Emsal Mahkeme Kararı Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/281 E. 2022/162 K. 11.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/281 Esas – 2022/162
T.C.
ANKARA
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/281
KARAR NO : 2022/162

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

HAKİM :…
KATİP :…

DAVACI : …
DAVALI :…

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/05/2021
KARAR TARİHİ : 11/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; GSM şirketleriyle ile Davacı arasında Davacının verici istasyonlarının alt yapılarının kullanımına yönelik GSM protokolü imzalandığını ve Yönetim Kurulunca belirlenen ücret tarifesi uygulandığını, söz konusu protokoller çerçevesinde altyapı kullanımı, enerji tahsisi bedeli, işletme bakım ücreti ve enerji katkı payı ödendiğini (EK-1/a,b,c), Superonline İletişim Hizmetleri A.Ş. ( Davalı) ile de, verici istasyonlarına özel kuruluşlarca kurulacak telsiz röle sistemleri için altyapı tahsisi ve enerji kullanımı konusunda protokoller imzalandığını, bahse konu protokoller verici istasyonu bazında imzalanmakla birlikte, eki ücret tarifesi çerçevesinde belirlenen ve hesaplanan ücret aylık bazda tüm kullanım yapılan istasyonlar kapsamında total üzerinden hesaplandığını, bu kapsamda Davacının Muhasebe ve Finansman Dairesi Başkanlığı tarafından her ay için kullanımlara karşılık protokol ve eki tarife çerçevesinde hesaplanarak düzenlenen faturalar GSM firmalarına ve davalı firmaya gönderildiğini, 17/11/2020 tarih ve 31307 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7256 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile 3194 sayılı İmar Kanunu’na Ek Madde 9 ve Geçici Madde 24 eklendiğini, davalı firma; Ek Madde 9/7 fıkrası hükmünü gerekçe göstererek, 2021 yılına ait imza ettiği protokol ve eki ücret tarifesi gereğince hesaplanarak tahakkuk ettirilen ve faturalara konu edilen tutarların bir kısmını kabul etmeyerek, iade faturası gönderdiğini , Ancak Davacı ile davalı firma arasında imzalanan protokolün yer kullanımına ilişkin olmadığını, alt yapı kullanımı, enerji tahsisi bedeli, işletme bakım ücreti ve enerji katkı payına ilişkin olması nedeniyle, 3194 sayılı Kanun’un Ek Madde 9/7 fıkrasının uygulanmasının söz konusu olmadığını, 2021 yılına ilişkin ödenmeyerek iade edilen 120.031,00-TL (KDV Hariç)’in tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine bu davanın açıldığını ileri sürerek davalı firmanın 2021 yılına ait ödenmeyerek iade edilen 120.031,00-TL (KDV Hariç) tutarın vade tarihinden tahsil tarihlerine kadar işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama masrafları ve vekâlet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davaya konu taşınmazların Türkiye’de farklı illerde olduğunu, bu nedenle davada taşınmazların bulunduğu yer mahkemelerinin yetkili olduğunu, mahkemenin yetkisine itiraz ettiklerini, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun, Sulh hukuk mahkemelerinin görevi başlıklı 4. Maddesine istinaden anılan bu davada Sulh Hukuk Mahkemelerinin, kira sözleşmesinden kaynaklanan tüm davalara bakmakla görevli kılındığını, 17.11.2020 tarih ve 31307 Sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7256 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile İmar Kanunu’na Ek Madde 9 ve Geçici Madde 24 eklenmiş ve Resmî Gazete’de yayımlanma tarihi olan 17.11.2020 tarihi itibari ile yürürlüğe girdiğini, Davalı şirket haberleşmenin sağlanması faaliyetiyle kamu yararına hizmet etmekte olup kanun koyucunun bu sebeple sağladığı tüm düzenlemelere tabi olduğunu, davacı Kurumun 7256 sayılı kanunun’un Ek Madde 9’u yok sayarak belirlediği kira bedelleri normlar hiyerarşisine açıkça aykırı olduğunu, talep edilirliği bulunmadığını, İhtilaf konusu kira sözleşmelerine ilişkin artışın hukuki temeli gerekçelendirilemediğini, talep edilen alacak TRT’nin sebepsiz zengileşmesine sebep olacağını, davacı kurumun alacaklı olduğunu iddia ettiği bedeli işletilecek ticari avans faiz ile birlikte talep etmesi mesnetsiz olduğunu, dava konusu uyuşmazlığın temelinde, …ile davalı Şirket arasında elektronik haberleşme sistemleri sebebiyle yer kiralanmasına ilişkin akdedilen sözleşmeden kaynaklı kira alacağı olduğunu, kira sözleşmesinden kaynaklı alacak davasında davacının kurum olduğu (tacir olmadığı) ve dava konusu uyuşmazlık ile talep edilen bedelin ticari bir işe ve/veya işletmeye ilişkin olmadığı göz önüne alındığında kira alacağına avans faizi uygulanamayacağı aşikar olduğunu, bu husus açıkça hukuka ve içtihatlara aykırı olduğunu, Davayı ve dava konusu alacağı kabul anlamına gelmemek üzere, davaya konu edilen alacağa ticari avans faizi işletilmesinin mümkün olmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur.
H U K U K İ N İ T E L E N D İ R M E – G E R E K Ç E :
Dava, kira ilişkisine dayalı alacak istemine ilişkindir.
Ticaret Mahkemelerinin görev alanı 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/1. maddesinde “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” ifadesi ile ticari davalar ile sınırlandırılmıştır. Ticari davalar ise TTK’nın 4. maddesinde sayılmıştır. Buna göre 4/1. maddesinde nispi ticari davalar 4/1-a fıkrasından f fıkrasına kadar sayılan hususlar ise mutlak ticari davalar olarak sayılmıştır.
Bir davanın nispi ticari dava sayılması için TTK’nın 4/1. maddesi birinci fıkrasında belirtildiği gibi her iki tarafında tacir olduğu ve her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bir dava olması gerekmektedir.
Mutlak ticari davalar ise TTK’nın 4/1-a maddesinde her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanununda düzenlenen hususlar ile yine TTK’nın 4/1 f fıkrasına kadar sayılan yasalarda belirtilen davalar olarak sayılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile birlikte 5/3. maddesi gereği artık asliye hukuk mahkemeleri ile ticaret mahkemeleri arasında ki ilişki iş bölümü ilişkisinden çıkarak görev ilişkisi haline gelmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereği göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup hakim tarafından kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir.

Öncelikle mahkememizce 6102 s. TKK 4, 5 maddeleri uyarınca uyuşmazlık konusunun ticari dava niteliğinde olup olmadığı ve Asliye Ticaret Mahkemesinin bu davaya görevli olup olmadığının mahkemece tespit edilmesi gerekir.
6102 s. TTK m. 5/1’de yapılan düzenlemede, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir. Bu nedenle kanun koyucu yapılan düzenleme ile ticari işlerle ilgili bütün davaları değil sadece uzmanlık gerektiren ve kanunda açıkça gösterilen hususlardan kaynaklanan uyuşmazlıklarda ticaret mahkemesinin görevli olacağını kabul etmiştir.
Ticari davalar; mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletme ile ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplanmaktadır. Doktrindeki yerleşik uygulama bu yöndedir.
A- Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartları aranmaz. Uyuşmazlık konusunun 6102 s. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
B- Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK 4/1. maddesinde yapılan düzenlemeye göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Kanunda yapılan bu düzenleme uyarınca bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir.
6102 sayılı TTK 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Bu nedenle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusundaki işin ticari iş niteliğinde olması bunun aynı zamanda ticari dava sayılmasını gerektirmez.
C-Taraflardan sadece birinin ticari işletmesi ile ilgili olması durumunda ticari dava kabul edilen davalar kanunda açıkça düzenlenmiştir. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6102 s. TTK 5. maddesi uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülerek karara bağlanır. Aynı düzenleme uyarınca, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki, mülga 6762 s. TTK’dan farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 s. HMK m. 1 uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6102 s. TTK m. 5/4’de düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemeleri’ne açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması, Asliye Ticaret Mahkemesi’ne görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Bu nedenle yargı çevresinde Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için Asliye Hukuk Mahkemesi’ne genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin esasının görülmesi gerekir. Buna karşılık, kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ticari olmayan bir davayı Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görmüş olması açıkça bozmayı gerektiren bir usule aykırılık hali oluşturur.
Mahkemelerin görevi, ancak kanunla (6100 s. HMK m.1) düzenlenir. Görev ilişkin kurallar kamu düzenindendir. Bu nedenle yargılamanın her aşamasında mahkeme tarafından re’sen nazara alınması gerekir (HMK 20,114,115). Görev konusunda taraflar için kazanılmış hak doğmaz ve yeni bir Kanunla kabul edilen görev kuralları kanunda aksine düzenleme yapılmadığı sürece geçmişe de etkilidir (HGK 14.04.2004 tarih 2004/19-218 Esas 2004/221 sayılı kararı).
01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nun 4/1-a maddesine göre “Kiralanan taşınmazların, 09/06/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda ” Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir. Mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin kurallardan olup, yargılamanın her aşamasında istek üzerine, ya da re’sen gözetilmesi gerekir.
Somut olayda, davacı …Genel Müdürlüğü Tesislerinde GSM Sistemleri İçin Yer Tahsisine İlişkin Protokol kapsamında alt yapı kullanım bedelinin tahsilini talep etmiştir. Taraflar arasındaki kira ilişkisi olup, uyuşmazlık kira sözleşmesinden kaynaklandığına göre görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesidir. Mahkemece görevsizlik kararı verilmesi,
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİ NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili ANKARA NÖBETÇİ SULH HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Yargılama giderlerinin görevli ve yetkili mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE,
4-6100 sayılı yasanın 20/1 maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra 2 haftalık süre içerisinde taraflarca dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesi için talepte bulunulmadığı taktirde, mahkememizce re’sen davanın açılmamış sayılacağına karar VERİLECEĞİNE,

İlişkin, taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.11/03/2022

Katip …

Hakim …

“Bu Evrak 5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre UYAP Sistemi Üzerinden Elektronik Olarak İmzalanmıştır.”