Emsal Mahkeme Kararı Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/357 E. 2022/319 K. 16.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/357 Esas – 2022/319
T.C.
ANKARA
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/357
KARAR NO : 2022/319

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

HAKİM :…
KATİP :…

DAVACI :….

DAVALI …

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/05/2022
KARAR TARİHİ : 16/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, ülkenin çeşitli bölge ve illerinde “…” unvanı ile kahve-gıda (içecek, yiyecek vs) ve türevlerini AVM, dükkan ve iş merkezleri gibi birçok alanda satışını gerçekleştirmekte ve bu yerlerin işletmecisi olarak faaliyet sürdürdüğünü, davalı şirketin ise davaya konu “Ankara …Projesi” nin müteaahidi ve mal sahibi olduğunu, davalı şirketin söz konusu projeye ait bağımsız bölümlerden birini ‘cafe’ olarak faaliyete geçirebilmek amacıyla 01.12.2019 tarihinde müvekkil şirket ile iletişime geçerek burada ‘…’ şubesinin açılması için anlaşma talebini içeren e-mail gönderdiğini, karşılıklı devam eden görüşmeler neticesinde kira bedeli taraflar arasında aylık 36.000TL+KDV olarak kararlaştırıldığını, süreç devam ederken müvekkil şirketin kiralama prosedürlerine göre gerekli onaylar alınmış ve işletmenin açılabilmesi için gerekli mağaza tasarım süreçleri başlatıldığını, 2021 Kasım ayında taraflar arasında teknik toplantı gerçekleştirilerek, müvekkil şirket tarafından hazırlanan Kira Sözleşmesi Taslağı 25.11.2021 tarihinde mail aracılığıyla davalı şirkete iletildiğini, ancak bu tarihten itibaren davalı taraf müvekkil şirket ile olan görüşmelerini çeşitli sebepler öne sürerek ertelediğini ve en nihayetinde 11.02.2022 tarihinde taşınmazı kiralamaktan vazgeçtiklerini, mecuru ‘restaurant’ olarak kendilerinin işleteceklerini ifade ederek müvekkil şirket ile olan görüşmeleri sonlandırdıklarını, müvekkil şirket, davalı tarafın mecuru kiralamaktan vazgeçtiklerini beyan ettiği tarihe kadar geçerli hukuki bir sözleşmenin kurulacağı konusundaki haklı inancından ötürü, Proje Rölöve Bedeli olarak 4.950,00TL+KDV tutarında; Proje Şematik Çizim Bedeli olarak 110.118,40TL(8.000USD karşılığı) tutarında; Proje Çizim Geliştirme Bedeli olarak 179.442,00TL(12.000USD karşılığı) tutarında; ayrıca mağaza için 624.445,84TL(40.704,03USD karşılığı) tutarında masraf yaptığını, müvekkil şirketin, mecurun kiralanması sürecinin sonlandırıldığı anlaşılması üzerine Beyoğlu 35.Noterliği’nde 28.03.2022 tarihinde 7977 yevmiye numaralı ihtarname ile “müvekkil şirketin yapmış olduğu masrafların 3 iş gün içerisinde ödenmesini aksi takdirde söz konusu tutarın tahsili için cezai ve hukuki yasal yollara başvurulacağını” ihtar ettiğini, ihtarnameye rağmen davalı tarafından müvekkil şirketin zararı karşılanmadığını ileri sürerek müvekkil şirketin yükümlülüklerini yerine getirmemesi sebebiyle uğranılan zararın fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000-TL’sinin ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Tensiben karar verildiğinden davalı yanca sunulan bir cevap dilekçesi bulunmamaktadır.
H U K U K İ N İ T E L E N D İ R M E – G E R E K Ç E :
Dava, kira ilişkisine dayalı alacak istemine ilişkindir.
Ticaret Mahkemelerinin görev alanı 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/1. maddesinde “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” ifadesi ile ticari davalar ile sınırlandırılmıştır. Ticari davalar ise TTK’nın 4. maddesinde sayılmıştır. Buna göre 4/1. maddesinde nispi ticari davalar 4/1-a fıkrasından f fıkrasına kadar sayılan hususlar ise mutlak ticari davalar olarak sayılmıştır.
Bir davanın nispi ticari dava sayılması için TTK’nın 4/1. maddesi birinci fıkrasında belirtildiği gibi her iki tarafında tacir olduğu ve her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bir dava olması gerekmektedir.
Mutlak ticari davalar ise TTK’nın 4/1-a maddesinde her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanununda düzenlenen hususlar ile yine TTK’nın 4/1 f fıkrasına kadar sayılan yasalarda belirtilen davalar olarak sayılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile birlikte 5/3. maddesi gereği artık asliye hukuk mahkemeleri ile ticaret mahkemeleri arasında ki ilişki iş bölümü ilişkisinden çıkarak görev ilişkisi haline gelmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereği göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup hakim tarafından kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir.

Öncelikle mahkememizce 6102 s. TKK 4, 5 maddeleri uyarınca uyuşmazlık konusunun ticari dava niteliğinde olup olmadığı ve Asliye Ticaret Mahkemesinin bu davaya görevli olup olmadığının mahkemece tespit edilmesi gerekir.
6102 s. TTK m. 5/1’de yapılan düzenlemede, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir. Bu nedenle kanun koyucu yapılan düzenleme ile ticari işlerle ilgili bütün davaları değil sadece uzmanlık gerektiren ve kanunda açıkça gösterilen hususlardan kaynaklanan uyuşmazlıklarda ticaret mahkemesinin görevli olacağını kabul etmiştir.
Ticari davalar; mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletme ile ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplanmaktadır. Doktrindeki yerleşik uygulama bu yöndedir.
A- Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartları aranmaz. Uyuşmazlık konusunun 6102 s. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
B- Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK 4/1. maddesinde yapılan düzenlemeye göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Kanunda yapılan bu düzenleme uyarınca bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir.
6102 sayılı TTK 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Bu nedenle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusundaki işin ticari iş niteliğinde olması bunun aynı zamanda ticari dava sayılmasını gerektirmez.
C-Taraflardan sadece birinin ticari işletmesi ile ilgili olması durumunda ticari dava kabul edilen davalar kanunda açıkça düzenlenmiştir. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6102 s. TTK 5. maddesi uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülerek karara bağlanır. Aynı düzenleme uyarınca, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki, mülga 6762 s. TTK’dan farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 s. HMK m. 1 uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6102 s. TTK m. 5/4’de düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemeleri’ne açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması, Asliye Ticaret Mahkemesi’ne görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Bu nedenle yargı çevresinde Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için Asliye Hukuk Mahkemesi’ne genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin esasının görülmesi gerekir. Buna karşılık, kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ticari olmayan bir davayı Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görmüş olması açıkça bozmayı gerektiren bir usule aykırılık hali oluşturur.
Mahkemelerin görevi, ancak kanunla (6100 s. HMK m.1) düzenlenir. Görev ilişkin kurallar kamu düzenindendir. Bu nedenle yargılamanın her aşamasında mahkeme tarafından re’sen nazara alınması gerekir (HMK 20,114,115). Görev konusunda taraflar için kazanılmış hak doğmaz ve yeni bir Kanunla kabul edilen görev kuralları kanunda aksine düzenleme yapılmadığı sürece geçmişe de etkilidir (HGK 14.04.2004 tarih 2004/19-218 Esas 2004/221 sayılı kararı).
01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nun 4/1-a maddesine göre “Kiralanan taşınmazların, 09/06/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda ” Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir. Mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin kurallardan olup, yargılamanın her aşamasında istek üzerine, ya da re’sen gözetilmesi gerekir.
Somut olayda, davalının kira sözleşmesinin kurulması sırasındaki yükümlülüklerini yerine getirmediğinden dolayı, davacı şirketin sözleşmenin kurulacağı inancıyla yaptığı masraflar nedeniyle zarara uğradığını iddia ederek sözleşmeden doğan zararını talep etmiştir. Taraflar arasındaki sözleşme kira sözleşmesi olup sözleşmenin kurulup kurulmadığı ve bundan kaynaklı davacının zararının doğup doğmadığını tartışmak Sulh Hukuk Mahkemesinin görevine girmektedir. Uyuşmazlık kira sözleşmesinden kaynaklandığına göre görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesidir. Mahkememizce, Ankara Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİ NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili ANKARA NÖBETÇİ SULH HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Yargılama giderlerinin görevli ve yetkili mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE,
4-6100 sayılı yasanın 20/1 maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra 2 haftalık süre içerisinde taraflarca dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesi için talepte bulunulmadığı taktirde, mahkememizce re’sen davanın açılmamış sayılacağına karar VERİLECEĞİNE,

İlişkin, taraf vekillerinin yokluğunda verilen karar tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.16/05/2022

Katip…

Hakim…

“Bu Evrak 5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre UYAP Sistemi Üzerinden Elektronik Olarak İmzalanmıştır.”