Emsal Mahkeme Kararı Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/371 E. 2021/514 K. 02.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
ESAS NO : 2020/371 Esas
KARAR NO : 2021/514

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/08/2020
KARAR TARİHİ : 02/07/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TALEP :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Temlik eden … Metal Nakliyat İnşaat İmalat İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ve davalı arasında yapılan ticari mal alım – satımı neticesinde 22/05/2010 tarih, seri A, 101130 sıra nolu sevk irsaliyelerinin düzenlendiğini, fatura bedelinin karşı tarafça ödenmediğini, … Dairesi … (eski esas …) Esas sayılı dosyasından davalı aleyhine icra takibi başlatılmış ise de davalının itirazı nedeniyle davacının alacağına kavuşamadığını, itirazın iptali davasının açıldığını, ancak … Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile hak düşürücü süre içinde açılmaması nedeniyle dava şartı yokluğundan reddine karar verildiğini, sevk irsaliyesi altındaki kaşe ve imzanın davalı yanca inkar edilmediğini ileri sürüp 22/05/2010 tarih, Seri A, 339537 sıra nolu fatura ve 22/05/2010 tarih, Seri A, 101130 sıra nolu sevk irsaliyesinden doğan ve hala tahsil edilememiş olan 26.010,00 TL miktarlı alacağın … Dairesi … (eski ….) Esas sayılı dosyasındaki takibin başlangıç tarihi olan 20/06/2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve beyan etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Ne davacı şirketle, ne de temlik eden şirket … Ltd. Şti. İle hiçbir şekilde ticari ilişkisinin olmadığını, 09/09/2010 tarihinde … Metal Nakliyat İnşaat İmalat İhracat Sanayi Ticaret Limited Şirketinden mal satın aldığını, bu malların 09/07/2010 tarih ve 340225 nolu faturada yazılı malzemeler olduğunu, dava konusu faturalardaki malları satın almadığını, sevk irsaliyesine boş iken kaşe basıp imzaladığını, daha sonra davacı şirket tarafından düzenlendiğini, aldığı malzemelere karşılık 26.000,00 TL’ lik borcunu dekont karşılığı … adına havale ile gönderdiğini, davacının dava konusu ettiği faturanın sahte olarak düzenlendiğini, hiçbir şekilde hurda inşaat malzemesi satın almadığını bildirip davanın reddini savunmuştur.
GEREKÇE:
Dava, davacı şirkete alacağın temliki sözleşmesi ile dava konusu alacağını temlik eden … Metal şirketi ile davalı arasındaki alım satım iilişkisinden kaynaklı alacak isteminden ibarettir.

Öncelikle mahkememizce 6102 s. TKK 4, 5 maddeleri uyarınca öncelikle uyuşmazlık konusunun ticari dava niteliğinde olup olmadığı ve Asliye Ticaret Mahkemesinin bu davaya görevli olup olmadığının mahkemece tespit edilmesi gerekir.
6102 s. TTK m. 5/1’de yapılan düzenlemede, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir. Bu nedenle kanun koyucu yapılan düzenleme ile ticari işlerle ilgili bütün davaları değil sadece uzmanlık gerektiren ve kanunda açıkça gösterilen hususlardan kaynaklanan uyuşmazlıklarda ticaret mahkemesinin görevli olacağını kabul etmiştir.
Ticari davalar; mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletme ile ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplanmaktadır. Doktrindeki yerleşik uygulama bu yöndedir.
A- Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartları aranmaz. Uyuşmazlık konusunun 6102 s. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
B- Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK 4/1. maddesinde yapılan düzenlemeye göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Kanunda yapılan bu düzenleme uyarınca bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir.
6102 sayılı TTK 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Bu nedenle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusundaki işin ticari iş niteliğinde olması bunun aynı zamanda ticari dava sayılmasını gerektirmez.
C-Taraflardan sadece birinin ticari işletmesi ile ilgili olması durumunda ticari dava kabul edilen davalar kanunda açıkça düzenlenmiştir. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6102 s. TTK 5. maddesi uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülerek karara bağlanır. Aynı düzenleme uyarınca, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki, mülga 6762 s. TTK’dan farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 s. HMK m. 1 uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6102 s. TTK m. 5/4’de düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemeleri’ne açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması, Asliye Ticaret Mahkemesi’ne görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Bu nedenle yargı çevresinde Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için Asliye Hukuk Mahkemesi’ne genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin esasının görülmesi gerekir. Buna karşılık, kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ticari olmayan bir davayı Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görmüş olması açıkça bozmayı gerektiren bir usule aykırılık hali oluşturur.
Mahkemelerin görevi, ancak kanunla (6100 s. HMK m.1) düzenlenir. Görev ilişkin kurallar kamu düzenindendir. Bu nedenle yargılamanın her aşamasında mahkeme tarafından re’sen nazara alınması gerekir (HMK 20,114,115). Görev konusunda taraflar için kazanılmış hak doğmaz ve yeni bir Kanunla kabul edilen görev kuralları kanunda aksine düzenleme yapılmadığı sürece geçmişe de etkilidir (HGK 14.04.2004 tarih 2004/19-218 Esas 2004/221 sayılı kararı).
Dosya içerisinde toplanan tüm deliller ve diğer belgelerin incelenmesinde; somut olayda, temlik eden ile davalı arasındaki ticari ilişki nedeniyle alım-satımdan kaynaklı temlik alan davacının alacağının tahsili istemine ilişkin dava açıldığı, mahkememizce ilgili vergi dairesi ve ticaret odasına yazılan yazı cevaplarına göre davacının tacir olduğu, tacir kaydı bulunmayan, bilanço usulüne göre defter tutmayan ve esnaflık sınırını aşacak nitelikte geliri bulunmadığı anlaşılan davalının ise tacir olmadığı, bu nedenle davaya bakma görevinin mahkememizin görev alanına girmediği, eldeki davanın mutlak ticari davalardan da olmadığı, uyuşmazlığın genel mahkemenin görev alanında kaldığı anlaşılmakla açılan bu davada Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu anlaşıldığından mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, süresinde ve istek halinde dosyanın HMK 1, 20 maddeleri uyarınca, görevli ve yetkili Ankara Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİ NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Yargılama giderlerinin görevli ve yetkili mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE,
4-6100 sayılı yasanın 20/1 maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra 2 haftalık süre içerisinde taraflarca dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesi için talepte bulunulmadığı taktirde, mahkememizce re’sen davanın açılmamış sayılacağına karar VERİLECEĞİNE,

İlişkin, davalı asilin yüzüne karşı, davacının yokluğunda verilen karar tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/07/2021

Katip …
✍e-imzalıdır

Hakim …
✍e-imzalıdır