Emsal Mahkeme Kararı Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/791 E. 2021/469 K. 22.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/791
KARAR NO : 2021/469

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … – ….
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … -…

DAVA : Tazminat (Destekten yoksun kalma )
DAVA TARİHİ : 07/11/2018
KARAR TARİHİ : 22/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/07/2021

Mahkememizde açılan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,

G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TALEP :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 21.12.2017 tarihinde sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile davalıya Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın çarpışması ile meydana gelen olayda … plakalı araçta yolcu olan davacının eşi …’ın ağır yaralandığını, kazadan sonra uzun süre tedavi gördüğünü, 8 ay sonra da vefat ettiğini, müvekkili …’ın eşi …’ın ölümü sebebiyle maddi ve manevi olarak telafisi güç zarara uğradığını , uğranılan maddi zararların tazmini için 28.09.2018 tarihin davalı …Ş’ye başvuruda bulunulduğunu, sigorta şirketinin talep ettiği bir kısım bilgi ve belgelerinde …10.2018 tarihinde gönderildiğini, ancak herhangi bir ödeme yapılmadığını belirterek, talep artırım haklan saklı kalmak üzere destek …’ın vefatı sebebiyle müvekkili … için 5.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Başvuru ile birlikte gerekli evraklann ibraz edilmediğini, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddi gerektiğini, davaya konu kazaya kanşan … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde 07.02.2017 / 2018 tarihleri arasında geçerli olmak üzere … no’lu Trafik Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, poliçeden kaynaklanan sorumluluklarının sigortalı araç sürücüsünün kusur oranı ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, tazminat hesabının TRH 2010 hayat tablosu ve 1,8 teknik faiz esas alınarak yapılması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere faiz başlangıcının dava tarihi olması gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
H U K U K İ N İ T E L E N D İ R M E – G E R E K Ç E :
Dava , Destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Kazaya karışan … plakalı ticari otobüs davalı …Ş’ye 07.02.2017 – 07.02.2018 tarihleri arasında geçerli olmak üzere … no’hı Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalıdır.
2918 sayılı KTK nun 91/1. ve 85/1. maddelerine göre Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nı yapan sigortacının poliçede belirlenen limite kadar, işletenin sorumluluğunu üstlenmiştir.
Uyuşmazlık, Davacının desteğini ölümü ile kaza arasında illiyet bağı olup olmadığı, yaralanma sonrası tüm tedavi imkanları uygulanmış olsaydı somut neticenin yine de meydana gelip gelmeyeceği, zarar miktarı noktasındadır.
TBK Madde 51- Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.
Mahkememizce tıbbi evraklar toplanmış, beyin cerrahisi uzmanından rapor alınmış, İstanbul ATK dan illiyet bağı ve kaza sonrası oluşan yaralanma ve ölüm durumuna göre ayrı ayrı raporlar alınmıştır.
Müteveffanın tedavi sürecine dair hastane raporları/Bilirkişi Raporu/ ve İstanbul Adli Tıp Kurumundan alınan raporlar:
Kaza sonrası kaldırıldığı … Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 22/12/2017 tarih ve 66633 protokol nolu genel adli muayene raporuna göre hasta yakınları bu hastanede ameliyat ettirmek istemediklerinden hasta 23.12.2017 tarihinde Selçuk Üni.Meram Tıp Fakültesine sevk edilmiştir.
Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nin 24/12/2017 yatış, 05/01/2018 çıkış tarih ve 5064322 başvuru nolu epikrizinde , ağır quadriparetik, serviste takip ve tedavisine devam edilmesi önerisi ile taburcu edilmiştir.
… Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 07/02/2018 yatış, 15/02/2018 çıkış tarih ve A00159382 işlem nolu epikrizinde; Servikal kompresif miyelopatiye bağlı tetrapleji geçiren hasta rehabilitasyon amaçlı kliniğe yatırıldı. Hastaya yatak içi dönme, doğrulma, transfer, pasif ve aktif asistif ROM, pozisyonlamadan oluşan rehabilitasyon programı başlandı. 6 hafta önce beyin cerrahisi operasyon açısından değerlendirmiş operasyon önermiş fakat hasta ve yakınları kabul etmemiş tekrar danışıldı operasyon düşünülmedi. Rehabilitasyon açısından imkanların kısıtlı olması ve hasta ve yakınlarının da isteğiyle hasta taburcu edildi, hasta ve yakınları … bölümüne hastayı götürecekleri için taburcu edildi.
Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi’nin 15/02/2018 yatış, 12/06/2018 çıkış tarih ve 8816618 başvuru nolu epikrizinde;… Hastaya toplam 81 seans nörolojik rehabilitasyon verildi, yatak seviyesinde olan yatak içi egzersiz çalışılan hasta taburculuk tedavisi düzenlenerek önerilerle taburcu edildi.
Başkent Üniversitesi Konya Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin 09/07/2018 yatış, 15/08/2018 eks tarih ve 721470 hasta nolu epikrizinde;her iki gluteal bölgede dekubit ülserleri nedeni ile değerlendirilen hasta yara bakımı ve fizyoterapi programına alınması için yatırılarak takibe başlandı. 14.08.2018 tarihinde yoğun bakım servisine yatırıldı ve 15.08.2018 tarihinde vefat ettiği belirtilmiştir.
Adli Tıp Kurumu … Kurulunun 28.11.2019 tarih ve 5647 nolu kararında: Kişinin 21/12/2017 tarihinde maruz kaldığı trafik kazasına bağlı yaralanmasıyla 15/08/2018 tarihinde ölümü arasında illiyet bağı bulunduğu ancak kişinin ölüm oranında yaralanma öncesi kendisinde mevcut olan doğumsal kaynaklı dar kanal hastalığının (boyun bölgesinde omuriliğin geçtiği kanalın dar olması) ve olay sonrası götürüldüğü hastanede ameliyat önerilmesine rağmen hasta ve hasta yakınları tarafından ameliyatın reddedilmesinin de etkisi ve katkısı olduğunun kabulü gerektiğinin oy birliği ile mütalaa olunduğu görülmüştür.
Bilirkişi raporu: Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. … tarafından düzenlenen 01.07.2020 tarihli ve bila sayılı bilirkişi raporunda;
1.Müteveffa …’ın dosyada mevcut tıbbi kayıtlarında kaza öncesi “servikal dar kanal” hastalığı olduğuna dair kesin bir belge bulunamamıştır. Ancak yine de dosyadaki radyolojik verilerle servikal dar kanal hastalısının kaza öncesi de hastada mevcut olduğunu söylemek bilimsel açıdan doğrudur.
2.Müteveffa …’ın kaza sonrası konulan “Servikal kompresi miyelopati” ve “Tetraparezi” tanıları nedeniyle ameliyata alınması gerekmektedir.
3. Müteveffa … ilk götürüldüğü … Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde ameliyat olsa idi eski sağlığına kavuşma ihtimali vardı.
4. Müteveffa … ilk götürüldüğü … Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde ameliyat olsa idi. yatalak kalma ihtimali daha düşük olup ameliyatın sonucuna göre hayatta kalma ihtimali olacak idi.” şeklinde alternatifli görüş bildirmiştir.
Adli Tıp Kurumu …. İhtisas Dairesi 23 ARALIK 2020 tarihli raporunda; Kişinin geçirdiği trafik kazası ile sonrasında tanıları konulan “Servikal kompresif miyelopati” ve bu sebeple gelişen komplikasyonlar, paraziler ve ölümü arasında illiyet bağı bulunduğu, ancak ilk götürüldüğü … Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde ameliyat önerilmiş olduğu; hasta ve hasta yakınları tarafından ameliyatın reddedilmesi durumunun da kişide meydana gelen arızalar üzerinde katkısı olduğu, ameliyat olması halinde meydana gelen arızaların hangi oranda düzeleceğinin tıbben bilinemeyeceği, kişinin ölmüş olması sebebiyle muayene edilemeyeceği cihetle;
…’ın 22/12/2017 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanmasının, 30.03.2013 tarih, 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik, hükümlerine göre değerlendirildiğinde;
Kas İskelet Sistemi: C4 altı paraplejik; Tablo 4.1; 4- Ağır % 80, Tablo 4.2 b; 4- Ağır %90, Tablo 4.3 Anorektal ve Üriner sistem %50, %60
1. Kişinin tüm vücut engellilik oranının % 100 (yüzdeyüz) olduğu,
2. İyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 18 (onsekiz) aya kadar uzayabileceği,
3. İyileşme (iş göremezlik) süresi içinde ve sonrasında kişinin sürekli bakıcı ihtiyacının bulunduğu oy birliği ile mütalaa olunur. ” şeklinde görüş bildirilmiştir.
Kusur Raporu: Adli Tıp Kurumu Ankara Trafik ihtisas Dairesi Başkanlığı raporunda; davalı …Ş’ye Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi ile sigortalı … plakalı otobüs sürücüsü İhsan Bozkıl’ın kazanın oluşumunda % 75, … plakalı otomobil sürücüsü …’ın ise % 25 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Otomobilde yolcu konumunda bulunan …’ın ise kazada herhangi bir kusuru bulunmamaktadır.
Aktüer Raporu: … 01.05.1953 doğumlu olup vefat tarihinde 65 yaşındadır. Ev hanımı olduğundan asgari ücret esas alınarak Yargıtay …. Hukuk Dairesinin 14.01.2021 tarih 2020/2598 E, 2021/34 K sayılı ilamı doğrultusunda muhtemel yaşam süresinin tespitinde TRH-2010 tablosu kullanılmış, muhtemel yaşam süresinin sonu olan 15.08.2026 tarihi kabul edilmiş yapılan hesaplamada 113.159,91 TL destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanmış davacı vekili …’ın %25 kusurunu düşerek davalı … şirketine sigortalı araç sürücüsünün %75 kusuruna isabet den miktar üzerinden talep artırım dilekçesi sunmuştur.
Mahkememizce yapılan değerlendirmede , müteveffanın ağır yaralandığı sabittir. Beyin Cerrahisi uzmanı ameliyat olsaydı yatalak kalmayabileceğini belirtmiş ise de bu bilirkişi raporunu ve dosyadaki tüm tıbbi evrakların değerlendirildiği Adli Tıp Kurumu ….İhtisas Kurulundan alınan raporda ”ameliyat olması halinde meydana gelen arızaların hangi oranda düzeleceğinin tıbben bilinemeyeceği” belirtilerek %100 malul olacağı mütalaa edilmiş mahkememizce de ATK raporundaki değerlendirmeler kabul edilmiştir.
Somut olayda davacı kazada yaralanan ve sonrasında da vefat eden mağdurun eşidir. Davacı yaralanan kişinin eşi olup kendisi için destekten yoksun kalma tazminatı talep etmiştir. Daimi maluliyet halinde mağdurun kalıcı iş görmezlik, tedavi ve bakıcı gideri talep etme hakkı olmakla birlikte bu hak yaralanan mağdura aittir. Davacı eşinin yaralanmasından dolayı kendisi için maluliyete dayalı tazminat talep edemez. Gelinen noktada davacının eşini kaybettiği ve desteğini yitirdiği de sabittir. Kaza sonrasında ağır bir yaralanma ve zararın gerçekleştiği sabittir. Ameliyat olsaydı da iyileşemeyeceği de ihtimal dahilinde olup ortada bir zararın var olduğu inkar edilemeyecek bir gerçeklik olup , sigortalı araç sürücüsünün kusuru ve sorumluluğu karşısında sigorta şirketinin tazminat ödemekten kurtulması hakkaniyete uygun olmayacağı, adli tıp raporunda da illiyet bağının varlığı konusunda mütalaa da bulunulduğundan ölümden dolayı davalının tazminat ödeme yükümlüğü bulunduğu kabul edilmiş TBK 52. Maddesi uyarınca indirim yapılması uygun görülmüştür.
Zarar görenin zararı azaltma külfeti; (Yrd. Doç. Dr., Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medenî Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi. Http: // dergiler . Ankara . Edu . Tr / dergiler / 38 / 2029/21112.pdf ) zarar veren bir fiile maruz kalan kişinin, bu fiilin ekonomik sonuçlarını azaltmak veya bunların artmasını engellemek için durumun gerektirdiği tüm makul tedbirleri alma ödevidir. Şu halde, zararı azaltma külfeti, zararı arttırmamayı da içine alan ondan daha geniş bir kavramdır.Öncelikle, somut olayda, zararı azaltmak için alınabilecek tedbirlerin (örneğin, ameliyat olmak, meslek değiştirmek, hasar gören eşyayı tamir ettirmek gibi) bulunup bulunmadığı belirlenmelidir. Örneğin, zarar görenden ameliyat olmasının beklenebilmesi için sağlık durumunun ameliyata elverişli olması gerekir.
Acaba zarar gören zararı azaltmak için tıbbi tedaviyi kabul etmek zorunda mıdır? Zarar görenden bir tıbbi uygulamayı kabul etmesini beklemek, onun az ya da çok kişilik haklarına müdahale teşkil eder. Zarar görenin vücut bütünlüğü üzerindeki kişilik hakkı, zarar verenin ödeyeceği tazminatın azalması biçimindeki ekonomik menfaatlerine nazaran öncelikli bir haktır. Ancak bu husus, uğradığı zararı tıbbi tedavi ile azaltma imkânı olan kişiyi, her durumda zararı azaltma külfetinden muaf kılmaz. Tıbbi bir uygulamaya başvurmayı gerekli görerek kişinin özgürlüğüne yapılan müdahale, bunun sonucunda kaçınılabilecek zararın kapsamı ile orantılı olmalıdır.
Bu konu doktrinde tartışma konusu yapılmıştır. ( Baysal, s. 217, 222-226. Bu görüşe göre, zarar görenin tedaviyi reddetme hakkı mutlak bir hak olup, bu hak dolaylı da olsa sınırlandırılamaz. Zarar gören, zarar ortaya çıktığında süratle tedavi seçeneklerini öğrenmeli, sağlık kuruluşuna gitmelidir. Ancak bu aşamadan sonra, kendisine önerilen tedaviyi, bu tedavi makul de olsa, salt korkuları sebebiyle, hatta hiçbir gerekçe olmadan reddedebilir. Bu tutumuyla zararı azaltma külfetine aykırı davranmış olmaz; artan zarardan ötürü tazminattan indirim yapılmaz.) Hiçbir gerekçe olmadan makul bir tedaviyi reddederek zararını arttıran kişinin dahi zarar görenden tam tazminat alması, tazminatın amacı ile bağdaşmaz.
Yargıtay …. HD. 1979/5480 E., 1979/9818 K., 18.09.1979 T.: “Zararın ve dolayısıyla tazminatın belirlenmesinde, mağdurun çalışma gücünden yoksun kalmasını azaltacak bir ameliyata ya da tedaviye rıza gösterip göstermemesi yönü, özellikle göz önünde tutulması gereken bir husustur. Ancak mağdurun rıza göstermesinin beklenebilmesi için a ) Ameliyatın tehlikeli olmaması, b) Ameliyatın çok ızdırap verici olmaması, c) Mağdurun ameliyat sonunda iyileşmesinin kuvvetle umulur ve beklenir olması, d) Özellikle de, ameliyat giderlerinin sorumlu kişi tarafından önceden ödenmiş bulunması, şarttır.” (www.kazanci.com.tr / E.T.: 05.02.2015).
Yarg. …. HD., 1980/3979 E., 1980/4046 K., 19.09.1980 T.: “Mahkeme, davacının ameliyat olmaması nedeniyle BK.nun 44/4. maddesi hükmünü uygulayarak tazminattan % 50 indirim yapmıştır. Her ameliyatta ve olayda olduğu gibi bacak kemiği kırıklarına ilişkin bir ameliyatta her zaman belli bir oranda ölüm tehlikesi mevcuttur. Hiçbir hukuk düzeni, tazminat miktarını azaltmak amacıyla da olsa, mağduru ameliyat olmaya ve kendisini ölüm tehlikesine atmaya zorlayamaz. Bu durumda davacının ameliyat olmaması nedeniyle kendisinin zararı artırıcı bir davranışta bulunduğunun kabulü ile indirim yapılması hukuk ve yasaya aykırı olmakla tam tazminata hükmedilmek üzere hükmün davacı yararına bozulması gerekmiştir.” (www.kazanci.com.tr / E.T.: 05.02.2015). (Bu karar doktrinde eleştirilmiştir. Kanaatimizce, Yargıtay’ın bu kararı isabetsizdir. Zira mahkeme, somut olaydaki ameliyatta zarar görenin yaşı, bedensel durumu dikkat alındığında, belirgin bir tehlikenin, yani her ameliyatta olabilecek olandan fazla bir ölüm riskinin bulunup bulunmadığını incelemeksizin, bir genelleme yaparak sonuca ulaşmıştır. Kararın eleştirisi hakkında bkz. ayrıca Nomer, s. 90 dn. 126; Tiftik, s. 121-122.)
BK-Brehm, Art. 44, N 50; Oftinger/Stark, s. 307 N 171; Achtari, N 667; Pichonnaz, s. 123;Nef, s. 238; Nomer, s. 112. BGE 81 II 512, JdT 1956 I 237. Ameliyatın % 50 başarılı olma şansı bulunmasının yeterli olmadığı, % 65 ve üzeri başarı şansının ameliyat olmayı makul olarak beklenir kılabileceği hakkında görüşler ve mahkeme kararları için bkz. Achtari, N 663 dn. 906, N 667.
Bir başka görüşe göre, zarar gören, dini inancı gibi sübjektif özellikleri nedeniyle bir tedbire başvuramıyorsa, zararı azaltma külfetine aykırı davranmış olmaz. ( Pichonnaz, s. 123-124; Nomer, s. 89. )
Zararı azaltma külfetinin ihlalinden söz edebilmek için, mutlaka zarar görenin davranışı ile artan veya azalabileceği halde azalmayan zarar, yani kaçınılabilir zarar arasında uygun nedensellik bağı bulunmalıdır.
Nedensellik bağının kesilip kesilmediğine, hâkim, takdir yetkisini kullanarak (TMK. m. 4) karar verecektir. Hâkim, her somut olayı kendi şartları içinde ele almalıdır. Örneğin, bacağından hafif yaralanan kişi, yarayı kangren haline getirecek kadar uzun süre doktora gitmez ve daha sonra doktora gittiğinde bacağı kesilirse, burada failin fiili ile uzuv kaybı arasında uygun nedensellik bağı kesilir.zarar verenin haksız fiili sonucunda kolu kırılan zarar gören, tehlikesiz bir ameliyata rıza göstermediği için engelli kalırsa, zarar veren sadece kol kırılmasına bağlı zararları tazmin etmek zorundadır; zarar görenin engelli hale gelmesine bağlı zararlardan ise sorumlu değildir.
Somut olayda, her ne kadar mağdur ve yakınları ameliyata onay vermemiş ise de, hasta kaderine terk edilmemiş, 65 yaşında olan mağdurun tedavisi için birden çok hastaneye başvurulmuş fizik tedavi uygulaması yaptırılmış ancak şifa bulamadan vefat etmiştir. ATK raporunda belirtildiği üzere ameliyat olsa bile şifa bulamayabileceği de ihtimal dahilindedir. %100 malul bir halde yaşaması halinde de mağdur kendisi için kalıcı maluliyete dayalı tazminat ve ömür boyu bakıcı gideri talep edebileceği nazara alındığında vefatı halinde de eşinin destekten yoksun kalma tazminatı talep etmesinde aktif dava ehliyetinin bulunduğu kabul edilerek dava açmasında hukuka aykırılık görülmemiştir. Ancak yukarıda açıklanan gerekçe ile az da olsa ameliyatla tedavi ve şifa bulma ihtimali karşısında aktüer bilirkişinin raporundaki hesaplamadan TBK 52. Maddesi uyarınca %20 oranında indirim yapılması uygun görülerek 67.895,94 TL tazminata hükmedilmiş,2918 Sayılı KTK’nin 99/1 maddesi ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.2.b maddesi gereğince göre belirlenen temerrüt tarihinden itibaren avans faizine (sigortalı araç ticari araç/otobüs olduğundan ) hükmedilmiştir.
Yargılama giderleri bakımından ise aktüer bilirkişi tarafından hesaplanan tazminattan yapılan indirim yasadan kaynaklanan takdiri bir indirim olduğundan reddedilen kısım için davalı yararına vekalet ücreti takdir edilemeyerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1)Davacının davasının KISMEN KABULÜNE,
Dava ve ıslah dilekçesi ile talep edilen toplam 84.869,93TL tazminattan TBK 52.maddesi gereğince takdiren %20 indirim yapılarak 67.895,94TL tazminatın temerrüt tarihi olan 31/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline,
Fazlaya ilişkin indirim sebebiyle REDDİNE,
2) Dava açılışında alınan 35,90 TL peşin harç ile yargılama sırasında yatırılan 272,80 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 308,70 TL harcın alınması gereken 4.637,97 TL harçtan düşülmesi ile bakiye 4.329,27 TL harcın DAVALIDAN ALINARAK HAZİNEYE GELİR KAYDEDİLMESİNE,
3) (a) Dava açılışında alınan 35,90 TL peşin harç ile yargılama sırasında yatırılan 272,80 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 308,70 TL harcın yargılama gideri olarak kabulü ile DAVALIDAN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE,
(b) Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu 35,90 TL başvurma harcı, 1.450,00 TL bilirkişi ücreti, 413,80 TL posta gideri, olmak üzere toplam 1.899,70 TL yargılama giderinden DAVALIDAN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE,
4) Davacının yargılamada vekil ile temsil edildiği anlaşıldığından yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 9.626,47 TL vekalet ücretinin DAVALIDAN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE,
5) Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider ve delil avansının HMK’nin 333. maddesi uyarınca karar kesinleştikten sonra Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi dikkate alınarak YATIRANLARA İADESİNE,
İlişkin, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.22/06/2021

Katip …

Hakim …

“Bu Evrak 5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre UYAP Sistemi Üzerinden Elektronik Olarak İmzalanmıştır.”