Emsal Mahkeme Kararı Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/215 E. 2021/640 K. 21.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/215
KARAR NO : 2021/640

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …..-….
DAVALI : … – ….
VEKİLİ : Av……

DAVA : İtirazın İptali (İçe Rücu)
DAVA TARİHİ : 12/09/2012
KARAR TARİHİ : 21/09/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/09/2021

Mahkememizden verilen 13/06/2019 tarih ve 2017/859 Esas 2019/668 sayılı kararı Yargıtay, …. Hukuk Dairesi’nin 01/02/2021 tarih ve 2019/5488 Esas 2021/402 Karar sayılı ilamıyla BOZULMAKLA yeniden yapılan yargılama sonunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TALEP :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalıya ait aracın trafik sigortacısı olduklarını, aracın karıştığı kazada ölen 3. kişinin yakınları tarafından açılan davada verilen hükmün icraya konulması üzerine, 23.05.2012 tarihinde 130.790,00 TL. tazminat ödediklerini, kazada sigortalı sürücüsünün tam kusurlu olduğunu ve kazadan sonra kaza yerini terk ederek sürücü belgesi ile alkol kontrolünün yapılmasını önlediğini, bu durum nedeniyle davalı sigortalılarına rücu haklarının bulunduğunu, ödenen bedelin rücuen tahsili için başlatılan takibe davalının itiraz ettiğini, itirazın haksız olduğunu belirterek, davalının takibe itirazının iptalini ve % 40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davalıya ait aracın uzun süreli olarak kiralanması nedeniyle davalının işleten sıfatı bulunmadığını, davacının ödemesine dayanak dava dosyasında müteselsilen tahsil hükmü kurulduğunu davacının rücu edebileceği haller sınırlı sayıda olduğundan davacının rücu hakkı bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

H U K U K İ N İ T E L E N D İ R M E – G E R E K Ç E :
Dava, zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi kapsamında ödenen tazminatın, rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Ankara … Hukuk Mahkemesi’nin 2010/186 Esas ve 2012/150 Esas sayılı dosyası delil olarak incelenmiştir.
Ankara …. İcra Müdürlüğü’nün 2012/10825 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklı … Borçlu ……Ltd.Şti 10.04.2010 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeni ile vefat eden …’ın mirasçılarına 23.05.2012 tarihinde ödenen 110.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının rücuan tahsiline yönelik 110.000,00 TL asıl alacak 2.567,67 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 112.567,67 TL’nin tahsiline yönelik başlatılan ilamsız icra takibi olduğu usulüne uygun tebliğ edildiği, süresinde itiraz edildiği takibin durdurulduğu görülmüştür.
Ankara …. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2010/175 Esas 2010/333 Karar sayılı dosyasının sokmak bilinçli taksirle ölüme sebep olmakta kazanın meydana gelmesinde %100 kusurlu olması nedeni ile toplam 5 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ve kararın Yargıtay …. Ceza Dairesi Denetiminden geçerek onanmak suretiyle kesinleştiği görülmüştür.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucu alınan bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulüne Ankara …. İcra Müdürlüğü’nün 2012/10825 sayılı dosyasındaki 110.000,00 TL. asıl alacak ve 2.567,67 TL. işlemiş faiz olmak üzere 112.567,67 TL’ye yönelik itirazının iptaline ve takibin devamına; alacak likit olduğundan 112.567,67 TL’nin % 20’si oranındaki 22.513,53 TL. icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay …. Hukuk Dairesi 2015/281 Esas ve 2017/6694 Karar sayılı ilamı ile; Hükme esas alınan bilirkişi raporu yeterli görülmeyerek ,İTÜ veya Karayolları Genel Müdürlüğü gibi kuruluşlardan seçilecek iki trafik uzmanı ve bir nörolog bilirkişiden oluşan bilirkişi kurulundan, kazanın münhasıran alkolün etkisi altında gerçekleşip gerçekleşmediğinin, başka unsurların da kazada etkili olup olmadığının tespiti hususlarında ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” gerekçesi ile bozulmuş.
Bozma ilamına uyma kararı verilerek içinde nörolog doktor ile KGM den emekli makine mühendisi bilirkişilerden oluşan heyetten rapor alınmıştır.
Bilirkişi raporunda; Aracın tünel çıkışında sola yönelip refüjü aşarak karşı yönden gelen aracın sağ ön kısmına çarptıktan sonra savrularak duraktaki yayalara çarptıktan sonra yola dönüp 28 metre ilerde durduğunun ilk tespitlerde belirlendiğini, sürücünün beyanına göre öndeki aracı geçmek isterken direksiyon hakimiyetini kaybederek karşı yola girip duraktakilere çapınca korkup olay yerinden kaçtığını , olay günü alkol kullanmadığını beyan etmiş olması, tanık beyanına göre büfeden iki bir aldıkları birini tanık Hüdaverdi Sütan’ın içtiği, diğerini …’in için içmediğini bilmediğini, savcılık tarafından aldırılan bilirkişi raporunda ve ATK raporunda sürücünün hızını gerekli şartlara göre ayarlamamak ve tünele hızını azaltmadan girmekle tam kusurlu bulunduğu, mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda da aynı gerekçelerle sürücünün kusurlu bulunduğu, buna göre davalı şirketten kiralanan araç sürücüsünün 2918 sy nın 52/a-b maddelerini ihlal ettiği, tünellere girerken hızını yavaşlatmadığı, ve 84/b maddesindeki bölünmüş yolun diğer bölümüne geçme kuralını ihlal ettiği bu sebeple tam kusurlu olduğu, nörolojik yönden değerlendirmede olayın 10.04.2010 günü saat 10:30 meydana geldiği, sürücünün 12.04.2010 günü saat 00:45 de teslim olduğu ,alkollü araç kullandığına ilişkin delil bulunmadığını bu sebeple olayın münhasıran alkolün tesiri ile meydana gelmiş olup olmadığının değerlendirilemeyeceği mütalaa edilmiştir.
Mahkememizce Sürücünün olay yerini terk etmesi tek başına hasarın teminat dışı kalmasına neden olmayacağı gibi davacı tarafından sürücünün alkollü olduğu ve olayın münhasıran alkolün etkisi ile meydana geldiği da ispat edilmiş değildir. O halde davacı … şirketi iddiasını ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş Karar davacı tarafından temyiz edilmiş, karar aşağıdaki gerekçe ile bozulmuştur.
BOZMA İLAMI:
”Davalıya ait aracın sürücüsü olduğu kabul edilen (temyiz sonucu kesinleşen ceza mahkemesi kararı ile de bu husus sabit) … …, olay yerini terk ettiği için alkol ölçümü yapılamamış olsa da, olay tanığı … ile araçta yolcu konumunda olan sürücünün arkadaşı tarafından, sürücünün alkol kullanımının beyan edildiği; olay yeri inceleme raporunda, araç içinde alkol şişesinin tespit edildiği gözetildiğinde, araç sürücüsünün alkollü olduğunun kabulü gerekir. Aksi de kanıtlanamamıştır.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında, sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından ve somut olayda alkol oranı (ölçüm yapılmayış nedeniyle) da belli olmadığından; kazanın meydana geliş biçimi, hava ve yol ile trafik özellikleri (kazanın yolun tünel çıkışında olması- karşı yönde başka araçla çarpışmadan sonra otobüs durağındaki mütevaeffaya çarpma) gibi başkaca unsurların kazada etkili olup olmadığı; belirtilen bu dış unsurların kazadaki etkisinin derecesi ile sürücünün alkollü olmaması halinde de kazanın gerçekleşip gerçekleşmeyeceği (kazanın münhasıran alkolden meydana gelip gelmediği) üzerinde duran, bu konularda net tespitler içeren rapor alınarak karar verilmesi gereklidir. Bu itibarla; hükme esas alınan rapor, önceki bozma ilamımızda işaret edilen incelemeleri içermediğinden yeterli olmayıp, verilen karar eksik incelemeye dayalıdır.
Açıklanan vakıalar karşısında mahkemece; araç sürücüsünün gerekli ehliyetnameye sahip olduğu ve bu nedenle sigortacının rücu hakkının bulunmadığı; olay tarihinde geçerli ZMSS Genel Şartları’nda, olay yerini terkin sigortacıya rücu hakkı verdiği şeklinde bir düzenleme bulunmadığından, sadece alkollü araç sevkinin münhasıran kazada etkili olup olmadığının denetlenmesi gerektiği gözetilerek, oluşturulacak farklı bilirkişi heyetinden, yukarıdaki açıklamalar ışığında, münhasırlık incelemesini yapan, denetime elverişli, gerekçeli bir rapor alınıp karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı biçimde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile bozulmuş, bozmaya uyma kararı verilmiş, İstanbul Teknik Üniversitesi Makina Bölümünden seçilen iki mühendisi ve bir nörolog bilirkişiden yeni bir rapor alınmıştır.
Bilirkişi raporunda özetle; ”Dava konusu olayda sürücü … …, yönetimindeki aracıyla seyri sırasında yola gereken dikkati vermemiş, araçtan, yoldan, trafikten veya havadan kaynaklanan herhangi bir olumsuzluk olmamasına rağmen aracını şeridinde tutamamış, karşı yönden gelen araçlara ayrılan şeride tecavüz etmiş, ters yönde seyrederek kaldırıma çıkmış ve kaldırımdaki otobüs durağında bekleyen yayalara çarpmıştır. Bu nedenle sürücü … … 2918 sayılı KTKnın 47. Ve 52. Maddelerine aykırı davrandığından olayda % 100 oranında tamamen kusurludur….
..Adli Tıp Kurumu …. İhtisas Kurulunun bu konudaki kararlarına göre de alkol etkisiyle güvenli sürüş yeteneğinin kaybedildiğine; 1,0 promil ( 100 mg/dl ) üzerinde tespit yapılmış olması ile ( Bu durumda doktor muayenesi de şart değildir ) ; 0,31 promil ( 31 mg/dl ) ile 1,0 promil ( 100 mg/dl ) arasındaki tespitlerde ise bireysel farklılıklar nedeniyle alkol düzeyi yeterli olmayıp doktor muayenesi ile karar verilebilecektir. 0,3 promil ( 30mg/dl ) ve altındaki değerlerde ise güvenli sürüş yeteneğinin bozulmadığı kabul edilmektedir.
Sürücü … … kazadan sonra olay yerinden kaçtığından, dosyada, sürücü … Kaymakçının kaza anında alkol seviyesini gösteren bir test sonucu bulunmamaktadır.
Dolayısıyla sürücü … Kaymakçının kaza anında alkol seviyesi belirsiz olup alkol etkisiyle güvenli sürüş yeteneğini kaybettiği söylenemez. Dolayısıyla kazanın münhasıran alkole bağlı olarak meydana geldiği söylenemez….
…Dava konusu olayda davacı şirkete ZMM (Trafik) sigortalı 34 GA 5861 plakalı aracın sürücüsü kazadan sonra tutanağa göre kaza yerini yaya olarak terk etmiş olup tedavi veya yardım amaçlı olarak sağlık kuruluşuna gitmemiş, can güvenliğini sağlama amacıyla kaza yerinden zorunlu olarak uzaklaşmamış olup bu durumda kaza yerini terk etmesi için yasal bir mazeretinin olmadığı ve bu nedenle alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davrandığı kanaatine varılmıştır.” şeklinde görüş bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE KANAAT:
Davacı vekili hem dava dilekçesinde hem bozma sonrası alınan bilirkişi raporuna beyan ve itiraz dilekçesinde” Öncelikle belirtmek isteriz ki, müvekkil Şirketin sigortalısı davalıya rücu sebebi sigortalımız araç sürücüsünün kaza anında alkollü olması değil, sigortalımız araç sürücüsünün geçerli ve zorunlu hiç bir sebep olmaksızın kaza yerinden firar etmiş olmasıdır. Dava dilekçemizde de, sigortalımız araç sürücüsünün zorunlu hiç bir sebep olmaksızın kaza yerinden firar etmiş olduğu, bu nedenle sigortalımıza rücu ettiğimiz açıkça beyan edilmiş durumdadır.” şeklindeki açık beyanı ile rücu sebebinin olay yeri terk olduğunu, alkollü araç kullanmaktan dolayı rücu talepleri olmadığını ileri sürmüştür.
Dava, trafik sigorta poliçesine dayanılarak sigorta ettirenden rücuen tazminat talebine ilişkindir. İspat yükü davacıdadır. Davacı iddiasını ispatla yükümlüdür. Rücu sebebi olarak olay yeri terke dayanmış savunmasını bu yönde yapmıştır.
KTK’da sigortacının kendi âkidi olan sigorta ettirene rücu edebileceği sebepler ayrıca sayılmamıştır. KTK md. 95/2 ve KMAZMSS Genel Şartları B.4.2 maddesi gereğince zarar görene ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene rücu edebilmekte ve rücu davası açabilmektedir. Bu rücu davasının, hukuki sebepleri KZMSS Genel Şartlarının B.4 maddesinde 7 bent halinde sayılmıştır. Eğer rücu sebepleri gerçekleşirse, sigortacı zarar görene ödediği sigorta tazminatını rücu davası sayesinde sigorta ettirenden alabilmektedir. Kaza tarihinde yürürlükte olan,
12.8.2003 tarihli ve 25197 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan KZMSS Genel Şartları:
B.4- Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortacını İşletene Rücu hakkı ;
Sigorta ettirene başlıca şu nedenlerle rücu edilir:
a)Tazminatı gerektiren olay, işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise,
b) İşleten, yetkili makamlardan izin almaksızın düzenlenen bir yarış için Karayolları Trafik Kanunu uyarınca yapılması gereken özel bir sigortanın yapılmamış olduğunu biliyorsa veya gerekli özeni göstermesi Italindc bilebilecek durumda ise,
e) Tazminatı gerektiren olay, aracın Karayolları Trafik Kanunu hükümlerine göre gereken ehliyetnameye sahip olmayan kimseler tarafından sevk edilmesi sonucunda meydana gelmiş ise,
d)Tazminatı gerektiren olay, işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay, yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa,
e) Tazminatı gerektiren olay, yolcu taşımaya ruhsatlı olmayan araçlarda yolcu taşınması veya yetkili makamlarca tespit edilmiş olan istiap haddinden fazla yolcu veya yük taşınması veya patlayıcı, parlayıcı ve tehlikeli maddeleri taşıma ruhsatı bulunmayan araçlarda, bu maddelerin parlama, tutuşma ve infilakı yüzünden meydana gelmiş ise,
f) Sigorta ettirenin, rizikonun gerçekleşmesi halinde, B.l. maddesinde belirtilen yükümlülükleri yerine getirmemesinden dolayı zarar ve ziyan miktarında bir artış olursa,
g) Tazminatı gerektiren olayın aracın çalınması veya gasp edilmesi sonucunda olması halinde, çakılma veya gasp edilme olayında işletenin kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusurlu olduğu tespit edilirse.
Somut olayda, davacı … şirketi vekili, araç sürücüsünün tutanak tutulmadan ve alkol muayenesi yapılmadan olay yerini terk ettiğini, sigortalı araç sürücüsünün üzerine düşen sorumluluklarını yerine getirmediğinden sigortalıya rücu imkanının olduğunu ileri sürmüştür.
Sigortalı araç sürücüsünün kaza sonrası olaydan yerinden ayrılması tek başına hasarın teminat dışı kalmasına nedeni değildir. Yargıtay bozma ilamında Genel Şartlardaki diğer rücu sebeplerinin re’sen incelemesi yapılmış ve kazanın sebepleri üzerinde durularak yolda kazaya sebep olabilecek bir durum yoksa sürücünün münhasıran alkolün etkisi ile kaza yapıp yapmadığının araştırılması istenmiştir.
Trafik kazalarının sebepleri arasında sürücüden kaynaklanan sebepler (Pratik yapmadan trafiğe çıkmak, Yol ve hava durumuna karşı önlem almamak, Trafikte dikkatsiz araç kullanmak, Alkollü araç kullanmak, Sürüş esnasında aşırı hız yapmak, Trafik kurallarına uymamak, vs ) yanında yol ve hava şartları yanında kullanılan araçtan kaynaklanan sebepler de mevcuttur. Kazanın meydana geldiği yer viyadük ve devamında tünel çıkışıdır.
Ceza dosyasındaki bilirkişi raporları: Kaza tespit tutanağını düzenleyen görevliler firari sürücüyü tünelde hızını azaltmamakla kusurlu olarak göstermişlerdir. Ankara C. Başsavcılığınca aldırılan 15.04.2010 tarihli raporda da makine Mühendisi Bilirkişi sürücünün dikkatsiz ve süratle seyretmekte olduğu, tünel içerisinde iken hızını gerekli şartlara göre ayarlamadığı, direksiyon hakimiyetini kaybederek bölünmüş yolun diğer bölümüne geçip bir araca ve sonrasında duraktaki yolculara çarpması şeklinde meydana gelen olayda sürücünün 2918 sy nın 52/a maddesini ihlal (sürücülerin … tünellerde… Hızlarını azaltmak ) kuralını ihlal ettiği belirtilmiştir. 06.09.2010 tarihli ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınan raporda da kendisinin ve yolcusunun ifadesinden mahal şartları üzerinde hızla seyretmiş, hızını mahal ve far ışığı altındaki görüşüne göre uydurmamış mevcut hızı ile geldiği olay mahallinde aracın direksiyon hakimiyetini kaybetmesi ile orta refüjü aşıp yolun karşı bölümüne geçerek orta sağ çamurluk kısmı ile bir otomobile çarpıp sonrada duraktaki yolculara çarptığı olayda dikkatsizlik tedbirsizlik kurallara aykırılık nedeniyle asli kusurlu olduğu mütalaa edilmiştir.
Ankara … Hukuk Mahkemesi’nin 2010/186 Esas sayılı dosyasında Karayolları Fen Heyetinden emekli Makine Mühendisi bilirkişiden alınan raporda sürücünün KTK nun 52/b,c ve 56/c maddesini ihlal ettiği belirtilmiştir.
Mahkemece alkollü araç kullandığı ve olay yerini terk ettiği gerekçesi ile bilinçli taksir suçundan cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Yargıtay olay yeri terki rücu sebebi saymamaktadır. …. …
Alkollü araç kullanmakla ilgili maddenin uygulamasında ise Yargıtay …. Ve …. Hukuk Dairesi kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana gelmiş olmasını aramıştır. ; . Ancak sırf sürücünün alkollü olması hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez…. Y. HGK., 19.04.2000 T., E: 11-806, K:801 (Kazancı İçtihat); ‘…Rizikonun teminat dışında kalması için sürücünün sadece alkollü olması yeterli olmayıp, kazanın münhasıran alkolün etkisinde oluştuğunun sigortacı tarafından ispatlanması gerekir… Y. HGK., 23.10.2002 T., E: 11-768, K:840 (Kazancı İçtihat) ve Y. HGK., 14.12.2005 T., E: 11-624, K:715 (Kazancı İçtihat); ‘…sürücünün alkollü olması, yalnız başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Oluşan hasarın salt alkolün etkisi altında oluşup oluşmadığının saptanması gerekir….Y. HGK., 07.04.2004 T., E: 11-217, K:212 (Kazancı İçtihat)’; ‘…Hasarın teminat dışı kalabilmesi için aracı kullananın alkolün etkisi altında trafik kazasına yol açmış olması gerekmektedir…. Y. …. HD., 28.09.2004 T., 2003/14413, K: 9000 (Kazancı İçtihat)’.
Yargıtay’ın istikrar kazançmış kararlarına göre kazanın münhasıran alkol etkisiyle meydana gelip gelmediği konusunda rapor aldırılmalı ve alınması gereken bu raporun da somut olayda kazanın münhasıran (salt) alkolün etkisi altında gerçekleşip gerçekleşmediği ile başka unsurlarında etkili olup olmadığının belirlenmesi için gerekçeli ve denetime elverişli olması gerekmektedir. Yargıtay eski KTK md. 48 hükmü uyarınca kandaki promil oranı dikkate alınmaksızın olayın sürücünün alkolün etkisi nedeniyle güvenli sürüş yeteneğini kaybetmesi sonucu meydana gelip gelmediğinin saptanması önem kazanmakta, zira alkolün etkisi kişilerin bünyesine göre değişik sonuçlar ortaya çıkarabilmektedir.
Sürücünün münhasıran alkolün etkisiyle kaza yapmış olduğu ise, sigortacı tarafından ispat edilmesi gerekmektedir.Y. …. HD. 15.04.1996 T., E: 2211, K: 2742 (Ulaş, s. 1032); Y. HGK., 23.10.2002 T., E: 11-768, K:840 (Kazancı İçtihat); Y. HGK., 14.12.2005 T., E: 11-624, K:715 (Kazancı İçtihat). Ne var ki davacı rücu sebebinin alkollü araç kullanmak değil araç sürücüsünün haklı neden olmaksızın olay yerini terk sebebi olduğunu beyan etmektedir. 2016 yılında değişen genel şartlarda [B4 (f) Bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibizorunlu haller hariç olmak üzere, olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı, alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranması halinde,
) dahi sadece bedensel zarara sebep olan olaylarda olay yeri terk rücu sebebi olduğu düzenlenmiştir.12.8.2003 tarihli ve 25197 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Genel şartların B4 maddesinde Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği üzere kaza tarihindeki mevzuata göre olay yeri terk rücu sebebi olarak gösterilmemiştir. . Davacının buna dayalı rücu sebebi yerinde değildir.
Nitekim son alınan bilirkişi raporunda da bu hususlara değinilmiş ve olayın münhasıran alkolün etkisi ile meydana geldiğinin söylenemeyeceği belirtilmiştir. Bozma öncesi alınan raporda da aynı sonuca varılmıştır. Hakim bilirkişi raporları ile bağlı değilse de alınan bilirkişiler konusunda uzman olup başkaca bir heyetten rapor alınması usul ekonomisine uygun görülmemiştir. Polis tarafından düzenlenen Kaza tespit tutağı , gerek ceza dosyasında gerekse hukuk mahkemelerinde alınan bilirkişi raporlarında da sürücünün aracını hava ve yol şartlarına uygun kullanmadığı, sürücünün hızını gerekli şartlara göre ayarlamamak ve tünele hızını azaltmadan girmekle tam kusurlu bulunduğu belirtilmiş olup hız konusunda da kesin veri olmamakla birlikte hızla seyrettiği tünelden çıkarken direksiyon hakimiyetini kaybetmesi beklenen bir durum olup 3 günlüğüne kiraladığı aracın (… …) teknik özelliklerini , yol tutuşunu ,denge durumunu da iyi bilmesi beklenemeyeceğinden, kazanın sürücü kusurundan ileri geldiği , davacının kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana geldiğini ispatlayamadığı, olay yeri terkin de rücu sebebi olmaması nedeniyle davanın reddine, davacı yasal bir hakka dayanarak dava açtığından kötüniyetli sayılamayacağından davalının kötüniyet tazminat talebinin de reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1)Açılan davanın REDDİNE,
Yasal şartlar oluşmadığından davalı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına,
2) Dava açılışında alınan 1.671,65 TL peşin harç ile yargılama sırasında yatırılan 260,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.931,65 TL harcın alınması gereken 59,30 TL harçtan düşülmesi ile bakiye 1.872,35 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde YATIRANA İADESİNE,
3) Davalı tarafından yapılan 144,60 TL posta giderinin DAVACIDAN ALINARAK DAVALIYA VERİLMESİNE,
4) Davacının yaptığı yargılama giderlerinin KENDİ ÜZERİNE BIRAKILMASINA,
5) Davalının yargılamada vekil ile temsil edildiği anlaşıldığından yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 14.643,93 TL vekalet ücretinin DAVACIDAN ALINARAK DAVALIYA VERİLMESİNE,
6) Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider ve delil avansının HMK’nin 333. maddesi uyarınca karar kesinleştikten sonra Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi dikkate alınarak YATIRANLARA İADESİNE,
İlişkin, taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtayda temyiz yasa yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.21/09/2021

Katip …

Hakim …

YARGILAMA GİDERLERİ
DAVACI (Bozma Öncesi)
Bilirkişi Ücreti 2.400,00TL
Posta/Tebligat Ücreti 116,30TL

——————————————-
Toplam 2.516,30TL

YARGILAMA GİDERLERİ
DAVALI (Bozma Öncesi)

Posta/Tebligat Ücreti 111,00TL

——————————————-
Toplam 111,00TL

YARGILAMA GİDERLERİ
DAVACI (Bozma Sonrası)
Bilirkişi Ücreti 3.000,00TL
Posta/Tebligat Ücreti 63,50TL

——————————————-
Toplam 3.063,50TL

YARGILAMA GİDERLERİ
DAVALI (Bozma Sonrası)

Posta/Tebligat Ücreti 33,60TL

——————————————-
Toplam 33,60TL
“Bu Evrak 5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre UYAP Sistemi Üzerinden Elektronik Olarak İmzalanmıştır.”