Emsal Mahkeme Kararı Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/783 E. 2021/971 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T. C.
A N K A R A
ASLİYE 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN MAHKEMEMİZCE VERİLEN KARAR

ESAS NO : 2021/783 Esas
KARAR NO : 2021/971

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. … -…
DAVALILAR : 1- … – … …
2- … – … …
DAVA : Alacak (Adi Ortaklık Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/12/2021
KARAR TARİHİ : 23/12/2021
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 24/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının dosya üzerinde yapılan incelemesi sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalılar arasında….Mevkide bulunan elma bahçesinin diğer ortaklar tarafından işletilmesi, bakımı, onarımı ve iyileştirme yapılması ve bunun karşılığında elde edilen gelirin paylaşılması amacıyla bir adi ortaklık sözleşmesi kurulduğunu, davalıların adi ortaklık sözleşmesi kapsamında elma bahçesinden gelir elde ettiklerini, elde ettikleri gelirin davalılar aralarında paylaştıklarını müvekkilin payına düşen kısmın hiçbir şekilde verilmediğini ileri sürerek adi ortaklık nedeniyle 2020 yılına ait elde edilen gelirden müvekkilin payına düşen kısımdan şimdilik hakları saklı kalmak kaydı ile 100 TL’nin davalıların payları oranınca dava tarihinden itibaren ey yüksek mevduat faizi işletilerek davalılardan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafa tebligat yapılmamış, davaya cevap vermemişlerdir.
Dava, adi ortaklık sözleşmesi nedeniyle davacının davalılardan alacak isteminden ibarettir.
Taraflar arasında …. Mevkide bulunan elma bahçesinin diğer ortaklar tarafından işletilmesi, bakımı, onarımı ve iyileştirme yapılması ve bunun karşılığında elde edilen gelirin paylaşılması amacıyla bir adi ortaklık kurulduğu konusunda bir uyuşmazlık yoktur.
Mahkememizin öncelikle iş bu davada görevli olup olmadığı üzerinde durulması gerekmiştir.
6102 sayılı TTK m. 5/1. fıkra hükmünde yapılan düzenleme uyarınca, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir. Bu nedenle kanun koyucu yapılan düzenleme ile ticari işlerle ilgili bütün davaları değil sadece uzmanlık gerektiren ve kanunda açıkça gösterilen hususlardan (mutlak ve nispi ticari dava konusu olan uyuşmazlıklar) kaynaklanan uyuşmazlıklarda ticaret mahkemesinin görevli olacağını kabul etmiştir.
Ticari davalar; mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletme ile ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplanmaktadır. Doktrindeki yerleşik uygulama bu yöndedir.
A- Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
B- Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK 4/1. maddesinde yapılan düzenlemeye göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. 6102 sayılı m. TTK 19/2 fıkrası uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez.
C- Taraflardan sadece birinin ticari işletmesi ile ilgili olması durumunda ticari dava kabul edilen davalar kanunda açıkça düzenlenmiştir. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır.
Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Mahkemelerin görevi ancak kanunla belirlenir (HMK m.1). Göreve ilişkin kurallar kamu düzeninden sayıldığından yargılamanın her aşamasında mahkeme tarafından re’sen nazara alınması gerekir (HMK 20,114,115).
Adi ortaklık sözleşmesi; iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir (TBK. 620/1 md; mülga BK m. 520). Bu sözleşme türü Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiştir. Bu nedenle, adi ortaklık sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklar, mutlak ticari dava sayılmaz.
Dosya içerisinde toplanan tüm deliller, tarafların iddia ve savunmaları, sözleşme, ve diğer belgelerin incelenmesinde taraflar arasındaki temel ilişki ve uyuşmazlığın, adi ortaklık sözleşmesinden kaynaklandığı, tarafların tacir olmadığı, buna yönelik dosyada bir iddia da bulunmadığı, bilindiği üzere adi ortaklık sözleşmesi iki yada daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşme (TBK. 620/1 md.) olup, bu sözleşme türünün Borçlar Kanunu’nda düzenlendiği, bu nedenle, adi ortaklıktan kaynaklı davalara bakma görevinin de genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemelerine ait olacağı (bkz Yargıtay 3. HD.’nin 2014/7550 esas ve 2014/17429 karar sayılı ve 29/12/2014 tarihli bozma ilamı) anlaşıldığından mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle (HMK 114/1-c, 115) usulden reddine, görevli mahkemenin Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun tespitine (HMK m. 1, 20) dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİ NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili ANKARA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Yargılama giderlerinin görevli ve yetkili mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE,
4-6100 sayılı yasanın 20/1 maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra 2 haftalık süre içerisinde taraflarca dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesi için talepte bulunulmadığı taktirde, mahkememizce re’sen davanın açılmamış sayılacağına karar VERİLECEĞİNE,

İlişkin, dosya üzerinden tarafların yokluğunda verilen karar tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinden karar verildi. 23/12/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır