Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/651 Esas – 2022/389
T.C.
ANKARA
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/651
KARAR NO : 2022/389
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
HAKİM : …
KATİP :…
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI :…
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 02/11/2021
KARAR TARİHİ : 20/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı idareye bağlı … Müdürlüğü ile davalı arasında hizmet alım sözleşmesinin mevcut olduğunu, davalı firma işçilerinden …’ın işçilik alacaklarının tahsili amacıyla … E. sayılı dosyasında dava açtığını, yapılan yargılama sonucunda dava konusu edilen işçilik alacaklarının ödenmesine karar verildiğini, anılan kararın … E. sayılı dosyası ile icraya konulduğunu ve davacı tarafından 17.04.2018 tarihinde 28.588,45 TL ödeme yapıldığını, söz konusu ödemenin dava dışı işçinin işvereni olan firmalardan tahsili için … sayılı dosyasından dava açıldığını ancak davalı ….nin sehven davaya dahil edilmediğini,… sayılı dosyasında hükme esas alınan 28.05.2021 tarihli bilirkişi raporunda davalının sorumluluğuna düşen miktarın 11.295,35 TL olduğunun tespit edildiğini, davalının yapılan ödeme nedeniyle sorumlu olduğunu, davacı ile davalı arasında asıl işveren alt işveren ilişkisi olduğunu beyanla 11.295,35 TL’nin ödeme tarihi 17.04.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalıya dava dilekçesi tebliğ edilmesine rağmen davaya cevap vermemiştir.
H U K U K İ N İ T E L E N D İ R M E – G E R E K Ç E :
Dava, asıl işveren davacı idarenin, davalı şirket tarafından çalıştırılan işçinin açmış olduğu dava sonrasında ödemek zorunda kaldığı miktarın rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; Davalı yüklenici firmanın işçilik alacaklarından sorumlu olup olmadığı, rücu şartlarının oluşup oluşmadığı, alacak miktarı, faiz oranı ve miktarının ne olduğu noktalarında toplanmaktadır.
Dava, taraflar arasında imzalanan hizmet alım sözleşmesinden kaynaklı hak ediş ödemesi istemine ilişkin olup Borçlar Kanununda özel hüküm bulunmamaktadır. Bu durumda hem 818 sayılı Türk Borçlar Kanunu 125.maddesinde hem de 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 146.maddesi uyarınca, kanunda aksine hüküm bulunmadığı sürece her alacak 10 yıllık zamanaşımına tabi olup ödeme tarihine göre zamanaşımı dolmadığından davalının zamanaşımı itirazı reddedilmiştir.
Dava dosyasına taraflar arasında akdedilmiş hizmet sözleşmesi, İş Mahkemesi dosyası, İcra dosyası, davacının ödeme belgeleri ve diğer belgeler getirtilmiş, HMK nın 266. Maddesi gereğince bilirkişi raporu alınmıştır.
…. sayılı dosyasında dava dışı işçi … tarafından açılan davada işçilik alacaklarına hükmedilmiş karar … İlamı ile onanarak kesinleşmiştir.
HMK nın 266. Maddesi gereğince alınan bilirkişi raporu aldırılmıştır.
19/04/2022 tarihli hesap bilirkişi …’dan aldırılan bilirkişi raporunda özetle; “Davacı 17.04.2018 tarihinde 28.588,45 TL ödeme yapmıştır. Takip toplamında belirlenen işçilik alacakları düşüldüğünde yapılan ödemeden kalan bakiye 6.852,04 TL’nin toplam alacağın faiz ve fer’ileri ile yargılama gideri olduğu anlaşılmıştır.
Yukarıdaki tabloda belirtildiği üzere davalının toplamdaki sorumluluk oranı 9634,98 olduğuna göre davalı şirket faiz ve feri’lerden de bu oranda sorumlu olacaktır. Buna göre;
Hesap Formülü : Ödenen tutar -İşçilik Alacakları Toplamı = Bakiye Alacak
¸Davalının sorumlu Olduğu Toplam Tutar : 10.001,44 TL (7.634,31 + 2.397,13),
İşçilik alacaklarına ilişkin davalının sorumluluğun kapsamı konusunda takdir ve değerlendirme Sayın Mahkemenize ait olmak üzere;
Davalıya İsabet Eden Yargılama Gideri Tutarı
¸ ¸
Tam sorumluluk ilkesinin kabulü halinde davacının aşağıdaki tabloda belirtilen miktarda rücu talebinde bulunabileceği hesaplandığı” rapor edilmiştir.
Dava konusu olayda da, davacı ile davalı arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl (üst) işveren, davalı (alt) işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, davalı (alt) işverenle birlikte müteselsilen sorumludur. Burada Kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle (dava dışı işçiye karşı) müseselsilen sorumludurlar.
İç ilişkide (alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki ilişkide) ise, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda taraflar kendi aralarında sözleşme yapabilirler. Nitekim, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın 146. maddesinde düzenlenen, “Borcun mahiyetinden hilafı istidlal olunmadıkça, müteselsil borçlulardan her biri alacaklıya yapılan tediyeden birbirine müsavi birer hisseyi üzerlerine almaya mecburdur. Hissesinden fazla tediyede bulunan, fazla ödeme ile diğerlerine rücu hakkını kazanır.”
Müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği kabul edilmelidir. ….K. sayılı ilamları da bu yöndedir.
Dosya içerisinde toplanan tüm deliller, icra dosyası, iş mahkemesi kararı, taraflar arasında kurulan sözleşme örneği, bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriğine göre, dava dışı işçinin davalı şirkette işçi olarak çalıştığı, sözleşme ve teknik şartnameye göre davalının yüklenici olarak işçilik alacaklarından sorumlu olduğu, mahkeme ilamına dayalı olarak yapılan icra takibi sonrasında yapılan ödemelerin bilirkişi raporundaki miktarlarla sınırlı olacak şekilde ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile rücuen tahsili gerektiği kabul edilerek, rücu davalarının niteliği gereği müteselsil sorumlulukta ödeyenin diğerini temerrüde düşürmesi gerekmediğinden ödeme tarihinden itibaren avans faizine (taraflar tacir) hükmedilmiştir.
Bu ilkeler çerçevesinde mahkememizce alınan bilirkişi raporu detaylı, gerekçeli ve dosya içerisindeki mevcut delillerle uyumlu görüldüğünden hükme esas alınabilir mahiyette görülmüş rapor doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, açıklanan gerekçelerle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1)Davacının davasının KISMEN KABULÜNE,
10.001,44TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2) Dava açılışında alınan 192,90 TL peşin harcın alınması gereken 683,20 TL harçtan düşülmesi ile bakyie 490,30 TL harcın DAVALIDAN ALINARAK HAZİNEYE GELİR KAYDEDİLMESİNE,
3) 6102 sayılı … 5/A ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-13. maddesi uyarınca alınması gereken 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin, 151,21 TL’sinin DAVACIDAN ; 1.168,79 TL’sinin DAVALIDAN ALINARAK HAZİNEYE GELİR KAYDEDİLMESİNE,
4) (a) Dava açılışında alınan 192,90 TL peşin harcın yargılama gideri olarak kabulü ile DAVALIDAN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE,
(b) Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu 59,30 TL başvurma harcı, 750,00 TL bilirkişi ücreti, 24,00 TL posta gideri, olmak üzere toplam 833,30 TL yargılama giderinden davanın kabul oranı dikkate alınmak suretiyle 737,84 TL’sinin DAVALIDAN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE,
5) Davacının yargılamada vekil ile temsil edildiği anlaşıldığından yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin DAVALIDAN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE,
6) Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider ve delil avansının HMK’nin 333. maddesi uyarınca karar kesinleştikten sonra Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi dikkate alınarak YATIRANLARA İADESİNE,
İlişkin, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda verilen karar tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde ….Mahkemesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.20/05/2022
Katip …
Hakim …
“Bu Evrak 5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre UYAP Sistemi Üzerinden Elektronik Olarak İmzalanmıştır.”