Emsal Mahkeme Kararı Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/31 E. 2021/403 K. 04.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/31 Esas – 2021/403
T.C.
ANKARA
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
ESAS NO : 2020/31 Esas
KARAR NO : 2021/403

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/02/2019
KARAR TARİHİ : 04/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TALEP :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 29.06.2017 tarihinde … Bankası A.Ş … Şubu Müdürlüğü ve DSİ 52. Şube Müdürlüğü arasında l8.07.2017 tarihinden başlamak üzere 43 ay süreyle geçerli olacak ve 17.02.2021 tarihindc sona erecek Maaş Ödeme Protokolü imzalandığını, sözleşmenin DSI 52. Şube Müdürlüğü bünyesinde çalışan 5l personel için yapıldığını, protokolün imzalanmasını müteakip 02.04.2018 tarihinde 696 Sayılı KHK Kapsamında 33 personel ve müteakip zamanlarda 5 personelin daha atama yoluyla DSİ … Şube Müdürlüğü emrinde çalışımaya başladıklarını, sözleşme her ne kadar 51 kişi üzerinden yapılmış olsa da, sonradan kuruma ek 38 personelin daha gelip sözleşme kapsamında maaşlarını … Bankası A.Ş … Şube Müdürlüğünden almaya başladıklarını, … Bankası A.Ş … Şube Müdürlüğü ile yapılan görüşmelerde yeni başlayan 38 personel için de promosyon ödemesi yapılması istenilmiş olsa da protokolün 4, 20 ve 21.maddeleri kapsamında bankadan ilave bir promosyon ödemesi yapılması talebinde bulunulamayacağı gerekçesi ile taleplerinin reddedildiğini, maaş protokolü imzalanması sonrası 33 personelin 696 Sayılı KHK kapsamında bünyelerinde sözleşmeli işçi olarak işe başlayacağının öngörülemez bir durum olduğunu, sözleşmenin değişen koşullara uyarlanması gerektiğini, davalı bankanın 38 personelin hakettiği promosyonu ödemediğini ileri sürerek 29.06.2017 tarihli Maaş Ödeme protokolünün Bk 138 maddesi kapsamında değişen koşullara uyarlanarak sözleşmenin 20.maddesinde yer alan “kurum personeline yapılacak nakit 117.300,00TLNakit Promosyon ödemesi” ibaresinin, sözleşme imzalanması sonrası işe başlayan 38 personeli de içine alacak şekilde uyarlanarak (117.300,00TL+67.277,84TL) 184.577,84TL Promosyon ödemesi yapılması şeklinde uyarlanmasını dava ve talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı kurum talebinin protokol hükümlerine aykırı olduğunu, protokol’ün 5., 19. ve 20. maddeleri uyarınca davacı kurumun ek promosyon ödemesi talep etmeyeceğini ve promosyon olarak sağlanan maddi imkanların kurum peroneline kullanıdırılmasından salt kendisinin sorumlu olduğunu kabul ve beyan ettiklerini, müvekkil bankanın kuruma yeni alınacak personele bir promosyon ödemesi yapılmasını taahhüt etmediğini, anılan maddenin sadece kuruma yeni alınacak personelin otomatik olarak anılan protokol kapsamına dahil olacağını düzenlediğini, ne nakil yoluyla atanan, ne de yeni alınacak personel açısından müvekkil bankanın bir promosyon ödeme yükümlülüğünü asla getirmediğini, imzalanan protokolün 5. maddesinde, müvekkil bankanın maaş ve diğer ödemelere aracılık hizmetinin 51 kişi düzeyindeki personeli kapsayacağı, yeni alınacak personelin bu protokol kapsamına dahil olarak yeni personelin maaş ve diğer ödemelerinin Protokol süresince Banka tarafından gerçekleştirileceği düzenlenmiş olup; davacının Kurum personel sayısında artış olması veya promosyon almayan personel bulunması ve bunlarla sınırlı olmamak üzere başkaca bir neden veya gerekçe ile müvekkil bankadan ilave bir promosyon ödemesi yapılması talebinde bulunulmayacağını açıkça kabul, beyan ve taahhüt ettiğini, protokolün 20. maddesinden de anlaşıldığı üzere, müvekkil bankanı 117.300,00TL nakit promosyon ödemesi yaparak ani edimli olan Protokol kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirdiklerini, müvekkil bankanın ilave herhangi bir ödeme yükümlülüğü kalmadığını, somut olayda 6098 sayılı borçlar kanunu’nun (“bk”) 138. maddesinin uygulanmasını gerektirir şartlar oluşmadığını, sözleşmeye bağlılık (pacta sunt servanda) ilkesi uyarınca her borçlunun, sözleşme kurulduktan sonra ortaya çıkan zorluk ve engellere rağmen sözleşmede öngörülen edimi aynen ifa etmeleri gerektiğini, bir kuruma atanacak/görevlendirilecek personel sayısında – kısa sürelerde dahi – artma ve azalma olacağının hayatın olağan akışının gereği olduğunu, kaldı ki, bu durum taraflar arasında imzalanan Protokol metninde de açıkça düzenlenmiş olup, davacı Kurumun, personel sayısında artış olması gerekçesi ile müvekkil Bankadan promosyon bedeli artışı istemeyeceğini kabul ve taahhüt ettiğini, somut olayda “olağanüstü” olarak nitelendirilebilecek bir durum olmadığını, söz konusu maddenin uygulanabilmesi için sözleşme kurulurken var olan koşulların öngörülemez bir şekilde sonradan değişmesinin araması gerektiğini, sözleşmenin yapıldığı sırada, taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durumdan maksat, günlük hayatın olağan akışına göre borçlunun hesaba katmakla yükümlü olmadığı, emsal yargı kararlarında da kabul edildiği üzere, savaş, ekonomik kriz, yüksek devalüasyon bu gibi durumların örnek olarak sayılabileceğini, davacının personel sayısında artış olacağı öngörüsünde bulunabileceğini, söz konusu maddenin somut olaya uygulanmasının mümkün olmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur.

GEREKÇE:
Dava, BK’nun 138.maddesi gereğince sözleşmenin uyarlanması isteğine ilişkindir.
Davanın 13/02/2019 tarihinde Mahkememizde açılarak … Esas sayılı numarayı aldığı, Mahkememizce 04/10/2019 tarihinde görevsizlik kararı verildiği, davalı … Bankası Anonim Şirketi vekilinin 25/10/2019 tarihinde verdiği istinaf dilekçesi ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi … Karar sayılı ilamıyla Mahkememizce 04/10/2019 tarihli kararın kaldırılmasına karar verildiği ve davanın yeniden görülmesi için Mahkememize gönderildiği görülmüştür.
Taraflarca dayanılan deliller dosyaya kazandırılmıştır.
Uyarlama sürekli borç ilişkisi kuran sözleşmelerde, sözleşmenin kurulması ile ifası arasında geçen zaman içinde mevcut şartların, tarafların edimleri arasında dengenin, borçludan, sonuçları yüklenmesini istenemeyecek kadar büyük ölçüde bozulmasına yer açacak biçimde değişmesi halinde mümkündür.
Yanlar arasındaki sözleşme hükümleri, sözleşmeden itibaren geçen süreç dikkate alınarak uyarlama koşullarının bulunup bulunmadığı konusunda, konularında uzman bilirkişiler …’ ndan 01/04/2021 tarihinde bilirkişi raporu aldırılmıştır. Alınan rapora göre; “Maaş Ödeme Protokolünün ilk düzenlendiği tarihte 51 personele karşılık promosyon ödemesi yapılacağı kararlaştırılmış olup personel artışlarından sorumlu olunmayacağının aşırı bir orantısızlık yarattığını, davacı tarafça uyarlama talep koşullarının dava konusu olayda gerçekleştiği hususunun Mahkememizce kabulü halinde, Devlet Su İşleri 52.Şube Müdürlüğü Banka Promosyonu Alamayan Personel hostesi Kaydına göre, 38 personelin hak edilen tutarı kurum tarafından 67.277.84TL olarak bildirilmiş olmakla, söz konusu tutarın davacı tarafça tahsilinin talep edilebileceğini” rapor ve beyan etmiştir.
Bilirkişi raporu yanlar arasındaki sözleşmeye, dosya kapsamına, yasal düzenlemelere uygun görüldüğünden mahkemece benimsenmiş,
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Aşırı İfa Güçlüğü başlıklı 138. maddesi ile “Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülemeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesi dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değişir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hakimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu kural olarak dönme hakkının yerine fesih hakkını kullanır.” hükmü düzenlenmiştir.
Taraflar arasında düzenlenmiş bulunan sözleşmeye bağlılık esas olup, sözleşmenin uyarlanması ise uyarlama koşullarının varlığı halinde başvurulması gereken istisnai bir durumdur. Her şeyden önce sözleşmenin imzalanmasından sonra beklenmeyen olağanüstü durumların gerçekleşmesi, sözleşmenin uzun süreli olması, beklenmeyen olağanüstü durumların herkes için geçerli, objektif ve önceden belirlenemeyecek nitelikte bulunması, değişen koşulların sözleşmeyi çekilemeyecek hale getirmesi bu suretle işlem temelinin çökmesi zorunludur.
Bu açıklamalar ışığında somut olayda , davacının sözleşmeyi inceleyerek ve müzakere ederek imzaladığı, uyarlanmasını istediği promosyon konusunun sözleşmede belirlendiği ve davacının bu koşulları kabul ederek sözleşmeyi imzaladığı, Maaş Ödeme Protokolünün 5.maddesinde, “KURUM, personel sayısında artış olması veya promosyon almayan personel bulunması ve bunlarla sınırlı olmamak üzere başkaca bir neden veya gerekçe ile BANKA’dan ilave bir promosyon ödemesi yapılması talebinde bulunmayacağını kabul, beyan ve taahhüt eder” düzenlemesinin yer aldığı, yine aynı protokolün 20. ve 21.maddelerinin de bu yönde düzenlendiği anlaşılmış olup, bu koşullarda değişikliğe ilişkin öngörülemeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durumun ispat ve tespit edilemediği, tarafar arasındaki sözleşmenin ifasının da devam ettiği, öngörülemeyen durumlar haricinde sözleşmede açıkca yazılan hükümlere göre sözleşmenin uyarlanmasının da mümkün olmadığı, bu itibarla uyarlama şartlarının oluşmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalının yargılamada vekil ile temsil edildiği anlaşıldığından yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 9.546,11 TL vekalet ücretinin DAVACIDAN ALINARAK DAVALIYA VERİLMESİNE,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar vermeye yer olmadığına,
6- Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider ve delil avansının HMK’nin 333. maddesi uyarınca karar kesinleştikten sonra Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi dikkate alınarak YATIRANLARA İADESİNE,
İlişkin, davalı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda verilen karar tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/06/2021