Emsal Mahkeme Kararı Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/569 E. 2021/75 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T. C.
A N K A R A
ASLİYE 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN MAHKEMEMİZCE VERİLEN KARAR

ESAS NO : 2020/569 Esas
KARAR NO : 2021/75 Karar

2- … – …

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/11/2020
KARAR TARİHİ : 11/02/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/02/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri hakkında başlatılan icra takibinde ödeme emirleri ayrı ayrı tebliğ edildiği, süresinde takip kesinleşmeden menfi tespit davası açmak gerektiğini, müvekkili firma…A.Ş., Ankara ilinde inşaat alanında faaliyet gösteren bir firma olduğunu, diğer müvekkil … ise…A.Ş.’nin yönetim kurulu başkanı olduğunu, davalının ise müvekkil firma…A.Ş.’den taşınmaz satın alan kişilerden birisi olduğunu, müvekkillerinden … ile davalı arasında hiç bir hukuki ya da ticari ilişki mevcut olmadığı, müvekkil, şirket çekine “hatır” nedeniyle ciro attığı ve davalıya verdiğini, davalı ile müvekkili…A.Ş arasında imzalanan sözleşmeler uyarınca müvekkil firmanın yüklenicisi olduğu … projesinden A Blok 17 numaralı, A Blok 16 numaralı ve C Blok 43 numaralı taşınmazların satışı için anlaşıldığı ve ayrı ayrı sözleşmeler yapıldığı, satış sözleşmeleri farklı tarihlerde imzalandığı, bunun nedeni de öncelikle satılan A16 ve A17 numaralı taşınmazların (olası proje değişikliği olması halinde alt katının satışa konu kılınmaması ) sadece üst katlarının Kdv hariç 3.850.000-TL’ye satıldığı, sonrasında proje değişikliğinin gerçekleşmemesi nedeniyle alt katlarınında 600.000-TL bedelle (özel indirim yapılarak) ayrıca sözleşmeye konu edildiği, davalı ile müvekkil firma arasındaki anlaşmazlık, davalıyla en son yapılan A 17 ve A 16 numaralı bağımsız bölümlerin proje tadilatına konu olmaması nedeniyle devamı olan alt kat’ının satışına ilişkin olduğu, alt kat m2 bedeli davalı için indirimli olarak 600.000-TL’ye anlaşıldığı, davalı ödemeyi, 3 taksitle yapmayı kabul ettiği, ancak son taksit olan 200.000-TL’yi ödemediğini, davalı, müvekkil firmaya hali hazırda borçlu olduğunu, davalının hali hazır da müvekkil firmaya borcunu ödemediği gibi, teminat olarak kendisine verilen çeki Ankara … . İcra Müdürlüğünün 2020/9980 Esas sayılı dosyasında takibe konu kıldığını, söz konusu çek’in tazmin edilmesi halinde müvekkil firmanın davalıdan alacağının daha artacağını, tedbiren takibini durdurulmasını, (öncelikli talebinin teminatsız olarak durdurma kararı verilmesini) mahkeme aksi kanaatte ise takibe yapılacak/tahsilatların ödemenin, davalıya ödenmemesine ilişkin tedbir kararı verilmesini, davanın kabulü ile müvekkillerin davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, Ankara … . İcra Müdürlüğünün 2020/9980 Esas sayılı takibin iptaline, davalı taraf aleyhine kötüniyet tazminatına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın haksız olarak açıldığını ve reddine karar verilmesi gerektiği, davaya konu icra takibine konulan çekin bir kambiyo senedi olduğunu, kayıtsız ve şartsız bir alacak belgesi olduğunu, bu kambiyo senedinin çekteki borcun ödenmesinin herhangi bir kayda bağlanmış olduğu ancak aynı değerdeki taraflarca imzalanarak kabul edilmiş bir yazılı belgenin varlığına bağlı olduğunu, müvekkili davalının çekteki iyiniyetli üçüncü kişi konumunda ciranta alacaklısı olduğu, her ne kadar çekteki lehdar ciranta keşideci şirketin yetkilisi olsa da takip hukuku açısından bu hususun bir öneminin olmadığını, davacı tarafın ileri sürdüğü taraflar arasındaki protokole konu çek takip konusu çek olmadığını, takip konusu çekin, sonradan alacaklı müvekkiline ciro edilerek verilmiş bir çek olduğunu, davacı borçlu tarafın ileri sürdüğü protokol şartlarını öncelikle yerine getirmemiş olan davacı borçlu olup, müvekkile bu nedenle sonradan takip konusu çeki verdiğini, protokol konusu olan davacı tarafından müvekkile satışları yapılmış olan taşınmazlara ilişkin, gerekli proje değişikliği yapılarak ayrı bağımsız bölümler şeklinde tapuların verilmesi taahhüdü yerine getirilmeyerek müvekkilin almış bulunduğu taşınmazların ekonomik olarak değer kaybına uğradığının açık olduğunu, davacı tarafın bu durumu kabul ederek sonradan protokol ile bu hususu düzelteceğini kabul etmesine rağmen herhangi bir proje değişikliği ve ayrı ayrı Bağımsız Bölüm tapularını verme yükümlülüğünü yerine getiremediğini, bu nedenle de müvekkilin uğradığı zararların telafisi için müvekkiline borçlu olduğunu kabul ederek takip konusu çeki verdiğini, sözleşmelere konu taşınmazların satışlarına ilişkin Tapu Müdürlüğüne bildirilen değerler ile müvekkilin ödemesini yaptığı bedeller arasında da uyumsuzluklar olduğunu, satılan taşınmazlara ilişkin faturalar da halen alıcı davalıya verilmediğini, davacı tarafın, satış sözleşmeleri gereğince müvekkilinden 200.000,00.-TL alacaklı olduğu iddiasında olduğunu, ayrı bağımsız bölümler halinde tapuları vermek üzere gerekli proje değişikliğini yapacağı da bu protokolde kararlaştırıldığını, davacı tarafın bu proje değişikliğini yaparak ayrı bağımsız bölüm tapularını veremeyerek ve yükümlendiği edimini yerine getirmeyerek alacaklı olma durumunu kaybettiğini, davacı tarafın buna rağmen dava konusu takipten sonra 200.000,00.-TL alacak iddiası ile Ankara … İcra Müdürlüğünün 2020/27271 sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, bu takibe taraflarınca itiraz edilerek durdurulması üzerine de Ankara Batı … .Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/371 E. Sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığını, her iki davanın konusu ve tarafları bir olmakla dosyaların bileştirilmesi talepleri olduğunu, icra takip hukuku açısından yapılan takipte herhangi hukuka aykırı bir durum bulunmamakta olup, açılan Menfi Tespit davasının reddine; haksız ve kötüniyetli olarak dava açılmış olması nedeniyle borcun %20′ nden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı borçlulardan tahsiline karar verilmesini talep etmişlerdir.
Ankara 18. İcra Dairesine müzekkere yazıldığı görüldü.
Dava, taraflar arasındaki imzalanan gayrımenkul alış-satış sözleşmesinden kaynaklı verilen çekten dolayı davacıların davalıya borçlu olup olmadıklarının tespiti isteminden ibarettir.
Taraflar arasından çekten kaynaklanan uyuşmazlık bulunması nedeniyle TTK hükümleri uyarınca mahkememiz görevli olduğundan yargılamaya devam olunmuştur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesinden sonra gelmek üzere 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı yasanın 20. ile 5/A maddesi eklenmiş olup bu maddeye göre Türk Ticaret Kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak düzenlenmiştir.
6325 sayılı Kanunun 18/A maddesine göre, ”(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.”
Davacılar dava dilekçesi ile yapılan gayrımenkul alım-satım sözleşmesi nedeniyle davalıya verilen dava konusu çekten kaynaklı borçlu olunmadığının tespiti istemiyle eldeki davayı açmış ise de; dava dilekçesinden ve ekli belgelerden davacı vekili tarafından dava açılmadan önce arabulucuya başvuru yapılmadığı, arabulucuya başvuru yapıldığına yönelik herhangi bir bilgi-belge sunulmadığı, zorunlu arabuluculuk başvuru yoluna gidilmeksizin davanın ikame edildiği anlaşılmıştır.
6201 sayılı Türk Ticaret Kanunun 5/A maddesinin 1. fıkrası ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk kanununa 7155 sayılı yasanın 23. Maddesi ile eklenen 18/A-2 maddesi gereğince bu husus mahkememiz açısından özel dava şartı olduğu ve menfi tespit davalarında da bu hususun arandığı (bkz. Ankara BAM … . HD.nin 2020/1223 esas ve 2020/1354 karar sayılı 06/11/2020 tarihli; Ankara BAM 31. HD.’nin 2020/1111 esas ve 2020/147 karar sayılı 05/11/2020 tarihli; Ankara BAM. … HD.’nin 2020/1351 esas ve 2020/1666 karar sayılı 31/12/2020 tarihli ilamı), dava şartının gerçekleşmediği anlaşıldığından HMK’nın 114 ve 115. maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının arabuluculuk yoluna başvurmaksızın açıldığından REDDİNE,
2-Alınması gerekli 59,30-TL.harçtan başlangıçta peşin alınan 3.377,51-TL.harcın mahsubu ile bakiye 3.318,21-TL.harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibarıyla geçerli AÜT gereğince 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalıya ödenmesine,
4-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-HMK 333 maddesi gereğince yatırılan gider avansından kalanın karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İlişkin, taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/02/2021

Katip …
✍e-imzalıdır

Hakim …
✍e-imzalıdır