Emsal Mahkeme Kararı Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/355 E. 2021/206 K. 17.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN MAHKEMEMİZCE VERİLEN KARAR

ESAS NO : 2019/355 Esas
KARAR NO : 2021/206

Av. … …
Av. … …

Av. … -…

DAVA : Banka Teminat Mektubunun İadesi Ve Depo Edilmesi (Tahsil İstemli)
DAVA TARİHİ : 05/07/2019
KARAR TARİHİ : 17/03/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Banka Teminat Mektubunun İadesi Ve Depo Edilmesi (Tahsil İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Davalı … Enerji firması ile 23.12.2014 tarihinde Angutlu I-II Regülatörü ve Hidroelektrik Enerji Santralinin İşletme ve Bakım Sözleşmesi imzalandığını ve sözleşme uyarınca davalıya 24.02.2016 tarihli 140.000,00 TL bedelli kesin teminat mektubu verildiğini, söz konusu teminat mektubu süresinin 31.01.2020 tarihine kadar uzatıldığını, yapılan sözleşmede işin bedelinin 95.000 TL/Ay + KDV olarak belirlendiğini, sözleşme süresinin 1 yıl olduğunu, sözleşmenin taraflarca karşılıklı mutabakatla 1 yıl uzatılması halinde sözleşmenin yenileneceği, ocak ayında TÜİK tarafından yayımlanan ÜFE ve TÜFE matematik ortalaması oranında sözleşme bedeline ilave yapılacağı, ödemelerin aylık hakedişler halinde her ay düzenlenecek faturanın tarihini takip eden 15 gün içerisinde yapılacağı konusunda anlaşıldığını, Davacı firmanın yüklendiği edimleri ifa ettiğini ve birinci yılın sonunda tarafların 01.01.2016 tarihli zcyilnameyi imzaladığını, zeyilnamenin sözleşme bitiş süresi ve sözleşme bedelindeki değişiklikleri konu ettiğini, zeyilnamede belirtilmeyen hususlarda sözleşme hükümlerinin geçerli olduğunun kararlaştırıldığını, sözleşme ve zeyilnamenin ayrılmaz bir bütün olduğunu, zeyilname ile sözleşmenin bitiş süresinin 31.12.2016 ve sözleşme bedelinin ise 140.000,00 TL/Ay + KDV olarak değiştirildiğini, zeyilnamede belirlenen süreler içerisinde fiyat farkı ve eskalasyon yapılmayacağını, 23.12.2014 tarihli sözleşme ile taraflar arasında kurulan ilişkinin 01.03.2019 tarihli fesih protokolüne kadar devam ettiğini, bu süreçte 01.01.2016 tarihli zeyilname hariç 2017, 2018 ve 2019 yılları için taraflar arasında sözleşmenin süresinin uzatıldığına ve bedeline ilişkin başkaca bir zeyilname veya protokol imzalanmadığını böylece sözleşmenin 5.2 ve 9. maddeleri uyarınca 2017 ve müteakip yıllarda sözleşmenin kendiliğinden birer yıl daha uzadığını, davacı firmaya ait muavin defter kaydından da anlaşılacağı üzere davalının neredeyse hiçbir ödemesini fatura tarihinden itibaren 15 gün içerisinde gerçekleştirmediğini, sözleşme 2017, 2018 ve 2019 yıllarında birer yıl uzamasına rağmen sözleşmenin 5.2 maddesinde hüküm altına alındığı üzere sözleşme bedelinde her yılın ocak ayında TÜİK tarafından yayımlanan ÜFE ve TÜFE aritmetik ortalaması oranında artış yapılmadığını, bu nedenle sözleşme ilişkisinin katlanılmaz bir hale geldiğini, bu nedenle davalıya Bucak … . Noterliğinin 15.02.2019 tarih.01837 yevmiye numaralı ihtarname gönderilerek 08.02.2019 tarihi itibariyle 495.000,00 TL alacağın bulunduğu, borcun belirtilen sürede ödenmemesi halinde 01.03.2019 tarihi itibariyle sözleşmenin feshedileceğinin bildirildiğini, davalının söz konusu ihtara karşı herhangi bir yazılı cevap vermediğini, davacı firmanın 15.02.2019 tarihli ihtarından sonra taraflar arasında 01.03.2019 tarihli fesih protokolü ile 23.12.2014 tarihli sözleşmenin karşılıklı mutabakatla feshinin ve tasfiyesinin düzenlendiğini, 01.03.2019 tarihli fesih protokolünde ‘tasfiyeye ilişkin tüm hususların oluşturulacak komisyonla gerçekleştirileceği, yüklenicinin (davacı) işletmeyi ve devraldığı tesis makine ve teçhizatı hasarsız ve eksiksiz olarak işverene (davalı) teslim edeceği, yüklenicinin fesih tarihine kadar olan tüm hakediş ve alacaklarının sözleşme şartlan dikkate alınarak hesaplanacağı ve işverenle karşılıklı mutabakata varılarak hazırlanacak bir ödeme takvimine bağlanarak ödeneceği, çalışan işçilerin alacakları, bu alacakların sorumluluğu ve nasıl ödeneceği, teminat mektubunun iade şartları hususlarının’ belirlendiğini, fesih protokolüne uygun olarak işyerlerinin davalıya iade edildiğini, işçilerle devir sözleşmesi imzalandığını, davalının işçilerin kıdem tazminatı ve ücret alacaklarını davacıya fatura ettiğini, davacı firmanın 01.03.2019 tarihli protokolde yer alan yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davalının ise hakediş ve alacağı ile ilgili hiçbir adım atmadığını davacının alacaklarını ödemekten imtina ettiğini, bunun üzerine Ankara 21. Noterliğinin 23.05.2019 tarih. 6312 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile ‘sözleşmenin feshine kadar gerçekleşmiş 401.296.33 TL bakiye hakediş alacağı ile sözleşme uyarınca 2017, 2018 ve 2019 yıllarına ait ÜFE-TÜFE farkından doğmuş 861.737,96 TL alacak ve bu alacaklar için işlemiş 138.926,26 TL faizin 3 iş günü içerisinde ödenmesi aksi halde yasal yollara müracaat edileceği’ hususlarının belirtildiğini ihtarnamenin davalıya 24.05.2019 tarihinde tebliğ edildiğini, davalının 27.05.2019 tarihli yazı ile davacının sözleşme hükümlerine göre taahhüdünü yerine getirmediğini beyanla teminat mektubunun tazmini için bankaya müracaat ederek 29.05.2019 tarihinde bedelini tahsil ettiğini, 23.12.2014 tarihli sözleşmede kesin teminat ve ek kesin teminat mektubunun geri verilmesi hususunun düzenlendiğini, ancak fesih protokolünde iadenin yeni şartlara bağlandığını böylece sözleşmenin ilgili maddesinin yürürlükten kalktığını, fesih protoklünde SGK ilişik kesme belgesinin ibrazı ve kurulacak komisyon tarafından düzenlenecek tespit tutanağında olumsuz bir tespitin ve/veya bir şerhin bulunmaması şartına bağlı olarak ödeme takvimindeki son ödeme tarihinden bir ay sonra teminat mektubunun iade edileceği hususunun düzenlendiğini, ilişiksiz belgesi ile ilgili sürecin SGK ile asıl işyeri sahibi (davalı)arasında yürüyen bir süreç olduğunu, SGK tarafından yazılan yazıya davalı tarafından yanlış cevap verildiğini, bunun üzerine SGK tarafından davalıya ikinci bir yazı yazılarak cevap beklenildiğinin şifaen öğrenildiğini, ancak ilişiksiz belgesinin davalının umursamaz tavrı nedeniyle davalıya henüz ulaşmadığını, konu ile ilgili davacının SGK nezdindeki takiplerinin de sonuç vermediğini, teminat mektubunun nakte çevrilmesinin istendiği tarih itibariyle fesih protokolü hükümlerine göre teminat mektubunun nakte çevrilmesi için geçerli ve haklı hiçbir nedeninin olmadığını, davalının sözleşmenin herhangi bir hükmüne aykırılık olduğu iddiasında bulunmadığını, davalının teminat mektubu bedelini tazmin ettiği gün Ankara 64. Noterliği” nin 29.05.2019 tarih ve 10159 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davacının ediminin eksik olduğu, zarar oluştuğu iddiasında bulunduğunu, davalının 23.12.2014 tarihinden 01.03.2019 tarihine kadar süren sözleşme ilişkisi boyunca davacı firmanın taahhütlerini gereği gibi yerine getirmediği yönünde bir iddiada bulunmadığı, 01.03.2019 tarihli fesih protokolünde de buna dair hiçbir kayıt ve şart bulunmadığını, davalı yanca ileri sürülen iddiaların farazi iddialar olduğunu, davacı firmaya ait ticari defterler ve muavin defter kaydından davacı firmanın davalıdan 400.356.46 TL lıakediş alacağı bulunduğu, bu alacağa 2017, 2018 ve 2019 yıllarında yapılması gereken (ÜFE+TÜFE)/2 oranındaki artışlar ilave edildiğinde yapılacak faiz hesapları ile birlikte davacının çok daha fazla alacağının bulunduğunu, davalının iddia ettiği gibi uygulamada bedel artışının yapılmayacağına dair müvekkil firmanın herhangi bir kabulünün olmadığını, 30.05.2019 tarihinde arabulucuya başvurulduğunu vc tarafların anlaşamadığına dair arabuluculuk son tutanağının tanzim edildiğini bildirmiş, hakediş alacakları ile ilgili olarak davacı firmanın kestiği faturalara bağlı ve ticari defterlerinde kayıtlı bakiye hakediş alacaklarının (400.356,46 TL’nin), bununla birlikte davalı tarafından geçmişte ödenmiş ve fakat vadesinde ödenmemiş tüm hakedişlerin, sözleşmenin (5.4) maddesinde belirlenen kesin vadeye göre işlemiş/işleyecek avans faizi ile birlikte şimdilik 400.356,46 TL’sinin tahsiline, sözleşmenin (5.2) maddesine göre 2017, 2018 ve 2019 yılları Ocak ayında ÜFE ve TÜFE oranlarının aritmetik ortalaması kadar sözleşme bedeline ilave edilmesi gereken hakediş alacaklarının, yine sözleşmenin (5.4) maddesinde belirlenen kesin vadeye göre işlemiş/işleyecek avans faizi ile birlikte şimdilik 10.000 TL’sinin tahsiline, sözleşme uyarınca karşı tarafa verilmiş 00151-GT-000000003030 sayılı 24.02.2016 tarihli 140.000,00 TL bedelli kesin teminat mektubunun 29 Mayıs 2019 günü muhatap bankadan nakte çevrilerek tazmin edilmiş olması nedeniyle, 140.000,00 TL bedelin tazmin tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiş, bilirkişi raporu doğrultusunda dava değerini…535.882,68 TL ‘ye artırmıştır.

CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı şirketin, davalı şirkete ait Angutlu I-II Regülatörü ve Hidroelektrik Santrali’nin işletme firması olarak hizmet sunduğunu, taraflar arasında 23.12.2014 tarihinde Ana Sözleşme ve 01.01.2016 tarihinde “Süre Uzatımı ve Fiyat Artışı Zeyilnamesi (Zeyilname) imzalandığını, 01.03.2019 tarihli Fesih Protokolü ile Ana Sözleşme ve Zeyilnamenin 01.03.2019 tarihinden geçerli olmak üzere feshedildiğini, sözleşmenin tasfiyesinin ne şekilde yapılacağının da fesih protokolü ile düzenlendiğini, Fesih Protokolü doğrultusunda her iki şirketin elemanlarından ortak oluşturulan Komisyon tarafından tutulan tutanaklara göre davacı şirketin tespit edilen eksiklikleri olduğunu, bu eksikliklerin parasal karşılıkları tespit edildiğinde davalı şirketin davacı şirkete herhangi bir borcu olmadığının anlaşılacağını, davacı şirketin, davalı şirketin bağlı olduğu …Holding’in bir diğer şirketi olan…Yatırım Üretim ve Ticaret A.Ş.’ye ait Akıncı … Barajı ve HES’in de işletme firması olduğunu, sözü edilen santrala ait sözleşmenin de işbu davadaki sözleşmenin aynısı olduğunu, … HES’e ait Ana Sözleşmenin 4. Maddesinde sözleşme konusu işin tanımlandığını, sözleşmenin eki Teknik Şartnamenin 9.2 maddesi ile olabilecek en üst düzeyde elektrik üretilmesi konusunda davacı şirketin yetkili ve sorumlu olduğunun açıkça düzenlendiğini, 7.2.12 ve 7.2.13 maddelerinde davacı şirketin…Enerjiye aylık ve yıllık faaliyet raporları düzenleme yükümlülüğü verildiğini, sonuç olarak Akıncı … Barajı vc HES in işletme sorumluluğunun da davacı şirkete verildiğini, Kura’da bulunan ve … İli … 24. Bölge Müdürlüğü sınırlarında yer alan EBD Enerji üretimi ve Ticaret A.Ş tarafından işletilen Köroğlu ve Kotanlı Barajlarının su tutumunun tamamlanarak işletmeye alınmasının geciktiğini, davacı şirkete ait … Barajının bu barajların mansabında bulunduğunu, FBI Enerji firmasının mansap şartlarını düşünerek düzeltici faaliyet yapmamasından ötürü davalı şirkete ait … Barajının enerji üretiminin ciddi şekilde olumsuz etkilendiğini, davacı şirket bu durumu bilmekle ve…Enerji’ye ve dolayısı ile davalı şirketin de bağlı olduğu üst yapı olan …Holdinge bildirmekle yükümlü olmasına rağmen su tutumunun uzadığını vc bu nedenle ciddi bir üretim kaybı gerçekleştiğini bildirmediğini, gerekli başvuruların yapılarak konu ile ilgili tedbir alınmasına böylece engel olduğunu, salt bu nedenle davalının 7.613.500.00 TL gelir kaybına uğradığını, davacı şirketin bu boyutta bir zararın meydana gelmesinde EBD Enerji firması ile birlikte kusurlu olduğunu, davacı vekilince de kendileri ile …Holding arasında bir hukuki ilişkinin olduğu kabul edildiğinden, kendileri tarafından belirtilen …Enerji, TG Elektrik ve…ile imzalamış oldukları 3 ayrı işletme sözleşmesinin aslında bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğinin kabul edildiğini, bu nedenle davacı tarafından açılan 3 ayrı davanın birleştirilmesi gerektiğini, davacı şirket ile imzalanan sözleşmelerin bir fesih protokolü ile sonlandırma ihtiyacının da bu olaydan kaynaklandığını, fesih protokolünün 3.2 maddesinde her iki taraftan en az 3’er kişinin katılımı ile oluşturulacak bir komisyon tarafından sözleşmenin tasfiyesine ilişkin tüm hususların sözleşme hükümleri ve yerinde yapılacak tespitlerde dikkate alınarak tutanak altına alınacağını, fesih protokolünün 3.4. maddesinde ise yüklenicinin fesih tarihine kadar olan tüm hakkediş vc alacakların sözleşme şartları dikkate alınarak hesaplanacağı ve işverenle karşılıklı mutabakata varılarak hazırlanacak bir ödeme takvimine bağlanarak yükleniciye ödeneceği hükümlerini içerdiğini, Fesih Protokolü doğrultusunda taraflarca komisyon oluşturulduğunu, yukarıda belirtilen duruma ek olarak davacı şirkete ait bazı eksikliklerin tespit edildiğini, fesih protokolünün imzalanmasının ardından davacı şirket ile çeşitli toplantılar yapılmış ise de davacı şirketin sorumluluğu kesin olarak reddeden tavrı nedeniyle uzlaşma sağlanamadığını, davacı şirketin 23.05.2019 tarihli ihtarnamesi ile haksız alacak talebinde bulunması üzerine komisyon tarafından tespit edilen eksiklikler ve davacı şirketin bağlı olduğu holdingin oluşan zararından dolayı teminat mektubunun nakte çevrildiğini, haklı bir taleple nakte çevrilen tutarın iadesinin reddi gerektiğini, davacı şirket tarafından 23.05.2019 tarih ve 6312 yevmiye ııolu ihtarnamesi ile müvekkil şirketten yaklaşık…500.000,00 TL talep edildiğini, davanın kısmi dava olarak açılması nedeniyle iş bu davada talebin de ihtarnamede ifade edilen bedel kadar olacağını, davacı şirketin eksiklikleri ve davacı şirketin kusurları nedeniyle …Hclding’in uğradığı yüksek zarar nedeniyle davalı şirketin davacı şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte, bir an için zararın olmadığı varsayılsa bile geriye dönük olarak 3 yıllık enflasyon farkı talep edilmesinin mümkün olmadığını, zira davacı şirket ile yapılan görüşmeler neticesinde, davacı şirketin 2016 yılında zeyilname ile gerçekleştirilen artıştan sonra bedelde artırım yapılmamasını kabul ettiğini, bu kabul üzerine de aynı bedel üzerinden sözleşmenin devam ettiğini, bu durumun davacı şirketin 3 yıl boyunca kesmiş olduğu faturalardan da anlaşılacağını, davacı şirketin bu süre zarfında aksi yönde bir talebinin olmadığını, ancak davacı şirketin davalı şirketin bağlı olduğu holdingin uğradığı zarar neticesindeki tazmin talebinde haklı olduğunu anladığından kendi cari alacağını fazla gösterebilmek adına sonradan böyle bir talepte bulunduğunu, bu durumun “sözleşmesel bir alacağın sonradan talep edilmesi” kapsamında değerlendirilemeyeceği, zira basiretli bir tacirin şayet aylık sözleşme bedelinde bir artış talebi var ise bu talebi karşı tarafa iletmesi ya da en azından talebi doğrultusunda fatura düzenlemesi bekleneceğini, davacı şirket talebinin “ahde vefa” ilkesine aykırı olduğunu, Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/107 e. sayılı dosyasının iş bu davada “bekletici mesele” yapılması gerektiğini bildirmiş, zamanaşımı itirazında bulunmuş, haksız davanın reddini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, davacı ile davalı arasında yapıldığı bildirilen 23.12.2014 tarihli Angutlu I-Il Regülatörü ve Hidroelektrik Enerjisi Santralini İşletme ve Bakım Hizmet Sözleşmesi çerçevesinde alacak talebine iilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davacı ile davalı arasında yapıldığı bildirilen “23.12.2014 tarihli Angutlu I-Il Regülatörü ve Hidroelektrik Enerjisi Santralini İşletme ve Bakım Hizmet Sözleşmesi çerçevesinde davacının edimlerini tam ve gereği gibi yerine getirip getirmediği, davacının ödenmemiş hakediş alacağı var ise miktarı, üfe-tüfe aritmetik ortalaması üzerinden ilave hakediş alacağı bulunup bulunmadığı, var ise miktarı, davalı tarafından davacının verildiği teminat mektubunun haksız olarak paraya çevrilip çevrilmediği, bedelinin iadesi gerekip gerekmediği, davalının mahsup talebinin yerinde olup olmadığı noktalarındadır.
Mahkememizce tarafların dayandığı deliler toplanmış, sözleşme, zeyilname ve ekleri, fesih protokolü taraflarca dosyaya ibraz edilmiş, taraf defterleri üzerinde dava konusu sözleşmeden kaynaklanan ticari ilişki araştırılmış, bilirkişi heyeti tarafından rapor tanzim edilmiştir.
Dosya kapsamından, taraflar arasında 23.12.2014 tarihli bir sözleşmenin, daha sonra 01.01.2016 tarihinde “Zeyilname” adlı bir sözleşmenin, en nihayetinde 01.03.2019 tarihli bir feshi protokolünün taraflarca imzalandığı anlaşılmaktadır.
A- Davacı, ilk talep olarak davalının sözleşmeden kaynaklanan hakediş alacaklarını ödemediğini bildirmiş, 400.356,46 TL hakediş alacağının dava tarihine kadar işlemiş avans faiziyle birlikte faizi ile ödenmesini talep etmiştir. Davalı taraf, fesih protokolü doğrultusunda bir komisyon kurulduğunu, bu komisyon tarafından tutulan tutanaklara göre davacı şirketin tespit edilen eksiklileri olduğunu, bu eksikliklerin parasal karşılıkları belirlendiğinde davacının alacağının olmadığının ortaya çıkacağını, ayrıca davalının bağlı olduğu Holding’in bir diğer şirketi olan…AŞ’ye ait … HES’in işletilmesi işinde de davacının yetkili olduğunu, davacı şirketin … HES’in işletilmesine ilişkin sorumluluklarını yerine getirmediğinden davalının zarara uğradığını, müvekkilinin bağlı olduğu Holding’e ait üç farklı şirkete ait enerji santrallerinin işletilmesine yönelik davacıyla üç farklı sözleşme yapıldığını, ancak bu sözleşmelerin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini, bu santrallerle ilgili olarak üç ayrı dava açıldığını, bu davaların birleştirilmesi gerektiğini, müvekkilinin başka bir projeden de olsa uğradığı zararların tazminine yönelik bedelin mahsubunu talep edebileceğini ileri sürmüştür.
Davacı ile …Holding’in iştiraki bulunduğu…Enerji, …Enerji ve huzurdaki davanın davalısı TG enerji firmaları arasında 3 ayrı Hidroelektrik Santral (HES) işletme sözleşmesi akdedildiği, her üç sözleşmede de uyuşmazlıklar yaşandığı ancak sözleşmedeki muhataplarının farklı olması nedeniyle ayrı ayrı dava süreçlerinin işletildiği tarafların kabulündedir. Davalının bahsettiği Akıncı ve Kavabeyi Barajlarının ve söz konusu barajların işletilmesi ile ilgili firmalar ile…firması arasında imzalanmış sözleşmenin iş bu davayla, dava konusu sözleşme ile ilgisi bulunmadığı, her sözleşmenin ayrı bir firma ile akdedildiği, her sözleşmede işletilecek HES veya barajların farklı illerde olduğu, işverenleri ve konuları itibariyle birbirinden farklı sözleşmeler olduğu ve sözleşmelerin birbirleriylc hiçbir bağlantısının bulunmadığı, davalının bu sözleşmelerin birlikte değerlendirilmesi gerektiği yönündeki talebine dayanak herhangi bir delili dosyaya sunamadığı, sözleşmelerin birbiri ile bağlantısının bulunmadığı, davacının 3 ayrı sözleşme ile tüzel kişilikleri farklı 3 firma arasında hukuki ilişkibulunduğu, …Holding’in de tüzel kişiliğinin ayrı olduğu, bu 3 şirketin …Holding’in iştiraki olmasının birbirinden bağımsız sözleşmeler olduğu gerçeğini değiştirmediği anlaşılmakla davalı savunmalarına itibar edilmemiş, dava konusu sözleşme kapsamında hesaplama ve değerlendirmeler yapılması gerektiği kanaatine varılmıştır.
Taraflar arasında 23.12.2014 tarihinden itibaren yürürlükte olan sözleşme, tarafların karşılıklı mutabakatı ile 01.03.2019 tarihinde imzalanan “Fesih Protokolü ile sona ermiştir. Sözleşmenin imzalanmasından fesih tarihine kadar geçen 4 yıl 2 ay 8 günlük sürede davacının sorumluluğu kapsamında yer alan herhangi bir edimin yerine getirilmediğine ilişkin davalı tarafından davacıya yapılmış bir ihbar veya bildirim dosyada bulunmamaktadır. Ayrıca yüklenici (davacı) tarafından sözleşme hükümlerine riayet edilmeyen durumlarda işveren (davalı) tarafından yazılı uyarıda bulunulacağı ve her yazılı uyarı ile birlikte yüklenicinin aylık istihkakından %10 oranında ceza kesileceği sözleşmenin 15.2 maddesi ile belirlenmekle, dosyada davacının aylık istihkaklarına ceza veya kesinti uygulandığına dair herhangi bir bilgi veya belge bulunmadığı; ayrıca sözleşmenin 17. Maddesinde işin sözleşme ve eklerinde tespit edilen standartlara (kalite ve özelliklere) uygun yürütülüp yürütülmediğinin işveren (davalı) tarafından görevlendirilen Kontrol Teşkilatı aracılığıyla denetleneceği ve sözleşmenin 19. maddesinde ise işin yapılmasına ilişkin olarak hizmetin ifa edildiği dönemler itibariyle Kontrol Teşkilatı ile Yüklenicinin (davacı) birlikte tutacakları kayıtların işin o dönem içerisinde yapılan kısmının teslimi anlamına geldiği, yüklenicinin kayıt tutmaktan ve/veya tutulan kayıtları imzalamaktan imtina etmesi durumunda Kontrol Teşkilatı kayıtlarının esas alınacağı ve bu kayıtların doğruluğunun yüklenici tarafından kabul edilmiş sayılacağı hükmü uyarınca sözleşmenin yürürlük sürecinde Kontrol Teşkilatı taralından davacının edimi ile ilgili olumsuz bir kaydın tespit edilmediği bu nedenle davacının sözleşme çerçevesinde edimlerini tam ve gereği gibi yerine getirdiği kanaatine varılmış, bilirkişilerin taraf defterleri üzerinde yapılan incelemede davacı firma kayıtları ile davalı firma kayıtlarının birbiri ile uyumlu olduğu, bakiye açısından da herhangi bir farklı durum bulunmadığı, ticari ilişki sonunda davacı firmanın defter kayıtlarına göre davalı firmadan 400.356,46 TL alacaklı olduğu anlaşılmıştır.
Muavin defter kayıtlarına göre, davacı tarafından düzenlenen hizmet faturaları karşısında, sözleşme gereği yapılan ödemelerde gecikme bulunduğu anlaşılmakla birlikte sözleşmenin 5.4 maddesinde ; “Ödemeler, sözleşme bedellerinin sözleşme süresi aya bölünmesi sonucunda ortaya çıkacak rakamın aylık hakedişler düzenlenmesi ile yapılacak olup, yüklenici tarafından her ayın sonunda sözleşmenin 12.4 maddesindeki belgeleri eklenerek düzenlenecek faturanın tarihini takip eden 15 gün içerisinde yapılacaktır” düzenlemesini içerdiği, Sözleşmenin 12.2 maddesi son fıkrasında “… Sözleşmenin 15. Maddesinde belirtilen kesinti ve cezalar uygulanmak kaydıyla tutulacak puantaja göre, Yüklenicinin tanzim edeceği bir asıl, bir suret fatura mukabili hak edilen istihkak, İşverenin ödeme planına göre ve istenilen belgelerin tamamının ibrazı şartıyla ödenir.” düzenlemesi bulunduğu, Sözleşmenin 5.4 maddesinde yapılan düzenleme alacağın muacceliyeti ile ilgili olup hak edişlerin ve faturaların tam olarak kesim tarihi belirtilmediğinden ve şarta bağlandığından kesin vade niteliğinde değildir. Kesin vadeden sözedebilmek için tarihin açıkça belirlenmiş veya belirlenebilir olması gerekir. Fatura düzenlenmesi borçluyu temerrüde düşürücü nitelikte bir işlem olmadığından fatura tarihi faize başlangıç yapılamaz. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre sözleşmenin ve şartnamenin belirtilen maddelerindeki düzenlemeler, alacağın istenebilir olması ile ilgili olup, kesin vade niteliğinde değildir. Dava öncesi temerrüt faizi talep edilebilmesi için borçlunun alacak miktarını gösterir ve ödeme talebini içerir bir ihtarla temerrüde düşürülmesi (TBK. m. 117/1) ya da borcun ödeneceği günün tarafların anlaşmasıyla kesin olarak belirlenmesi (TBK. m. 117/2) gerekir (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2017/2176 e.- 2018/333 k., Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2017/2438 e.- 2017/4549k.). Dava tarihinden önce usulüne uygun davalının temerrüde düşürüldüğü dosya içeriği ile kanıtlanamadığından faize yönelik fazlaya ilişkin talebin reddi kanaatine varılmıştır.
B- Davacının teminat mektubunun paraya çevrilmesinin haksız olduğu ve bedelinin iadesi gerektiği yönündeki iddiasına ilişkin yapılan yargılamada, uyuşmazlık konusu teminat mektubunun 23.12.2014 tarihinde Angutlu 1-2 Reg. ve Hidroelektrik Santralinin İşletme ve Bakım işine ait sözleşme hükümlerine ilişkin olduğu, davalı savunmalarında zikredilen davalının bağlı olduğu Holding’in bir diğer şirketi olan…AŞ’ye ait … HES’in işletilmesi işinde davacının yetkili olduğu, ancak davacı şirketin … HES’in işletilmesine ilişkin sorumluluklarını yerine getirmediğinden müvekkilinin zarara uğradığı, davalınınmüvekkilinin uğradığı bu zararın tazmini amacıyla teminat mektubunu nakde çevirdiği iddiasının teminat mektubunun veriliş amacını belirleyen sözleşmenin 11.1, 11.2, 11.4.1 maddelerindeki şartlarla ilgisi bulunmadığı, dolayısıyla teminat mektubunun paraya çevrilmesinin haksız olduğu, paraya çevrilme tarihinden itibaren hesaplanan faizi ile davalıdan tahsili gerektiği, davacı ıslah dilekçesi ile bilirkişi tarafından hesaplanan dava tarihine kadar olan temerrüd faizini de alacak olarak talep ettiğinden ve bu alacağa da faiz yürütülmesini istediğinden, feri nitelikteki faize faiz işletilmesi talebinin TBK 121/3 maddesi uyarınca mümkün olmamakla reddi gerektiği anlaşılmıştır.
C- Davacının sözleşme gereği üfe-tüfe aritmetik ortalaması üzerinden ilave hakediş alacağı bulunduğuna ilişkin iddia ve talebine yönelik yapılan yargılamada toplanan deliler ışığında taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 5.2. madddesi “işbu sözleşmenin süresi, işbu sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren I (bir) yıldır. Sözleşmenin taraflarca karşılıklı mutabakat halinde 1 (bir) yıl daha uzatılması halinde Sözleşme Bedeli sözleşmenin yenileneceği yılın Ocak ayında TÜİK tarafından yayınlanana ÜFE ve TÜFE oranlarının aritmetik ortalaması kadar ana hizmet bedeline ilave yapılır.” düzenlemesi bulunduğu, sözleşmenin bu hükmü doğrultusunda, 1 (bir) yıl daha uzatılması taraflarca kararlaştırılan sözleşmenin bedelinin, sözleşmeye göre Ocak ayında TÜİK tarafından yayınlanan ÜFE ve TÜFE oranlarının aritmetik ortalaması kadar artırılması gerekirken, 01.01.2016 tarihinde imzalanan zeyilname ile 95.000 TL/Ay + KDV’den, 140.000 TL/Ay + KDV’ye yükseltildiği,
2016 yılı ocak ayında TÜİK tarafından yayınlanan ÜFE ve TÜFE oranlarının aritmetik ortalaması (%5.71 +%8.81) 1 2 ==%7.26 olduğu, taraflar arasında 23.12.2014 tarihinde imzalanan sözleşmeye göre 2015 yılı sözleşme bedelinin %7.26 artırılması suretiyle 2016 yılı sözleşme bedelinin tespit edilmesi gerekirken, %47,36 oranında artırıldığı ve zeyilnamenin 3.2. Maddesi ile “Sözleşme bedeli, sözleşmede belirtilen iş kapsamı ile ilgili bütün şartların aynı kalması şartıyla 140.000TL /ay+ KDV olarak değiştirilmiştir. Bunun neticesinde sözleşmede ve iş bu zeyilnamede belirlenen birim fiyatlar işin sonuna kadar sabit kalacak ve hiçbir sebep ve nedenle sözleşme ve zeyilnamede belirlenen süreler içerisinde değişiklik yapılmayacak, fiyat farkı ve eskalasyon uygulanmayacaktır.” düzenlemesi yapıldığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla bir yıl sonraki sözleşme bedelindeki artışı belirleyen sözleşmenin 5.2.maddesi taraflar arasında imzalanan zeyilname ile fiilen ortadan kaldırılmıştır.
Davacı taraf her ne kadar, sözleşme ve zeyilname hükümlerinin açık olduğunu, uyuşmazlıklarda sözleşme hükümlerinin uygulanması gerektiğine kuşku bulunmadığını, bu konuda sözleşmenin 5.2 ve 9. maddelerinin uygulanması gerektiğini, zeyilnamenin sözleşme bitiş süresini ve sözleşme bedelindeki değişiklikleri konu ettiğini, zeyilnamede belirtilmeyen hususlarda ana sözleşme hükümlerinin geçerli olacağı hususunun açıkça düzenlendiğini, buradan hareketle zeyilnamenin 3.1 inci maddesinde sözleşmenin bitiş süresinin sözleşmede belirtilen iş kapsamı ile ilgili bütün şartların kalması şartıyla 31.12.2016 olarak değiştirildiğini, zeyilname ile artırılan bedelin zeyilname ile uzatılan sözleşmenin bitiş tarihi olan 31.12.2016 tarihine kadar geçerli olduğunu, buna göre zeyilnamenin süresinin dolduğu 31.12.2016 tarihinden sonra herhangi bir protokol veya zeyilname olmaksızın kendiliğinden 1’er yıl uzayan ana sözleşmede. 2017, 2018 ve 2019 yılı ocak aylarında ana sözleşmenin (5.2) ve (9)uncu maddeleri uyarınca bedel artışı yapılması zorunluluğu olduğunu, işyerlerinde çalışılacak personel sayısındaki artış da göz önüne alınarak sözleşme bedelinin zeyilname ile artırıldığını iddia etmiş ise de; zeyilnamenin 3. maddesinde, ‘koşulları bahsi geçen sözleşmeyle aynı kalmak kaydıyla zeyilnamenin sadece sözleşme bitiş süresi ve sözleşme bedelindeki değişiklikleri konu ettiğine’ ilişkin hüküm, Zeyilnamede çalıştırılacak personel sayısı ile ilgili herhangi bir hüküm bulunmaması, zeyilname ile davacıya ilave iş verilmemesi, davacının sonraki yıllarda düzenlediği faturalarda fiyat artışı yapmadan zeyilnamede tesbit edilen bedel üzerinden fatura tanzim ettiği ve zeyilnamedeki artışın sözleşmede belirlenen oranın çok üstünde bir oran olması nedeniyle zeyilnamenin sözleşme hükmünü değiştirdiği, bu sebeple davacının ÜFE-TÜFE aritmetik ortalaması üzerinden ilave hakediş alacağına ilişkin talebinin yerinde olmadığı ve reddi gerektiği kanaati ile aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile,
400.356,46TL hak ediş alacağının dava tarihinden itibaren, 140.000,00TL teminat mektubu bedeli ile 2.700,83TL işlemiş faizinin, teminat mektubu bedeli olan 140.000,00TL’ye dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin REDDİNE,
2-Alınması gereken 46.659,64 TL harçtan peşin alınan 9.398,72 TL peşin harç ile 16.831,00TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 20.429,92 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AÜT gereğince 51.203,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olarak 44,40 TL Başvurma harcı, 9.398,72 TL Peşin harç, 16.831,00TL ıslah harcı 6,40 TL Vekalet harcı toplamı 26.280,52 TL ile,
146,70 TL posta ve müzekkere gideri, üç bilirkişi ücreti 3.000,00 TL olmak üzere toplam 3.146,7‬0 TL’nin kabul ve red oranı dikkate alınarak…399,44 TL toplamı 27.679,92 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, kalan masrafın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AÜT gereğince 59.691,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereği Adalet Bakanlığı tarafından karşılanan ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk Ücret Tarifesinde belirtilen iki saatlik ücret tutarı karşılığı ticari arabulucu ücreti olan…320,00-TL’nin kabul/red oranına göre 587,00 TL’sinin davalıdan, 733,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
8-HMK 333. maddesi gereğince yatırılan gider avansından kalanın karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İlişkin, taraf vekillerinin yüzlerine karşı oy birliği ile verilen karar tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.07/03/2021

Başkan …
E-imzalı.
Üye …
E-imzalı.
Üye …
E-imzalı.
Katip …
E-imzalı.