Emsal Mahkeme Kararı Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/106 E. 2021/69 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN MAHKEMEMİZCE VERİLEN KARAR

ESAS NO : 2019/158 Esas
KARAR NO : 2021/40

2- … – …

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/04/2019
KARAR TARİHİ : 28/01/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacı ile dava dışı… İnş.Tic.San.Ltd.Şti. Arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, Genel Kredi Sözleşmesinden doğan borçların ödememesi sebebiyle Ankara … . İcra Dairesinde 2018/2929 sayılı dosya üzerinden icra takibi başlatıldığını, müvekkili banka ile davalılar arasında 25.03.2015 tarihinde akdedilen Genel Kredi Sözleşmesine… ve …’nin… İnş.Tic.San.Ltd.Ştl. ile birlikte müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imza attıklarını, borçluların vekilleri aracılığı ile itiraz etmeleri nedeniyle takibin durduğunu, itirazın haksız olduğunu, uyuşmazlıkla ilgili olarak arabuluculuk kurumu vasıtasıyla anlaşma zemini bulunmaya çalışılmış ise de başarılı olunamadığını, sözleşmede müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzası bulunan kişilerin, sözleşme ve akabinde gerçekleşecek süreçte doğmuş veya doğacak tüm borçlardan sorumlu olduklarını kabul ettiklerini, sözleşmenin 20.1.1. ve 8.5.1. düzenlemeleri birlikte değerlendirildiğinde, müvekkili bankanın müşteri ve müşteriyle beraber müteselsilen borçlu olan kefillere karşı gayri nakdi riskler için depo talebinde bulunabileceğinin anlaşıldığını, bu nedenle davalıların depo talebine yaptıkları itirazın haksız olduğunu, sözleşmenin 20.1.3, 20.3.2. ve 20.4.4. maddelerine göre, kefillerin borçlanılan ve süreç içerisinde doğacak tüm edimlerden sorumlu olacaklarının düzenlendiğini, açıklanan bu nedenlerden dolayı itirazın iptali gerektiğini belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, davalıların % 20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP :
Davalılar vekili cevap dilekçesinze özetle, kefilin sorumluluğunun kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçları ile sınırlı olduğunu, kefillerin gayri nakdi risklerin deposundan sorumlu tutulabilmesi için, taraflar arasında düzenlenen sözleşmede buna dair açık bir hüküm olması gerektiğini, Yargıtay’ın bu konudaki görüşünün istikrarlı ve net olduğunu, ilgili sözleşmede kefilin gayri nakdi bedel yönünden kefillerden depo talebinde bulunabileceğine dair açık bir hüküm bulunmadığı için davalı kefillerden 16.404.180 TL değerinde gayri nakdi riskin deposunun talep edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, sözleşmenin 8.5.1. maddesindeki düzenlemenin kredi asıl borçlusunu kapsadığını, sözleşmenin 20.1.1. maddesinde yer alan düzenlemenin ise depo talebi konusunda açık bir hüküm olarak değerlendirilemeyeceğini, davalıların icra dosyasına konu edilen alacak miktarı kadar davacı bankaya borçları bulunmadığını, davacı tarafından tek taraflı olarak belirlenen gecikme cezasını ve miktarını da kabul etmek mümkün olmadığını, davalıların bankaya verdikleri kefalet beyanlarının Borçlar Kanununun amir hükümlerine aykırı olup yok hükmünde olduğunu, ortada geçerli bir kefalet ilişkisi bulunmadığından doğmuş, icra yoluyla istenebilir bir alacağın mevcut olmadığını, asıl borçlu şirket açıkça bir ödeme güçsüzlüğü içinde olmadığı için alacaklının müteselsil kefile karşı takibe girişilmesi şartlarından birinin varit olmadığını, diğer şartın ise borçluya yapılan ihtarın sonuçsuz kalması olup borçluya geçerli bir ihtar gönderilip gönderilmediği hususunun tespiti gerektiğini, yapılan ihtarnamelerin geçerli birer ihtarname vasfı taşımadığını, hukuken sonuç doğurmaya elverişli, geçerli bir ihtarnamenin söz konusu olabilmesi için öncelikle asıl borçluya TBK md. 586 uyarınca kefillerden ayrı ve bağımsız olarak ihtar gönderilmesi gerektiğini, henüz müteselsil kefile başvuru şartları oluşmamış iken müteselsil kefiller ile birlikte borçluya, borcun ödenmesi için ihtarda bulunulmasının hukuka aykırı olduğunu, bu nedenle asıl borçluya geçerli bir ihtarname gönderilmeden müteselsil kefile başvura şartlarının oluştuğundan bahsedilmeyeceğini belirterek, hâksiz ve yersiz açılan davanın reddine, davacının takibi açıkça kasti ve kötüniyetli olduğundan takip konusu tutarın % 20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir.
Mahkememizce tarafların dayandığı deliller toplanmış, icra dosyası, takibe dayanak kredi sözleşmesi ve ekleri getirtilmiş, dosya bilirkişiye tevdi olunarak rapor tanzim ettirilmiştir.
Toplanan deliller ışığında incelenen genel kredi sözleşmeleri içeriğine göre; Davacı Banka ile dava dışı… İNŞ.TİC.SAN.LTD.ŞTİ. Arasında; 18.11.2013 tarihinde 7.000.000 TL limitli, 25.03.2015 tarihinde 15.000.000 TL tutarlı, 2 adet Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiği, 18.11.2013 tarihli sözleşmede dava dışı Mehmet BARULAY ile davalı …’nin 7.000.000 TL limitle müteselsil kefaleti bulunduğu, bu sözleşmede davalı …’nin kefaletinin bulunmadığı, kefalet sözleşmesinin; kefalet tarihi, kefalet tutarı ve kefaletin müteselsil olduğu hususları kefillerin el yazısı ile yazılmak suretiyle akdedilmiş olması sebebiyle Borçlar Kanunu hükümlerine uygun olarak geçerli bir kefalet ilişkisi kurulduğu, 25.03.2015 tarihli sözleşmede davalılar … ve …’nin 15.000.000 TL limitle müteselsil kefaleti bulunduğu, kefalet imzaları; kefalet tarihi, kefalet limiti ve kefaletin müteselsil olduğu hususları kefilin el yazısı ile yazılmak suretiyle atıldığından Borçlar Kanunu hükümlerine uygun olarak geçerli bir kefalet ilişkisi kurulduğu anlaşılmıştır.
Sözleşmelerdeki kefalet limitleri dikkate alınarak, davalı …’nin kefalet limiti ( 15.000.000 + 7.000.000=) 22.000.000 TL ve davalı …’nin kefalet limiti 15.000.000 TL olarak tespit edilmiştir.
Sözleşmenin “ HESAPLARIN KESİLMESİ (KAT EDİLMESİ) başlıklı 6.1.1.maddesinde; “ Banka, nedenlerin doğması ile dilediği zaman bildirimde bulunup hesapları kısmen veya tamamen keserek (kat ederek) borçları muaccel kılmaya, sözleşmeyi feshetmeye, alacaklarını talep ve tahsile, teminat mektubu ve sair garanti taahhütlerindin iadesini veya bedellerinin bloke edilmesini istemeye ve sözleşmedeki tüm haklarını kullanmaya yetkilidir. “ şeklinde,
Sözleşmenin 15.4:3. maddesinde,” alacak için uygulanacak gecikme kar payı oranının, taraflar arasında oran konusunda bir anlaşma olmadığı takdirde, hesaplamanın yapıldığı tarihte Bankanın kredilere uyguladığı en yüksek cari akdi kar payı oranlarının % 50 fazlasına kadar bir oranının esas alınarak belirleneceği “yönünde,
“KEFALET SÖZLEŞMESİ” başlıklı 20. Maddesinin (1). Fıkrasında; “ Bu Sözleşmede imzası olan Kefil, Müşteri ile Banka arasındaki tüm krediler, kredi sayılan işlemler veya sebeplerden dolayı Müşterinin Bankaya karşı doğmuş ve/veya bundan sonra işbu Sözleşme veya sair sözleşmelere istinaden doğacak tüm borçlarından sorumludur, “şeklinde; 20.3.1. maddesinde “ Bu sözleşmenin, sorumluluğun başlaması, borcun ödenmesi, borç ve sair yükümlülüklere uyulması, uyulmaması halinde muacceliyet, temerrüt başta olmak üzere Müşteri bakımından uygunan ve kefalete ilişkin kanunun emredici hükümlerine açıkça aykırı olmayan maddelerinin tamam, Kefil hakkında ve kefaletten kaynaklanan borçlar içinde aynen geçerlidir. ” Şeklinde;
20.3.2. maddesinde; “ Sözleşmede Müşteriyi sorumluluk altına sokan tüm hükümler Kefili için de aynen geçerli olduğundan Müşteri kelimesi bu anlamda Kefili de ifade etmektedir.’’ şeklinde düzenlemeler yapıldığı görülmüştür.
Takip tarihi itibariyle meri teminat mektuplarından dolayı 16.400.000 TL ve 3 adet çek yaprağı yasal yükümlülük tutarı ( 2 adet karşılıksız çek 1.290 * 2= 2.580 TL + 1 adet meri çek 1.600 TL =) 4.180 TL olmak üzere depo talebine konu tutar 16.404.180 TL olup dava dışı borçlu şirket bu tutar depo talebinden sorumlu olmakla birlikte davalı kefillerin söz konusu gayrinakdi riskin depo talebinden sorumlu tutulabilmeleri bakımından, sözleşmede bu hususta açık bir hüküm bulunması icap etmektedir.
Sözleşmenin “Kefalet”e ilişkin ve teminat mektuplarına dair maddelerde, gayrinakdi risk niteliğindeki teminat mektubu bedellerinin ve gayri nakdi çek taahhüt tutarlarının depo talebinden kefilin sorumlu olacağına dair açık bir hüküm bulunmamaktadır.
Davacı Banka tarafından dava dışı asıl borçlu şirket ve davalı kefiller hakkında Ankara 18.icra Müdürlüğünün 2018/2929 esas sayılı dosyasına kayden 07.03.2018 tarihinde başlatılan icra takibinde; 441.630,35 TL Asıl Alacak 24.335,69 TL Gecikme Cezası16.404.180,00 TL Gayri Nakdi Kredi İçin Muhtemel Alacak Talebi (Depo Talebi) toplamı 16.870.146,04 TL üzerinden takip formu düzenlendiği ancak Metin içerisinde ” Takibimiz, Alacağımızın 16.404.180,00 TL tutarından halen mer’i durumdaki gayri nakdi kredilerden kaynaklanan kısım için depo amaçlı yapılmıştır” denilmekle takibin gayri nakdi alacağa yönelik açıldığı, nitekim arabuluculuk görüşmelerinde taraflarca gayrinakdi riske ilişkin alacağın zikredildiği ve tartışma konusu yapıldığı, davalı kefillerin itiraz dilekçelerinde gayri nakdi riske yönelik itirazlarda bulundukları anlaşılmakla takibin ve uyuşmazlık konusunun gayrinakdi riskin depo edilmesi talebinin yerinde olup olmadığı noktasında toplandığı, dosyadaki deliller ve genel kredi sözleşmelerine göre kefillerin gayri nakdi risklerden depo sorumluluğunu içeren açık bir hüküm bulunmadığı bu nedenle davanın reddi gerektiği kanaatine varılmış, davacının kötüniyetle takip yaptığı kanıtlanamadığından davalıların kötüniyet tazminatının da reddi gerektiği kanaati ile aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Geerkçesi yukarıda açıklandığı üzere.
1-Davacının davasının yerinde bulunmadığı anlaşılmakla REDDİNE,
2-Davalı vekilinin kötü niyet tazminatının yerinde bulunmadığından reddine,
3-Alınması gereken 59,30TL harçın, peşin alınan 341,55TL ile tamamlama harcı 154.042,24 TL’den mahsubu ile bakiye 154.324,49 TL’nin davacıya iadesine,
4-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden AÜT uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-HMK 333. Maddesi gereğince gider avansından kalan kısmın hüküm kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
İlişkin, taraf vekillerinin yüzlerine karşı oy birliği ile verilen karar tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/01/2021

Başkan …
✍e-imzalıdır
Üye …
✍e-imzalıdır
Üye …
✍e-imzalıdır
Katip …
✍e-imzalıdır