Emsal Mahkeme Kararı Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/118 E. 2021/888 K. 30.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/118 Esas
KARAR NO : 2021/888

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : ….
DAVALI : …

DAVA :Sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak
DAVA TARİHİ : 24/02/2021
KARAR TARİHİ : 30/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TALEP :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili aleyhine Ankara …. İcra Müd. 2019/1786 E. Sayılı dosyası ile ilamsız takip yapıldığını, yasal süre içerisinde tebliğ tarihinin düzeltilmesi için icra mahkemesine dava açıldığını, mahkeme kararıyla tebliğ tarihinin düzeltildiği ve yasal süre içerisinde icra müdürlüğüne itirazda bulunduğunu ancak takip durmadığından haciz işlemlerinin devam ettiğini, 255.887,30TL’nin davacının hak edişine konulan hacizden icra dosyasına gönderildiği, 11.768,64TL’nin de davacı tarafından ihtirazi kayıtla ödendiğini, dosyada toplam 267.655,94TL ödeme bulunduğunu, dosyanın tahsilatla kapatıldığını, tebligat işlemleri ile ilgili olarak memur işlemlerinin şikayet ediliği, İcra Mahkemesinin şikayeti reddettiğini, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin kararının davanın kabulü yönünde verildiğini, Yagrıtay ….. Hukuk Dairesinin BAM kararını onadığı, davacı tarafından yapılan ödemenin davacıya iade edilmediğini, davalının sebepsiz yere zenginleştiğini belirterek yapılan ödemenin avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davalının davacıdan fatura ve mal teslimine dayalı alacağı bulunduğunu, davanın reddini istemiştir.
H U K U K İ N İ T E L E N D İ R M E – G E R E K Ç E :
Davacı dava dilekçesinde borcu olmadığı halde cebri icra nedeni ile icra dosyasına yaptığı ödeme ile davalının sebepsiz zenginleştiğini ileri sürmektedir.
6100 Sayılı HMK’nun 33/1. maddesine göre; “Hakim, Türk hukukunu re’sen uygular.” Belirtilen yasa hükmü uyarınca bir davada olayların açıklanması taraflara, hukuki nitelendirmesi hakime ait bir görevdir.
Öncelikle davanın 6098 sayılı TBK md. 77 Maddesinde düzenlenen sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı alacak istemine mi yoksa 2004 sayılı İİK’nın 72/7. maddesi gereği istirdat istemine mi ilişkin olduğu konusunda değerlendirme yapılması gerekmektedir.
İcra Takibi: Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2019/ 1786 Esas sayılı dosyasının tetkikinde, Alacaklı Ortadoğu Grup Gıda.. Ltd. tarafından Aytem Sağlık Hizmetleri… Ltd.Şti aleyhine fatura ve cari hesaba dayalı olarak 225.046,97 TL alacak için ilamsız takip yapıldığı, ödeme emrinin tebliğinin usulüne uygun olmadığı gerekçesi ile yapılan şikayet üzerine ödeme emri tebliğ tarihinin icra mahkemesi kararı ile 19/02/2019 tarihi olarak düzeltildiği ayrıca takip kesinleşmeden konan hacizlerin kaldırılmasına karar verildiği, kararın istinaf edildiği sonrada temyize gönderildiği, davacının tebligatın düzeltilmesi talebi kesin bir karara bağlanmadan 25/02/2019 tarihinde takip borçlusunun Atatürk Hastanesindeki hak ediş alacağına konulan hacizden gelen 255.887,30 TL takip borçlusundan cebri icra yoluyla tahsil edildiği , 05/03/2019 tarihinde de hacizlerin devam etmesi nedeniyle davacı tarafından ihtirazi kayıtla 11.768,64 TL ödeme yapıldığı, 06/03/2019 tarihinde dosyasının infaz ile kapatılmasına karar verildiği, istinaf mahkemesi kararı sonrasında davacının takip kesinleşmeden ödenen paranın iadesini talep ettiği, İcra Müdürünün 27/10/2020 tarihli kararı ile talebin reddedildiği, davacının 24/02/2021 tarihinde iş bu davayı açtığı görülmüştür.
Yerleşmiş Yargıtay kararları uyarınca istirdat davası koşullarının oluştuğu durumlarda, dava sebepsiz zenginleşme olarak görülemez, davaya istirdat davası olarak bakılması gerekir. (Yargıtay ….. Hukuk Dairesi 2016/17619 Esas, 2017/3930 Karar; 2015/1355 Esas, 2015/11705 Karar; 2016/3867 Esas, 2016/15577 Karar)
İİK 72/7’inci bendinde ”Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebilir” hükmü düzenlenmiştir. İstirdat davasının biri maddi hukuka, diğeri takip hukukuna ilişkin olmak üzere iki koşulu bulunmaktadır. Maddi hukuk bakımından borçlunun gerçekte borçlu olmadığı bir borcu ödemiş olması ve takip hukuku bakımdan ise borcun cebri icra takibi sebebiyle icra takibi sırasında ve cebri icra tehdidi altında ödenmesi gerekir. Ödemenin mutlak suretle takibin kesinleşmesinden sonra bir başka deyişle borçlunun ödeme emrine itiraz etmemesi veya itiraz edip de itirazının icra hakimliğince kesin olarak kaldırılmış olması durumunda yapılmış olması gerekir.
TBK’nın 77-82. maddeleri gereğince, haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür. Sebepsiz zenginleşme kurumunun amacı, haksız değer kaymalarının önlenmesi olup, tam bir eski hale getirme özelliği taşımaktadır. Sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene “ya da” borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı geri verme borcu altındadır.
Takip hukuku ile yasal düzenlemelere göre de, Alacaklı tarafından tahsil edilen paranın iadesi ancak İİK’nun 40. ve 361. maddelerine göre mümkündür.
İcra İflas Kanununun ”icranın iadesi” başlığı altında düzenlenen 40. maddesinde; Bir ilama dayanarak takip borçlusundan tahsil edilen paranın takip alacaklısına ödenmesinden sonra, takip dayanağı ilamın bozulması ve takip konusu alacağın haksızlığının daha sonra tesis edilip kesinleşen bir hükümle ortaya konması halinde, ayrıca hükme hacet kalmaksızın takip alacaklısından icra dairesi tarafından ve gerektiğinde cebri icra yolu ile geri alınıp takip borçlusuna iade edileceği öngörülmüştür.
İİK’nun 361. maddesi gereğince icra dairelerince borçludan fazla para tahsil olunarak alacaklıya verildiği, yahut yanlışlıkla bir tarafa para tediye olunduğu hesap neticesinde anlaşılırsa verilen para ayrıca hükme hacet kalmaksızın o kimseden geri alınır.
Davacı ödenen paranın iadesi için İcra Müdürlüğüne başvurmuş , İcra Müdürü takibin kesinleşmemiş olmasının tahsil edilen paranın iadesini gerektirmeyeceği İİK nun 72/7 maddesi gereği mahkemeye başvurarak paranın geri verilmesini isteyebileceği belirtilerek tahsil olunan para davacıya iade edilmemiştir.
Somut uyuşmazlıkta; Dava konusu para, davacıdan ilama dayalı olarak icra marifetiyle tahsil edilmediğinden icranın eski haline getirilmesi uygulanamaz , davacının haciz baskısı altında icra dosyasına ödeme yaptıktan sonra bu davayı açmakta hukuki yararının olduğu kabul edilerek yargılamaya devam olunmuştur.
İcra Mahkemesine yapılan tebligat tarihinin düzeltilmesi konulu şikayet sonrası Yargıtay12. Hukuk Dairesi tarafından 23/03/2021 tarihli onama kararı ile tebligatın geçersiz olduğu, davacının yasal süre içinde borca itiraz ettiği kesinleşmiştir. Ne var ki itiraz üzerine takibin durması gerekirken yargılama sürecinde borcun alacaklıya ödendiği ,itirazın sonuç doğurmadığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce davaya sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davası olarak nitelendirme yapılarak davaya devam olunmuştur.
Uyuşmazlık: Taraflar arasında hukuki ilişki olup olmadığı takibe konu faturalarda belirtilen malzemelerin davacıya teslim edilip edilmediği noktasındadır.

Davacı vekili müvekkiline hiçbir mal teslim edilmediğini, hiç bir fatura teslim edilmediğini , faturaların mevcut olmayan bir borcun ihdas etmek için düzenlendiğini belirterek iş bu davayı açmış iddialarını ispat için de tanık dinletmek istemiş ise de dava değeri itibariyle tanıkla ispat yasağı olduğundan, davalının açık muvafakati de olmadığından tanık dinletme talebi reddedilmiştir.
HMK’nın 222 ve 266. Maddeleri gereğince tarafların ticari defterlerinin incelenmesine karar verilmiş, yapılan incelemede davacının defterlerinde davalının düzenlediği faturaların ve icra dosyasına ödenen tutarların kayıtlı olmadığı, davalı defterlerinde davacıya düzenlenen faturalar ve davacının icra dosyasına ödediği tutarların kayıtlı olduğu tespit edilmiştir.
Bilirkişi raporuna itiraz üzerine alınan ek raporda davalının davacıya 06/01/2019- 22/01/2019 dönemi içinde 11 adet fatura düzenlemiş olduğu, faturaların defterlerine kayıtlı olduğu, dosyadaki sevk irsaliyeleri ve faturalara göre davalının alacağının 225.046,97 TL olduğu, davacının bu miktarı ödediği, sebepsiz zenginleşme konusunda davacının iddiasının takdirinin mahkememize ait olduğu belirtilmiştir.
Davacı vekili bilirkişi rapor ve ek raporlara itirazda davalı tarafça sunulan 15 adet fatura incelendiğinde davalının olmayan bir borcu ihdas etmek için bir anda arka arkaya sıralı kağıt fatura düzenlediği, faturaların seri numaralarının birbirini takip ettiği, faturaların bir seferde düzenlendiğini ya da fatura tarihleri dikkate alınırsa 20 gün boyunca davalı sanki sadece davacı şirketle iş yapmış gibi göründüğünü, bu faturaların tamamının kapalı fatura olduğu, kaşe ve imzaların faturaların altında bulunduğunu, bu da karine olarak sözde borcun ödendiği anlamına geldiği kapalı faturalara dayanarak alacak iddiasının ileri sürelemeyeceğini, yeni bir bilirkişiden yeni rapor alınmasını ya da aynı bilirkişiden yeni bir ek rapor alınmasını talep etmiştir.
Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile davacı şirket arasında 23/11/2018 tarihinde imzalanan 3 (üç) aylık süre ile yemek pişirme, dağıtım ve sonrası hizmetler alımı sözleşmesi bulunmaktadır. Davalı tarafından düzenlenen faturalar da 2019 yılı Ocak- Şubat aylarına ilişkindir. Fatura içeriğinde faturaya konu malın cinsini bakliyat, yağ, süt gibi gıda maddelerinin yer aldığı ekindeki sevkiyatçı taşıma senedinde faturalı veya irsaliyeli ürünleri teslim alan olarak Zafer Urak ve Coşkun Özkanat imzasının yer aldığı, sevkiyat belgesinde ürünlerin Zirve tüketim ürünleri San. Tic. Dağ. Paz. A.Ş depolarından teslim alındığının yazıldığı görülmüştür. Ayrıca faturaların üzerinde iki adet kaşe bulunmaktadır. Satıcının kaşesi faturanın üst kısmında alıcının kaşesi alt kısmındadır. Davacının kaşesi üzerinde imza Soner Demir (Davacının sigortalı çalışanı ) adı yer almaktadır.
Fatura, satıcı ile müşterisi arasında meydana gelen ticari ilişkiyi ispatlamaya yarayan, satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını veya sair hususlarını ya da ifa edilmiş hizmeti gösteren hukuki bir belgedir. Geçerli bir sözleşme ilişkisinin bulunmadığı durumlarda fatura olarak gönderilen belgenin de faturanın hüküm ve sonuçlarını doğurması beklenmeyecektir.
Vergi Usul Kanunumuzun 229.maddesinde göre , Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır. Tanzim edilecek faturaların şekil ve nizamının nasıl olacağı da yine V.U.K. 230.ve 231.madde hükümlerinde belirtilmiştir. Piyasa koşullarında yaygın olarak kullanılmakta olan Açık Fatura/Kapalı Fatura terimleri ne yazık ki V.U.K. hükümleri arasında yer almamaktadır. Sadece V.U.K. 231.madde hükmü alt bentlerinde tanzim edilen faturanın baş tarafının iş sahibi veya adına imzaya yetkili olanlar tarafından imzalanması gerektiği belirtilmiştir. Kapalı Fatura terimi terimi 21 Aralık 1948 gün ve 6.no.lu Teamül ile Ankara Ticaret Odası tarafından kazandırılmıştır. Söz konusu karar şu şekildedir; Ticarethane tarafından satışı yapılan mallara ait fatura muhteviyatı alıcı tarafından ödendiğinde, bayi tarafından faturanın altına damga pulu yapıştırılarak tarih, ticarethane klişe veya mührü ile birlikte salâhiyettar olan tarafından imza edilerek pul iptal olunur. Bu şekildeki faturaya bedeli alınmış (kapanmış, akide edilmiş) fatura denir.
6102 sayılı kanunun 21. maddesinde “1) Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.
(2) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.
Delil olarak sunulan faturalar üzerinde davacının kaşesi , imza ve davacının SGK lı çalışanı Soner Demir’in adı bulunmaktadır. Fatura davacıya teslim edilmiştir. Faturayı alan kişi süresi içerisinde faturaya itiraz etmemişse mahkemede fatura içeriğinin doğru olmadığını yazılı delilerle, ticari defterlerle ispat edebilir.
Borçlar Kanununa göre aksine sözleşme ve adet bulunmadığı takdirde, satıcı ile alıcının borçlarını aynı zamanda ifa ile yükümlü olduğu belirtilmiştir. Ayrıca faturanın kapalı olarak düzenlenmiş olması mal bedelinin peşin olarak ödendiğine karine teşkil edeceği kabul edilmektedir.
Yüksek Mahkeme’nin bu konuda vermiş olduğu bir kararında,” Davacı satıcı, davalı alıcının almış olduğu ekmek bedelini ödemediğini ileri sürmüş ve davalıda, faturalarla bedelin ödendiğini savunmuştur. Taraflar delillerini ibraz etmiş ve incelenen belgelerin suret olduğu anlaşılmıştır. Taraflar bu delillere dayanmış olmasına göre delillerin asılları getirilmesi ve faturaların kapalı olup olmadığı belirlenmelidir. Kapalı fatura ibrazı halinde, bu faturaların davalı alıcı tarafından ödendiğinin kabulü gerekir. Aksi halde, yani faturalar açık ise bu taktirde de satış bedelinin ödenmediğinin kabulü ile ispat ehliyetinin davalıya düştüğünün kabulü zorunlu olur. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi; 11.09.1997, E:1997/5184, K:1997/5705)(Yargıtay Kararları Dergisi, Cilt 23, Sayı 11, Sayfa 1739)”
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da 2017/19-1655 E. 2019/638 K. 30.05.2019 T. içtihadında faturanın tek başına alacağın varlığını kanıtlayamaması durumunda ticari defterlerle desteklenmesi gerektiğini ve faturanın ticari defterlere kaydedilmiş olmasının malın teslim edildiği ve içeriğinin kabul edildiğine dair karine teşkil ettiğini belirtmiştir.
Dava konusu faturalar davalı defterlerine kayıtlı davacı defterlerine kayıtlı değildir.
Davalının düzenlediği faturalarda satıcı kaşesi faturanın üst kısmındadır. Faturanın alt kısımdaki davacının (satın alan) kaşesi bulunmaktadır. Bu faturalar açık faturadır. Davacı faturadaki malları teslim almadığını iddia ederek bu davayı açmış, sonradan bu faturalar kapalı fatura bedeli peşin ödenmiştir savunmasında bulunmuştur. Davacının kapalı fatura iddiası iddianın genişletilmesi kapsamında olup davalının açık rızasını gerektirir. Davalı tarafın bu konuda muvafakatı bulunmamaktıdır. Faturalara kanundaki 8 günlük yasal süre içinde de itiraz edilmemiştir. Faturaların aynı tarihli olmaları, seri numaralarının birbirini takip eden numaralar olması faturaların hukuki sıhhatine tesir eden bir husus değildir.
Netice olarak dosyadaki faturalar, taşıma senetleri, davalının ticari defterleri ve dosya kapsamına göre, faturadaki malların davacıya teslim ediliği, aksinin davacı tarafından ispat edilemediği, davacının davalıya borçlu olduğu, icra takibi sonrasında cebri icra ile alınan para ve yapılan ödemenin yerinde olduğu, haksız bir tahsilat yapılmadığı , davalının sebepsiz zenginleşmediği kabul edilerek açılan davanın reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın REDDİNE,
2) Dava açılışında alınan 4.570,90 TL peşin harcın alınması gereken 59,30 TL harçtan düşülmesi ile bakiye 4.511,60 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3) 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/A ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-13. maddesi uyarınca alınması gereken 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin DAVACIDAN ALINARAK HAZİNEYE GELİR KAYDEDİLMESİNE,
4) Davalının yargılamada vekil ile temsil edildiği anlaşıldığından yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 27.185,92 TL vekalet ücretinin DAVACIDAN ALINARAK DAVALIYA VERİLMESİNE,
5) Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider ve delil avansının HMK’nin 333. maddesi uyarınca karar kesinleştikten sonra Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi dikkate alınarak YATIRANLARA İADESİNE,
İlişkin, davacı vekili Av. …. ‘in yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda verilen karar tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/11/2021

Katip …

Hakim …

“Bu Evrak 5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre UYAP Sistemi Üzerinden Elektronik Olarak İmzalanmıştır.”