Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/998 E. 2023/162 K. 14.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.

13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2015/998 Esas
KARAR NO : 2023/162

HAKİM : … …

KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … -…
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … -…

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/04/2015
KARAR TARİHİ : 14/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinden özetle; taraflar arasında akdedilen 25.11.2013 tarihli sözleşme ile … montaj ve devreye alma işlerinin yapımını müvekkilinin üstlendiğini, işin süresinin 45 gün olduğunu, ihaleye katılanlardan yer görme ve keşif işlemleri istenilmediğinden, ihale dokümanı ve ihale makamının tespitleri kapsamında 27.11.2013 tarihinde montaj işine başlanıldığını, bu durumda işin 10.01.2014 tarihinde bitmesi gerektiğini, ancak idarenin kusurundan kaynaklanan engelleri ortadan kaldırmaya davacının gücünün yetmediğini, davalıya yazılan 22.01.2014 tarihli yazılarında sahadaki sorunlar belirtilerek, bu sorunların giderilmesine ilişkin programın bildirilmesinin talep edildiğini, davalının taleplerine cevap vermediğini, 28.01.2014 tarihinde sahadaki sorunların tekrar idareye bildirildiğini, idarenin 30.01.2014 tarihli yazısında, malzemelerin sahaya geç gelmesi ve inşaat işlerinden ötürü montajdaki gecikmelerin kontrol elemanlarınca tutulan kayıtlara göre süre uzatımı taleplerinin değerlendirileceğinin belirtildiğini, bu tarihten sonrada taraflar arasında muhtelif yazışmalar gerçekleştiğini, 17.04.2014 tarihli saha kontrolünde eksikliklerin tespit edildiğini, ayrıca idare tarafından projelerde değişiklik yapıldığını, ancak onaysız projelerde sorunlar tespit ettiklerini, davalı kurumun 25.09.2014 tarihli yazısında revize projelerin teslim edildiği, santrallerin enerji probleminin çözüldüğünü belirterek, saha çalışmasına başlanılmasının istenildiğini, müvekkilince talep edilen eksik malzemenin 13.11.2014 tarihinde teslim edildiğini, idarenin 05.01.2015 tarihli yazısında işin 24.01.2015 tarihine kadar bitirilmesinin istenildiğini, 12.01.2015 tarihli cevabi yazılarında ve 03.02.2015 tarihli yazıda sahadaki eksiklikler ve sorunların davalıya bildirildiğini, taleplerinin hiçbirinin davalı kurumca değerlendirilmediğini, suyun ne zaman verileceğine ilişkin sorularının cevapsız kaldığını, davalının eksik proje ve malzeme ile ihaleye çıktığını, sözleşme konusu taahhüdün yerine getirilmesinin fiilen ve hukuken imkansız hale gelmesi üzerine sözleşmeyi 27.02.2015 tarihinde feshettiklerini belirterek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak müvekkilinin uğradığı menfi ve müspet zararları ile hizmet alacaklarına karşılık şimdilik 50.000,00TL’ nın dava tarihinden itibaren işletilecek … reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, mahkememizce verilen ara karar gereği sunduğu 05/07/2022 tarihli beyan dilekçesinde, dava dilekçesinde talep edilen 50.000,00 TL’nin 42.526,00 TL’sinin ödenmemiş olan hakediş bedeli, 7.474,00 TL’sinin ise mahrum kalınan kar bedeli olduğunu açıklamıştır.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddia ettiği gibi davalı genel müdürlükten kaynaklanan bir eksiklik, işin tamamlanmasında herhangi bir hukuki ve fiili imkansızlığın bulunmadığını, işin yüklenici tarafından tamamlanamadığını, çünkü yüklenicinin sözleşmenin 15.1 maddesine aykırı davranarak işi alt yüklenicilere yaptırmaya çalıştığını, davacı tarafın kendi personelini sahada bulundurmadığını, işin süresi dikkate alınmadan düşük bir performansla çalışıldığını, uzman personel çalıştırılmadığını ve işin olması gerektiği gibi yapılamadığını, bu nedenle işin tamamlanamadığını, davacı firmanın davalı genel müdürlük tarafından eksikliklerin tamamlanmadığı yönündeki iddialarının asılsız olduğunu, davacı tarafın gerek sözleşmenin 18. ve devamı maddelerinde gerekse kamu ihale sözleşmelerinin temelini oluşturan yapım işleri genel şartnamesinin dördüncü bölümünde yer alan kontrol mekanizmasını dikkate almayarak sürekli tek taraflı iş ve işlemler yaptığını belirterek davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Taraflarca dayanılan tüm deliller toplanmış, taraflar arasında düzenlenen 25/11/2013 tarihli sözleşme ve ekleri ile ihale işlem dosyasından bir örnek, taraflar arasındaki yazışmalar ile ticaret sicil dosyaları celp edilmiş, …Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’nden istinabe ile mahallinde keşif yapılarak makine mühendisi, elektrik mühendisi ve inşaat mühendisi bilirkişiler aracılığıyla bilirkişi incelemesi yaptırılmış, takiben mahkememizce de gerekli görüldüğünden nitelikli hesaplamalar uzmanı, inşaat mühendisi, elektrik mühendisi ve makine mühendisi bilirkişiler aracılığıyla tüm dosya kapsamı bakımından bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
…Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi aracılığıyla istinabe yoluyla mahallinde yapılan keşif sonrasında makine mühendisi, elektrik mühendisi ve elektrik mühendisi bilirkişilerden oluşan bilirkişi heyetince 12/02/2016 ve 25/01/2018 tarihli raporları takiben düzenlenen 29/07/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “…her iki tarafın sunduğu belge ve bilgiler değerlendirildiğinde işin tamamlanmaması konusunda her iki tarafın da eksiğinin ve sorumluluğunun bulunduğu, davacı şirketin %50, davalı şirketin %50 sorumlu oldukları, davacının iddia ettiği menfi zararları konusunda dosyada belge olmadığı, … 12/02/2016 tarihli geçici kabul eksik tutanağındaki işlerin tamamının yapıldığı ve dava konusu santralin eksiksiz ve sorunsuz olarak çalıştığının keşif esnasında görüldüğünü, eksik işlerin kim tarafından giderildiğinin tespit edilemediği, dosya kapsamına göre dava konusu işin tamamlanması hakediş oranının %86,25 olduğu, geriye kalan eksik işler oranının %13,75 olduğu, dava konusu işim ihale bedelinin 220.000,00 TL olduğu dikkate alındığında, eksik işler oranına düşen miktarın 30.250,00 TL olduğu, eksik işlerin miktarına karşılık gelen bedelin kusur oranına göre dağılımı yapıldığında davacı şirketin 15.150,00 TL’den sorumlu olduğu, dava konusu işin tamamlanması için davalı kurumun yapmış olduğu faturalı harcamaların toplamının 63.382,89 TL olduğu, bu miktarın kusur durumuna göre dağılımı yapıldığında davacıya düşen miktarın 31.691,45 TL olduğu…” yönünde kanaat bildirilmiştir.
Mahkememizde dosyanın tevdi edildiği, nitelikli hesaplamalar, makine mühendisi, elektrik mühendisi ve inşaat mühendisi bilirkişiler tarafından düzenlenen 11/01/2022 tarihli bilirkişi raporu ile bu raporu takiben, tarafların rapora itirazlarını değerlendirmek ve taraflar arasındaki sözleşmenin götürü bedelli olduğu nazara alınarak, iş bedeli alacağı bakımından tamamlanamayan işlerin oranlama yapılmak suretiyle düşülerek davacının iş bedeli alacağını hesaplamak, müspet zarar kapsamında yüklenicinin fesih sebebiyle yapamadığı sözleşme konusu işlerin geri kalan kısmından dolayı varsa mahrum kaldığı kâr kaybını … Dairesi’nin yerleşik içtihatları bağlamında kesinti yönetime göre belirlemek ve yine davacının talep edip dosya kapsamında ispatlayabildiği menfi zararlarını hesaplamak suretiyle ek rapor tanzimi için dosyanın yeniden bilirkişi heyetine tevdi edilmesi üzerine bilirkişi heyetince düzenlenen 23/01/2023 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle; “…davacının yazışmaları ve davalının cevapları dikkate alındığında, işin davalının, davacının yapacağı iş öncesi yaptırılması gerekli imalatları süresinde yaptıramadığı, davacının aradan geçen süre boyunca bu eksiklikleri davalıya bildirdiği, davalının ise davacının yazılarına cevap vermediği, davalının 17.03.2014 tarih ve 094 sayılı yazısında, hala malzemelerin sahaya geç gelmesi nedeni ile davacıya süre verdiği, davalı 25.09.2014 tarih ve 257 sayılı yazısı ile revize projelerin onaylandığı, ancak 24.09.2014 tarihinde sahada teslim edileceğinin bildirildiği görüldüğü, dolayısı ile işin süresinde bitirilememesinin nedeni olarak davalının iş öncesi yapılması gereken işleri yaptıramaması nedeni işin sürekli olarak uzadığının görüldüğü, davacının, 45 günlük iş olarak verilen teklifte, davalının eksiklikleri nedeni ile bir yıl uzamasında ve uzayan bir yıllık süre zarfından eksikliklerin giderilmesinin talep edildiği ve eksikliklerin davalı yanca giderilemediği de göz önüne alındığında, davacının sözleşmeyi fesh etmesinde haksız bir taraf görülmediği, 29/07/2019 tarihli bilirkişi raporunda her ne kadar idarenin, davacının personel bulundurmadığına ilişkin yazışmaları davacının kusuru olarak nitelendirilmiş ise de, bu yazıların bir kısmının davacıya gönderilip, gönderilmediği anlaşılmadığından, bir kısmının ise davacının işleri tamamlayabilmesi için, davalının yapması gereken işleri yapmasından sonra işlere devam edebileceği kabul edildiğinden kusur olarak nitelendirilmediği, … davacının sözleşmeyi fesihte haklı olduğu, davacının sözleşmeyi tamamlayamadığı, hakedişinin 233.640,00 TL olduğu, davacıya ödenen 217.074,00 TL’nin mahsubu ile davacının alacağının 16.566,00 TL olduğu, mahrum kalınan karın 2.200,00 TL olabileceği…” yönünde kanaat bildirilmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli ile kar mahrumiyetine ilişkin müspet zararın tazmini istemine ilişkindir.
6098 Sayılı … Kanunu 112. maddesine göre, borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür. Bu minvalde Yerleşik … içtihatları gereği müspet zarar olan kâr kaybı da kâr elde edememek nedeniyle malvarlığındaki gerçek eksilme esas alınarak belirlenmelidir. Gerçek eksilmenin belirlenmesi konusunda hizmet sözleşmeleriyle ilgili olarak TBK’da düzenlenen 408 ve 438. maddelerdeki kesinti yöntemi esas alınmalıdır. 408. maddede iş sahibinin temerrüdü nedeniyle istenebilecek ücret hesabı, 438. maddede ise iş sahibinin sözleşmeyi haksız feshetmesi nedeniyle istenebilecek zarar hesabı düzenlenmiştir. 408. madde işverenin engellemesi sebebiyle yapmaktan kurtulunulan giderler ile başka bir iş yaparak kazanılan veya kazanmaktan bilerek kaçınılan yararların indirilmesini, 438. madde ise sözleşmenin sona ermesi yüzünden tasarruf edilen miktar ile başka bir işten elde edilen veya bilerek elde etmekten kaçınılan gelirin indirileceğini düzenlemiştir. Her ikisi de indirim unsurları olarak benzer düzenleme içermekte olup öğreti ve uygulamada bu hesaplama, kesinti yöntemi olarak adlandırılmaktadır. TBK’daki kesinti yöntemi hizmet sözleşmelerine ilişkin olmasına rağmen diğer sözleşmelerin haksız ve haklı nedenle feshi halinde de kıyasen uygulanması gerekir. Hukuk Genel Kurulu’nun 12.05.2010 tarih, 2010/14-244 esas, 2010/260 karar sayılı kararında da iki taraflı sözleşmelerin karşı tarafça haklı feshedildiği hallerde kâr kaybı zararına uğrayan tarafın isteyebileceği zararın saptanmasında kıyasen Borçlar Kanunundaki kesinti yönteminin uygulanması gerektiği kabul edilmiştir. Kesinti yöntemine göre; yüklenicinin işi tamamlayamaması nedeniyle yapmaktan kurtulduğu giderler (malzeme ve işçilik giderlerinden yaptığı tasarruf) ile başka bir iş yaparak kazandığı veya kazanmaktan bilerek kaçındığı yararlar, sözleşme bedelinden düşülmek suretiyle yüklenicinin olumlu zarar kapsamındaki kâr kaybı bulunmalıdır (… Dairesinin 11.4.2007 gün ve 4955-2372 sayılı, 9.5.2013 gün ve 7521-3029 sayılı, 27.03.2017 gün ve … sayılı kararları.). Bu bağlamda, yalnız iş sahibinin haksız feshinde değil, sözleşmeyi haklı nedenle feshi halinde de yüklenici, kar kaybı talep edebilecektir (Emsal: …. Hukuk Dairesi’nin 09/12/2021 gün ve 1287/2140 sayılı kararı). Tüm bu ilkeler ışığında davacının müspet zarar istemine gelince; tüm dosya kapsamı, kayıt ve belgeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki sözleşmenin, davacı tarafından özetle, işin yapılması için gerekli bir takım eksikliklerin ikmalinin dosyaya mübrez müteahhit yazışmalarla davalıdan talep edilmesine rağmen giderilmemesi sebeplerine dayalı olarak…. Noterliği’nin 27/02/2015 tarih ve 007495 sayılı ihtarname ile feshedildiği anlaşılmış olup, davacı tarafından dayanılan fesih sebeplerinin teknik incelemesi bakımından mahkememize oluşturulan bilirkişi heyetince düzenlenen 11/02/2022 ve aynı yöndeki 23/01/2023 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle, işin yapılması için öncelikle davalı tarafından giderilmesi gereken eksikliklerin davalı yanca giderilmediği, bu nedenle işin süresinin uzadığı, bu minvalde davacının sözleşmeyi fesihte kusurunun olmadığı, davacının sözleşmeyi haklı nedenle feshettiği yönünde bilirkişi görüşü sunulmuştur. Mahkememizce, sözü edilen bilirkişi raporlarının dosya kapsamına uygun, gerekçeli ve denetime elverişli olduğu değerlendirilmiş, davalının da 24. celsede son alınan 21/01/2023 tarihli ek raporu kabul ettiğine dair beyanı karşısında bu durumunun davacı lehine usuli kazanılmış hak oluşturmasına göre, 11/02/2022 ve aynı yöndeki 23/01/2023 tarihli ek bilirkişi raporunun hükme esas alınması uygun bulunmuş, taraflar arasındaki sözleşmenin davacı tarafından haklı nedenle feshedildiği ve davalıdan kar kaybı talep edebileceği sonuç ve kanaatine varılarak, 23/01/2023 tarihli bilirkişi raporunda mahkememizce yapılan görevlendirme çerçevesinde kesinti yönetime uygun olarak olarak yapılan hesaplama sonrasında bulunan 2.200,00 TL kar mahrumiyetinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekmiştir. Davacının bakiye iş bedeli alacağı istemi yönünden ise; taraflar arasındaki 25/11/2013 tarihli sözleşmenin 220.000,00 TL götürü bedel üzerinden akdedildiği sabittir. Götürü bedelli işlerde yüklenici yapılacak şeyi kararlaştırılan fiyata yapmaya mecbur olup tahmin edilen miktardan fazla emek ve masrafı gerektirmiş olsa bile yüklenici bedelin arttırılmasını isteyemeyeceğinden …. (…) Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihat ve uygulamalarında götürü bedelli işlerde; ödenmeyen imalât bedeli ya da fazla ödeme yapılıp yapılmadığının belirlenebilmesi için gerçekleştirilen imalâtın eksik ve ayıplar dikkate alınmak ve düşülmek sureti ile işin tamamına göre fiziki gerçekleşme oranı tespit edilip ve bu oranın götürü bedele uygulanması gerekmektedir (Emsal: …. sayılı kararı). Bu ilkeler ışığında mahkememizce verilen görevlendirme kapsamında bilirkişi heyetince düzenlenen 23/01/2023 tarihli ek bilirkişi raporu ile; davacı tarafından işin fiili tamamlama oranının %90 olduğu, buna göre davacının hakedişinin (220.000,00 TL x %90=) 198.000,00 TL + 35.640 TL KDV (%18) = 233.640,00 TL olacağı, davacıya 217.074,00 TL (KDV dahil) ödendiği, buna göre davacının alacağı (233.640,00 TL – 217.074,00 TL=) 16.566 TL olduğu anlaşılmıştır. Sonuç olarak, davacının 16.566,00 TL bakiye iş bedeli ile 2.200,00 TL kar mahrumiyeti müspet zararını davalıdan talep etmekte haklı olduğu anlaşılmış olup bu nedenle davanın kısmen kabulüne, davacı tarafından haklılığı kanıtlanamayan fazlaya dair istemin ise reddine karar vermek gerekmiştir. Temerrüt tarihi bakımından ise, 6098 sayılı TBK’nın 117. maddesi gereğince sözleşmeden doğan davalarda bir alacağa temerrüt faizi yürütülebilmesi için alacağın kararlaştırılan kesin vadede ödenmemiş ya da alacaklının usulüne uygun ihtarı ile borçlunun temerrüde düşürülmesi zorunludur. Somut olayda kararlaştırılan kesin vade olmadığı gibi davacı tarafından, davadan önce davalının TBK’nın 117. maddesi hükmüne uygun olarak miktar ve ödeme talebi içeren bir ihtarname ile temerrüde düşürüldüğünün iddia ve ispat olunmadığı gözetilerek (Emsal: …. sayılı ilamı), toplam 18.766,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işletilecek reeskont faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine dair son tahlilde aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; 16.566,00 TL iş bedeli, 2.200,00 TL kar mahrumiyeti olmak üzere toplam 18.766,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işletilecek reeskont faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.281,91 TL harçtan, dava açılışında alınan 853,88 TL peşin harcın düşülmesi ile bakiye 428,03 TL harcın DAVALIDAN ALINARAK HAZİNEYE GELİR KAYDEDİLMESİNE,
3-Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu 9.800,00 TL bilirkişi ücreti, 520,30 TL keşif harcı, 2.694,10 TL posta gideri, toplamı 13.042,10 TL’nin davanın kabul oranı dikkate alınarak hesaplanan 4.884,57 TL’si ile dava açılışında alınan 27,70 TL başvurma harcı ile 853,88 TL peşin harç toplamından oluşan 5.766,15 TL yargılama giderinin DAVALIDAN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE,
4-Davalının yargılama sırasında yapmış olduğu 1.500,00 TL bilirkişi ücreti, 206,30 TL keşif harcı, olmak üzere toplam 1.706,30 TL yargılama giderinden davanın ret oranı dikkate alınmak suretiyle 1.065,89 TL’sinin DAVACIDAN ALINARAK DAVALIYA VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT’ne göre hesaplanan 9.200,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT’ne göre hesaplanan 9.200,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider ve delil avansının HMK’nin 333. maddesi uyarınca karar kesinleştikten sonra Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi dikkate alınarak YATIRANLARA İADESİNE,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal 2 haftalık sürede mahkememize müracaat ile … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 14/03/2023

Katip …
E-imzalı

Hakim …
E-imzalı