Emsal Mahkeme Kararı Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/674 E. 2021/859 K. 22.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/674 Esas – 2021/859
T.C.
ANKARA
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/674
KARAR NO : 2021/859

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

HAKİM : ….
KATİP :….

DAVACI :….

DAVALI :…..

DAVA : İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki))
DAVA TARİHİ : 14/09/2021
KARAR TARİHİ : 22/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 23/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilin tapudan satın aldığı ….l sayılı gayrimenkulün eski sahibi ….’nın sicilden terkin edilmiş … Dayanıklı Tüketim Malları Tic. A.Ş.’nin 20/03/1985 Tarihinde aldığı 8 TL (altı sıfır atılmadan önce 8.000.000TL),borca karşılık satıştan önce şirket lehine ipotek verdiğini, müvekkilinin, borcun ödeneceğine ve ipoteğin kaldırılacağına güvenerek gayrimenkulü ipotekli şekilde satın aldığını, şirketin tasfiye edilmesine ve sicilden terkin edilerek tüzel kişiliğini kaybetmesine rağmen (tasfiye ve sicilden silinme borcun bittiğini gösterir) ipoteğin fekki talep edilmeden şirket tasfiye ile tüzel kişiliğini yitirdiğini, müvekkilin, üzerinde bulunan ipotek sebebiyle gayrimenkulünü satamadığını, ipoteğin kaldırılması için lehine ipotek tesis edilen şirket tüzel kişiliğini yitirdiğinden davada husumet tapu sicil müdürlüğüne yönlendirildiğini, lehine ipotek tesis edilen şirket, tasfiye edilerek sona erdiğine göre, ipotekle teminat altına alınan borcun sona erdiğini, bunun kanıtlarından biri de şirketin ipotekle teminat altına alınmış alacağı için hiçbir zaman icra takibine geçmemiş olduğunu, bu sebeple borç ödendiğinden, borcun depo edilmesine karar verilmesine gerek olmadan ipoteğin fekkine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı davaya cevap vermemiştir.
H U K U K İ N İ T E L E N D İ R M E – G E R E K Ç E :
Dava, ipoteğin fekki istemine ilişkindir.
Dava Gölbaşı Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış, görevsizlik kararı ile mahkememize gönderilmiştir.
…. parselde kain taşınmazdaki kaydındaki davalı lehine konulmuş olan ipotek şerhinin kaldırılması istenmiştir. İpotekli taşınmaz Gölbaşı Tapu Sicil Müdürlüğüne kayıtlıdır.
Öncelikle mahkememizce 6102 s. TKK 4, 5 maddeleri uyarınca, uyuşmazlık konusunun ticari dava niteliğinde olup olmadığı ve Asliye Ticaret Mahkemesinin bu davaya görevli olup olmadığının mahkemece tespit edilmesi gerekir.
6102 s. TTK m. 5/1’de yapılan düzenlemede, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir. Bu nedenle kanun koyucu yapılan düzenleme ile ticari işlerle ilgili bütün davaları değil sadece uzmanlık gerektiren ve kanunda açıkça gösterilen hususlardan kaynaklanan uyuşmazlıklarda ticaret mahkemesinin görevli olacağını kabul etmiştir.
Ticari davalar; mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletme ile ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplanmaktadır. Doktrindeki yerleşik uygulama bu yöndedir.
A- Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartları aranmaz. Uyuşmazlık konusunun 6102 s. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
B- Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK 4/1. maddesinde yapılan düzenlemeye göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Kanunda yapılan bu düzenleme uyarınca bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir.
6102 sayılı TTK 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Bu nedenle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusundaki işin ticari iş niteliğinde olması bunun aynı zamanda ticari dava sayılmasını gerektirmez.
C-Taraflardan sadece birinin ticari işletmesi ile ilgili olması durumunda ticari dava kabul edilen davalar kanunda açıkça düzenlenmiştir. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6102 s. TTK 5. maddesi uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülerek karara bağlanır. Aynı düzenleme uyarınca, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki, mülga 6762 s. TTK’dan farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 s. HMK m. 1 uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6102 s. TTK m. 5/4’de düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemeleri’ne açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması, Asliye Ticaret Mahkemesi’ne görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Bu nedenle yargı çevresinde Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için Asliye Hukuk Mahkemesi’ne genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin esasının görülmesi gerekir. Buna karşılık, kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ticari olmayan bir davayı Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görmüş olması açıkça bozmayı gerektiren bir usule aykırılık hali oluşturur.
Mahkemelerin görevi, ancak kanunla (6100 s. HMK m.1) düzenlenir. Görev ilişkin kurallar kamu düzenindendir. Bu nedenle yargılamanın her aşamasında mahkeme tarafından re’sen nazara alınması gerekir (HMK 20,114,115). Görev konusunda taraflar için kazanılmış hak doğmaz ve yeni bir Kanunla kabul edilen görev kuralları kanunda aksine düzenleme yapılmadığı sürece geçmişe de etkilidir (HGK 14.04.2004 tarih 2004/19-218 Esas 2004/221 sayılı kararı).
Dosya içerisinde toplanan tüm deliller ve diğer belgelerin incelenmesinde; davacı tarafın tacir olmadığı, dava konusunun davacı şahsın 3.kişiden satın aldığı tarlaya ait payı satın aldığı, uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmediği gibi iş bu davanın niteliği gereği mutlak ticari dava olmadığı, bu nedenle davaya bakma görevinin mahkememizin görev alanına girmediği, genel mahkemenin görev alanında kaldığı anlaşılmakla açılan bu davada Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu anlaşıldığından mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine ve görevli mahkemenin Gölbaşı Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesinin olduğunun tespitine dair aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVACININ DAVASINA BAKMAKTA MAHKEMEMİZİN GÖREVLİ OLMADIĞI Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu ANLAŞILDIĞINDAN, HMK 114/1-c VE 115/2.md. Uyarınca davanın MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİ NEDENİYLE USULDEN REDDİNE, 2-Asliye Hukuk Mahkemesince de daha önce görevsizlik kararı verildiğinden Mahkememiz tarafından karşı görevsizlik kararı verilmiş olup,
a) Mahkememiz kararının süresinde ve usulüne uygun şekilde istinaf edilmesi durumunda dosyanın istinaf incelemesi için ilgili Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine,
b) Mahkememiz kararının istinaf edilmeden kesinleşmesi durumunda HMK 22 madde hükmünde öngörüldüğü şekilde iki mahkeme arasındaki olumsuz görev uyuşmazlığını gidermek ve yargı yerininin (görevli mahkemenin) belirlenmesi için dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine,
3-Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin HMK.323 ve 331 maddeleri uyarınca görevli ve yetkili mahkeme tarafından değerlendirilmesine,

İlişkin, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda oy birliği ile verilen karar tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/11/2021
Katip ….
e-imzalıdır

Hakim ….
e-imzalıdır