Emsal Mahkeme Kararı Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/67 E. 2021/236 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN MAHKEMEMİZCE VERİLEN KARAR

ESAS NO : 2021/67 Esas
KARAR NO : 2021/236

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/02/2021
KARAR TARİHİ : 25/03/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 31/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı tarafça … Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında aleyhine ilamsız icra takibi yapıldığını, takibe dayanak belgenin 8.371.000,00 TL bedelli 23/09/2019 tanzim 30/09/2019 vade tarihli bono olarak gösterildiğini, bono alacaklısının davacı, borçlusunun ise Ahmet Akyel olduğunu, davalıya ciro edilerek verildiğini, takip tarihinden sonra henüz takip kesinleşmemiş iken davalı ile 25/06/2020 tarihinde protokol imzalandığını, protokol içeriği ile davalının davacıdan dava konusu bonodan dolayı alacaklı olmadığının açıkça kabul edildiğini, buna rağmen takibin kesinleşmesi sonrasında davacı aleyhine haciz işlemleri yapıldığını, kötü niyetle takibe devam ettiğini bildirmiş, davacının davalı söz konusu bono nedeni ile borçlu olmadığının tespitine, … Müdürlüğünün … esas sayılı takibin iptaline, bononun tarafına iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davanın niteliği gereği zorunlu arabuluculuğa tabi olduğunu, arabuluculuk tutanağının davacı tarafın sunamadığını zira arabulucuya başvurmadan davayı açtığını, menfi tespit davalarında arabuluculuğun zorunlu dava şartı olduğu, davacı hakkında tefecilik suçundan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma dosyalarında ifadelerinde davacının açıkça borcu ikrar ettiğini, protokolün davacının borcu ödemesi şartına bağlandığını, ancak ödemenin gerçekleşmediğini, davacının … Müdürlüğünün … sayılı icra dosyasına borcu ödemediği gibi protokol ile ikrar etmesine rağmen borçlunun ortağı olduğu … Yapı Sanayi ve Ticaret A.Ş. aleyhine açılan … Müdürlüğünün … esas sayılı dosyada takibe itiraz ettiğini, protokolün geçersiz hale geldiğini bildirmiş, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, davacı tarafından ciro edildiği bildirilen bono nedeni ile borçlu olmadığının tespiti, takibin iptali talebine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesinden sonra gelmek üzere 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı yasanın 20. ile 5/A maddesi eklenmiş olup bu maddeye göre Türk Ticaret Kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak düzenlenmiştir.
6325 sayılı Kanunun 18/A maddesine göre, ”(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.”
Davacı vekili dava dilekçesi ile menfi tesbit talepli davayı açmış ise de; dava dilekçesinden ve ekli belgelerden davacı vekili tarafından dava açılmadan önce arabulucuya başvuru yapılmadığı, arabulucuya başvuru yapıldığına yönelik herhangi bir bilgi-belge sunulmadığı, zorunlu arabuluculuk başvuru yoluna gidilmeksizin davanın ikame edildiği ve Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin içtihadını sunarak menfi tesbit davası yönünden arabuluculuğa başvuru aranmaması gerektiğini belirterek ara karardan dönülmesi talep edilmiştir.
Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nın 72.maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Dolayısıyla davanın konusu yine bir alacağın varlığı/yokluğu noktasında toplanmaktadır.
Menfi tespit davasında öncelikli olarak bir alacağın varlığı tartışılmakta olup, alacaklının dava açarken arabulucuya başvurma dava şartına tabi tutulması ancak aynı konu ve alacakla ilgili borçlunun açabileceği menfi tespit davasının arabuluculuğa başvurma dava şartına tabi tutulmaması hak arama yönünden eşitsizliğe yol açacağı gibi dava türü olarak bir ayrımın gözetilmesi de arabuluculuk dava şartının özüne aykırı olacaktır. Genel gerekçe ve madde gerekçesinde dava türüne göre bir ayrıma işaret etmediği, sonucuna ulaşılmıştır.
6201 sayılı Türk Ticaret Kanunun 5/A maddesinin 1. fıkrası ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk kanununa 7155 sayılı yasanın 23. Maddesi ile eklenen 18/A-2 maddesi gereğince bu husus mahkememiz açısından özel dava şartı olduğu ve menfi tespit davalarında da bu hususun aranması gerektiği kanaatine varılmış, dava dosyamızda dava şartının gerçekleşmediği anlaşıldığından HMK’nın 114 ve 115. maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan davanın reddine, dair aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının arabuluculuk yoluna başvurmaksızın açıldığından 6201 sayılı Türk Ticaret Kanunun 5/A maddesinin 1. fıkrası, HMK 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE,
2-Alınması gerekli 59,30-TL.harçtan başlangıçta peşin alınan 142.955,76TL.harcın mahsubu ile bakiye 142.896,46 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibarıyla geçerli AÜT 7/2 maddesi gereğince 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-HMK 333 maddesi gereğince yatırılan gider avansından kalanın karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İlişkin, taraf vekillerinin yokluğunda dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu verilen karar tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/03/2021

Başkan …
E-imzalı.
Üye …
E-imzalı.
Üye …
E-imzalı.
Katip …
E-imzalı.