Emsal Mahkeme Kararı Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/444 E. 2022/508 K. 20.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/444 Esas – 2022/508
T.C.
ANKARA
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/444
KARAR NO : 2022/508

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

HAKİM :…
KATİP : …

DAVACI :…
DAVALI :…
DAVA : Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/06/2022
KARAR TARİHİ : 20/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirkete ait olan ve garantisi devam eden 2 adet akünün 03.01.2022 tarihinde incelenmesi için …Akü Bayisi olan davalı … Otomotiv’e teslim edildiğini, taraflarına, akülerin şarja alındığı ve sonrasında şarja taktıktan sonra patladığı bilgisi verildiğini, bu sebeple müvekkil şirkete 2 adet 90 amper …akü verileceği söylenerek aküler kendilerine ulaştığında bilgilendirme yapılacağı hususunun iletildiğini, müvekkili şirket tarafından teslim edilen akülerin şarja takıldığında patladığına ilişkin olarak düzenlenen evrekın davalı tarafça düzenlenip imzalandığını, akülerin, 03.01.2022 tarihinde garanti kapsamında değişmesi için fabrikaya gönderilmek üzere teslim alındığını, kontrol için 04.01.2022 tarihinde şarja takıldığında patladığı hususlarının açıkça görüleceğini, ilgili tarihten bu yana davalı tarafla sürekli iletişime geçildiğini, görüşüldüğünde ise taraflarına bilgi verileceğinin iletildiğini, ancak müvekkil şirkete hiçbir dönüş yapılmadığını, 23.05.2022 tarihinde ise ilgili akünün kullanım hatasından kaynaklı red olduğunu, istenirse taraflarına etiketsiz akü verilebileceği ya da hiçbir işlem yapılmayacağının belirtildiğini, davalı şirketin, malın ayıplı hale gelmesine kusurlu hareketleri sebebiyle müvekkili şirketi zarara uğrattığını ileri sürerek söz konusu zararın tazmin edilmesine ilişkin olarak, şimdilik 4.000,00 TL maddi tazminatın (olay tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte – fazlaya ilişkin talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla) müvekkil şirkete ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı şirket üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Tensiben karar verildiğinden davalı yanca sunulan bir cevap dilekçesi yoktur.
H U K U K İ N İ T E L E N D İ R M E – G E R E K Ç E :
Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK nın 114. Maddesinde dava şartları yazılmıştır.
114/ 1-c maddesine göre mahkemenin görevli olması dava şartıdır.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar “ticari dava” olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı Kanun’un 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler karşısında asliye ticaret mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının TTK’nda ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların, “mutlak ticari davalar” ve “nispi ticari davalar” olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nin 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde tüm dosya kapsamı değerlendiğinde, davalının tacir olmadığı, ve TTK hükümlerinin veya özel kanun hükümlerinin uygulanmasını gerektirir ticari bir uyuşmazlıktan söz edilemeyeceği anlaşılmıştır.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un amaç başlıklı 1. maddesinde “Bu Kanunun amacı; kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarının koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerinin korucuyu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmelerini teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir.” hükmü bulunmaktadır.
Kanun’un tanım başlıklı 3. maddesinin (1) bendi, “Sağlayıcı; Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”, (k) bendi, “Tüketici; Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”, (1) bendi “Tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzer sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” şeklindedir.
Bir hukuki işlemin tüketici işlemi sayılabilmesi için yukarıda belirtilen tanımlara uygun olması gerekir. Açıklanan hususlar gözetildiğinde satım sözleşmesi ilişkisinin de Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığının kabul edilebilmesi için taraflardan birinin tüketici, diğer yanın ise satıcı/sağlayıcı olması gerekir. Bu koşulların bulunması halinde tüketici işleminden ve sonuçta da görevli mahkemenin “tüketici mahkemesi” olduğunun kabulü gerekir.
6502 sayılı yasanın 73. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.
Davalı tacir olmayıp, taraflar arasındaki ilişkinin tüketici işlemine ilişkin olduğu ve uyuşmazlığın da Tüketici Mahkemesinin görevine girdiğinden HMK’nun 114/1-c maddesine göre, görevsizlik nedeniyle HMK’nun 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 114/c ve 115/2 maddeleri uyarınca GÖREVE ilişkin dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine,
2-HMK’nın 20. Maddesi uyarınca yasal iki haftalık süre içinde başvuru halinde dosyanın görevli ve yetkili Ankara (Nöbetçi) Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
3- Yargılama giderlerini HMK’nın 331/2. maddesi uyarınca görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 6100 sayılı HMK nın 345 maddesine göre gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde kararı veren mahkemeye veya başka bir yer mahkemesine verilecek İstinaf dilekçesi ile, HMK nun 341 maddesi gereğince İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere karar verildi.20/06/2022

Katip …

Hakim …

“Bu Evrak 5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre UYAP Sistemi Üzerinden Elektronik Olarak İmzalanmıştır.”