşınması için gereken 2.390,00 EURO’luk navlun bedeli ve 5.000,00 TL’lik imha bedelini müvekkil şirketin ödemek zorunda kaldığını ve bu nedenle ciddi miktarda zarara ve hak kaybına uğradığını, davalı firmanın müvekkilinin zarara uğramasına sebep olduğunu belirterek, ürünlerin antrepo (soğuk hava ardiye ücreti) bedeli olan 40.000,00 TL ve ürünlerin imha bedeli olan 5.000,00 TL (Toplam 45.000,00 TL)’nin ödeme tarihi olan 14/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ürünlerin Hollanda’dan Türkiye’ye getirilmesi için ödenen navlun bedeli olan 2.390,00 EURO ve ürünlerin alım bedeli olan 3.600,00 EURO (Toplam 5.990,00 EURO)’nun dava tarihinden itibaren EURO’ya işleyecek bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davada yetkili mahkemenin Hollanda mahkemeleri olduğunu, davaya konu uyuşmazlığa uygulanacak hukukun 5718 Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un “Sözleşmeden Doğan Borç İlişkilerinde Uygulanacak Hukuk” başlıklı 24. maddesi uyarınca Hollanda Hukuku olduğunu, taraflar arasındaki ilişkinin FCA Incoterm’üne tabi olduğunu, bu sebeple müvekkilin kendisine bildirilen kapsamda teslimi sağladığını ve üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirdiğini, FCA taşıma kuralında satıcının malları bir yerde taşıyıcıya teslim ile yükümlü tutulduğunu, malın taşıyıcıya teslim edilmesi dışındaki bütün masraf ve sorumlulukların alıcıya ait olduğunu, navlun ücretinin ve vergilerin alıcıya ait olduğunu, hasarın malların taşıyıcıya teslim anına kadar satıcının, taşıyıcıya teslim anından sonra ise alıcının hesabında doğduğunu, FCA teslim türünde satıcının yükümlülüğünde olan hususların, kontrol/ambalaj, çıkış için gümrük işlemleri ve resmi izinlerden ibaret olduğunu, yükleme, navlun, boşaltma ve varışta gerçekleştirilecek olan gümrük işlemleri ile alınacak resmi izinlerin ise alıcının yükümlülüğünde olduğunu, müvekkili şirketin taraflarca kararlaştırılan yükümlülüklerini yerine getirmiş olduğundan davacının iddialarını kabul mümkün olmadığını, davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, milletlerarası mal satımından kaynaklı, satış bedelinin iadesi ile maddi tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki öncelikli uyuşmazlık; eldeki davada, Türk Mahkemelerinin milletlerarası yetkisinin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Türk Mahkemelerinin yabancı unsurlu davalarda ne zaman yetkili, ne zaman yetkisiz olacağı meselesi 5718 sayılı MÖHUK’ta düzenlenmiştir. Türk Mahkemelerinin milletlerarası yetkisini düzenleyen bu temel kanunda, konuya ilişkin bir genel kural ve birden çok özel kural öngörülmüştür.
Milletlerarası yetki konusuna ilişkin genel kural, MÖHUK’un 40. maddesinde yer almaktadır. Anılan hüküm uyarınca, yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklarda Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisini, iç hukukun yer itibariyle yetki kuralları tayin eder. Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisine ilişkin özel kurallar ise, MÖHUK’un 41 ile 46. maddelerinde yer almaktadır. Bu maddelerde, yabancılık unsuru taşıyan bazı hukukî işlem ve ilişkiler bakımından Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisi doğrudan düzenlenmiştir (Şanlı, C./Esen, E./Ataman-Figanmeşe, İ.: Milletlerarası Özel Hukuk, İstanbul 2014, s.353 v.d.).
Bu düzenlemeler kapsamında yer itibariyle yetkili bir mahkemenin bulunması milletlerarası yetkinin doğumu için yeterlidir. (Nomer, Ergin; Devletler Hususi Hukuku, 10.Bası, 2000, s. 349 vd). Dava konusu uyuşmazlık bakımında MÖHUK’un 40. maddesi atfıyla öncelikle 6100 sayılı HMK’nın 6. maddesi hükmüne bakıldığında, bir davada genel yetkili mahkeme, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir. Aynı Kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. Ayrıca 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesi uyarınca taraflar arasında açık ve zımni aksine bir anlaşma yoksa para borçları alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğinden alacaklının bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir. Dolayısıyla dava, davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemede açılabilir. (Bkz. HGK. 5.11.2003, 2003/13-640-627 sayılı kararı)
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; davalı şirketin, yabancı bir şirket olmakla Hollanda’nın Helmond şehrinde yerleşik olduğu anlaşılmakla, HMK’nın 6. maddesi kapsamında mahkememizin yetkili olmadığı anlaşılmaktadır. O halde konunun HMK’nın 10. maddesi kapsamında değerlendirilmesi, bu doğrultuda da sözleşmenin ifa edileceği yerin tespit edilmesi gerekmektedir. Taraflar arasında varlığına tereddüt bulunmayan, dava dilekçesi ekindeki 06/06/2016 tarihli proforma faturanın ve satış emri onayının “Incoterms 2010: …” şerhini içerdiği anlaşılmaktadır. Buna göre davalının davacı şirkete FCA (taşıyıcıya masrafsız) satış yaptığı tartışmasızdır. FCA şeklinde satımda, satıcı, malları gümrük çıkış işlemleri tamamlanmış olarak alıcı tarafından belirlenen yerde ve yine alıcı tarafından belirlenen taşıyıcıya teslim ile yükümlüdür. Satıcının sorumluluğu da alıcının belirlediği taşıyana teslim ile son bulmaktadır (Emsal: Yargıtay 11. HD.’nin, 13.02.2018 tarih ve 2016-6653/1023 sayılı ilamı). Diğer bir anlatımla bu kloz uyarınca satıcının teslim yükümlülüğü, alıcı tarafından belirlenen taşıyıcıya, belirlenen yer ya da noktada teslimi ile son bulur (Bkz. Hüseyin Ülgen / Mehmet Helvacı / Arslan Kaya / N. Füsun Nomer Ertan, Ticari İşletme Hukuku, İstanbul 2019, s. 335). Taraflar arasındaki satımda geçerli olduğu anlaşılan “…” klozundan, davalının FCA kayıdıyla Helmond’da teslimi gerçekleştireceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Dosyaya mübrez 18/11/2016 tarihli taşıma faturası ile 15/11/2016 tarihli CMR formundan da yine “…” kaydı ile davacının taşıyıcısına Helmond-Hollanda’da teslimin gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla tüm dosya kapsamından, tarafların belirlediği ifa yerinin Hollanda’da yer alan Helmond şehri olduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla HMK’nın 10. maddesi bakımından da mahkememizin yetkili olmadığı görülmektedir. TBK’nın 89. madde hükmü, taraflarca açık veya örtülü olarak ifa yerinin belirlenmemesi halinde uygulama olanağı bulacağından, taraflarca da “…” kaydıyla ifa yerinin belirlendiği anlaşıldığından, TBK’nın 89. maddesi hükmünün somut olayda uygulanma imkanı bulunmamaktadır (Bkz. Zeki Gözütok / Adem Albayrak, Medeni Usul El Kitabı, Ankara 2021, s. 1074). Sonuç olarak, dava konusu olayda Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisi bulunmadığından, davalının milletlerarası yetki itirazının kabulü ile, davanın HMK 114/1-a ve 115. maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine dair (Emsal: Yargıtay 11. HD.’nin, 21.04.2021 tarih ve 2020-3120/3904 sayılı ilamı, İstanbul BAM 14. HD.’nin, 17.02.2020 tarih ve 1495/1405 sayılı ilamı), aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalının uluslararası yetki itirazının kabulüne, MÖHUK’un 40. maddesi gereğince mahkememizin yetkisizliği nedeniyle davanın HMK 114/1-a ve 115. maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine,
2-Alınması gereken 80,70 TL harcın peşin alınan toplam 1.213,88 TL harçtan mahsubu ile fazla kalan 1.133,18‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,

4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesince belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

5-Talep halinde davacının ve davalının artan avansının iadesine,

Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal 2 haftalık sürede mahkememize müracaat ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 01/02/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸