Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T…. 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
…
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/505 Esas
KARAR NO : 2022/655
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI : … – ……
DAVALI : … – ….
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : Munzam zarar alacağı
DAVA TARİHİ : 19/07/2022
KARAR TARİHİ : 02/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/09/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TALEP :
Davacı vekili dava dilekçesi ile; Taraflar arasında davalı tarafa ait … orman içi dinlenme yerinin davacı tarafça 31.12.2012 tarihine kadar işletilmesi amacıyla kira sözleşmesi yapıldığını, davacı tarafa teslim edilen yerin 17.133 m2 olup, bir kısım menkul ve gayrimenkulün de bu yerle birlikte davacıya teslim edildiğini, davacı tarafça gerekli incelemeler yapıldıktan sonra hazırlanan gelişim projesinin davalı tarafından onaylanmadığını, bu işlemin geciktirildiğini, davalıdan kaynaklanan sebeplerle sahanın davacı tarafça kullanılamadığını, işletmenin davalının kusuru nedeniyle ancak 2005 yılı turizm sezonunda açılabildiğini, bu nedenle davacı şirketin kar mahrumiyeti zararlarının doğduğunu, bu süre zarfında davacının inşaat yapmaya zorlanması daha sonra tescil edilen alanın sözleşmede belirtilen miktardan daha az olması nedeniyle taşkın hale gelen yapı kısımlarının yıktırılması gibi sebeplerle davacının zararlarının arttığını, bu sebeple davacı tarafın davalıya ödemesi gerekli kira borçlarını son dönemlerde ödemediğini, mahkemece kira bedelinin tespit edilmesini talep ettiklerini, davacı tarafça yapılan kira ödemelerinin tespit edilecek bedellerden mahsup edilmesini, taraflar arasındaki sözleşmenin feshi ile davacı tarafça sözleşme konusu alan üzerine yapılan tesisin değerine istinaden 5.000,00 TL maddi tazminat ile sözleşme konusu sahayı davacının kullanamaması nedeniyle uğradığı zarara karşılık 5.000,00 TL tazminat ile işletmeyi terk etmesinden kaynaklı olarak uğrayacağı zararlara istinaden 5.000,00 TL tazminat, gelişim projesinin zamanında onaylanmaması ve turizm işletme belgesinin olmamasından kaynaklı işletme zararına mahsuben 5.000,00 TL, davalı tarafın sözleşmeye aykırı şekilde davacıya ait 50.000,00 TL bedelli teminat mektuplarına el koyması nedeniyle teminat mektubunu veren finans kurumlarınca yapılan icra takipleri dolayısıyla uğranılan zararlara istinaden 5.000,00 TL olmak üzere toplam 25.000,00 TL’nin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ettiği, … 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/384 Esas-2020/25 Karar sayılı ilamı ile davacının asıl ve birleşen davasının kısmen kabulüne karar verildiği, karardaki alacağın … 8. İcra Dairesinin 2015/13025 Esas sayılı dosyası ile takibe konu edildiğini, davacı şirketin bir kısım alacaklarının bu dosya üzerinden tahsil edildiğini, davacının 2005 yılında ikame ettiği davanın 2019 yılında kesinleştiğini, davacının davalıdan olan alacağının geç tahsil edildiğini, davacı şirketin alacağını zamanında tahsil edememesi sebebiyle piyasaya olan borçlarını ödeyemediğini, şirketin TTK’ nın geçici 7. Maddesi uyarınca resen terkin edildiğini, davacının davalıdan olan alacağını 17 yıl sonra dahi ancak kısmen tahsil edebildiğini, geçen sürede enflasyon sebebiyle paranın değer kaybettiğini ve temerrüt faizini aşan faizinin oluştuğunu, şimdilik 1.000,00 TL munzam zarar tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde dava şartlarına ilişkin itirazları ile birlikte esasa dair itirazlarında davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
H U K U K İ N İ T E L E N D İ R M E – G E R E K Ç E :
Dava, kira sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlık nedeni ile açılan dava sonunda hükmedilen alacaklarının zamanında ödenmemesi sonucu uğranılan ve faizle karşılanmayan munzam zarar alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Davacı ile davalı arasında ihale yoluyla yapılan bir kira sözleşmesinin bulunduğu ve mahkeme kararı ile sözleşmenin feshedildiği anlaşılmaktadır. Mahkememizin 2019/384 Esas sayılı dosyasında davacı (kiracı) tarafından açılan davada, davacı lehine alacağa hükmedildiği, alacağın bir kısmının icra marifetiyle davalıdan tahsil edildiği görülmüştür.
Tarfalarca delil olarak bildirilen Mahkememizin 2019/384 Esas ve … 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/ 290 Esas sayılı dosyaları incelenmiş 2019/384 Esas sayılı dosyanın dava tarihinin 30/09/2005 tarihi olduğu , 2014/ 290 Esas sayılı dosyanın dava tarihinin 18/05/2011 tarihi olduğu bu davaların 1086 sayılı HUMK ve 818 sayılı BK döneminde açıldığı görülmüştür.
Munzam zarar, borçlunun para borcunu ifada gecikmesi nedeniyle faizin alacaklının gecikmeden kaynaklanan zararını karşılayamaması halinde söz konusu olabilir.
Munzam zarar , Kira sözleşmesinin yapıldığı 29.07.2003 tarih ve Mahkememizin 2019/384 Esas sayılı davası açıldığı 30/09/2005 tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanununun 105. Maddesinde düzenlenmiş iken 01/07/2020 tarihinde yürürlüğe giren 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 122/1 maddesinde düzenlenmiştir.
Görev dava şartı olup, 6100 sayılı HMK ‘ nın 114/1-c maddesine göre yargılamanın her safhasında resen incelenmesi gerekmektedir.
TTK’ nın 4. Ve 5. Maddeleri gereğince yapılan incelemede munzam zarar alacağı TTK nun 4/1. Maddesinde sayılan mutlak ticari dava türlerinden değildir. Davacı tacir ise de davalı tacir değildir. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. İşin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Bu durumda dava tarihi itibariyle Asliye Ticaret Mahkemesi görevli değildir.
6100 sayılı HMK 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiştir. HMK’ nın 6100 sayılı 4/a maddesi gereğince; kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda görevli Mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesidir.
İstanbul BAM 35. 2022/ 1936 Esas 2022/ 2024 Karar sayılı ilamına konu tacirler arası kira sözleşmesine dayalı olarak açılan munzam zarar davasında görevli mahkemenin Sulh Hukuk mahkemesi olduğunu belirtilmiş kararı istinaf eden davacı munzam zararın kök ilişkiden bağımsız yeni bir borç olduğunu görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu beyan etmiş ise de istinaf başvurusu HMK nın 4. Maddesine göre Sulh Hukuk Mahkemesi görevli olduğu gerekçesi ile esastan reddedilmiştir. İstanbul 49. Hukuk Dairesi de 2022/ 2073 Esas 2022/ 1666 Karar sayılı ilamında da İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan davada tacirler arası kira ilişkisinden doğan munzam zarar alacağı davasında Sulh Hukuk Mahkemesine verilen görevsizlik kararını istinaf eden davacının istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/11664 Esas – 2015/19246 Karar sayılı ilamında davacının davalı eşinden ziynet eşyalarının bedeline ilişkin talebinin faizle karşılanmayan zararının tahsilini talep ederek Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı davada, TBK 122/2 (BK’ nın 105/2) maddesine göre “Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan bir davada belirlenebiliyor ise davacının istemi üzerine Hakim esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder” denilmektedir. Bu durumda dava konusu ziynet eşyalarının bedeline ilişkin zararının tahsili davasında görevli Mahkeme asıl davanın görevli olduğu Aile Mahkemesidir. Görev kamu düzeni ile ilgili olarak yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınmalıdır, gerekçesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen kararı görevli Mahkeme Aile Mahkemesi olduğu gerekçesiyle bozmuştur.
Mahkememizin 2019/ 384 Esas sayılı dosyasında asıl dava karara bağlanırken temerrüt faizini aşan zarar miktarı belirlenebiliyorsa davacının isteği üzerine TBK nun 122/2. Maddesi hükmüne göre esas hakkında karar verirken varsa davacının bu zararının miktarına da hükmedilmesi mümkün iken bu konuda talep olmadığından karar verilmemiş, davacı ayrı dava açma yolunu tercih etmiştir.
Somut olayda, munzam zarar alacağının temelinde yer alan Mahkememizin 2019/384 Esas sayılı dosyası 2005 yılında açılmış olup, 2005 dava tarihi itibariyle 1086 Sayılı HUMK yürürlükte olup, bu kanunun 8/2-1 maddesinde kira sözleşmesine dayanan her türlü tahliye, akdin feshi yahut tespit davaları bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davaları ve bunlara karşılık olarak açılmış olan davalara bakmaya Sulh Hukuk Mahkemesi görevli kılınmıştır, akdin feshi ve tahliye istemi olmaksızın kira alacağı ve tazminat davalarında görevli Mahkeme dava değerine bakılarak Sulh Hukuk, Asliye Hukuk Mahkemesi ya da Asliye Ticaret Mahkemesinde davaya bakılacaktır, Asliye Hukuk Mahkemesi ile Asliye Ticaret Mahkemesindeki ilişki de iş bölümü ilişkisidir.
Mahkemenizin 2019/384 Esas sayılı dosyasına Asliye Ticaret Mahkemesinde bakılmış olması, ilgili davanın açıldığı tarihteki HUMK hükümlerine göre göreve ilişkin dava şartı bakımından tamam ise de iş bu davanın açıldığı tarih itibariyle, davalı tacir olmadığından Ticaret Mahkemesi görevli olmayıp, temel ilişkinin kira ilişkisi olması sebebiyle yukarıda izah edildiği şekilde Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin emsal kararında da belirtildiği üzere munzam zarar alacağı asıl davanın görüldüğü ya da görüleceği Mahkemede karara bağlanması gerekmektedir, asıl davanın temeli kira ilişkisi olduğundan munzam zarar alacağının da asıl davanın görüleceği Mahkemede karara bağlanması gerektiğinden açılan davanın göreve ilişkin dava şartı noksanlığından usulden reddine karar verilmiştir.
Davacının sicilden terkin edilmiş olması, ihya kararlarının evvelce görülen davalar için yapılmış olduğu konusundaki davalı itirazları ve bu konuda resen yapılması gereken incelemeler 114 1-c maddesindeki göreve ilişkin dava şartından sonra gelen dava şartlarından olduğundan bu konudaki inceleme görevli mahkemeye bırakılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın göreve ilişkin dava şartı noksanlığından HMK 114-/1-c 115/2 maddeleri gereğince usulden reddine
2-HMK’nın 20. Maddesi uyarınca GÖREVSİZLİK kararının kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurması halinde bu başvurunun reddin kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süresi içinde mahkememizden gönderilmesi talep edildiğinde dosyanın görevli ve yetkili … Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-Yargılama giderlerini HMK’nın 331/2. maddesi uyarınca görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme ile, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 02/09/2022
Katip …
Hakim …
“Bu Evrak 5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre UYAP Sistemi Üzerinden Elektronik Olarak İmzalanmıştır.”