Emsal Mahkeme Kararı Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/263 E. 2022/1036 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/263 Esas – 2022/1036
T. C.
A N K A R A
ASLİYE 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN MAHKEMEMİZCE VERİLEN KARAR

ESAS NO : 2022/263
KARAR NO : 2022/1036

HAKİM : S…
KATİP :…
DAVACI : ….
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 08/11/2019
KARAR TARİHİ : 22/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN YAZIM TARİHİ : 27/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı … hakkında, sözleşmeleri garantör olarak imzaladığı ve sorumluluğu bulunduğu için … E. sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığı ve ödeme emri gönderildiği, borçlunun borca, ödeme emrine, faiz oranına, işlemiş faize itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, borcun varlığı ve ödenmediğinin sabit olduğunu, dava dışı, ….’nin ortağı da garantör olan ve işbu davada davalı Fatih Başer olduğu, bu nedenle borçlunun vaki itirazının iptalini talep ettiği, davalı Fatih Başer’in Garantör sıfatıyla icra takibine konu edilen borçtan sorumlu olduğu, itiraz dilekçesi incelendiğinde görüleceği üzere sözleşmelerde var olan garanti beyanına ve beyan altında yer alan imzaya ilişkin herhangi bir itiraz da mevcut değildir diyerek iş bu nedenlerle borçlu olunmadığı yönündeki itirazın iptalini talep etme zorunluluğu doğduğunu, borçlu davalının itirazları, yukarıda sayılan gerekçeler karşısında haksız olduğundan lehimize %20’tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini de talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurda görülen davada konu davalı müvekkili garantör olduğu taraf ve davacı arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı Hazır Beton Yapımı Ve Teslimi Sözleşmesinden kaynaklı olduğu, bu sebeple TTK madde 5 gereğince, bu tür davalarda Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu, dava dışı…. ile davacı şirket arasında imzalanan sözleşme uyarınca hazır beton satışının yapılıp teslim edilmesinden kaynaklı şirket tarafından faturalar kesildiği, kesilen fatura bedellerinin ödenmediğinden bahisle davacı tarafından … Esas sayılı icra takip dosyası ile müvekkil aleyhine takip başlatıldığı, başlatılan bu haksız takibe müvekkili tarafından itiraz edildiğini ve takibin durdurulduğunu, akabinde davacı tarafından icra takibine yapılmış olan itirazın iptali ve takibin devamı talebiyle huzurdaki işbu dava açıldığı, haksız ve mesnetsiz olarak açılan davanın reddi gerektiğini, kefalet sözleşmesinin geçerlilik şartlarından biri de kefil olunan (asıl) alacağın kefalet sözleşmesinde açıkça tanımlanmış ve ayırt edici niteliklerinin belirlenmiş olduğu, asıl alacak miktarı bu unsurlara göre belirli veya belirlenebilir olması gerektiği, garanti sözleşmesi, geçerlilik şekline tâbi olmadığı halde kefil yönünden Türk Borçlar Kanunu m.583 gereğince yazılı şekil zorunlu olduğu gibi, kefilin sorumlu olacağı azami miktarın (kefalet limitinin) de gösterilmesi şarttır. Kredi sözleşmesinin asıl borçlusu olan …tarafından konkordato talebinde bulunduğu ve bu talep … Esas sayılı dosyası üzerinden uygun bulunarak şirkete 21/05/2019 tarihinde 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verildiği, devamında 05/08/2019 tarihinde 2 ay süre ile süre uzatım kararı ve 16/10/2019 tarihinde de 1 yıllık kesin mühlet kararı verildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davanı… Esası ile açıldığı, 14/07/2020 tarihinde görevsizlik kararı verildiği, bu karar davacı vekilince istinaf edilmiş olup …esas …karar sayılı ilamı ile talebin kesin olarak 16/02/2021 tarihinde esastan reddine karar verildiği, akabinde dosyanın mahkememizin 2021/189 esasına kaydı yapılıp yargılamaya devam olunduğu, mahkememizden verilen 03/06/2021 tarih ve …Esas … sayılı red kararının…nin 03/03/2022 tarih ve … sayılı kararı ile kaldırılmasına karar verildiği, akabinde davanın mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılarak yargılamaya devam olunduğu anlaşılmıştır.
İstinaf ilamı sonrası davalı vekilinin vekillikten çekildiği, vekillikten çekilme dilekçesinin davalı asile tebliğ edildiği görülmüştür.
…’nin ilamı sonrası mahkememizce Mali Müşavir Bilirkişi Bilirkişi … 06/11/2022 tarihinde bilirkişi raporu aldırılmıştır.
Dava, davacı ile dava dışı …. arasında hazır beton yapım ve teslimine dair sözleşmelerin davalı tarafından garantör sıfatıyla imzalanması nedeniyle bu sözleşmelerden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe itiraz üzerine açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
… sayılı dosyası, taraflar arasında yapılan sözleşme suretleri, fatura içerikleri, ticari defter ve kayıtlar, müzekkere cevapları ile getirtilmesi gerekli deliller dosyaya celp edilmiştir.
… Esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde: Davacı tarafından davalı aleyhine 30/05/2019 tarihinde başlatılan ilamsız icra takibinde 233.000,00-TL asıl alacak, 4.819,98-TL işlenmiş faiz olmak üzere toplam 237.819,98-TL istendiği, takibin dayanağının 14 adet fatura, 1 adet fatura bakiyesi ,cari hesap dökümü, 4 adet hazır beton satış sözleşmesi olduğu, ödeme emrinin davalıya 31/05/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 06/06/2019 tarihinde borca, faize ve tüm fer’ilerine itiraz etmesi üzerine takibin durdurulduğu, davacının yasal süresi içerisinde itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce verilen kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine… 03/03/2022 tarih ve … karar sayılı ilamında; “…taraflar arasındaki sözleşmenin garantörlük sözleşmesi olduğu halde, mahkemece sözleşmenin kefalet sözleşmesinin şekil şartlarını taşımadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi yerinde değildir. Bu durumda, dava dosyasının kapsamı ile mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri birlikte değerlendirildiğinde; mahkemece taraflar arasındaki sözleşmenin yukarıda anıldığı şekilde garantörlük sözleşmesi olarak nitelendirilerek mahkemenin hüküm kurmasını sağlayacak olan tüm esaslı delillerin toplanmamış, mahkemece değerlendirilmemiş olması nedeniyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerden ötürü kabulüne, yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a-6.maddesi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.” şeklinde gerekçeye yer verilerek mahkememiz kararının kaldırılmasına hükmolunduğu anlaşılmıştır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, istinaf ilamında mahkememizin gerekçeli kararına atıf yapılarak taraflar arasındaki sözleşmenin kefalet değil garanti sözleşmesi olduğu belirtilmiştir. Ancak mahkememizin gerekçeli kararında sözleşmenin kefalet sözleşmesi olarak nitelendirilmediği, aksine davalının garantör olduğu ancak davalının akdettiği sözleşmenin şekil şartlarının kefalet sözleşmesi hükümlerine uygun olarak yapılması gerektiği belirtilmiştir. Nitekim, mahkememiz gerekçeli kararında da belirtildiği üzere, ”6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 603. maddesiyle yeni bir düzenleme getirilmiş ve kefaletin şekline, kefil olma ehliyetine ve eşin rızasına ilişkin hükümlerin gerçek kişilerce, kişisel güvence verilmesine ilişkin olarak, başka ad altında yapılan diğer sözleşmelere de uygulanacağı öngörülmüştür…. Yukarıda belirtilen TBK’nun 603.maddesindeki düzenleme ve özellikle madde gerekçesi dikkate alındığında kefaletin şekline ve kefil olma ehliyetine ve eşin rızasına ilişkin hükümler garantöre veya herhangi nam altında asıl borçlu yanında şahsi sorumluluğu bulunan kişiye de uygulanacağından, dava konusu hazır beton yapım ve teslimine dair sözleşmenin de garantör olan davalı yönünden TBK’nun 583. maddesindeki şekil koşullarını taşıması gerektiği açıktır…” denilmesi suretiyle davalının garantör olarak imza attığı sözleşmenin TBK’nun 583/1. maddesindeki şekli unsurlarını taşımadığı ve bu durumda TBK’nın 583. maddesinde belirtilen şekil şartlarına uyulmadan yapılan sözleşmelerin davalı yönünden geçersiz olduğu kanaat edinilerek davanın reddine karar verilmiştir. Her ne kadar istinaf ilamında sözleşmelerde davalının imzasının bulunduğu son sayfalarda ”Kefalet hükümlerine tabi değildir. Bu bir kefalet taahhüdü değildir.” şeklinde ibare yazılı olsa da, bu hususun davalının imzaladığı sözleşmeleri TBK’nın 603. maddesi karşısında geçerli hale getirmediği, yukarıda belirtilen yasal düzenleme uyarınca davalı yönünden sözleşmelerin geçersiz olduğu ancak 6100 sayılı HMK uyarınca mahkememizce istinaf ilamına mahkememizce direnilmesi mümkün olmadığından istinaf ilamında belirtilen kaldırma sebepleriyle bağlı kalınarak yargılamaya devam edilmesi gerektiği belirlenmiştir.
İstinaf ilamı sonrası mahkememizce Mali Müşavir Bilirkişi Bilirkişi Hidayet Korkmaz’dan 06/11/2022 tarihinde aldırılan bilirkişi raporunda özetle; Davacı şirketin dava konusu işlemlerinin olduğu 2019 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin Türk Ticaret Kanunu Hükümlerine ve Vergi Usul Kanunu Elektronik Defter Genel Tebliğlerine uygun olarak yasal süreler içinde yapılmış olduğunu, dava dışı Bilal Başer İnş. Ltd. Şti. firması tarafından dava dosyasına ticari defter ibraz edilmediğinden ve yukarıda belirtilen hususlar çerçevesinde dava dışı şirketin ticari defterlerine ulaşılamadığından, dava dışı firmanın ticari defterleri üzerinde inceleme yapılamadığını, …. Esas Sayılı icra dosyasında takip tarihinin 30.05.2019, takip tutarının 233.000,00-TL (14 Adet Fatura ve 1 Adet Fatura Bakiyesi), 4.819,98.-TL Aylık %3 Vade Farkı olmak üzere 237.819,98.-TL olduğunu, davacı şirketin 2019 yılına ait ticari elektronik defterlerinde kayıtlı hareketler üzerinden yapılmış olan tespitler ve değerlendirmeler neticesinde; davacı şirketin, … Esas sayılı icra dosyasında takibe konu etmiş olduğu toplamda 233.000,00.-TL takip tutarını oluşturan 15 adet faturanın, davacı şirketin şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ve davacı şirket tarafından ilgili dönem BS bildirim formları ile, dava dışı …. firması tarafından ilgili dönem BA formları ile bildirimlerinin yapıldığını, davacı şirketin ticari elektronik defter kayıtlarına göre, takip tarihi (30.05.2019) itibariyle; davacı şirketin dava dışı …’den takibe konu edilen faturalardan kaynaklı 233.000,00.-TL bakiye alacak talebi olduğunu, davacı şirketin dava dışı …’den takibe konu edilen faturalardan kaynaklı 233.000,00.-TL bakiye alacağı kayıtlı olduğunu rapor etmiştir.
Deliller değerlendirilmiştir.
Somut olayda, davacı ile dava dışı …. arasında akdedilen 07/02/2019 tarihli 4 adet hazır beton üretim, teslim ve satış sözleşmelerine davalının da garantör sıfatıyla imza attığı, sözleşmelerin 1. davacının votorantim, dava dışı şirketin müşteri olarak belirtildiği, sözleşmelerin 2. maddesinde konusunun müşterinin cinsi belirtilen hazır beton ihtiyacının davacının hazır beton santrallerinde müşterinin yazılı ve sözlü talebine uygun olarak hazırlanıp, yazılı şartlar dahilinde ve fiyatlar mukabilinde müşterinin şantiye adresine veya davacının tesisine teslim edilmesi olduğu, sözleşmelerin 4. maddesinde ”çek/senet karşılığı yapılan satışlarda; müşteri, faturanın düzenlediği tarih başlangıç kabul edilerek sözleşmede yazılı vedeye göre çek/senst düzenleyerek en geç ilgili faturanın düzenleme tarihinden itibaren onbeş (15) gün içerisinde teslim edecekir. Aksi takdirde votorantim’in herhangi bir bildirime gerek olmaksızın sevkiyatı durdurma ve ödemenin yapılmaması haline ilişkin aşağıdaki düzenlemeleri (nuacceliyet, vada farkı vb.) uygulama hakkı doğacaktır. Vadesinde yapılmayan ödemeler için yüzde 3 vade farkı + KDV uygulanır. Müşteri satış bedelinin vadesinde ödeme takdirde alacağın tamamı kendiliğinden muaccel hale gelir. Bu durumda müşteri, ihtarname keşide edilmesine gerek kalmadan temerrüde düşmüş olacak ve bu tarihten itibaren aylık yüzde 3 vade farkı + KDV tahakkuk ettirilecektir. Doğacak bu vade farkı alacağı, Votorantim tarafından müşteriye fatura edilir ve ayrıca herhangi bir ihtara gerek kalmaksızın müşterinin cari hesabına borç kaydedilir. Müşteri vade farkı alacağını, derhal ve nakden ödemeye mecburdur.”, sözleşmelerin 14. maddesinin ”İş bu sözleşmeyi Garantör olarak imzalayan gerçek veya tüzelkişi; iş bu sözleşme ilişkisi nedeniyle müşterinin herhangi bir nedenle (sözleşmeye aykırılıklar, ceza, vade farkı vb.) doğmuş ve doğacak her türlü borcunu Garantör sıfatıyla, Votorantim’in ilk talebinde herhangi bir şarta ve borçludan (müşteriden) talep edilip edilmediğine bakılmaksızın, herhangi bir yargı kararına gerek duyulmaksızın bağımsız ve müstakil nitelikte borç olarak, vade farkları, cezai şartlar ve tüm ferileriyle beraber, derhal ve usulüne uygun olarak ödemeyi kayıtsız, şartsız ve gayrikabili rücu şekilde garanti etmiştir. Buradaki Garantörlük müessesesi Kefaletten tamamen ayrı ve farklı olup, taraflarca amaçlanan ve kastedilen “GARANTİ” beyanıdır. Bu hüküm kesin bir garanti ve ödeme beyanıdır ve “garanti ederim-ödeyeceğim” şeklinde kabul edilmelidir” hükmünü içerdiği anlaşılmaktadır.
Davacı tarafça yukarıda belirtilen sözleşme hükümleri gereğince dava dışı hazır beton satışı yapıldığı, teslim edildiği ve bu satışlara ilişkin kesilen faturalara karşın ödeme yapılmaması sebebiyle icra takibine girişildiği belirtilmiş olup, eldeki dava davalının bu icra takibine yaptığı süresindeki itirazın iptali istemiyle açılmıştır. Bilirkişi raporunda davacı tarafın ticari defter ve kayıtları incelenmiş, buna göre, davacı şirketin ticari defterlerinde dava dışı ….’ye ait 1280101001 numaralı Şüpheli Ticari Alacaklar hesabında, davacı şirketin dava dışı ….’den takip konusu faturalar, takip konusu olmayan faturalar ve takip konusu olmayan karşılıksız çeklerden kaynaklı 798.692,62.-TL alacak bakiyesinin kayıtlı olduğu, her ne kadar mahkememizce yapılan tebliğlere ve araştırmalara karşın dava dışı …nin ticari defter ve kayıtlarına ulaşılamamış olsa da davacı şirketin, … Esas sayılı icra dosyasında takibe konu etmiş olduğu toplamda 233.000,00.-TL takip tutarını oluşturan 15 adet faturanın, davacı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ve davacı şirket tarafından ilgili dönem BS bildirim formları ile, dava dışı …. firması tarafından ilgili dönem BA formları ile bildirimlerinin yapıldığı, dava dışı şirketin vergi dairesine yapılan bildirimi nedeniyle bu fatura kapsamındaki malların/hizmetin teslim edildiğinin kabul edileceği (bkz… esas, … karar sayılı ve 14.10.2014 tarihli ilamı), davalının bunun aksine bir bilgi-belge ibrazında bulunmadığı, düzenlenen faturalara karşın davacının usulüne uygun tutulan ticari defter ve kayıtlarında ödemeye dair belgeye rastlanılmadığı, sözleşmelere esas düzenlenen faturalardan kaynaklı takipte belirtilen 233.000,00-TL asıl alacak ile icra takibine esas faturalarda belirtilen vade tarihlerine uygun olarak sözleşmede belirtilen (aylık yüzde 3 vade farkı+ KDV) oranda vade farkı uygulandığında (mahkememizce yapılan hesaplamada talep konusu edilen her bir fatura miktarı, faiz oranı, vade başı, takip başlangıcı, gün sayısı dikkate alındığında vade farkı 5.406,57 + KDV olarak tespit edildiğinden) davacının davalıdan taleple bağlı kalınarak 4.819,98-TL vade farkı alacağı bulunduğu anlaşılmıştır.
Dosya içerisinde toplanan deliller, icra dosyası, ticari defter kayıtları, bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriğine göre, davacı tarafın, taraflar arasında yapılan sözleşmeler uyarınca düzenlenen faturalardan kaynaklanan ve bilirkişi raporları ile hesaplanan asıl alacak ve vade farkı için icra takibi yapmakta haklı olduğu, yukarıda belirtilen olgular ve taleple bağlılık ilkesi gereği davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından bilirkişi raporunda hesaplanan asıl alacak miktarı ve vade farkı alacağı üzerinden itirazın iptali ile icra takibinde belirtilen şartlar geçerli olması kaydıyla icra takibinin devamına, asıl alacak likit olduğundan davacı lehine icra inkar tazminatı verilmesine ve yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline dair aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KABULÜ ile;
… takip sayılı dosyasına davalı tarafça yapılan itirazın iptali ile 233.000,00-TL asıl alacak ve 4.819,98-TL vade farkı olmak üzere toplam 237.819,98-TL üzerinden icra takibindeki şartlar geçerli olmak kaydıyla takibin devamına,
Asıl alacak likit olduğundan %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Alınması gereken 16.245,48-TL harçtan peşin alınan 2.872,28-TL harcın mahsubu ile bakiye 13.373,20-TL’nin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AÜT gereğince 36.294,80-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olarak 44,40-TL başvurma harcı, 2.872,28-TL, peşin harç, 14,90-TL vekalet harcı, 1.200,00-TL bilirkişi ücreti, 372,70-TL posta masrafı olmak üzere toplam 4.504,28-TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-HMK 333 maddesi gereğince yatırılan gider avansından kalanın karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
7-6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereği Adalet Bakanlığı tarafından karşılanan ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk Ücret Tarifesinde belirtilen iki saatlik ücret tutarı karşılığı 1.320,00-TL ticari arabulucu ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
İlişkin, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda verilen karar tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde…ne istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/12/2022

Katip…
✍e-imzalıdır

Hakim…
✍e-imzalıdır