Emsal Mahkeme Kararı Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/249 E. 2021/478 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/249 Esas – 2021/478
T. C.
A N K A R A
ASLİYE 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN MAHKEMEMİZCE VERİLEN KARAR

ESAS NO : 2021/249 Esas
KARAR NO : 2021/478 Karar

DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/04/2021
KARAR TARİHİ : 24/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin tarafından … Marka … Seri Numaralı,2016 İmal yılı olan balya makinesi alındığını, ancak söz konusu makine 15.09.2020 ve 29.09.2020 tarihinde olmak üzere iki kez arızalandığını, müvekkili şirketin yonca balyalama işi yaptıkları esnada makinenin piston kollarında çatlama olduğunu fark etmeleri ve sezon içerisinde olmaları nedeniyle onarım yapılarak çalışmaya devam ettiklerini, ancak 29.09.2020 tarihinde yine balyalama işi yapılırken balya makinesinden olağan dışı bir ses gelmiş ve makine aniden durduğunu çalışmadığını, sezonda çalışırken makinenin iki kez arızalanması müvekkili şirketin büyük zarara uğramasına yol açtığını, ekspertiz tarafından yapılan incelemede piston kollarının çatladığı, makineye ait semer bağlama grubunda bulunan 3 adet semer bağlama mekanizmasının kırılmak suretiyle hasarlandığı, bağlama mekanizmasına ait bıçak kolları, mekikler, makaralar, rulmanlar, mil yatakları, mekanizma motoru ve kaşık grubunun deformasyona uğradığı ve hasarlı parçaların onarım imkanının bulunmadığı ve yenileri ile değiştirilmesi gerektiği tespit edildiği, söz konusu balyalama makinesi 148473120 poliçe no ile … Sigorta Şirketi tarafından sigortalı olduğunu, zarar sigorta şirketi sorumluluğu kapsamında ödenmesi gerektiğini, ancak ekspertiz tarafından 2016 Model (imal yılı) olan makinenin poliçede 720.000,00 TL sigorta bedeli ile sigortalandığı oysa 2020 model (imal yılı) balya makinesinin satış bedelinin 1.678.948,00 TL olduğu gerekçesiyle eksik sigorta tenzili uygulandığını, 2016 Model bir makine için 2020 yılı sıfır yeni satış bedeli sigortalama yapılması haksız ve hukuka aykırı olduğu gibi eksik sigorta tenzilinin uygulanması mümkün olmadığını, müvekkilinin makinesinin sıfır makine fiyatı ile karşılaştırılarak eksik sigorta tenzili yapılması akla, mantığa, hukuka ve nesafet kurallarına açıkça aykırı olduğunu, dolayısıyla eksik sigorta mevcut olmayıp müvekkil zararı taraflar arasında düzenlenen poliçe kapsamında olduğunu, davalı sigorta poliçe hükümleri çerçevesinde gereğini yerine getirmediğini ve müvekkili şirketinin zarara uğradığını, müvekkilinin makinesinde 170.009,41 TL zararı olduğunu, ekspertiz raporunda belirlenen miktarın eksik sigorta tenzili yapılmadan müvekkiline ödenmesi gerektiğini, davalı sigorta şirketi tarafından müvekkile 26.577,89 TL olarak ödeme yapıldığını, fazlaya İlişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, davanın kabulü ile müvekkili şirketin 100.000 TL zararının dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; konusu, davacının ticari işletmesiyle ilgili sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat talebi olan işbu uyuşmazlık için tacir davacı tarafından, Genel Merkezi, … Kavacık/İstanbul adresinde bulunan tüzel kişi müvekkili şirket aleyhine açılan işbu davanın, İstanbul Anadolu Adalet Sarayı Asliye Ticaret Mahkemeleri nezdinde görülmesi gerekirken; Ankara Ticaret Mahkemesinde ikame edilmesi sebebiyle davanın usulden reddini gerektiğini, başvuruya konu hasara uğrayan balyalama makinesinin, müvekkili şirket tarafından 06/05/2020 – 06/05/2021 vadeli 148473120 no’lu Makina Kırılması Sigorta Poliçesi ile 720.000,00 TLlik azami teminat miktarı kapsamında sigorta örtüsü altına alındığını, poliçenin mevcut olması teminatın tamamen ve otomatik ödeneceği anlamına gelmeyeceğini, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilerek yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
…. A.Ş.’ye ve Aksaray Ticaret Odasına müzekkere yazıldığı görüldü.
Dava, davalı tarafından düzenlenen sigorta poliçesinde kaynaklı davacının zararının tahsili isteminden ibarettir.
Davalı vekili, süresinde vermiş olduğu cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunmuş, davacı vekili duruşmada verdiği beyanında yetki itirazını kabul etmediklerini bildirmiştir.
6100 sayılı HMK.’nin genel yetkiyi düzenleyen 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” 7. maddesinde de, “davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır. Birden fazla davalının bulunduğu hâllerde, davanın, davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı, deliller veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkeme, ilgili davalının itirazı üzerine, onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir.” denilmektedir. Aynı yasanın 15. maddesinde, ”Zarar sigortalarından doğan davalar, sigorta, bir taşınmaza veya niteliği gereği bir yerde sabit bulunması gereken yahut şart kılınan taşınıra ilişkinse, malın bulunduğu yerde; bir yerde sabit bulunması gerekmeyen veya şart kılınmayan bir taşınıra ilişkinse, rizikonun gerçekleştiği yerde de açılabilir.”
Bir davada birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa davacı bu mahkemelerden birinde dava açma hususunda seçimlik hakka sahip olup, davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa o zaman seçme hakkı davalı tarafa geçmektedir. (Bkz. Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 23/09/2013 tarih 2013/9042 Esas 2013/12620 Kararı)
Dava konusu uyuşmazlıkta davacı, davalı sigorta şirketinin Ankara’da bölge müdürlüğü bulunduğu iddiasına dayanarak iş bu davanın Ankara’da açıldığını ileri sürmüştür.
Somut olayda yasal hükümlere ve kanunda belirlenen yetki kurallarına göre, davalı sigorta şirketinin HMK’nun 6.maddesi anlamında yerleşim yeri olarak İstanbul ticaret siciline kayıtlı olduğu ve yetkili mahkeme olarak İstanbul Anadolu Adliyesine bağlı olduğu anlaşılmaktadır. 6100 Sayılı HMK’nun 15. maddesinde yer alan kural dikkate alındığında, balya makinasının Aksaray ilinde bulunduğu rizikonun da burada gerçekleştiği anlaşılmakla, yetkili mahkemenin Aksaray mahkemeleri olduğu, bir an için HMK’nın 16. maddesinin uygulanacağı düşünülse dahi dava dilekçesine göre davacının yerleşim yeri Aksaray adresi olup buna göre de yetkili mahkemenin Aksaray Mahkemeleri olacağı, davalı tüzel kişi sigorta şirketinin yerleşim yeri yetki kuralına göre yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Mahkemeleri, davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenen sigorta poliçesini düzenleyen acentenin bulunduğu yere göre ise Nevşehir mahkemelerinin yetkili olduğu, bu nedenlerle dava konusu uyuşmazlıkta, davacı taraf davalı sigorta şirketinin Ankara’da bölge müdürlüğünün bulunduğunu belirterek Ankara mahkemelerinde dava açmış ise de davanın, davalının Ankara’da bulunan şubesinin işleminden kaynaklanan bir uyuşmazlık olduğu iddia ve ispat edilmediğinden, sigorta şirketinin her şubesinin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olarak kabul edilemeyeceği, gerek şube gerekse acenteye ilişkin hükümler TTK ve diğer özel kanunlarda açıkça düzenlenmiş olup, yasada düzenlenmeyen görev ve yetkilerinin ne olduğu, hangi bölgede bulunduğu bilinmeyen veya varsa adresi, ancak internet üzerinden yapılacak arama ile bulunabilecek, bölge müdürlüğünün bulunduğu yerin yasada düzenlenen şube ve acenteye kıyasla yetkili olarak kabul edilmesinin Anayasanın 142. maddesinde düzenlenen mahkemelerin görev ve yetkilerinin ancak kanunla düzenleneceğine ilişkin Anayasa hükmüne açıkça aykırı bulunduğu da (Bkz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 14.03.2018 tarih 2017/17-1092 E- 2018/463 K. sayılı sigorta şirketlerinin bölge müdürlüklerinin bulunduğu yer mahkemelerinin yetkisi ile ilgili olan ilamı) gözetildiğinde, tüm bu yetki kuralları bertaraf edilerek, davacı tarafın kanunda öngörülen genel ve özel yetkili mahkemelerden hiç birinde dava açmadığı, yetkisiz mahkemede dava açtığı dikkate alındığında seçme hakkının davalıya geçtiği, davalının seçtiği yer olan İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğu anlaşıldığından davalı tarafın yetki itirazının kabulü ile mahkememizin yetkisizliği nedeniyle davanın usul reddine ve karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN MAHKEMEMİZİN YETKİSİZLİĞİ NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Yargılama giderlerinin görevli ve yetkili mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE,
4-6100 sayılı yasanın 20/1 maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra 2 haftalık süre içerisinde taraflarca dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesi için talepte bulunulmadığı taktirde, mahkememizce re’sen davanın açılmamış sayılacağına karar VERİLECEĞİNE,

İlişkin, taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/06/2021

Katip 238309
✍e-imzalıdır

Hakim 137466
✍e-imzalıdır