Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/116 E. 2021/43 K. 26.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS SAYISI : 2017/116
KARAR SAYISI : 2021/43

ASIL DAVADA;
DAVA : Bayilik sözleşmesinin iptali ve kar mahrumiyeti, cezai şart
DAVA TARİHİ : 31/01/2017
BİRLEŞEN DAVADA;
DAVACI ;… –
DAVA : Bayilik sözleşmesinin iptali ve kar mahrumiyeti, cezai şart
DAVA TARİHİ : 02/03/2017
KARAR TARİHİ : 26/01/2021
Mahkememizde görülmekte olan Sözleşmenin İptali davası ile aynı konuda birleşen Ankara … esas sayılı dava dosyasının birlikte yapılan açık yargılaması sonunda,
ASIL DAVADA;
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı şirket ile 07/08/2013 tarihinde 5 yıllığına otogaz LPG bayilik sözleşmesi imzalandığını, davalı şirketin LPG yi ya az yada hiç göndermediğini, işletmesinin Tokat ili Niksar ilçesi yakınlarında bulunduğunu, ve zor bir duruma girdiğini, müşterilerinin bu nedenle dağıldığını, 21/11/2016 tarihinde fax ile davalıya açıklayıp bayilik sözleşmesinin ihlal edildiğini bildirdiğini, durumun değişmemesi üzerine ihtarname çekerek sözleşmeyi feshettiğini, bu nedenle müvekkilinin haklı fesihinden kaynaklı kar kaybı ve cezai şart isteğinin davalı tarafından karşılanması gerektiğini, bu nedenle şimdilik 9.000,00 TL kar mahrumiyeti ve 1.000,00 TL cezai şartın 23/11/2016 temerrüt tarihinden itibaren işletilecek reeskont faiziyle birlikte kendilerine ödenmesini fazla hakları saklı kalmak kaydıyla talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, aynı konuda davacısının kendileri olduğu davanın Ankara …. esas sayılı dava bulunduğunu, bu dava dosyasının daha evvel ikame edildiğini, birleştirilerek davaların birlikte görülmesi gerektiğini, davacının her talebinde gazın karşılandığını, sözleşmeyi ihlal eden yanın gerçekte karşı taraf olduğunu, tüm gaz bedellerini hep aksatarak veya ödememe yolunu seçerek sözleşmede kendisine verilen yetkiyi kötüye kullandığını, sözü edilen faksın çekildiği tarih 21/11/2016 tarihi saat 15.37 olup sözleşmenin fesih tarihinin ise 23/11/2016 olduğunu, gazın aynı saate ikmalinin olanaksız bulunduğunu, TMK’nun 2.madde hükmüne aykırı hareket ve ihtar gerekçesiyle haklı feshin varlığının ileri sürülemeyeceğini bildirmiş, davanın reddine, diğer davalarının bu dosya ile birleştirilmesi yönünde işlem tesisine karar verilmesini istemiştir.
BİRLEŞEN DAVADA;
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı şirket ile 08/07/2013 tarihinde 5 yıllığına otogaz LPG bayilik sözleşmesi imzalandığını, sözleşme imzası sonrası derhal gaz ikmaline başlandığını, davalının Tokat 3.Noterliğinden gönderdiği ihtarname ile sözleşmenin geçerli bir nedene dayalı olmadan fesih edildiğinin bildirildiğini, sözleşmenin amir hükümlerine göre davalı yanın tek taraflı fesihinin haklı bulunmadığını, bu nedenle delillerinin toplanmasıyla şimdilik cezai şart kapsamında 5.000,00 TL ve kar mahrumiyeti isteğine dair 5.000,00 TL’nin fazla haklı saklı kalmak kaydıyla davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Ön inceleme duruşmasını takiben davanın mahkememizin asıl dava dosyasıyla birleştirilmesine karar verilerek dosya dosyamıza katılmış, ve birlikte yargılama sürdürülmüştür.
GEREKÇE:
Asıl davada, bayii tarafından tek taraflı olarak akaryakıt bayilik sözleşmesinin feshinin haklı biçimde yapıldığı iddiasına dayalı cezai şart ve kar mahrumiyeti isteğine ilişkin olup, birleşen davada bu kez bayinin sözleşmeyi haksız feshettiği savıyla cezai şart ve kar mahrumiyeti isteğine ilişkindir.
Asıl ve birleşen davada uyuşmazlığın, yanlar arasındaki asgari alım taahhüdü içeren bu sözleşme nedeniyle davacı tarafından feshedilen sözleşmenin feshinde haklılık olup olmadığı ve haklılık durumuna göre tarafların kar mahrumiyeti ve cezai şarta hak kazanıp kazanamayacaklarının ve var ise miktarının tayini ve tespiti noktalarındadır.
Akaryakıt bayilik sözleşmesi ve eki asgari alım taahhüdünde öngörülen yıllık asgari ürün alımı taahhüdüne aykırı davranıldığı iddiasına dayalı cezai şart alacağından kaynaklanmakta olmakla, davalarda tespit edilen uyuşmazlığın çözümünde, cezai şarta ilişkin hükümlerin de tartışılıp değerlendirilmesi gerekmektedir.
Cezai şart, borçlunun alacaklıya karşı mevcut bir borcu hiç veya gereği gibi ifa etmemesi halinde ödemeyi vaat ettiği, hukuki işlem ile belirlenmiş ekonomik değeri olan bir edimdir. Cezai şartın amacı, borçluyu borca uygun davranmaya sevk etmektir. Cezai şart, asıl alacağı kuvvetlendirme amacı güder. Bu bakımdan cezai şart, kuvvetlendirilecek asıl borcun mevcut olmasını gerektirir. Asıl borç yoksa cezai şart da söz konusu olamaz. Bu niteliği itibariyle cezai şart asıl borca bağlı fer’i bir borçtur. Asıl borç, mevcut ve geçerli ise, cezai şart da borç doğurur. Asıl borç sona ermiş ya da geçersiz doğmuşsa, cezai şart bağımsız bir borç oluşturamaz. Cezai şart, asıl borcun bağlı olduğu şekle tabidir. Asıl borç bir geçerlilik şekline bağlanmışsa, cezai şartın borç doğurabilmesi aynı şekilde kararlaştırılmış bulunmasına bağlıdır. Ancak, geçerlilik şekline bağlı olan bir sözleşme bu şekle uygun olarak yapılmadığı halde, şekle aykırılığı ileri sürmenin dürüstlük kurallarıyla bağdaşmaması nedeniyle dinlenmediği hallerde, sözleşme geçerli sayıldığından, onun fer’i niteliğinde olan cezai şart da geçerli sayılacaktır. Cezai şartın fer’ilik niteliği asıl borca bağlı olduğu sürece devam eder. Başka bir anlatımla cezai şartın fer’iliği, muaccel olduğu ana kadar devam eder. Borçlu, borca aykırı davrandığında cezai şart muaccel hale geldiğinden artık fer’i değil, asli (bağımsız) bir alacak niteliğini kazandığının kabulü gerekmektedir.
Mahkememizce tüm kanıtlar toplandıktan sözleşme ve taahhütnamenin geçerliliği konusunda da çekişme olmadığı belirlenip dosyada iki kişilik uzman bilirkişi heyet raporu alınmıştır.
14/02/2018 günlü raporda özetle; sunulu belgeler ve yanların dava açılmazdan evvel dosyaya sundukları ihtarname , fax bilgileri ve yazılı belgeler ile gaz sevkiyatının isteniş, arz ve talep edilmesine göre davacının 5 yıllığına düzenlenmiş olan sözleşme ve eki taahhütname hükümleri uyarınca karşıyı temerrüde düşürmeden sözleşmenin tek taraflı fesih edilmiş omasında haklılık bulunmadığı, bu yönden fesihi gerçekleşen konu uyuşmazlıkta davalı diğer bir deyimle birleşen davada davacı yanın haksız fesih nedeniyle taleplerine değer verilmesinin gerekeceği ve buna göre de 23/11/2016 fesih tarihi itibariyle LPG’nin rafineri çıkış fiyatı ile tavsiye edilen pompa satış fiyatının tespiti sonrasında kar mahrumiyeti ve cezai şarta dair hesaplama yapılabileceğinin açıklandığı görülmüştür.
Mahkememizce değinilen konuda eksiklik giderilmiş, bilirkişi listesinde dosya tevdii edilebilen bilirkişi heyetinden sonuç bildirir ek rapor tanzimi istenilmiştir.
Alınan ek raporda sonuç olarak hesaplanan 88.465,02 cezai şart ve 6.200,71 TL mahrum kalınan kar kaybı bedelinin asıl davada davalı birleşen davada davacı tarafça talep edilebileceği açıklanmıştır.
Birleşen davada davacı vekili tarafından dava bu miktarlar yönünden ıslah edilmiş, bu talep davalı-asıl davada davacı vekiline tebliğ edilmiş, ıslaha karşı beyanları okunup dosya kapsamı ile karşılaştırılmış, değerlendirilmiştir.
Tarafların tacir bulundukları ve bayilik sözleşmesi ve eki taahhütnameyi ticari riskleri dikkate alarak kararlaştırmaları ve sözleşme hükümlerine uymaları gerekmesine, aksi halde taahhütlerin yerine getirilmemesinden kaynaklı tazmin istekleriyle karşılacaklarının bilincinde bulunmaları gerekmektedir.
Bunun dışında asıl davada davacı yanın anılan feshe dair verdiği bilgilerin ve haklı fesihin gerektirdiği karşı yanı haksız olduğunu bildirdiği eylem ve işlemleri nedeniyle temerrüde düşürmelidir. Bu durumun kanıtlanması zorunlu olup, davacı tarafından açıklanan bu hukuki olguların kanıtlanamadığı ve haklı feshin olmaması nedeniyle de birleşen davada davacının haksız feshe dayalı taleplerinin yerinde bulunduğu sonucuna varılması gerekmiştir.
İzlenen davacı ticari kayıtlarının içerik ve işleyen kalemlerine göre, açıklanan bu cezai şart miktarının ayrıca davacı yanın ticari hayatında mahfa neden olup olamayacağı hakkında ayrıca araştırma yapılmasına gerek görülmemiş, davalı yanın zamanaşımı süresinin tamamlandığına dair savunmasına birleşen davanın açılışı tarihi ve fesih tarihine nazaran değer verilememiş, mahkememizce ıslah edilen davanın birleşen dava yönünden kar mahrumiyeti yönünden taleple bağlı kalınarak davanın kabulüne ve asıl davada davanın reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Asıl davada, davanın reddine,
Bu karar nedeniyle alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 170,78 TL’den mahsubu ile artan 111,48 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafça bu dava yönünden yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Davalı kendisini davada vekille temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince hesaplanan 4.080,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Sarfedilmeyen avansın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
2-Birleşen davada ıslah edilen davanın kabulü ile 88.465,02 TL cezai şart ile 5.000,00 TL kar mahrumiyetinin dava tarihinden itibaren işletilecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Bu karar nedeniyle alınması gereken 6.383,66 TL harçtan peşin alınan 170,78 TL ile ıslah sırasında alınan 1.425,37 TL toplamının indirilmesiyle eksik 4.787,51 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir yazılmasına,
Davacı tarafından yapılan 1.183,15 TL yargılama gideri ile 1.627,55 TL harç masrafı toplamının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı yanın yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Davacı kendisini davada vekille temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince hesaplanan 12.829,17 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Sarfedilmeyen avansın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair; hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nun 345.m. gereğince kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstinaf başvuru yolu açık olmak üzere yapılan yargılama sonunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/01/2021

Katip …

¸

Hakim …

¸