Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN MAHKEMEMİZCE VERİLEN KARAR
ESAS NO : 2021/596 Esas
KARAR NO : 2021/871
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … -…
DAVALI : … – … …
VEKİLİ : Av. … – ….
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/10/2021
KARAR TARİHİ : 25/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, İnşaat sektöründe faaliyet gösteren … İnşaat ile marangoz olarak çalışan müvekkili … Ada Parselde bulunan inşaatın kapı dolap imalat ve montajının 125,000,00 TL karşılığında yapılması hususunda anlaştıklarını, tarafların imzalamış olduğu 15/12/2016 tarihli sözleşmede birim fiyatlar ve ödeme şartları belirtildiği, davacının sözleşme de belirtilen, üstlenmiş olduğu işleri süresinde tamamlayarak teslim ettiğimi, işlerin bitiminde taraflarca kararlaştırılan bedelin davacıya ödenmediğini, Ankara …. Dairesi 2019/16031 Esas numaralı dosyası ile ilamsız icra yoluyla takip başlatıldığını, ödeme emrine, borca faiz oranına, faize, işlemiş faize ve takibin tiim ferilerine borçlu tarafından itiraz edildiğini ve takibin durdurulduğunu belirterek davalı adına kayıtlı menkul ve gayrimenkullerin satışını yapma ve kaçırma ihtimali olduğundan öncelikle teminatsız olarak davalının menkul ve gayrimenkul malları ile 3. şahıslardaki her türlü doğmuş ve doğacak hak ve alacaklarından (fazlaya ve hatadan doğacak her türlü hakları saklı kalmak kaydı ile) 167.895,55 TL lik kısmının ihtiyaten haczine, davalının Ankara … Dairesi 2019/16031 esas numaralı icra dosyasına yapmış olduğu haksız ve dayanaksız itirazın iptaline ve icra takibinin devamına, davalının İİK 67 maddesinin 2. Fıkrasınca %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, vekalet ücreti ve dava masraflarının karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi dava ve talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı ile davalı arasında 15.12.2016 tarihinde sözleşme yapıldığını, davacının sözleşme gereğini yerine getirmediğini, davacı sözleşme gereği yapması gereken işleri yapmaması üzerine, davalının defalarca sözlü uyarılarına rağmen davacının, davalının telefonlarına dahi çıkmadığını, davalının yapımını üstlendiği 23956 ada 8 parseldeki arsada kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile yapımını üslendiğini ve inşaatı tamamlayıp teslim etmesinin süreye bağlandığını, davalının arsa sahiplerine karşı temerrüde düşmemek için davacı ile yapılan sözleşmeden vazgeçerek, aynı işleri… İnş. Taah. Emk. Nak. Oto. Gıda San. Tic. Ltd. Şti. ile anlaşarak bu firmaya yaptırdığını, davacının iddiaları soyut, yasal hiçbir delile dayanmadığını, davacının mal teslimi ile ilgili irsaliye ve faturalarını dosyaya ibraz etmediğini, davacının sözleşme konusu yaptığı işleri belgelendirmesi gerektiğini, davacı taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının itirazın iptali için ön görülen 1 yıllık dava açma süresinde dava açılmadığını, bu nedenle davanın hak düşürücü süre yönünde de reddi gerektiğini bildirmiş, davanın reddine, Ankara … Müdürlüğünün 2019/16031 Esas sayılı takibin iptaline, davacı aleyhine % 20 den aşağı olamamak üzere tazminata hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklı alacağı nedeniyle davacı tarafça başlatılan icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın iptali isteminden ibarettir. (İİK md. 67)
Ankara … Dairesinin 2019/16031 Esas Sayılı icra dosyasının tetkikinde davacı tarafından davalı aleyhine 12.12.2019 tarihinde yapılan icra takibinde 125.000,00 TL asıl alacak, 42.895,55 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 167.895,55 TL alacağın talep edildiği, ödeme emrinin davalı …’a 07/12/2020 tarihinde tebliğ edildiği, bu davalının 08/12/2020 tarihinde yasal süre içine borca ve faize itiraz ettiği, takibin durduğu davacının 1 yıllık hak düşürücü süre içinde itirazın iptali davası açtığı görülmüştür.
Öncelikle mahkememizce 6102 s. TKK 4, 5 maddeleri uyarınca öncelikle uyuşmazlık konusunun ticari dava niteliğinde olup olmadığı ve Asliye Ticaret Mahkemesinin bu davaya görevli olup olmadığının mahkemece tespit edilmesi gerekir.
6102 s. TTK m. 5/1’de yapılan düzenlemede, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir. Bu nedenle kanun koyucu yapılan düzenleme ile ticari işlerle ilgili bütün davaları değil sadece uzmanlık gerektiren ve kanunda açıkça gösterilen hususlardan kaynaklanan uyuşmazlıklarda ticaret mahkemesinin görevli olacağını kabul etmiştir.
Ticari davalar; mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletme ile ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplanmaktadır. Doktrindeki yerleşik uygulama bu yöndedir.
A- Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartları aranmaz. Uyuşmazlık konusunun 6102 s. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
B- Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK 4/1. maddesinde yapılan düzenlemeye göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Kanunda yapılan bu düzenleme uyarınca bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir.
6102 sayılı TTK 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Bu nedenle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusundaki işin ticari iş niteliğinde olması bunun aynı zamanda ticari dava sayılmasını gerektirmez.
C-Taraflardan sadece birinin ticari işletmesi ile ilgili olması durumunda ticari dava kabul edilen davalar kanunda açıkça düzenlenmiştir. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6102 s. TTK 5. maddesi uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülerek karara bağlanır. Aynı düzenleme uyarınca, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki, mülga 6762 s. TTK’dan farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 s. HMK m. 1 uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6102 s. TTK m. 5/4’de düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemeleri’ne açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması, Asliye Ticaret Mahkemesi’ne görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Bu nedenle yargı çevresinde Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için Asliye Hukuk Mahkemesi’ne genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin esasının görülmesi gerekir. Buna karşılık, kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ticari olmayan bir davayı Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görmüş olması açıkça bozmayı gerektiren bir usule aykırılık hali oluşturur.
Mahkemelerin görevi, ancak kanunla (6100 s. HMK m.1) düzenlenir. Görev ilişkin kurallar kamu düzenindendir. Bu nedenle yargılamanın her aşamasında mahkeme tarafından re’sen nazara alınması gerekir (HMK 20,114,115). Görev konusunda taraflar için kazanılmış hak doğmaz ve yeni bir Kanunla kabul edilen görev kuralları kanunda aksine düzenleme yapılmadığı sürece geçmişe de etkilidir (HGK 14.04.2004 tarih 2004/19-218 Esas 2004/221 sayılı kararı).
Dosya içerisinde toplanan tüm deliller ve diğer belgelerin incelenmesinde; somut olayda, taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklı davacının alacağının tahsili amacıyla davalı aleyhine başlattığı ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, … ve vergi dairesi yazı cevabına göre taraflardan bilanço esasına göre defter tutan davalının gerçek kişi tacir sıfatının bulunduğu, mahkememizce ilgili vergi dairesi ve …’ya yazılan yazı cevaplarına göre davacının ise tacir kaydının bulunmadığı, bilanço usulüne göre defter tutmadığından işletme hesabına göre defter tutmakla mükellef davacının ise tacir olarak kabul edilmeyeceği, bu nedenle davaya bakma görevinin mahkememizin görev alanına girmediği, eldeki davanın mutlak ve nispi ticari davalardan olmadığı, uyuşmazlığın genel mahkemenin görev alanında kaldığı anlaşılmakla açılan bu davada Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu anlaşıldığından mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, süresinde ve istek halinde dosyanın HMK 1, 20 maddeleri uyarınca, görevli ve yetkili Ankara Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-1-DAVANIN MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİ NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili ANKARA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Yargılama giderlerinin görevli ve yetkili mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE,
4-6100 sayılı yasanın 20/1 maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra 2 haftalık süre içerisinde taraflarca dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesi için talepte bulunulmadığı taktirde, mahkememizce re’sen davanın açılmamış sayılacağına karar VERİLECEĞİNE,
İlişkin, taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/11/2021
Katip …
E-imzalı.
Hakim …
E-imzalı.