Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T. C.
A N K A R A
ASLİYE 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN MAHKEMEMİZCE VERİLEN KARAR
ESAS NO : 2019/663 Esas
KARAR NO : 2021/396 Karar
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI : … –
VEKİLİ : Av. … -….
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … -….
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/12/2019
KARAR TARİHİ : 03/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı taraf arasında “hekimlik hizmeti” sözleşmesi olduğu, bu sözleşme kapsamında 2019 yılı Şubat ayı dahil tüm alacaklarını tahsil ettiği, müvekkilinin sözleşmesine 23 Nisan 2019 tarihi itibariyle davalı tarafça haksız olarak son verildiğini, bu kapsamda müvekkilinin 53 günlük hekimlik hizmeti alacağı davalı tarafça ödenmediğini, esasen taraflar arasındaki sözleşmeye göre, yapılan iş kadar alacak tahakkuk ettiğini, yapılan işe ilişkin olarak kayıtlar müvekkilinin elinde olmadığından davayı belirsiz alacak davası olarak açmak zorunluluğu doğduğunu, daha önceki aylarda müvekkilinin yaptığı iş karşılığında aldığı ücret nazara alındığında tahminen 222.641,67 TL alması gerektiği bir gerçek olduğunu, bununla birlikte davalı defter ve kayıtları ile davalı şirketin Maliye Bakanlığına sunduğu BA ve BS formları incelendiğinde müvekkilimin gerçek alacaklı olduğu meblağ saptanabileceğini, bu davaya ilişkin olarak zorunlu arabuluculuk işlemleri tamamlanmış olup, 30.10.2019 tarihi itibariyle tarafların anlaşamadıklarını, davanın kabulü ile yapılacak yargılama sonucunda 2019 yılı Mart ayına ilişkin alacaklı olduğumuz meblağın tespiti ile 01.04.2019 tarihinden itibaren ticari temerrüt faiziyle tahsiline, 2019 yılı Nisan ayına ilişkin 23 günlük hekimlik hizmeti bedelinin tespiti ile sözleşmenin fesholduğu 23 Nisan 2019 tarihinden itibaren ticari temerrüt faiziyle tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararı olmadığını, dava dilekçesininin talep ve sonuç kısmı açıkı olmayıp asgari bir tutar da belirtilmediğini, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı davacının da dilekçesinde belirttiği üzere açık olduğunu, gerek belirsiz alacak davasında gerek ise kısmi davada düşük tutarlı da olsa belirli bir meblağın gösterilmesi gerektiğini, dava dilekçesinin sonuç ve istem kısmında yalnızca 2019/Mart ayı ile 2019/Nisan ayı 23 günlük hekimlik hizmet bedeli talep edildiği ancak bu kalemler için ayrı ayrı asgari meblağ belirtilmediğin, davacının talep sonucu açık olmayıp bu nedenle de davanın reddini talep ettiklerini, danışmanlık sözleşmesinin davacı tarafça fesih edildiğini, davacının, herhangi bir alacağı olmayıp 08/04/2019 tarihli dilekçesi ile müvekkili ibra ettiğini, davacının, müvekkil şirket kayıtlarında fatura edilmiş ödenmemiş alacağı bulunmadığını, bu nedenlerle davanın reddini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Bodrum Tapu Müdürlüğüne, Ankara Ticaret İl Müdürlüğüne, … Kavaklıdere Şubesine, …Tunalı Hilmi Şubesine, Ankara Ticaret Odasına, Ankara CBS’ye ve Ankara… Ticaret Mahkemesine müzekkere yazıldığı görüldü.
Bilirkişi…’den 17/03/2021 tarihli bilirkişi raporu aldırılmıştır.
Dava, taraflar arasında yapılan sözleşmeden kaynaklı davacının davalıdan alacak isteminden ibarettir.
Davalı vekili sunduğu 08/04/2019 tarihli sözleşme fesih tutanağı başlıklı belge ile tarafların birbirlerinin ibra ettiklerini bildirmiş, buna karşılık davacı vekili ise ibrayı kabul etmediklerini ve belgedeki imzanın müvekkiline ait olmadığını belirtmiştir. Bu nedenle mahkememizce öncelikle yapılacak iş belirtilen evraktaki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olup olmadığını, tarafların arasında yapılan sözleşme nedeniyle birbirlerini ibra edip etmediklerini ortaya çıkarmaktır.
Mahkememizce sözleşme tarihinde davacı şirketi yetkilisi olduğu anlaşılan …’ın mahkememize bildirilen kurum ve kuruşlarda bulunan mukayeseye elverişli ıslak imzaları temin edilmiş, 08/04/2019 tarihli evraktaki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olup olmadığı bakımından temin edilen tüm evrak asılları grafolog bilirkişi marifetiyle inceletilmiş, bilirkişi tarafından sunulan raporda tetkik konusu 08.04.2019 tarihli sözleşme fesih tutanağında Dentum Medikal Sağ. Hiz. San. Tur. Ve Dış. Tic. Ltd. Şti. adına atılı imzanın, mevcut mukayese imzalarına kıyasen; …’ın eli mahsulü olduğu rapor edilmiş, evrak asılları üzerinde inceleme yapılması ve yargısal denetime elverişli olması nedeniyle aldırılan rapora mahkememizce itibar edilmiştir.
Bilindiği üzere ibra, alacak ve borcu doğrudan doğruya ve kesin olarak ortadan kaldırır. Tam ibrada borcun tamamı, kısmi ibrada ise borcun ibra edilen kısmı sona erer. Bunun sonunda borçlu da borcundan tam veya kısmen kurtulur (Bkz. Eren, F.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 21. Baskı, Ankara 2017, s. 1299). BK’da yer bulmayan ibra sözleşmeleri 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda (TBK) açıkça düzenlenmiş olup, bu Kanun’un “İbra” başlıklı 132. maddesinde borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borcun, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabileceği belirtilmiştir. Bu doğrultuda taraflar arasında yapılan Tıbbi Cihaz Temini ve Bakımı ile Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Hizmetine yönelik Kalite Danışmanlığı ve Organizasyon Danışmanlığı Sözleşmesi nedeniyle davacı taraf davalıdan alacaklı olduğunu ileri sürmüşse de, düzenlenen davacı şirket yetkilisinin imzasının bulunduğu 08/04/2019 tarihli belge uyarınca tarafların birbirlerini ibra ettikleri, davacının alacak isteminin de bu sözleşmeden kaynaklandığı, taraflar arasında başkaca sözleşme veya hukuki ilişki olduğuna dair davacı tarafça delil ileri sürülmediği, dolayısıyla belirtilen alacak veya borcu sona erdiren ibra nedeniyle davacının davasının reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmış, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Alınması gerekli 59,30-TL.harçtan başlangıçta peşin alınan 170,78-TL.harcın mahsubu ile bakiye 111,48-TL.harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AÜT gereğince 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereği Adalet Bakanlığı tarafından karşılanan ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk Ücret Tarifesinde belirtilen iki saatlik ücret tutarı karşılığı 1.320,00-TL ticari arabulucu ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-HMK 333 maddesi gereğince yatırılan gider avansından kalanın karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
7-Karar kesinleştiğinde imza incelemesi için temin edilen evrak asıllarının ilgili kurum/kuruluşa iadesine,
İlişkin, taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/06/2021
Katip …
✍e-imzalıdır
Hakim …
✍e-imzalıdır