Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/213 E. 2022/94 K. 09.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/213 Esas
KARAR NO : 2022/94

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 20/03/2017
KARAR TARİHİ : 09/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinden özetle: davalının kefil olduğu dava dışı … Tekstil… Ltd. Şti. ile müvekkil banka arasında akdedilen genel kredi sözleşmesi gereğince borçlulara ticari kredi kullandırıldığını kredi kullanımından kaynaklanan borcun süresinde ödenmemesi sebebi ile borçlu ile kefillere …. yevmiye numarası ile ihtarname keşide edildiğini, ihtarnamede toplam borcun ödenmesi için verilen sürenin bitim tarihi itibariyle borcun ödenmemesi üzerine borçlu ve müşterek borçlu ve kefillere Ankara … Müdürlüğü … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını takip dosyasındaki ödeme emrinin borçlu davalıya 19/12/2016 tarihinde tebliğ edildiğini ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal süresi içinde borcu ödemeyen davalının 21/12/2016 tarihli dilekçe ile borca ve tüm ferilerine itiraz etmesi ile takibin durduğunu kullandırılan ticari krediye ilişkin asıl borçlu ve diğer kefilin itiraz etmediğini bu sebeple onlara ilişkin takibin kesinleştiğini davalının haksız ve kötü niyetli olarak icra takibine itiraz ettiğini, iş bu kredinin ticari kredi olduğunu davalının bu krediye müşterek ve müteselsilen kefil olduğunu bu sebeple dava dışı … Tekstil… Ltd. Şti. ile birlikte müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğunu borçlunun itirazının haksız ve dayanaksız olduğunu zira hesap kat edilerek ihtarname keşide edilmesine rağmen borcu da ödemeyerek aleyhine icra takibi yapılmasına sebebiyet verdiğini borçluya tebliğ edilen ihratnamede asıl alacak ve işlemiş faiz ile toplam borcun belirtildiğini davalının müvekkil banka tarafından göndermiş olduğu ihtarnameye karşı cevabı ihtar gönderdiği ilgili ihtarnamede imzalanan ticari kredi sözleşmesine istinaden kullandırılmış olan kredilerden sorumlu olmadığı neticesinde borçlu olmadığını iddia ettiğini davalının ilgili kredi kartının kullanımından kaynaklanan borcunun yapılacak olan bilirkişi incelemesinde tespit edileceğini davalının faize yapmış olduğu itirazında haksız olduğunu zira kredi sözleşmesinin faizi düzenleyen bendinde banka tarafından saptanan en yüksek oranları geçmemek üzere belirleyeceği faiz oranlarının uygulanacağı hükmünün yer aldığını müvekkil bankanın yasalar ve sözleşme hükümleri çerçevesinde bankaların güven kuruluşları olması düşüncesi ile basiretli tacir gibi davrandığını, ayrıca davalı ile müvekkili banka arasında akdedilen genel kredi sözleşmesine istinaden çek karnesi teslim edildiğini 5941 sayılı Çek Kanunu öncesinde basılan 3 adet iade edilmediğini karşılıksız yazılmış çek sebebi ile 2.220,00 TL’nin nakden depo edilmesini veya çek yapraklarının müvekkil bankaya iade edilmesi gerektiğini icra takibindeki takip talebinde bu hususunda talep edildiği hususları belirtilerek; fazlaya ilişkin her türlü alacak, talep, dava ve şikayet hakkının saklı kalması kaydı ile müvekkil bankanın mağduriyetinin önlenmesi için borçlu davalının menkulleri, paraları, alacakları, gayrimenkulleri ve 3. Kişilerdeki hak ve alacakları üzerine konulmak üzere teminatsız olarak bunun mümkün olmaması halinde ise teminat karşılığında gecikmeye mahal vermemek adına tensiple beraber ihtiyati haciz kararı verilmesini davalının itirazın iptali ile takibin devamına davalının itirazı haksız ve kötü niyetli olduğundan %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine, karar verilmesi talep edilmiştir.

CEVAP:
Davalı vekilinin 24/04/2017 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine ikame olunan davada davacı tarafından dava dışı … Tekstil Ltd. Şti.’ye kullandırılan ticari krediden kaynaklı alacağın tahsili amacıyla Ankara … Müdürlüğünün … sayılı dosyası üzerinden başlatılan icra takibine müvekkil tarafından yapılan itirazın müvekkilin anılan krediye müşterek – müteselsil kefil olduğundan bahisle iptaline karar verilmesini talep etmekte davacının talebinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu davacı banka ile dava dışı … Tekstil Ltd. Şti. Arasında 09/10/2006 tarihinde genel kredi sözleşmesi akdedildiğini söz konusu sözleşmenin müvekkili tarafından eşinin o tarihte şirkette hissedar olmasından kaynaklı yönetim iradesinin oluşumuna tesir edebileceğinde dair güvenle dava dışı şirket lehine müşterek ve müteselsilen imzaladığını eşinin 13/11/2008 tarihinde yapılan hisse devri ile dava dışı şirkete ilişkin hissedarlığının son bulduğunu davacı bankanın Ankara Gaziosmanpaşa şubesine sunulan 06/02/2009 tarihli dilekçe ile müvekkilin ve eşinin kredi sözleşmesi ile ilgili kefaletlerinin son bulduğunu geçen kişilerin onayları alınmaksızın kredi ilişkisinden yenilenmesinden sorumlu olmayacakları hususunu davacı bankaya bildirdiklerini davacı bankanın …. numaralı ihtarnamesi ve 01/09/2016 tarih ve 27958 yevmiye numaralı ihtarnamelerinin keşide edildiğini müvekkilin müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla … kredilerden ve diğer … borçlarından kaynaklanan toplam 305.817,07 TL borcun iade edilmediğini/karşılıksız yazılmış çeklerden dolayı 2.220,00 TL borçtan sorumlu olduğunu ifade ettiğini … yevmiye numaralı ihtarnamesiyle bir önceki ihtarnameye konu edilen ve çek hesapları ile ilgili müşterek ve müteselsil sıfatı ile sorumlu olduğu borç miktarının 58.313,98 TL olarak bildirildiğini ve bu tutarın nakden ödenmesi ve iade edilmemiş/karşılıksız çeklerden dolayı toplam 2.220,00 TL’ninde nakden depo edilmesinin ihtar edildiğini söz konusu ihtarnamelere cevaben müvekkil tarafından ….yevmiye numarası ile ihtar keşide edildiğini ilgili ihtarnamede müvekkilin eşinin hissedarlığının son bulduğu tarih ile şirketle arasında herhangi bir bağ kalmadığını bankaya yapılan bildirim neticesinde kefaletinin sona erdiğini bu tarihten sonra yapılan borçlanmaların hangi tarihli kredi sözleşmelerine ilişkin olarak hangi tarihli kredi sözleşmelerine ilişkin ve hangi tarihlerde kullandırılan kredi ve kredilerden kaynaklandığının belirsiz olduğunu ve davacı banka tarafından genel kredi sözleşmesi ilişkisine girilen dava dışı şirket ile ilgili gerekli denetim izleme ve gerekli belgelerin temini noktasında ihmalin olduğunu 1 gün ara ile keşide edilen 2 ayrı ihtarnamede yer alan alacak iddiasına konu meblağın birbirinden fahiş denilecek kadar farklı olduğunu belirtmek suretiyle müvekkilin davacı bankanın ihtarnamesine konu olan alacak iddiası ile dava dışı şirket arasında akdedilmiş olan genel kredi sözleşmeleri nedeniyle veya kredi cari hesabı şeklinde işleyen kredi işlemlerine ilişkin olarak kefil sıfatıyla ve/veya başkaca herhangi bir nam altında hiçbir sorumluluğunun kalmadığının/bulunmadığının cevaben ihtar olduğunu noter vasıtasıyla gerçekleştirilen yazışmalardan sonra davacı banka tarafından Ankara … Müdürlüğünün … sayılı dosya ile icra takibine başladığını ve müvekkil tarafından yapılan itiraz ile takibin durduğunu, davacı bankanın sayfaları düzensiz birbirinden farklı tarihleri ihtiva eden belgeler sunduğunu tüm bilgi ve belgeleri eksiksiz ve tam bir metin halinde sunması gerekliliğini davacı banka tarafından dava dilekçesinde muğlak ifadeler kullanıldığını tarihi belirtilmeyen bir genel kredi sözleşmesine istinaden meblağı vadesi türü belirsiz kredi kullandıranına dayandırıldığını dava dilekçesinin devamında ise alacak iddiasını dava dışı şirket adına çıkarılan kredi kartı kullanımından kaynaklandığını bu sebeple muğlaklıkların giderilmesi için davacı bankanın dilekçeyi açıklamasının zaruri olduğunu söz konusu davada müvekkilin kefil sıfatı ile imzalamış olduğu 09/10/2006 tarihli genel kredi sözleşmesinden sonra münferit olarak 18/01/2016 tarihli 100.000,00 TL limitli asgari bir adet daha genel kredi sözleşmesinin akdedildiğini; Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin ….K sayılı kararları gereği bankaların alacak iddia ve talebine konu edilen kredinin hangi kredi sözleşmesine istinaden kullandırıldığının açıklığa kavuşmasının zorunlu olduğunu aksi takdirde davacı bankanın alacak iddia ve talebinin iyi niyet ve dürüstlük ilkelerine aykırı nitelikte olacağını, dava dilekçesinde ek olarak sunulan 18/01/2016 tarihli genel kredi sözleşmesi ve genel kredi sözleşmesi bilgilendirme formu isimli belgelerin bir kısım sayfa fotokopilerinde müvekkilin kefil ve/veya başkaca herhangi bir nam altında hiçbir imzasının olmadığını bu sebeple müvekkilin kefil olarak imzasının bulunmadığı bir sözleşmeye dayanarak kullandırılan krediye ilişkin sorumlu tutulmasının abesle iştigal olduğunu, Türk Borçlar Kanununun 598. Maddesi uyarınca bir gerçek kişi tarafından verilmiş olan her türlü kefalet ve buna ilişkin sözleşmenin üzerinden 10 yıl geçmekle sona erdiğini bu sebeple davacının müvekkiline karşı kefil sıfatı ile icra takibine geçmesinin haksız ve hukuki aykırı olduğunu müvekkilinin 09/10/2016 tarihi itibari ile kefaletinin sona erdiğini Türk Borçlar Kanunu’nun 583. Maddesi uyarınca kefalet sözleşmeleri, yazılı olarak yapılmak ve kefilin mesul olacağı miktar ile kefalet tarihi açıkça belirtilmek şartıyla geçerli olduğunu, somut olayda ise iddia olunan kefalet ilişkisine dayanarak gösterilen ve müvekkilin müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzasına havi tek belgede de herhangi bir tarih ve/ veya kefalet limiti yer almadığını bu sebeple taraflar arasında var olduğu iddia edilen kefalet ilişkisinin hukuka ve uygun herhangi bir sözleşmeye bağlanmadığı ya da hiç kurulmadığının sarih olduğunu, 5411 sayılı bankacılık kanunu 51. maddesi ve ilgili yönetmelikler uyarınca kredi verme aşamasında görevlendirilenlerin 5411 sayılı kanunun 52. maddesi uyarınca riskleri ölçmek mali durumunu düzenli olarak izlemek belgeleri temin etmek ve bunlara ilişkin esasları belirlemek zorunda olduklarını ilişkin yönetmeliğin 8. maddesi uyarınca kredi ilişkisi devam ettiği müddetçe borçludan her yıl hesap dönemini izleyen 6 ay içinde hesap durum belgesi belgesi almak zorunda olduğunu ancak somut olayda bankanın bu görevleri yerine getirmediğini ve bankanın 5411 sayılı kanunun 53. maddesi uyarınca dava dışı şirketten her yeni kredi için teminatlar alınması ve mevcut teminatların düzenli olarak gözden geçirilmesi analiz etmesi hususlarını göz ardı ettiğini bu açıklamalar doğrultusunda davacı bankanın kredi vermek ve izlemekle yetkili ve görevli personelin 5411 sayılı kanun ve buna bağlı olarak çıkarılan yönetmeliklere aykırı iş ve eylemleri neticesinde kullandırılan kredilerden kaynaklı herhangi bir alacağın asıl kredi borçlusundan tahsil edilememesinde kusurlu olanın davacı banka olduğunu davacı banka tarafından müvekkil aleyhine başlatılan icra takibinde asıl alacağa işletilen faizin fahiş olduğunu bu sebeple kabulünün mümkün olmadığı… Hususları belirtilerek davanın reddine ve davacının en az %20 oranında kötüniyet tazminatına mahkumiyetine ilişkin karar verilmesini talep etmiştir.

GEREKÇE:
Dava, Kredi Sözleşmelerinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir.
Davacı vekili, dava dışı asıl borçlu … Tekstil Turizm San. İth. İhr. Tic. Ltd. Şti. arasında Genel Kredi sözleşmesi uyarınca ticari kredi kullandırıldığını, davalının müşterek ve müteselsil kefil olduğunu, borcun ödenmemesi üzerine hesabın kat edilip ihtarnamelerin çekildiğini ,yapılan icra takibine davalının itiraz ettiğini, ayrıca Genel kredi Sözleşmesi gereği Çek kanunu öncesinde basılan 3 adet iade edilmemiş karşılıksız kalmış çek sebebi ile depo talebinin de olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Davalı vekili; davacının eşinin asıl borçlu şirkette hissedar olması nedeniyle kefaletinin bulunduğunu, 13.11.2008 tarihinde eşinin hissedarlığının son bulduğunu, bu durumun bankaya bildirildiğini ve onay alınmaksızın kredi yenilemesi yapılmamasını istediklerini, kendilerine iki farklı miktarları içerir ihtarname çekildiğini, borcun kaynağının tam olarak açıklanmadığını, 18.1.2016 tarihli Genel Kredi sözleşmesinde davalının imzasının olmadığını, ilk kefaletten bu yana 10 yılı aşkın süre geçtiğini, TBK 598. Maddesi uyarınca kefaletin kendiliğinden ortadan kalktığını savunarak davanın reddini istemiştir. Ankara … müdürlüğünün … sayılı dosyası celp edilmiş; mevduat kredisinden kaynaklı 66.307,90 TL için takip yapıldığı, davalının borca ve takibe itiraz ettiği görülmüştür. Dava konusu kredi sözleşmeleri, hesap kat ihtarları , yapılan ödemeler, depo talep edilen çekli ilgili belgeler celp edilmiş, uzman bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi de verilmek suretiyle rapor aldırılmıştır. Toplanan deliller ve tüm dosya münderecatından; davalıya çekilen 31.8.2016 ve 1.9.2016 tarihli ihtarnamelerde borcun hangi kredi sözleşmesinden kaynaklandığının açıklanmadığı, davacının 9.10.2006 tarihli 0293998 sayılı 1.000.000,00 TL lik Genel kredi sözleşmesinde kefil olarak imzasının bulunduğu, eşinin hisse devri ile kefaletin sona ermesinin yasal olarak mümkün olmadığı ancak davacı tarafça ileri sürülen 18.1.2016 tarihli T001107392 sayılı 100.000,00 TL lik kredi sözleşmesinde kefaletinin ve imzasının bulunmadığı, ilk sözleşmenin vadesiz hesaba bağlandığı ancak bunun ikinci sözleşme öncesi 18.1. 2016 tarihinde kapatılarak artı bakiyeye geçtiği, 18.1.2016 tarihinden sonra kredili mevduaut hesabı üzerinden kullanılmaya başlandığı, hal böyle olunca davalının imzası olan ilk sözleşmenin sona erdiği, davaya konu borcun 18.1.2016 tarihli sözleşmeden kaynaklandığı, davalının bu sözleşmede imzasının olmadığı, bu nedenle takibe konu boçtan sorumlu olmasının mümkün olmadığı, TBK 598 maddesi uyarınca kefalet tarihinden bu yana 10 yıllık sürenin de dolmuş olduğu, depo talep edilen çeklerin basım tarihinin 2008 yılı olduğu, takip tarihine kadar 5 yıllık sürenin dolmuş olması nedeniyle çeklerin geçerliliğinin bulunmadığı gibi esasen sözleşmede depo edilmesi konusunda kefil yönünden açık hüküm de bulunmadığı gözetilerek ; davacı bankanın ödenerek kapanmış olan eski sözleşme ile davalının imzası bulunmayan yeni sözleşme ve davalı kefilin depo yönünden sorumlu olmadığı zamanaşımı dolmuş çekler için yaptığı takipten davalının sorumlu olmadığı gibi , davacı bankanın sözleşmeleri gereği gibi değerlendirmesi gerekirken davalının itirazlarına rağmen takip yapıp dava açtığı gözetilerek taktiren kötü niyet tazminatına da hükmedilmesi gerektiği kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:
Davanın reddine, 13.261,58 TL kötü niyet tazminatının davalının borçtan sorumlu olmadığından gözetilerek davacıdan tahsiline,
Alınması gereken 80,70 TL harcın peşin alınan 1.132,38 TL harçtan düşümü ile fazla kalan 1.051,68 TL harcın davacıya iadesine,
Davacı tarafından yatırılan başvurma harcının üzerinde bırakılmasına,
Davalı taraf kendisini vekille temsil ettiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesince belirlenen 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davalı tarafından yapılan masraf olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Talep halinde artan avansın iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu usulen tefhim kılındı.

Katip …

Hakim …