Emsal Mahkeme Kararı Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/387 E. 2022/30 K. 21.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/387 Esas – 2022/30
T.C.

12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/387
KARAR NO : 2022/30

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

HAKİM :…..
KATİP :….

DAVACILAR :…..
DAVALI : …..
DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Menfi Tespit)
DAVA TARİHİ : 05/02/2021
KARAR TARİHİ : 21/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Menfi Tespit) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı …’nun yaklaşık son 12 yıllık süreçte ticari faaliyetlerinin zorunlu kılması nedeniyle … Ltd. Şti. yetkilisi sıfatıyla “genel kredi sözleşmesi , kredi kartı sözleşmesi ve KGF kredi sözleşmesine” istinaden devlet bankası olan …’tan 1.400.000,00 TL tutarında kredi kullandıığını, Davalı … ile davacı … Ltd. Şti. arasında genel kredi sözleşmesi ticari kredi ve kredi kartı temel ilişkisi kurulduğunu, davacı … ile kendi şirketi olan … şirketine tahsis edilen kredilere şahsi kefalet ilişkisi kurulduğunu, ayrıca 3. kişi …’e tahsis edilen kredilere şahsi kefalet ilişkisi kurulduğunu, eşinin rızasının alınmadığını, …’ın verdiği krediler karşılığında davacıların içinde bulunduğu ekonomik durumdan faydalanarak gereğinden fazla hukuki güvence aldığını, …’nun şahsi müşterek müteselsil kefaletini aldığını, taşınmazlarının üzerine teminat ipoteği koyduğunu, …’nun kardeşi…’nun şahsi kefaletini aldığını ve onunda taşınmazlarının üzerine teminat ipoteği koyduğunu, üçüncü kişi durumundaki …’inde taşınmazlarının üzerine teminat ipoteği koyduğunu, davacıların imzalamak zorunda kaldığı miktar kısmı boş olan bir teminat senedi aldığını, yine bu süreç içerisinde davacı …’nun kendisi gibi ticaretle uğraşan …’in ( TC 23725980624 ) …’tan kullandığı kredi için şahsi kefaletini koyduğunu ve borcun ödenmemesi üzerine gereğini yerine getirerek tüm borcu ( 1.100.000,00 TL ) Halkbankasına eksiksiz ödediğini, böylece asıl borçlu …’in bankaya verdiği teminat niteliğindeki ipotekli taşınmazların yasal halefi olarak yeni sahibi olduğunu, ancak borç ödenmiş olmasına rağmen davalının kanunun emredici hükmüne açıkça aykırı olarak ( BK 592 ve 596 maddeleri ) bu ipotekli taşınmazları yeni yasal sahibi olan davacı …’na vermekten imtina ettiğini, T.C. Halkbankasının hali hazırda davacı …’na ödemesi gereken 1.100.000,00 TL borcu var olduğunu, Davacı …’nun kullandığı 1.400.000,00 TL ( bir milyon dört yüz bin ) krediyi bu süreçte gerek beş kez tekrarlanan “yeniden yapılandırma adı altında borcu sürekli katlayan işlemlerle” gerekse “faizlerle” birlikte toplam 12.000.000,00 TL ( on iki milyon ) olarak geri ödemek zorunda kaldığını, Yargıtay HGK kararına göre bankaların borçluların borcunu artırmak suretiyle “yeniden yapılandırma” işlemleri yapmasının ticari ahlaka ve hukuka aykırı –geçersiz kabul edildiğini, davalının haksız tahsil ettiği ödemeler sebebiyle açıkça davacı …’nun iflasına neden olduğunu, davalının … … İcra Dairesinin 2020/31037 E sayılı dosyasında kendi yasal edimi gereği ödenmiş borcun karşılığı ipotekli taşınmazları veya bedelini davacı …’na vermediği gibi … Gayrimenkul Satış İcra Müdürlüğünün 2020/1620 E sayılı dosyasında üçüncü kişi …’in ipoteklerinin satışını talep ettiğini, …’na borcunu noter ihtarına rağmen yerine getirmeyen davalı bankanın aynı kişiden alacağını istediğini, davalı bankanın bir yandan … … İcra Müdürlüğünün 2020/31037 esas sayılı dosyası ile bedelsiz kambiyo senedine dayalı takip başlatırken diğer yandan … Gayrımenkul Satış İcra Müdürlüğünün 2020/1620 esas sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi talepli ilamlı icra takibi başlattığını, davalı bankanın 25/09/2019 tarihinde ilgililere hesap kat ihtarı keşide ve tebliğ etmesine rağmen 27/03/2020 tarihinde 4. Kez yapılandırma yaparak davacıların sorumluluğunu haksız suretle arttırdığını, davacılar tarafından bu yapılandırmaya uygun olarak dava tarihine kadar 500.000,00 TL ödeme yapıldığı halde davacıların takip tarihi itibariyle muaccel veya toplam borç miktarı belirsiz olup hesap kat ihtarı keşide ve tebliğ gerekirken yapılmadığına, bu davanın takibe itiraz niteliğinde olduğunu, davalının yıllık %57 gibi çok fahiş ve Merkez Bankası uygulamasına aykırı temerrüt faizi uyguladığını, oysa 27/03/2020 deki yapılandırmadan sonra yasal zorunluluğa rağmen hesap kat ve temerrüt ihtarı yapılmadığını, temel ilişkinin tamamı bakımından temerrüt faizi uygulanamayacağını, bankanın 25/09/2019 tarihli hesap kat ihtarının ise tüm davacılara usulsüz olarak tebliğ edildiğini, bu tebligattan ilk defa eldeki takiple haberdar olduklarını, … ile davacılar arasındaki temel borç ilişkisinin kaynağını oluşturan “kredi sözleşmeleri, banka hesap kayıtları, yapılandırma dökümanları, ödeme dekontları, hesap extreleri” üzerinde basit bir bilirkişi incelemesi ile davacıların hiçbir borcu olmadığının ortaya çıkacağını ileri sürerek HMK 107. Madde anlamında belirsiz alacak davası olarak davanın kabulü ile davalı banka ile … şirketi ve … yönünden muarazanın men’i , menfi tespit ve temel ilişkinin tasfiyesi ile takibin iptalinin davalı banka ile şahsen kefil… yönünden “eş rızası”nın alınmamış olması nedeni ile menfi tespit talebinin kabulü ile ile bu davacı yönünden takibin iptalini, davalı banka ile davacı … yönünden 25.03.2020 tarihli yapılandırmadan sonra hesap kat ihtarı keşide ve tebliğ edilmemiş olması nedeni ile … Gayrimenkul İcra Md.nün 2020/ 1620 E.s.lı takibinin iptali – Menfi tespit ve ipoteğin fekki kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacının birden fazla talep ve dava çeşidini tek bir dava dilekçesi ile görevsiz mahkemede açtığını, davacı borçlular aleyhine başlatılan takiplerin usul ve yasaya uygun olduğunu, ihtarname keşidesine rağmen borcun ihtarnamede öngörülen süre içinde kapatılmaması üzerine, … Gayrimenkul İcra Müdürlüğünün 2020/1620 E. Sayılı dosya ile asıl borçlu ve ipotek verene karşı ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla, bu takiple eş zamanlı olarak ihtiyati haciz kararı alınmak ve takiplere tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla ibaresi konulmak suretiyle kefil…’ya karşı … … İcra Müdürlüğünün 2020/31034 sayılı dosya ile takip başlatıldığını, davacıların iddia ettiği gibi banka tarafından miktar kısmı boş olan teminat senedi alınmadığını, davacıların … ile ilgili iddialarının bu davanın konusu olmayıp dava dışı 3. Kişi ile alakalı farklı bir davanın konusu olduğunu, davacı …’nun dava dışı 3. kişinin borcunu kısmen ödeyen 3. kişinin halefiyetinden söz edilebilmesi için ifadan önce borçlu tarafından bu hususun alacaklıya bildirilmesi gerektiğini, bankaya böyle bir bildirim yapılmadığını, bu anlamda müvekkili bankanın herhangi bir temlik sözleşmesi mükellefiyeti bulunmadığını, davacının bu ödemelere ilişkin taleplerini asıl borçlu …’e karşı ileri sürebileceğini, menfi tespit davasına konu 1.400.000,00 TL tutarlı kredilerin … tarafından değil … şirketi tarafından kullanıldığını, borçluya kullandırılan kredilerin borçlunun temerrüdünden sonra ve borçlunun talebiyle yapılandırılmış olup temerrüt faiz oranı yerine uygun bir faiz oranından yeniden vadelendirilmek suretiyle borçlunun lehine işlem yapıldığını, buna rağmen taksitler ödenmemiş olup, borçlunun kusuruyla ihtarname ve temerrüt hükümlerine geri dönüldüğünü, davacı yanın kendi dosyası dışındaki diğer iddiaların gerçek dışı olup bu davada dinlenilmesinin mümkün olmadığını, banka tarafından başlatılan kambiyo senedine dayalı icra takibinde dayanak senedin teminat senedi olmayıp aksini ispat yükünün davacıda olduğunu, bu iddianın menfi tespit davasıyla ilgisi bulunmadığını, ipotekli takibe itiraz davası diye bir dava türü bulunmadığı gibi ipotekli takibin şikayet yoluyla iptali davasında yetkili ve görevli mahkemenin İcra hukuk Mahkemesi olduğunu, ayrıca davacının ipotekli takibe ilişkin iptal talebinin zamanaşımına uğradığını, kat ihtarının ilgililere usulüne aykırı olarak tebliğ edildiği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, 25/09/2019 tarihli hesap kat ihtarının borçlu ve kefillerin bilinen tüm adreslerine tebliğe çıkarılmış olup usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığını, Kenan Eroğlu’nun kredi sözleşmelerine kefil sıfatıyla imza attığı tarihte asıl kredi borçlusunun ortağı olup ayrıca 19/02/2013 tarihli sözleşmede eş muvafakatı bulunduğunu bildirip davanın reddini savunmuş, davalılardan %20 kötü niyet tazminatı talep etmiştir.
H U K U K İ N İ T E L E N D İ R M E – G E R E K Ç E :
Dava, muarazanın men’i, takibin iptali, menfi tespit, istirdat ve tazminat isteklerine ilişkindir.
Davacılar, davayı HMK 107.madde anlamında belirsiz alacak davası olarak açtıklarını bildirerek dava değerini 100.000,00-TL göstermişlerdir.
Mahkememizce, 19.11.2021 tarihli celsede davacı vekiline dava dilekçesindeki taleplerini açıklaması, hangi genel kredi sözleşmelerine dayanarak, ne kadar borç için borçlu olmadıklarının açıkça bildirilmesi ve bildirilen miktar üzerinden harcın tamamlanması için 2 haftalık kesin süre verilmiş, davacı vekili kesin süre içinde verdiği dilekçe ile, muarazanın men’i talebinin para ile ölçülebilir dava değeri olmadığından başvurma harcı yatırmadığını, menfi tespit talebine yönelik K 900 313, K 900 362 ve 808 413 86 nolu genel kredi sözleşmelerinden kaynaklı borçlarının bulunmadığının tespitini istediklerini, fakat bu aşamada harcını ödeyemediklerinden her bir sözleşme için dava değerini 50.000,00’şer bin lira olarak bildirdiklerini, istirdat talebi yönünden 1.100.000,00-TLnın tamamının istirdatını istediklerini, fakat istirdatı gereken tutarın harcını bu aşamada ödeyemediklerinden dava değerini 50.000,00-TL olarak gösterdiklerini, tazminat talebi yönünden de dava değerini 50.000,00-TL olarak gösterdiklerini, sonuç olarak tüm dava değerini 250.000,00-TL’ya artırarak 250.000,00-TL üzerinden dava harcını tamamlamıştır.
Dosyanın incelenmesinde; dvacı …’ nun davalı Bankayka 3. Kişi …’in kredi borçlarını ödemesi nedeniyle bankanın davacı …’ na 1.100.000,00 TL borcu bulunduğu, bu bedelin istirdatının istendiği, yine davacı …’ nun muarazanın men’i tespit ve temel ilişkinin tasfiyesi ile takibin iptalini istediği … … İcra Dairesinin 2020/31037 Esas sayılı dosyasında takip miktarının 5.000.000,00 TL olduğu, davacıların ise davayı belirsiz alacak davası olarak açtıkları ve dava değerini 100.000,00 TL olarak gösterdikleri, eksik harcı ikmal için verilen kesin süre de ise dava değerini 150.000,00 TL daha arttırarak toplamda 250.000,00 TL’ ye çıkardıkları anlaşıldı.

6100 sayılı HMK’nın 107/1 maddesi uyarınca; “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.
Anılan Yasa hükmünden de açıkça anlaşılacağı üzere belirsiz alacak davası açılabilmesi için talep edilebilecek miktar veya değerin tam veya kesin olarak saptanmasının objektif olarak olanaksız olması gerekir. Talep edilebilecek miktar veya değer biliniyorsa veya tespit edilebiliyorsa ya da tespitine yarar kriterler mevcut ise, o takdirde belirsiz alacak davasının hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekir. Ne var ki, 6100 sayılı HMK’nun 115/2 maddesine göre, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için mahkeme kesin süre verir, bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse, davayı dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddeder.

Somut olayda, sözü edilen dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün olduğundan ve davacı vekili dava dilekçesinde müvekkilinin uğramış olduğu maddi zararın miktarını açıkça belirtmiş bulunduğundan davasını tam dava olarak sürdürmesi ve uğradığını iddia ettiği zararın tümü yönünden eksik peşin harcı tamamlaması için HMK’nın 115/2. maddesi uyarınca kendisine kesin süre verilmiş, fakat verilen süre içerisinde yine dava değerini eksik bildirerek, açıkladıkları dava değeri üzerinden eksik harcı ikmal etmemiştir. Bu durumda yukarıda yazılan yasa maddesine göre davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1)Davacıların davasının DAVA ŞARTI YOKLUĞU NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2) Dava açılışında alınan 1.707,75 TL peşin harç ile yargılama esnasında yatırılan 2.561,63 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 4.269,38TL harcın, alınması gereken 80,70 TL harçtan düşülmesi ile bakiye 4.188,68 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde YATIRANA İADESİNE,
3) Davalının yargılamada vekil ile temsil edildiği anlaşıldığından yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin DAVACIDAN ALINARAK DAVALIYA VERİLMESİNE,
4) Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin KENDİ ÜZERİNE BIRAKILMASINA,
5) Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider ve delil avansının HMK’nin 333. maddesi uyarınca karar kesinleştikten sonra Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi dikkate alınarak YATIRANLARA İADESİNE,
İlişkin, taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/01/2022

Katip ….

Hakim….