Emsal Mahkeme Kararı Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/347 E. 2022/942 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T. C.
A N K A R A
ASLİYE 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN MAHKEMEMİZCE VERİLEN KARAR

ESAS NO : 2022/347
KARAR NO : 2022/942

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

TEMLİK ALAN
DAVACI : … …
DAVALI :…
DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/09/2015
KARAR TARİHİ : 23/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında 10/5/2013 tarihinde “Ankara ili, Gölbaşı İlçesi, Kızılcaşar Mahallesinde 5 ada, 4 nolu parselde bulunan…Eğitim ve Sağlık Kampüsü Lösemili Çocuklar Kenti-LÇK projesi ileri kaba işleri” yüklenici sözleşmesinin imzalandığını, müvekkilinin tüm işleri eksiksiz yaptığını ve eseri teslim ettiğini, geçici kabulün yapılması ve teminatın iadesi için davalıdan talepte bulunduğunu, davalı ile yapılan görüşmelerde sözleşmenin 31. maddesinin yorumunda bir sene beklenmesi gerektiği, dava dışı…Vakfının kesin kabulü ile teminatın iade edileceğinin söylendiğini, bu süreçte davalının sözleşme konusu işte eksikliklerin olmadığını kabul ederek 24.11.2014 tarihinde müvekkilinin 481.078,97TL alacağından 167.430,56 TL’lık kısmının ödendiğini, ancak bakiye 313.648,41 TL teminat alacağının davalıda haksız yere bekletildiğini ve durumun davalının ticari defterlerinde de kayıtlı olduğunu, müvekkilinin ihtarına karşı, davalının cevabında teminatın iadesi için ana iş sahibi LÖSEV’in kabul işlemlerini tamamlamasına bağlı olduğu belirtilerek teminatın iade edilemeyeceğinin bildirildiğini, taraflar arasında yazılı bir teslim tutanağının bulunmadığını, sözleşme konusu işin fiili tesliminin 30/12/2013 tarihinde yapılmış olmasına rağmen davalının sözleşme hükümlerine aykırı davrandığını, haksız olarak elinde tuttuğu teminatı iade etmediğini belirterek, iade edilmeyen teminat bedeli olan 313.648,41TL’dan şimdilik 10.000,00TL’sının 17/06/2015 tarihli ihtarnamede belirtilen 3 günlük sürenin bitimi olan 25/6/2015 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte tahsilini istemiş, 05/07/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile iade edilmesi gereken teminat miktarı talebini 304.076.00 TL’na yükselterek bu miktarın 17/06/2015 tarihli ihtarnamede belirtilen 3 günlük sürenin bitimi olan 25/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasındaki 10.5.2013 tarihli alt yüklenici sözleşmesinin 6.1 maddesi gereğince, davacının müvekkiline vermesi gereken süresiz, şartsız ve kesin banka teminat mektubu tutarının, işin bedelinin %5’i olması gerektiğini, davacının sözü edilen teminat mektubunu veremediğinden 09.07.2013 tarihli yazısı ile teminat tutarının hak edişlerinden kesilmesi talebinde bulunduğunu, bu nedenle davacının talebi doğrultusunda tüm hak edişlerinden %5 oranında kesin teminat kesintisi yapıldığını, sözleşmenin 27/son maddesinde “Hakedişlerin ödenmesi sırasında brüt hakediş tutarı üzerinden %5 nakit teminat kesintisi yapılacaktır.” düzenlemesi gereği de ayrıca davacının hak edişlerinden %5 oranında nakit teminat kesintisi yapıldığını, sözleşmenin 28/1 maddesinde “İşbu sözleşme konusu işin geçici kabulü, işin bitirilmesinden sonra yüklenicinin yazılı başvurusu ile iş sahibi ve ana iş sahibi veya yalnız iş sahibi temsilcilerinden oluşacak komisyon tarafından yapılacaktır.Ancak geçici kabul tarihi iş sahibinin geçici kabul tarihinden erken olamaz.Geçici kabulde belirtilen eksikliklerin ve/veya kusurların tamamlanması için yükleniciye sözleşme konusu işlerin ve belirtilen eksikliklerin ve/veya kusurların oranına göre komisyon tarafından belirlenecek bir süre verilecektir. Bu sürenin ardından yüklenici tarafından söz konusu eksiklikler ve/veya kusurlar giderilmiş ise komisyon, geçici kabulü onaylayacaktır.” şeklindeki düzenlemesi gereği, davacının geçici kabulünün, müvekkili şirketin geçici kabulünden önce yapılamayacağının açık olduğunu, bu noktada davacının işinin tam ve kusursuz olup olmadığının da önemi bulunmadığını, müvekkili şirketin geçici kabulünün henüz yapılmamış olduğunu, ana iş sahibi LÖSEV’in 09.11.2015 tarihli yazısı ile tespit edilen eksikliklerin giderilmesi için müvekkili şirkete 45 takvim günü daha süre vermiş bulunduğunu, dolayısıyla henüz müvekkili şirketin geçici kabulünün dahi yapılmadığı bir aşamada, davacının kendi geçici kabulünün yapılması ve hatta kesin ve nakit tüm teminatının iade edilmesi talebinde bulunmasının sözleşmeye aykırı olduğunu, sözleşmenin, “Sözleşmenin Bitimi ve Teminatın İadesi” başlıklı 31. maddesindeki koşulların teminatların iadesini gerektirecek biçimde oluşmadığını, ana iş sahibi LÖSEV’in, taraflarca akdedilen dava konusu sözleşmenin onay makamı olduğunu, sözleşmenin hakedişler ve ödeme (m.27), kabul işlemleri (m.28), sözleşmenin bitimi ve teminatın iadesi (m.31) gibi pek çok hükmünün ana iş sahibi LÖSEV’in onayı zorunluluğunu açıkça içerdiğini, sözleşmede hüküm bulunmayan hallerde (m.34), müvekkili ile ana iş sahibi LÖSEV’e düzenleme yetkisi verdiğini, hatta sözleşmenin yürürlüğü için dahi (m.35) LÖSEV’in onayı koşulunun arandığını, dolayısıyla davacının TTK.’nın l8/2. maddesi gereğince basiretli bir tacir olarak içeriğini bilerek ve bu haliyle kabul ederek bağlı olduğu sözleşmeyi inkar edip, LÖSEV’in 3. kişi olduğundan söz etmesinin ve müvekkilinin LÖSEV’in onayına göre hareket etmesinin hakkın kötüye kullanımı addetmesinin hukuken kabulünün mümkün olmadığını, davacının 25.06.2014 tarihli yazısı ile ileri sürdüğü geçici kabul talebinin, müvekkilinin 27.11.2014 tarihli yazısı ile ana iş sahibi LÖSEV’in onayına sunulduğunu, LÖSEV tarafından da 22.01.2015 tarihli yazı ile davacının 50.000,00TL’lık bağış taahhüdü gereği, sözleşme yapılan toplam iş oranında ana iş sahibi vakfa bağış yapması gerektiği belirtildiğini, sonuçta davacının geçici kabul talebine ana iş sahibi tarafından onay verilmediğini, davacının kabul ve teminat iadesine ilişkin yükümlülüklerinin yanı sıra, ana iş sahibine bağış taahhüdünü de yerine getirmemiş olduğunu, LÖSEV’i, bu aşamada 3.kişi olarak nitelendirmesinin abesle iştigal olduğunu, cevabi ihtarlarında da belirtildiği üzere açılış töreninin fiili bir durumdan ibaret olup, sözleşmeye göre yapılması gereken kabul işleminin tamamlandığı anlamına gelmediğini, LÖSEV’in yazısı ile müvekkiline eksikliklerin giderilmesi konusunda süre verilmiş olduğundan ortada bir kabul işleminin bulunmadığını, davacıya yapılan 167.430,56 TL tutarlı teminat iadesi ödemesinin, davacının işine duyulan memnuniyetten değil, davacının içinde bulunduğu maddi güçlüğü aşabilmesine destek sağlayabilmek için bu konudaki talebi üzerine, 21.11.2014 tarihli durumu anlatır yazı ile yine ana iş sahibi LÖSEV’den onay alınarak yapıldığını, davacının davalı nezdindeki toplam teminat tutarının iddianın aksine, 313.648,41TL değil, 304.076,01TL olduğunu, zira davacının SGK’ya olan prim borcu nedeniyle davacı adına müvekkili tarafından SGK’ya 9.572,40TL’Iık bir ödeme yapıldığını, sözleşmeye uygun şekilde kabul ve onay süreçleri tamamlandığında davacıya iadesi gerekecek toplam teminat tutarının, müvekkili kayıtlarında şu anda yer alan 304.076,01TL kadar olacağından da söz edilemeyeceğini, davacının teminatından kesilmesi gereken gider kalemlerinin mevcut olduğunu, davacının sözleşme eki İş Sağlığı ve İş Güvenliği Şartnamesine göre ödemesi gereken ceza toplamının 34.500,00-TL olup davacının bu ödemelerini yapmadığını, davacının, sözleşmeye ve eki sorumluluk cetveline göre yapmakla yükümlü olduğu “ileri kaba inşaat temizliğini” de yapmamış olması nedeniyle müvekkilinin 3. kişiye yaptırdığı bu işin bedelinin 5.368,51TL olarak davacıya yansıtılacağını, davacının mobilizasyon alanındaki malzemelerini kaldırmaması nedeniyle bu işin de 3. kişiye yaptırıldığını ve bedeli 655,56TL’nın müvekkili tarafından ödenmiş olup davacının teminatından kesilmesi gerektiğini, davacının ana iş sahibine karşı yerine getirmediği bağış taahhüdünün LÖSEV’in müvekkilinin ibrasına, dolayısıyla müvekkilinin de davacıyı ibrasına engel teşkil ettiğini sözleşmenin sona ermesi ve teminatın iadesine ilişkin 31.madde hükmündeki koşullar oluşmadan davacının teminat iadesi talebinde bulunduğunu ve bunun kabulünün mümkün olmadığını, eserin tesliminin yazılı belge ile ispatı gerektiğini, tanık dinletme istemine muvafakat etmediklerini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLER ,DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Mahkememizce taraf delilleri toplanarak yapılan yargılama neticesinde , 20/11/2019 tarih ve 2015/577 E – 2019/1180 K sayılı karar ile ; Davacının 25/06/2014 tarihinde geçici kabulünün yapılması talebi ile davalıya başvurduğu, davalının…ile yaptığı yazışma sonucu, LÖSEV’in 22.01.2015 tarihli cevabında ileri sürdüğü kaba inşaatı taşeronunun (Davacı …Ltd. Şti.) 50.000,00 TL lik Vakfa bağış taahhüdünün yerine getirilmesi gerektiğinin bildirildiği ve bu gerekçe ile geçici kabulün yapılmadığının anlaşıldığı, bu durumda, davacı alt yüklenicinin sözleşme ile yüklendiği işi 25.6.2014 tarihinde geçici kabule hazır hale getirdiği ama geçici kabul komisyonunun oluşturularak geçici kabulün yapılmadığı kanaatine varıldığı, bu çerçevede, kesin kabulün geçici kabul tarihinden itibaren 12 ay sonra yapılması gerektiğinden kesin kabulün varsayımlı yapılma tarihinin 25.6.2015 olduğu, buna karşılık dosya kapsamında kesin kabulün yapılmasına engel nitelik ve biçimde sözleşmeye aykırılık olduğunun ispatlanamadığı, LÖSEV ile yapılan yazışma sonucunda davacının LÖSEV’e herhangi bir bağış yapmadığı, bağış taahhüdünün de bulunmadığının anlaşıldığı, davalı ile dava dışı…arasında anlaşmazlıkların çözümüne yönelik Hakem Heyeti Kararı’nda davacı Bitaş’ın yüklenimindeki ileri kaba inşaat işinde eksik edim, ayıplı ifa gibi iddiaların bulunmadığının anlaşıldığı, davacının, dava dilekçesinde, sözleşme konusu işi 25.6.2014 tarihinde tamamladığını ileri sürdüğü, davalıya gönderdiği 17.6.2015 tarihli ihtarında işin geçici kabul başvurusunu 25.6.2014 tarihinde yaptığını beyan ettiği, davalının cevaplarında sözleşme konusu işin bu tarihten sonra yapıldığına dair itirazı olmadığı, davacının, davalıya muhatap 25.6.2014 tarihli yazısında sözleşme konusu işleri bitirdiği, geçici kabulün yapılmasının istendiği, davalının LÖSEV’e gönderdiği 27.11.2014 tarihli dilekçesinde, davacının da aralarında bulunduğu 3 firmanın geçici kabul talebinde bulunduğu, geçici kabul işlemlerine başlanacak olduğu, firmaların bağış taahhüdü olup olmadığının, böyle bir taahhüt var ise imalatları ile ilgili yapılması düşünülen kesintinin, gecikme cezası vb konularla ilgili yorum ve görüşlerin bildirilmesini istediği, davalının, davacının nakdi teminat tutarının, SGK’ya davacı adına yapılan 9.572,40TL’lık ödeme tenzilinden sonra 304.076,01TL olduğunu bildirdiği, sözleşmenin kabul işlemlerine dair 28.maddesinde sözleşme konusu İşin Geçici Kabulünün işin bitirilmesinden sonra yüklenicinin yazılı başvurusu ile iş sahibi ve ana iş sahibi veya yalnız iş sahibi temsilcilerinden oluşacak komisyon tarafından yapılacağı, geçici kabul tarihinin iş sahibinin geçici kabul tarihinden erken olamayacağı, geçici kabulde belirtilen eksikliklerin ve/veya kusurların tamamlanması için yükleniciye sözleşme konusu işlerin ve belirtilen eksikliklerin ve/veya kusurların oranına göre komisyon tarafından belirlenecek bir süre verileceği, bu sürenin ardından yüklenici tarafından söz konusu eksiklikler ve/veya kusurlar giderilmiş ise komisyonun, geçici kabulü onaylayacağının hükme bağlandığı, burada geciktirici bir koşul öngörüldüğü, davacının geçici kabul şartları daha önce oluşsa bile davalının bütün işe dair geçici kabulü yapılmamış ise davacının işine ait geçici kabul yapılması işleminin de bu koşulun oluşmasını bekleyeceğini belirlendiğini, ancak uyuşmazlık tarihinde yürürlükte olan Türk Borçlar Kanununun 171.maddesi hükmü çerçevesinde geçici kabulün yapılmaması değerlendirildiğinde ana iş sahibinin geçici kabul yapılması için onay vermesi veya geçici kabule katılması gerekmediği, çünkü geçici kabulün yalnız iş sahibi temsilcileri tarafından da yapılabileceğinin taraflar arasındaki sözleşmede düzenlendiği, davacının 25/06/2014 tarihinde geçici kabul talebinde bulunduğu, aradan geçen zaman içinde geçici kabulün yapılmadığı, yapılmama gerekçesinin de davalının geçici kabulüne bağlanmakla birlikte dava tarihinden karar tarihine kadar geçen sürede geçici kabulün yapılmamış olmasının yaşamın olağan akışına aykırı olduğu bu nedenle TBK’nın 175. maddesi uyarıca geçici kabulün yapılmış sayıldığının kabulü gerektiği, bu hali ile kesin kabul içinde aynı gerekçelerin geçerli olduğu ve aksi sabit olmadığına göre kesin kabulün de 12 ay sonrasında, yani 25. 06. 2015 tarihinde yapılması gerektiği kanaatine varıldığı, sözleşmenin 31. maddesinde teminatların iadesi koşullarının düzenlendiği, davacının, 24.11.2014 tarihinde teminatlarından 167.430,56 TL’nin kendisine ödendiğini kabul ettiği, bu durumda, davacının, 150.290,21 TL tutarındaki ara hak edişlerden kesilmiş %5 nakdi teminatlarını geri aldığı, (167.430,56 TL ödenen -150.290,21 TL %5 nakdi teminat =17.140,35TL nakdi teminat yönünden fazla ödenen) davacının sözleşmenin 26. maddesinin son fıkrasına göre hakedişlerinden kesilen %5 teminatlar sebebiyle davalıdan alacağının kalmadığını, sözleşmenin “Sigorta Prim Bildirimleri ve Ödemeleri” başlıklı 21.5.maddesindeki düzenlemeye göre davalının sigorta prim ve ferilerinin ödenmesini kontrol altına aldığı ve hakedişlerden kestiğinin anlaşıldığı, davacının mahkemeye 23/05/2017 tarihli SGK yazısını sunarak dava konusu iş yerinde dava edilen döneme ilişkin davacı borcu bulunmadığına ilişkin belgeyi ibraz ettiği, sözleşmeden doğan şartın yerine getirilmiş olduğu, SGK prim borcunu gösterir dekontlardan 9.097,55TL olanının Sem Dekor. Ltd. Şti. ile ilgili ve bu şirketin, davacının taşeronu olduğu, davacının bu şirket adına yapılan ödemenin kendi hesabından mahsubunu kabul ettiğini bildirdiği, davalı tarafından ibraz edilen 13.5.2013 tarihli yazıdan davacı ile Sem Dekorasyon arasındaki bağın anlaşıldığı, buna göre 9.097,55TL’nn (SGK primi) davacı alacağından mahsubu gerektiği, sözleşmenin 12.maddesindeki iş programında temizlik ve demobilisazyon en son iş kalemi olarak davacının yükleniminde olduğu, davacının, saha temizliğini yaptığı ve/veya davalının gönderdiği faturaya itiraz ettiğini bildirmediği, bu durumda 5.368,51TL’nın davacının alacağından indirilmesi gerektiği, yine davalının davacı adına 474,85 TL SGK’ya ödemesi bulunduğundan bu ödemenin de teminattan düşülmesi gerektiğini, sözleşme Ek-F İş Sağlığı ve İş Güvenliği Şartnamesi’nin «Cezai Yaptırımlar» kenar başlıklı 15. maddesindeki düzenlemeler ışığında davalının davacıya 34.500,00 TL tutarındaki 03.07.2014 itibariyle İş Güvenliği Şartnamesinin 15. maddesine göre cezaları toplamına ilişkin kesinti, işlemler usulüne uygun yürütülmekle, talebinin yerinde olduğu bu nedenle usulüne uygun kesintiler yapıldıktan sonra (471.506,57-TL=Davacının davalı nezdindeki toplam teminat miktarı- 167.430,56TL =davalının davacıya 24.11.2014 tarihinde ödediği miktar, 474,85TL= davalının davacı adına SGK’ya ödediği. – 34.500,00TL= sözleşme eki İş Sağlığı ve Güvenliği Şartnamesine göre davacının ödemesi gereken ceza toplamı – 9.097,55 TL Sem Dekorasyon adına ödenen SGK priminin tenzili. + 5.368,51TL İnşaat sonrası temizlik masraflarının ilavesi = 254.635,10 TL bakiye teminat tutarı) davacının 254.635,10 TL tutarındaki alacağı bulunduğu ve davalı açıkça temerrüde daha önce düşürülmediğinden , dava tarihinden itibaren avans faizi ile tahsiline karar verildiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 254.635,10 TL’nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Davalı vekili tarafından kararın istinafı üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 15.04.2022 ve 2020/387 esas 2022/431 kara sayılı ilamı ile ;”…. davacı yüklenici …Seramik Gıda İnşaat Sanayi ve Tic. Ltd Şti. ile davalı … Mesken Sanayii AŞ.arasında, davalı şirketin taahhüdü altında bulunan Ankara ili, Gölbaşı İlçesi, Kızılcaşar Mahallesi 5 ada, 4 nolu parselde bulunan…Eğitim ve Sağlık Kampüsü Lösemili Çocuklar Kenti-LÇK işinin sözleşmesi kapsamında olan ileri kaba ( duvar, kaba sıva, alçı sıva, şap, makineli tesviye betonu) işlerinin yapımı konulu 10/05/2013 tarihli eser sözleşmesi akdedilmiş olup …şirketi yüklenici, davalı … ise iş sahibidir.
Sözleşmenin” Devir, Temlik” başlıklı 25/a maddesinde “Yüklenici sözleşmeyi ya da herhangi bir parçasını iş sahibinin yazılı izni olmadan devredemez”, 25/b maddesinde “Yüklenici tahakkuk etmiş veya edecek her hangi bir alacağını üçüncü şahıslara temlik edemez…” hükümlerine yer verilmiş, “Sözleşmenin bitimi ve teminatın iadesi” başlıklı 31.maddesinde ise teminatın iadesi şartları düzenlenmiştir.
Davacı yüklenici dava dilekçesinde sözleşme konusu işin fiili tesliminin 30/12/2013 tarihinde yapılmış olmasına rağmen davalının sözleşme hükümlerine aykırı davrandığını, haksız olarak elinde tuttuğu teminatı iade etmediğini belirterek iade edilmeyen teminat bedelinden şimdilik 10.000,00TL’nın faizi ile birlikte tahsilini istemiş, ıslah dilekçesi ile iade edilmesi gereken teminat miktarı talebini 304.076.00 TL’na yükselterek bu miktarın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın devamı sırasında yüklenici Bitaş….Ltd.Şti. ile … arasında düzenlenen 01/11/2018 tarihli “Alacağın Temliki Sözleşmesi” başlıklı sözleşmeyle , temlik eden …şirketinin muhatap Mesa şirketi nezdinde doğmuş ve doğacak alacaklarını …ve Mesa şirketleri arasında görülmekte olan istinaf incelemesine konu edilen dava dosyasındaki tüm hak ve alacakların ferileriyle birlikte …’a temliki sonrasında davaya temlik alan tarafından devam edildiği görülmüştür.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun”Dava konusunun devri” başlıklı 125. maddesinde; (1) Davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı aşağıdaki yetkilerden birini kullanabilir: a) İsterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu takdirde dava davacı lehine sonuçlanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur. b) İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür. (2) Davanın açılmasından sonra, dava konusu davacı tarafından devredilecek olursa, devralmış olan kişi, görülmekte olan davada davacı yerine geçer ve dava kaldığı yerden itibaren devam eder. Bu takdirde dava davacı aleyhine sonuçlanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur.” hükmüne yer verilmiştir.
Alacağın devrine ilişkin (temlik) 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 183 maddesinde “Kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir. Borçlu devir yasağı içermeyen yazılı bir borç tanımasına güvenerek alacağı devralmış olan üçüncü kişiye karşı, alacağın devredilemeyeceğinin kararlaştırılmış bulunduğu savunmasını ileri süremez.” hükmü düzenlenmiştir.
Bu düzenlemelere göre kural olarak sözleşmede temlik yasağı bulunması ya da borçlunun rızasına bağlanmış olup borçlunun rızasının bulunmaması halinde alacağın temliki borçluya karşı ileri sürülemez.
Dava konusu somut olayda yüklenici Bitaş…Ltd.Şti. ile davalı arasındaki sözleşmenin 25.maddesinde devir ve temlik yasağı düzenlenmiş olup davalı vekilince temlik sonrası temlik yasağı da belirtilerek temliğe rıza gösterilmemiştir.
Bu kapsamda, temlik yasağına rağmen borçlu tarafından temlik kabul edilmişse veya bu temliğe dayalı temlik alana kısmi ödeme yapılıp yapılmadığı, temliğe davalı tarafça zımmen muvafakat edilip edilmediği hususu değerlendirilerek hakkında hüküm kurulan temlik alan …’ın hukuki durumunun belirlenmesi, yapılacak bu değerlendirme sonucunda temlik alanın sözleşmedeki temlik yasağına rağmen talepte bulunup bulunamayacağı değerlendirilerek, davayı temlik eden yüklenici şirketin açtığı hususu dikkate alınmak suretiyle sonucuna göre bir hükme varılması gerekirken bu hususlar üzerinde durulmaksızın eksik inceleme ve değerlendirmeyle hüküm kurulması doğru olmamıştır.” gerekçesiyle kararımız kaldırılarak dosya geri çevrilmiştir.
Davacı ile … arasında imzalanan temlikname başlıklı 01.11.2018 tarihli belgede ; “…Temlik eden, işbu temlik ile yukarıda belirtilen Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/577 E sayılı dosya neticesinde doğmuş tüm hak ve alacaklarını ferileri ile birlikte, temlik alan Ahmet ÖZGÜRKAN ‘a gayrikabili rücu olarak devir ve temlik ettiğini, böylelikle alacak üzerinde herhangi bir hakkının kalmadığını ve bütün hakların talep, tahsil ve ahzukabz yetkisinin Temlik alan … ‘a geçtiğini beyan, kabul ve taahhüt eder.” ifadesinin yer aldığı görülmüştür.
Mahkememizce, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27.Hukuk Dairesinin kaldırma kararı içeriği ve sözleşmenin 25/b maddesinde , “Yüklenici tahakkuk etmiş veya edecek her hangi bir alacağını üçüncü şahıslara temlik edemez…” şeklinde belirlenen temlik yasağı hüküm nedeniyle , davalı şirketin temlik sonrası temlik alana bir ödemesi olup olmadığı, temliği zımnende olsa benimseyip benimsenmediği hususunda , davacı ve davalı vekiline süre verilmiş , taraf vekillerine temlik alana yapılan bir ödeme olduğuna dair bilgi ve belgeyi sunmadıkları gibi davalı vekili temliği kabul etmediklerine dair açık beyanını tekrar etmiştir.
Ancak temlik alan vekili istinaf öncesi karar aşamasında, davalı vekilinin temlik yasağını ileri sürerek alacağın temliğinin geçersiz olduğunu savunması üzerine verdiği dilekçesinde ; 12.11.2018 tarihli sözleşmenin başlığı ‘’Alacağın Temliki’’ olarak yazılmış olsa dahi ekteki Yargıtay kararlarından da anlaşılacağı üzere yapılan işlem HMK’nun 125/2.maddesi anlamında dava konusunun devri niteliğinde olduğunu ve …Seramik Gıda İnş. San. Tic. Ltd. Şti nin , …’a dava konusunu devir ettiğini , bu nedenle müvekkil …’ ın davacı yerine geçerek , davanın müvekkil ile davalı arasında devam edeceğinin açık olduğunu , bunun için devralan üçüncü kişinin davacı yerine geçmesi için davalının onayının aranmayacağını ve bu işlem için …Seramik Gıda İnş. San. Tic. Ltd. Şti’nin ve vekilinin de onayı veya rızasının aranmayacağı şeklinde beyanda bulunmuştur.
Bu durumda, davayı temlik alan vekilinin bunu bir temlik işlemi değilde dava konusunun devri olduğu beyan ve kabul karşısında , davayı devir alan yönünden, sözleşmenin 28/1 maddesinin, “İşbu sözleşme konusu işin geçici kabulü, işin bitirilmesinden sonra yüklenicinin yazılı başvurusu ile iş sahibi ve ana iş sahibi veya yalnız iş sahibi temsilcilerinden oluşacak komisyon tarafından yapılacaktır.Ancak geçici kabul tarihi iş sahibinin geçici kabul tarihinden erken olamaz.Geçici kabulde belirtilen eksikliklerin ve/veya kusurların tamamlanması için yükleniciye sözleşme konusu işlerin ve belirtilen eksikliklerin ve/veya kusurların oranına göre komisyon tarafından belirlenecek bir süre verilecektir. Bu sürenin ardından yüklenici tarafından söz konusu eksiklikler ve/veya kusurlar giderilmiş ise komisyon, geçici kabulü onaylayacaktır.” düzenlemesi karşısında, davacı devir edenin geçici kabulünün, davalının geçici kabulünden önce yapılamayacağının açık olması ve davalı şirketin geçici kabulünün, dava tarihi ve sonrasında ana iş sahibi…ile aralarında uyuşmazlık çıktığı vede Hakem gidildiğinden henüz yapılmamış olduğu , ana iş sahibi LÖSEV’in 09.11.2015 tarihli yazısı ile tespit edilen eksikliklerin giderilmesi için davalı şirkete süre verdiği , dolayısıyla henüz davalı şirketin geçici kabulünün ve de kesin kabulünün yapılmadığı anlaşılmakla, bu aşamada , davayı devir eden davacının kendi geçici kabulünün yapılması ve hatta kesin ve nakit tüm teminatının iade edilmesi talebinde bulunmasının sözleşmeye aykırı olduğu anlaşılmakla , açılan davanın bu aşamada reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Ayrıca , davanın erken açılmış dava olduğu nazara alınarak maktu vekalet ücretine hükmedilmiş ve davayı devir eden davacı …ile devir alan davacı … ın HMK’ nun 125/2. maddesi hükmü gereğince, davalı vekili lehine hükmedilen ve yargı gideri niteliğindeki maktu vekalet ücretinden müteselsilen sorumlu tutulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70-TL.harçtan başlangıçta peşin alınan 170,78-TL.harcın ve 5.022,08-TL ıslah harcı mahsubu ile bakiye 5.112,16‬-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibarıyla geçerli AÜT gereğince 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin temlik eden ve temlik alan davacıdan müteselsilen alınarak davalıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-HMK 333 maddesi gereğince yatırılan gider avansından kalanın karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı oy birliği ile verilen karar tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/11/2022
Başkan …
✍e-imzalıdır
Üye …
✍e-imzalıdır
Üye …
✍e-imzalıdır
Katip …
✍e-imzalıdır