Emsal Mahkeme Kararı Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/84 E. 2022/918 K. 18.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

T.C.
ANKARA
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN MAHKEMEMİZCE VERİLEN KARAR

ESAS NO : 2022/84
KARAR NO : 2022/918
HAKİM : … …
KATİP : … …

Asıl dosyada
DAVACI : … – … …
VEKİLİ : Av. ……
DAVALI : … – … …
VEKİLİ : Av…
DAVA : …

DAVACI : … – … …
VEKİLİ : Av. … – […
DAVALI : … – … …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : …
DAVA TARİHİ : 17/05/2010
KARAR TARİHİ : 18/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl dosyada
DAVA: Davacı vekili asıl dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalının 12/08/1993 tarihinde bir ortaklık sözleşmesi imzalayarak maliki bulundukları gayrimenkuller üzerine kat karşılığı daireler yapmasının kararlaştırıldığını, sözleşme gereği tarafların inşaatlar için yapılacak bütün giderlere %50 oranında katılacaklarının kararlaştırıldığını, sözleşmeden yaklaşık bir yıl önce davacının, davalıdan senet karşılığı olarak almış olduğu 70.000 DM borç paranın davalı adına … tarafından ortaklığa konulacak ve inşaatların yapımında kullanılacağının kararlaştırıldığını, vade tarihi boş olan senette sözleşme gereğince davacının makbuz karşılığında teslim edeceğini, sözleşmede belirtilen şartlar çerçevesinde kendisi de ortaklığa eşit oranda sermaye koyduğunu ve sözleşmenin 1. Maddesinde belirtilen gayrimenkul üzerine inşaat yapıldığını, davalıya isabet eden gayrimenkulleri tapuda üzerine yaptırdığını, davalının 12/08/1993 tarihli ortaklık sözleşmesinin 5. Maddesinde belirtilen vade tarihi boş senedin vade tarihini doldurduğu ve davacı hakkında… esas saylı dosyasında icra takibi yapıldığını, ortaklık sözleşmesi gereğince davacının iadesi kararlaştırılan ve bedelsiz hale gelen senedin vade tarihi doldurularak icra takibine konulmasının kötü niyetli olduğunu, davacının, davalıdan sözleşmede belirtilen senet nedeniyle borç para almadığını inkar etmediğini, bu senet nedeniyle alınan borç paranı ortaklığa davalının hissesi olarak konulduğunu ve inşaatların yapılması aşamasında harcanıldığını, davalının senet nedeniyle hiçbir alacağı bulunmadığını ileri sürerek haksız ve kötüniyetli olarak icra takibine konulan senet-bono nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile davalının %40’dan az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; davacı tarafın takip konusu bono karşılığında borç para aldığını açıkça ikrar ettiğini ve devamla 12/08/1993 tarihinden sonra ortaklık sözleşmesi imzalayarak kat karşılığında inşaatlar yapılması hususunda anlaştıklarını belirttiğini, paranın ortaklık sözleşmesi olduğunu iddia ettiğini, ortaklık sözleşmesi gereği de tüm edimlerini yerine getirildiğini iddia ettiğini, davacı tarafa yurtdışından ortaklık sözleşmesi uyarınca 234.000 DM para gönderdiğini, buna rağmen davacının sözleşmedeki edimlerini yerine getirmediğini, … ile yapılan sözleşme gereğ…parselde taşınmazını ortaklık payı olarak koymayı taahhüt ettiğini, lakin davacının kendisine ait olduğunu iddia ettiği… bu gayrimenkulün tamamının kendisine ait olmadığının binanın tamamlanmasından sonra ortaya çıktığını, arsa hissesi bulunan üçüncü şahıs olduğundan ötürü bu şahısa da davalı tarafından kat karşılığı hissesinde tapu verildiğini, bu binanın 8 daireli olup davacının %50 hissesinin verilmemiş olup sadece 3 adet daire tapusun verildiğini, diğer tapuların kendisine verilmediğini, inşaatlar için yapılacak giderlerin yarı yarıya karşılanması konusunda anlaşıldığı halde masrafların büyük bir bölümünün kendisi tarafından karşılandığını, davacının nakidi bulunmadığı gibi davalıdan aldığı paralar ile inşaata devam ettiğini, müvekkilinin davacıya borç olarak verdiği 70.000DM yi geri istediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla icra takibi talebinin devamına haksız davanın reddine, davacının %40’dan aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen … Esas sayılı dosyasında
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında ortaklık sözleşmesi tesis edilerek sahibi bulundukları gayrimenkuller üzerine inşaat yapılması konusunda anlaştıklarını ve buna ilişkin olarak 12/08/1993 tarihli sözleşmeyi imzaladıklarını, ortaklık sözleşmesine davacının…parselde tapuya kayıtlı taşınmazını ortaklığa ortaklık payı olarak koyduğunu, ayrıca sözleşme gereğince ortaklığa koyması gereken nakit para ve işgücünü de sermaye olarak koyduğunu, davalının ise ortaklığa sahibi olduğu…sayılı taşınmazlarını ortaklığa sermaye olarak koyduğunu, davacının yükümlülüklerini yerine getirmesine rağmen davalının yükümlülüklerini yerine getirmediğini, davalıya ait arsaların hisseli olması ve başka malikler de bulunması nedeniyle davacının bu hissedarlarla anlaşma sağlayamaması ve davalının yükümlülüklerini yerine getirmemesinden dolayı bu arsa üzerine inşaat yapamadığını,… bulunan taşınmaz üzerine yaptığı 8 adet daireden ortaklığa düşen 7 adet dairenin 3 tanesini davalı üzerine tapuda devir ve tescil ettirdiğini, davalının sözleşmeye göre edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle ortaklığın feshini, davalı adına kayıtlı bulunan … ada… kayıtlı taşınmazların 1/2 hissesinin davalı üzerinden terkini ile müvekkili adına tescilini, bunun mümkün olmaması halinde davacı adına kayıtlı taşınmazlar üzerinde bulunan ve ortaklık hissesi olarak davalı adına inşaa edilmiş buluna… ada 8 parselde bulunan 4-6-7 numaralı bağımsız bölümlerinin tapu kayıtlarının iptali ile birleşen davacı adına tesciline, dairelerin davalıya teslim edilmiş olduğu tarihten geçerli olmak üzere kira bedellerinin tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; davacının ortaklık sözleşmesi gereği koyması gereke…parsel sayılı taşınmazın tamamının davacıya ait olmadığının tespit edildiğini ve bu nedenle yapılacak binada arsada hissedar olan dava dışı arsa maliki şahsa daire verildiğini, davacının baştan edimini yerine getirmediğini, bu binada davalıya %50 Hisse verilmesi gerekirken, sadece 3 dairenin tapusunun verildiğini, davalının davacıya toplam …ara gönderdiğini, buna ilaveten davacının ayrıca davalıya ait bir kahvehane ve bir daireyi de satarak bunların parasını da tahsil ettiğini, kahvehanenin satış tarihi itibariyle değerinin tespit edilmesi gerektiğini, davalının verdiği paralarla davalının yaptığı inşaatın çoğu masrafının karşılandığını, borç olarak alınan 70,000 DM nin tahsili için yapılan icra takibine haksız olarak itiraz edildiğini ve davacı tarafından bu konuda menfi tespit davası açıldığını, bu davada karşılıklı edimlerin inceleme konusu yapıldığını, tapu iptali ve tescil davası yönündeki istemlerin haksız olduğunu, sözleşmede 3 taşınmaz üzerinde inşaat yapılacağının belirtilmesine karşılık, sadece 1 taşınmaz üzerine inşaat yapıldığını, bunlardan müvekkilinin kar payı almadığını, tüm alacakları davacının tahsil ettiğini ve kullandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER , DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava ,Asıl dosyada, ortaklık hissesi olarak konulduğu iddia edilen bono dolayısıyla menfi tespit, Birleşen dosyada ise, ortaklığın feshi ve tapu kaydının iptali ve tescili istemlerine ilişkindir.
Davaların…esas numarasında birleştir- ilerek yapılan yargılama neticesinde verilen 24/10/2007 tarih ve … karar sayılı ilamıyla ; asıl davanın kabulü ile, davacının…esas sayılı dosyasında davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalının kötü niyet tazminatına çarptırılmasına, birleşen davanın reddine kara verilmiştir.
Söz konusu kararın taraflarca temyizi üzerine, … 21/12/2009 tarih … esas,… karar sayılı ilamı ile; “Adi ortaklığın tasfiyesi için mahkemece, öncelikle kurulduğu tarihten itibaren ortaklığın tüm muhasebesi ile ilgili defterler ve bu defterlerin dayanağı olan belge ve faturaların ibrazı sağlanmalı, dava dışı arsa sahipleri ile yapılan sözleşme hükümlerine göre yükleniciye bırakılan daire ve bağımsız bölümlerde ortakların eşit pay sahibi oldukları benimsenmeli, ortaklığa ait olan söz konusu bu bağımsız bölüm ve dairelerden, davacı ortak tarafından üçüncü kişilere satılan daire ve bağımsız bölümlerin, satış tarihleri itibariyle rayiç değerleri belirlenmeli, belirlenecek bu değerler ortaklığın aktifinde dikkate alınmalı, yönetici ortak olan davacıdan yapılan tüm iş ve harcamalara ve üçüncü kişilere yapılan bağımsız bölüm satışlarına ilişkin satış bedelleri ile gerekli görülecek diğer hususlar konusunda hesap listesi istenilmeli, hesap listesinin verilmemesi halinde yönetici ortağın hesap vermekten kaçınmış sayılacağı kabul edilmeli, hesap listesinin verilmesi halinde ise, hesapta uyuşmazlık çıktığı takdirde taraflardan delilleri sorularak toplanmalı, bu şekilde belirlenen mal varlığının ne şekilde tasfiye edileceği yine taraflardan sorulmalı, taraflar tasfiyede anlaştıkları takdirde ona göre karar verilmeli, taraflar tasfiye konusunda anlaşamadıkları takdirde ise, ortaklığa ait tüm gelir gider hesabı çıkarıldıktan, ortaklığın tüm aktif ve pasifi kesin olarak belirlendikten sonra konusunda uzman bilirkişi kurulu aracılığıyla, verilen hesap listesinin, defter ve belgeler ile inşaata yapılan imalatlarla uyumlu olup olmadığı belirlenerek denetimi sağlanmalı, tasfiyeye esas değerin, karar tarihine en yakın tarih olacağı gözden uzak tutulmamalı, ortaklığın varsa üçüncü kişilere veya kurumlara olan borçları ortaklığın aktifinden mahsup edilmeli, ortaklardan her birinin ortaklığa verdiği avanslarla, ortaklık için yapmış oldukları masraflar ve vermiş oldukları sermaye iade edildikten sonra ortaklara paylaştırılması gereken miktar belirlenmeli, tasfiye bu şekilde gerçekleştirilmelidir. Açıklanan hususlar dikkate alınmadan yetersiz bilirkişi raporuna göre hüküm kurulmuş olmasının doğru olmadığı” gerekçesi ile bozulmuştur.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, dosya Mahkememizin … esasına kayıt edilmiş ve Yargıtay bozması doğrultusunda yapılan yargılama neticesinde 13/10/2015 tarih ve 2011/17 esas 2015/810 karar sayılı ilamı ile; davacının asıl davasının reddine, davacının birleşen … esas sayılı davasının kısmen kabulü ile; taraflar arasında kurulan 12/08/1993 tarihli adi ortaklığın feshine, fesih edilen adi ortaklık sebebi ile davacının davalıya 36.296,00 TL borçlu olduğunun tespiti ile ortaklığın bu şekilde tasfiyesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, tasfiye işlemlerinin yapılması için tasfiye memuru atanmasına karar verilmiştir.
Mahkememiz kararının taraflarca temyizi üzerine, … karar sayılı ilamı ile; “Kural olarak, bozma kararına uyulmakla; orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda mahkeme için zorunluluk doğar, bozma kararı dışında kalan yönler ise kesinleşir. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.). Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay’ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz. Mahkemece, bozma ilamına uyulmuş ise de, bozma ilamı doğrultusunda tasfiye işlemi gerçekleştirilmemiştir…… yargıtay ilamında belirtilen sıra ve yöntem doğrultusunda, tasfiye memurunun yaptığı tasfiye işleminin sonuç bilançosuna göre hakim, (HMK’nun 297 inci maddesi uyarınca) tarafların hak ve yükümlülüklerini saptayıp, tasfiye işlemini sonlandırmalı ve bu doğrultuda hüküm oluşturmalıdır. Adi ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesinin ayrı ayrı hukuki işlemler olduğu, tarafların sona eren ortaklığın tasfiyesi hususunda anlaşamadıkları gözetilerek, ortaklığın sona ermesinin yasal sonucu olan tasfiyenin de mahkemece yukarıda açıklanan ve maddeler halinde belirtilen sıra ve yöntem izlenerek bizzat yaptırılması ve ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, değinilen bu yönler dikkate alınmadan mahkemece tasfiye memuru tayinine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır” gerekçesi ile bozulmuştur.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda dosya Mahkememizin … esasına kayıt edilmiş ve bozma ilamı doğrultusunda dosyaya tasfiye memuru olarak … atanmıştır. Tasfiye memurunun son raporuna göre ;”… davacı …’ın davalı …’ya göre fazla tahsil ettiği 393.738,92 YTL’yi davalıya ödemesi gerektiği, davacının uhdesinde kalan (585.195,76 – 393.738,92=) 191.456,84 YTL’nin yarısını 95.728,42 YTL’nin de davalıya ödenmesi gerektiği, böylece davacının fazla tahsil ettiği tutarlar nedeniyle davalıya iade etmesi gereken toplam tutarın (393.738,92 + 95.728,42=) 489.467,34 YTL olduğu, bu şekilde ortaklığa konulan sermaye ile net karın %50 – %50 oranlarıyla eşit olarak paylaşılmış olacağı” nazara alınarak ; asıl davanın kabulüne, davacının aleyhine başlatılan takip nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, 1.516,53 TL kötü niyet tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine; birleşen adi ortaklığın tasfiyesi davasının kabulüne, tasfiye memurunun yaptığı tasfiye işleminin sonuç bilançosuna göre taraflar arasındaki 12/08/1993 tarihli adi ortaklığın feshine, tasfiye nedeniyle 489.467,34 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmek suretiyle taraflar arasındaki adi ortaklığın bu şekilde tasfiyesine karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen kararın temyiz üzerine, … nin 15.06.2021 tarih ve 2021/2544 esas ve 6598 saylı ilamıyla ;”……1) Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı tarafın birleşen davaya yönelen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün onanması gerekir. 2) Davacı tarafın asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;…. davacı, aleyhine başlatılan takibe konu edilen ve ortaklık sözleşmesindeki açık kararlaştırma nedeniyle bedelsiz kalan senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Mahkemece, hükme esas alınan raporda; bu senede konu alacak, davalının sermaye payı olarak belirlenmiştir. İcra dosyasının tetkikinden ise; davacı tarafından menfi tespit davası sırasında borç tutarına mahsuben bir takım ödemeler yapıldığı yine davacı vekilinin verdiği 06/12/1996 tarihli dilekçe ile borcun icra dairesine ödendiği belirtilerek davaya istirdat davası olarak devamı yönünde talepte bulunulduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, mahkemece; ödenen miktar açısından davaya istirdat davası olarak devam edilmesi gerektiği dikkate alınarak, icra takibi konusunda uzman bilirkişinin görüşüne başvurularak davacının borcuna karşılık yaptığı ödeme tutarının saptanması, borç tamamen ödenmiş ise davaya istirdat davası olarak, borç kısmen ödenmiş ise davaya istirdat ve menfi tespit davası olarak devam edilip karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle hüküm yanlızca asıl dava yönünde bozulmuş , birleşen dava yönünde verilen hüküm karar düzelteme reddiyle kesinleşmiştir.
Mahkememizce bozmaya uyularak hesaplama bilirkişisinde alınan raporda ; Alacaklı … tarafından borçlu … aleyhinde, …sayılı takip dosyasında 03.07.1996 tarihinde başlatılan takipte 3.791.340.000 TL alacak için açılan takipte Anaparaya takip tarihinden itibaren 465 faiz talep edildiği, 18.450.000 TL masraf yapıldığı, takip tarihinden satış bedelinin ödendiği 04.12.1996 tarihine kadar 1.036.652.055 TL faiz, 53.791.340 TL İcra vekalet ücreti, 227.480.400 TL satış sonrası % 6 dan tahsil harcı, satış bedelinden alacaklı vekiline ödenen 60.000.000 TL nin mahsup edilmesiyle , ödeme tarihi olan 04.12.1996 itibariyle İcra dosyası borç miktarının 5.067.713.795 TL olduğu, bedelsiz kalan takibe konu Ankara 24 İcra Müdürlüğünün 1996/3185 sayılı takip dosyasına menkul malların satışından elde edilen 70.200.000 TL’nin İcra dosyasına ödendiği 04.12.1996 tarihinden dava tarihi olan 17.05.2010 tarihine kadar 01.01.2005 tarihinde Türk lirasından altı sıfır atılması da nazar alınarak ve mevduata uygulanan Avans faizi uygulanarak hesabın dava tarihine göre yapılmasında;17.05.2010 tarihi itibariyle 70,20 TL Asıl Alacak 379,23 TL, Türk lirasından sıfır atılmasından önceki dönemde işleyen faiz 98,58 TL, Türk lirasından altı sıfır atılmasından sonra işleyen faiz olmak üzere 17.05.2010 tarihi itibariyle bedelsiz kalan senetten dolayı 548.01 Türk Lirası alacak olduğu hesap edilerek bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı , dava , cevap ve hükümüne uyulan Yargıtay kararı nazara alınarak , asıl davada , davalının, davacı aleyhinde … esas sayılı dosyasında takibe konu ettiği senetteki alacağın , ortaklık sözleşmesindeki açık kararlaştırma nedeniyle, davalının sermaye payı olarak belirlendiği , adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine ilişkin birleşen dosyada nazara alınarak hüküm kurulduğu ve bu nedenle takibe konulan senedin bedelsiz kaldığı , davacının takipte dolayı davalıya borclu olmadığı anlaşılmakla, davacıya ait menkul malların satışından elde edilen ve icra kasasına giren 70.200.000 ETL’nin istirdatına karar vermek gerektiği anlaşılmıştır. Davacı vekilin istirdat talebinde faize ilişkin talepte bulunmadığından ödenen bu miktarın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Ayrıca Birleşen adi ortaklığın feshi ve tasfiyesine ilişkin davada verilen hükmün Yargıtayca onanarak kesinleşmesi nedeniyle bu dava ile ilgili yenide hüküm verilmeyeceği belirtilerek infazda tereddüt oluşturmamak üzere aşağıdaki şekilde hükümde yer verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-ASIL DAVADA DAVACININ DAVASININ KABULÜ İLE; … esas sayılı dosyasında davalıya borçlu olmadığının tespitine, icra dosyasında fuzulen ödenen 70,20 TL ( 70.200.000 eski TL ) nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
İİK 72. Maddesi gereğince takip konusu miktarın %40ı oranında hesap edilen ( 2.027.085.518 eski TL) 2.027,08 yeni TL tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2- BİRLEŞEN …ESAS SAYILI DOSYASINDA verilen kararın …15/06/2021 tarih ve … Karar sayılı ikamı ile onandığı, karar düzeltme isteminin Dairesince 18/01/2022 tarih ve …K sayılı ilamı ile reddine karar verilerek , kararın kesinleştiğinden, bu davaya yönelik yeniden hüküm verilmesine yer olmadığına,
3-Asıl davada alınması gereken 103,59 TL harcın peşin alınan 174,70 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 71,11 TL’nin davacıya iadesine,
4-Asıl davada davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AÜT gereğince 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Asıl davada davacı tarafından yapılan yargılama gideri olarak 34,12 TL Başvurma harcı, 174,70 TL Peşin harç, 4,30 TL Vekalet harcı, 374,80 TL yargılama gideri, 514,1‬0 TL keşif harcı, 450,00 TL keşif araç ücreti, bilirkişi ücreti 9.300,00 TL olmak üzere toplam 10.229,22‬ TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-Birleşen dava yönünde harç , yargı gideri ve vekalet ücreti yönünde verilen hüküm kesinleştiğin den yeniden bu hususlarda hüküm verilmesine yer olmadığına
9- HMK 333 maddesi gereğince yatırılan gider avansından kalanın karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair , taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar, tebliğden itibaren 15 günlük süre içerisinde Yargıtayda Temyiz yolu açık olmak üzere , açıkça okunup usulen anlatıldı.18/11/2022

Katip …

Hakim …

“Bu Evrak 5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre UYAP Sistemi Üzerinden Elektronik Olarak İmzalanmıştır.”