Emsal Mahkeme Kararı Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/341 E. 2021/438 K. 16.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
ESAS NO : 2021/341 Esas
KARAR NO : 2021/438 Karar

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/06/2021
KARAR TARİHİ : 15/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TALEP :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının Ankara … şubesinden …şubesindeki … nolu …’ nun hesabına yaptığı 17/03/2021 tarihli havale işleminde talimatı gereği bankanın da kabulü ile saptanan 18/03/2021 valör tarihine riayet edilmeyip ihlal edildiğini, valör tarihinden önce işleminin henüz hukuki değer ve yürürlük kazanmamışken yetki sınırı aşılarak 17/03/2021 tarihinde havale edilen paranın transferine, şüpheli havale alıcısı tarafından kaçırılmasına imkan ve fırsat verildiğini, şikayeti üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının kararı ile havalenin yapıldığı şüpheli hesabına havale olunan para üzerine 18/03/2021 tarihinde konulan blokenin sonuçsuz kalması kusuru ile sebebiyet veren ve bunun sonucunda da zarara neden olan davalının, şimdilik 30.000,00 TL zararının temerrüt tarihi 12/04/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tazminen tahsiline, yargılama giderleri ve ile ileride tutacağı vekil için vekalet ücretinin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, davacının davalı bankaya ait banka hesabından bilgisi ve izni dışında valör tarihinden önce havale işlemi yapılması suretiyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Mahkememizce öncelikle incelenmesi gerekli husus mahkememizin görevli olup olmadığı noktasındadır.
Bilindiği üzere 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/k bendinde, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi “tüketici”, 3/ı bendinde ise mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem “tüketici işlemi” olarak tanımlanmıştır. Tüketici işleminden kaynaklanan uyuşmazlığın veya sözleşmenin TTK’nun 4 ve 5.madde hükümleri kapsamında kalan kanunda özel olarak düzenlenen ve ticari dava sayılan bir sözleşmeden kaynaklanmasının herhangi bir önemi yoktur. Aynı kanunun 49.maddesinde; “Finansal hizmetler, her türlü banka hizmeti, kredi, sigorta, bireysel emeklilik, yatırım ve ödeme ile ilgili hizmetleri ifade eder” hükmüne yer verilmiştir. Aynı Kanunun 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir.
HMK’nın 1. maddesinde de görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda, davalı bankaya ait banka hesabından davacının bilgisi ve rızası dışında davacının bildirdiği valör tarihinden önce 200.000,00-TL havale edildiği ve bu paranın süresinden önce havale alıcısı hesap sahibinin kullanımına açarak kaçırılmasına imkan verdiğinden bahisle zararın tazmininin talep edildiği, işbu davanın açıldığı tarih itibariyle 6502 sayılı Kanun yürürlükte olup dava konusu davalı bankaya ait banka hesabının davacının özel amacı için açıldığı, davacının tacir olmadığı dikkate alındığında anılan Kanun uyarınca davacının tüketici, taraflar arasındaki banka hesabının açılmasına ilişkin bankacılık işlemi de tüketici işlemi sayılmakla davaya bakmakla tüketici mahkemesinin görevli olduğu (benzer konuda bkz. Ankara 21. BAM. 2018/649 esas ve 2018/510 karar sayılı 17/05/2018 tarihli ilamı), davacının ticari ve meslek amaçlı hareket etmediğinden tüketici sıfatına haiz bulunduğu, davacı ile davalı banka arasındaki iş bu tazminat davasının tüketici mahkemesinin görevi alanında kaldığı, belirtilen nedenlerle mahkememizin eldeki davaya bakmakla görevli olmadığından her ne kadar davacı tarafça arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediği anlaşılsa da öncelikli olarak incelenen görev konusundan kaynaklı dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİ NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili ANKARA NÖBETÇİ TÜKETİCİ Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Yargılama giderlerinin görevli ve yetkili mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE,
4-6100 sayılı yasanın 20/1 maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra 2 haftalık süre içerisinde taraflarca dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesi için talepte bulunulmadığı taktirde, mahkememizce re’sen davanın açılmamış sayılacağına karar VERİLECEĞİNE,

İlişkin, dosya üzerinde verilen karar tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.16/06/2021

Katip …
✍e-imzalıdır

Hakim …
✍e-imzalıdır