Emsal Mahkeme Kararı Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/317 E. 2022/220 K. 30.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2018/317 Esas – 2022/220
T. C.
A N K A R A
ASLİYE 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN MAHKEMEMİZCE VERİLEN KARAR

ESAS NO : 2018/317 Esas
KARAR NO : 2022/220 Karar

BAŞKAN …
KATİP….

DAVACI …
DAVALI …
DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/04/2018
KARAR TARİHİ : 30/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 31/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin … ilinde ekmek ve unlu gıda mamulleri üretiminde faaliyet gösterdiğini, müvekkili şirket ile davalı tarafın 24/04/2015 tarihli satış sözleşmesi ile 1 adet RBT 330 Borulu Otomasyon Ekmek Pişirme Makinasımn alımı konusunda anlaştıklarını, işbu sözleşmeye göre davalı tarafın makinayı 08/06/2015 tarihinde müvekkili şirkete teslim edeceğini, müvekkili şirketin işbu davaya konu ayıplı makinayı ekmek üretiminde kullanmak amacıyla davalı şirketten aldığım, makinanm işyerine kurulumu sağlandıktan sonra kullanılmak istendiğini, ancak beklenen şekilde yararlanılmadığını, üretimde kullanılamadığını, müvekkili şirketin davalı … Ekmek Fırın Makinalan İnş. Akaryakıt Tic. Ltd. Şti.’den almış olduğu ekmek pişirme makinasını makinada bulunan ısı ve buhar probleminden dolayı kullanamadığını, aynca makinanm teknik şartnamedeki özelliklere sahip olmadığını, davan konusu makinanm ekmek üretiminde kullanılmaması üzerine, makina üreticisi davalı … Ekmek Fırın Makinalan İnş. Akaryakıt Tic. Ltd. Şti. ile irtibata geçildiğini, ancak davalı şirket yetkililerinin sürekli olarak müvekkili şirketi oyaladıklannı, davalı tarafin brülöre yeterli basmç gelmediği için makinanm kullanılmadığını beyan etmeleri üzerine tüm doğalgaz tesisatının değiştirildiğini, buna rağmen makinanm kullanılamadığını, davalının herhangi bir çözüm üretemediğini, dava konusu makinadaki eksikliklerin …… Hukuk Mahkemesinin 2018/13 D. İş sayılı dosyasma aldırılan bilirkişi raporu ile tespit edildiğini, dava konusu makinada bulunan ayıpların imalat hatasından kaynaklandığını, davalı satıcınm ağır kusuru ile gizlendiğini, makinadaki sorunların halen devam ettiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin haklan saklı kalmak kaydıyla ayıp nedeniyle kullanılmayan 1 adet RBT 330 Borulu Otomasyon Ekmek Pişirme Makinasmm karşılığında ödenmiş olan şimdilik 15.000,00 TL’lik kısmının … 2. Noterliğinin 29/03/2018 tarih ve 007064 yevmiye numaralı ihtarnamesinin davalı tarafa tebliğ olduğu 05/04/2018 tarihinden itibaren ticari reeskont faizi ile beraber davalıdan tahsiline, makinadan beklenen şekilde faydalanmayan müvekkili şirketin yapmış olduğu işçilik yakıt giderlerinin ve makinanm tam kapasite ile kullanılması için yapmış olduğu masraflar karşılığında 5.000,00 TL’nin … 2. Noterliğinin 29/03/2018 tarih ve 007064 yevmiye numaralı ihtarnamesinin davalı tarafa tebliğ olduğu 05/04/2018 tarihinden itibaren ticari reeskont faizi ile beraber davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, davacı vekili yargılama sırasında davasını ıslah ederek 163.343,21-TL makine bedeli ve 326.957,52-TL masraf istemiştir.
Davalı cevap dilekçesinde özetle; davacı talebinin zamanaşımına uğradığını, açılan davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkili şirket tarafından davalı tarafa satılan 1 adet RBT 330 Borulu Otomasyon Ekmek Pişirme Makinesinden üretimden kaynaklanan herhangi bir ayıbın söz konusu olmadığını, dava konusu makinanın davacı tarafa sağlam teknik kapasitesi ve performansı ile çalışır vaziyette kurulumunun gerçekleştirildiğini, delil tespiti raporuna süresinde itirazlarını yaptıklarını, öncelikle yokluklarında yapılan tespiti kabul etmediklerini, tespit bilirkişinin Optimum 330 Ekmek Pişirme Makinası ile karşılaştırma yaptığını, RBT 330 ile Optimum 330 makinalar arasında kapasite farkı bulunduğunu, bu iki makinanm karşılaştırılmasının yanlış olduğunu, söz konusu makinanın satış tarihinin 2015 tarihi olduğunu, aradan 3 yıl geçtikten sonra tespit yaptın! dığım, tespit isteyen tarafın bu 3 yıllık zaman diliminde fırının periyodik bakımlarını yaptırmadığını, dava konusu edilen fırın makinasının ayıplı olduğu ve imalat hatasından kaynaklanan sorunlar bulunduğuna ve bunların gizlendiğine ilişkin davacı tarafın iddialannın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun iddialar olduğunu, kesinlikle kabul etmediklerini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
… Asliye Hukuk Mahkemesine 05/10/2018 tarihinde talimat yazılmıştır.
Talimat mahkemesince alınan bilirkişi raporunda özetle; “Dava Konusu Ekmek Pişirme Makinasının satıcının vaat ettiği özelikleri taşımadığını, fırının istenilen sıcaklık seviyesine yükseltilemediğini, Satılan malın ayıplı olup, malın ayıplı olduğunun satış sırasında açıkça belli olmadığı, kullanım sürecinde bu ayıpların ortaya çıktığının tespit edildiğini, ayıbın sıcaklık yükseltilememesi olduğu ve bunu davalının kendi uzmanının da keşif esnasında teyit ettiğini, satıcının ayıbını bilerek gizlemesinin söz konusu olmadığını, ancak ayıbın varlığı kullanım sürecinde kendini gösterdiğini, tespit edilen ayıp alıcının kullanmadan, basit bir gözden geçirme ile anlayamayacağı bir ayıp olduğunu, ayıbın tespiti kullanım esnasında belli bir süre sonra ortaya çıktığını, ayıbın giderilebilir bir ayıp olduğunu, ancak davacının satıcıya olan güveni sarsıldığından bu tercihi kullanmak istemediğini ifade ettiğini, ayıbın giderilebilir olup tamir masraflarının yaklaşık 20.000TL olabileceği tespit edildiğini, mevcut hali ile kullanılamayacağı tespit edildiğini, davalının savunmasında belirttiği periyodik bakım yaptırılmadığı iddiası için satış sözleşmesinde periyodik bakım şartnamesi hazırlaması ve bunu tarafların imzalayarak karşılıklı yükümlülüklerini takip etmeleri gerektiğini, böyle bir bakım şartnamesinin olmadığı içinde kullanıcının gerekli özen ve bakımını ihmal ettiği tespit edildiğini, ancak fırında sıcaklık yükseltilememesi kusuru kullanıcının bakım aksatmasından kaynaklanan kusur olmadığını, sözleşmenin feshi yerine bedel indirimine gidilmesi halinde satış bedelinden onarım bedeli olan iş kaybı miktarının hesap bilirkişi tarafından hesaplanması ile elde edilebileceği tespit edildiğini, sözleşmeden dönülmesi halinde satıcıya iadesi gereken makine hâlihazırda alıcı bakımından kabul edilebilir halde olmadığını, davacının yaptırdığı doğalgaz tesisatı ve su arıtma tesisatı ilave imalatları olduğunu, bu imalatlar fırının işletilebilmesi için gerekli olan faydalı imalatlar olduğunu, tazminat talebi bakımından dava dilekçesinin 8. Maddesinde yer alan tazminat talepleri konusunda; Makina saatte 1.260 adet ekmek üreterek günde 10.000 ekmeği belli bir zaman içerisinde pişirmek ve işçilik giderlerini azaltmak amacıyla alındığını, ancak makinenin şu anki durumu ile günde sadece 1.500-2.000 ekmek pişirebilmekte olduğu görüldüğünü, dava konusu makinadan günde 8.000 ekmek üretim kaybı vardır ancak bu kaybı üç işçi fazla çalıştırarak işletmesinde bulunan diğer taş fırınlarda kapatmaktadır bu nedenle üretim kaybı kendisine yalnızca fazla çalışan işçi sayısı olarak etkilediğini, bu nedenle üretim kaybından kaynaklanan zarar hesabı yapılamayacağını, makine tam kapasite ile çalışabilse idi, davacı şirket 3 işçinin maliyetinden kurtulmuş olacağını, işçilik prime esas kazanç toplamı = 3.285,74 TL/ay x 2 işçi + 2.501,24 x1 işçi = 9.072,72 TL/ay İşçilik maliyet brülör ateşleme kapasitesi (kcal/h) / doğalgaz alt ısıl değeri (kcal) – max gaz tüketim hesabı m3/h (189165,950 kcal/h = 220 Kw ) / 8250 (kcal) — 22,929 m3/h Perakende Satış Tarifesi (TL/m küp) = 1,401563 TL (KDV Hariç) x 1.18 = 1,65384434 TL Kdv dahil dava konusu makine ısı kaybı sonucu yakıt sarfiyatı = 4 saat fazla çalışma x 22,929 m3/h x 1,65384434 TL (gaz maliyeti) = 151,68TL/gün x 30 – 4550,51 TL/ay toplam zarar =9072,72 TL/ay İşç maliyet + ısı kaybı sonucu yakıt sarfiyatı 4550,51 TL/ay =13.623,23 TL/Ay olarak hesaplandığını” rapor etmişlerdir.
… Asliye Hukuk Mahkemesine 10/11/2020 tarihinde talimat yazılarak Ankara Bölge Bilirkişilik Kurulunda görev yapan Bülent Aras, Naim Toygar, Seray Mengüaslan ve Ayşe Atasoy’dan bilirkişi raporu aldırılmıştır. Rapora göre; “Dosya kapsamı ve mahallinde yapılan detaylı inceleme neticesinde; dava konusu ekmek fırının istenen kapasitede çalışmaması, istenilen kalite ve görünümde ekmek pişirilmemesinin nedeni üretim ve imalat hatasına bağlı ısı kaybından kaynaklandığı, bu durumun fırının kullanılması sonrası ortaya çıktığından dolayı üretim ve imalattan kaynaklanan gizli ayıp olduğu, dava konusu firındaki dış düvarların yalıtım yapılmaması, yanma kanalı onarımı, buhar borularının değişimi ve buna bağlı olarak 1ısı kaybının onarım ile giderilmesinin mümkün olduğu, dava dosyasına aldırılan önceki bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi ısı kaybından kaynaklı bu ayıbın 20.000,00 TL karşılığında giderilmesi mümkün olduğu, mahkeme tarafından ayıp oranında indirime karar verilmesinin düşünülmesi halinde bu miktarın 20.000,00 TL olacağı, mahkeme tarafından sözleşmenin feshine karar verilmesi halinde ise talep edilebilecek miktarın satış bedeli olan 150.000,00 TL + KDV olacağı, bu durumda ürünün davalıya iade edilmesinin gerektiği durumuna göre, fırının demontajı ve nakliyesi davalıya iadesi gerektiğinden dolayı demontaj ve naklıye bedeli toplamının 15.000,00 TL olacağı, dava konusu fırının verimli çalışmaması nedeniyle aylık uğranılan zarar 12.275 43 TL olarak hesaplandığını” rapor etmişlerdir.
… Asliye Hukuk Mahkemesine 31/03/2021 tarihinde talimat yazılarak keşif yapılarak bilirkişi raporu aldırılmış ve tanık beyanlarına başvurulmuştur.
Keşif sırasında tanık … beyanında; ”Bu iş yerine 2014 yılının 7 ayında bu iş yerinde çalışmaya başladığını, üç yıl bilfiil çalışıp 2,5 yıl ara verdikten sonra halen bu iş yerinde usta olarak çalıştığını, Davaya konu fırın alındığında bu fırında çalıştığını, fırının yetkili ustalar tarafından kurulduğunu, fırının ilk kurulduğunda deneme amaçlı olarak fırını kuran yetkililerle deneme ekmeği çıkardıklarını, ekmeğin normal çıktığını, bir süre bu ekmeğin normal çıktığını, sonrasında “arabanın devirden düştüğü gibi’ fırındaki ekmeklerin “buhar almamaya, MAT çıkmaya’ ve tez zamanda ‘kuruyan ekmek/’ olarak çıkmaya başladığını, amaçlarının dava konusu fırından tam randıman almak olduğunu, bu fırından randıman almaları hâlinde; kürekli fırın, pasta fırınlarını “İptal” edip, sadece dava konusu fırını çalıştırıp, iki vardiya yerine, bir vardiya olarak çalışacaklarını, davalı fırın yetkililerinin bu arıza için geldiklerini, kendilerine fırından çıkan ekmek ile dava konusu fırından çıkan ekmeği gösterdiğini, aralarındaki farkı onların da gördüğünü ve kendisine hak verdiklerini, gelen davalı firma yetkililerinin; meydana gelen arızayı fırına’ bulduklarını ve “fırının buhar veremediğini ve fırını beslemediğini’ söylediklerini, bundan sonra arızanın gittikçe çoğaldığını ve fırını kapatmak zorunda kaldıklarını, bu fırının bir seneden az çalıştığını, sadece bayram ekmeklerini yapmak ve sıkışık zamanlarda fırını çalıştırdıklarını, bu zamanda da; dava konusu fırının; ‘ekmekleri üst üste atmak’ gibi arızalar verdiğini, bu fırının işletmesinden dolayı zararlarının olduğunu, fırının ilk kurulmasında … Makina yetkililerinin: fırının nasıl kullanılacağını” gösterdiklerini ve kendilerinin ise “sadece ekmeğe jilet’ vurdukları ve fırını, “yetkilerin talimatlarına’ göre kullandıklarını,söylemiş, Daha sonra; bu makinanın arızalandığını, davalı firmayı aradıklarını, davalı firma temsilcilerinin iki, üç defa geldiğini, onların da firma temsilcilerine; arızalı kısımları anlattıklarını, davalı firma temsilcilerinin de kendilerine hitaben: zaten ‘arızayı ve fırın makinasını kullanmayı bildiklerini, ekmekleri kendilerinin de çıkardığını ve bahsettikleri arızaları gördüklerini, Dava konusu makineyi; ‘yetkili servisin dışında hiç bir ustaya göstermediklerini” ve ‘yetkili firmanın talimatı’ ile hareket ettiklerini, makinenin hiç yerinden kaldırılmadığını’ ve “sökülmediğini”, Kendisinin; fırınla ilgili tüm şikâyetleri müdüre ilettiğini, fırının buhar almadığını’ söylediğini, müdürün de; davalı … Makina Firması’na telefon açtığını, onların da “talimatlar verdiğini” ve bu talimatların gereğini’ yaptıklarını, buhar tüpleri ile ilgili işlem yapıldığını bilmediğini, çünkü bu konunun kendi konusu olmadığını, bilgisi ve görgüsünün bundan ibaret olduğunu, ekleyecek başka bir husus olmadığını, ifade etmiştir.
Tanık Abbas Ateş beyanında; ”Bu iş yerinde 8 yıldan beri hamur yaptığını, dava konusu fırın alındığında bu iş yerinde çalıştığını, davaya konu fırının şu an “çalışmaz durumda’ olduğunu, fırının 2015-2016 yılları gibi alındığını, alındığında 5-6 ay normal çalıştığını, sonrasında “ekmeklerin beyaz çıktığını ve buharsızlık” olduğunu ve “kalitenin düştüğünü”, sonrasında; davacı fırın yetkilisi Güngör Bey’e durumu ilettiğini, Güngör Bey’in de: … Makina’yı arayıp arızaları ilettiğini, … Makine’den gelenlerin arızalara baktıklarını; su ve doğalgaz tesisatının yeterli olmadığını söylediklerini, su tesisatında kireçlenme olduğunu ve doğalgaz tesisinin de gücünün yetmediğini söylediklerini, davalı şirketin de söylediği gibi doğalgaz tesisatının büyütüldünü, doğalgaz tesisatının büyütülmesinden sonra da fırın makinasının çalışmasında” hiçbir değişiklik olmadığını, bundan sonra davalı firmanın, çağrıları üzerine iki üç defa geldiğini, ayar yapmaya çalıştığını, diğer usta ‘Davut Kılıç” ile de ekmek çıkarmaya çalıştıklarını fakat ekmeğin buharsız ve beyaz çıktığını, davalı firmadan gelenlerin de bu sonucu gördüğünü, dava konusu fırın yüzünden davacı firmanın maddi zarar yaşadığını, şu an mevcut olan vardiyanın burada olmaması gerektiğini, yani şu anda üç kişinin fazladan çalıştığını, bu fırını aldıktan sonra, buhar supaplarında bir değişiklik yapmadıklarını, … Makine ile sürekli irtibat hâlinde olduklarını, davalı firmanın bir zaman sonra telefonlara da bakmadıklarını, bu fırının; net olarak bir sene tam randımanlı şekilde kullanıldığını, çünkü yetiştirmeleri gereken ekmeğin olduğunu, ancak ekmeğin bozuk’ çıktığını, bir seneden sonra da işin durumuna göre ara ara kullanıldığını, mesela: 3 gün kullanılmadığı, 5. gün kullanılmaya başlandığını, diğer fırın kurulduktan sonra hiç kullanılmadığını, Üç senedir bu fırının kullanılmadığını, bu fırının, yerinden hiç sökülmediğini, bu konuda bilgi görgüsünün bundan ibaret olduğunu, dava konusu fırını, … Makina’nın monte ettiğini, bu konuda bilgisinin ve görgüsünün bundan ibaret olduğunu, ekleyecek başka bir husus olmadığını, ifade etmiştir.
Tanık Mesut Çiftçi beyanında; ”Davacı şirkette 10 yıldan beri servis elemanı olarak çalıştığını, fırınıin 2016 yılında alındığını, fırını … Makine kurdu diye bildiğini, fırının ilk alındığında çalışmasında herhangi bir sıkıntısı olmadığını, 2-3 ay sonra iki taban sonra ekmeğin beyaza dönüştüğünü ve fırının derecesinin düştüğünü, sonrasında da, bu durumu davalı firmaya bildirdiklerini, davalı firmanın üç dört defa geldiğini ve arızayı yapamadıklarını, ancak sorunun çözümü hakkında ne dediklerinin teferruatını bilmediğini, sonradan fırını kullanmaya devam ettiklerini, ‘günde bir saat kullandıklarını, günde bir saat kullanarak 5-6 ay devam ettiklerini, bununla birlikte iİş yerinin zarar gördüğünü, çünkü bayiler, bu fırından çıkan ekmeği beğenmediklerini, üç yıldır bu fırını hiç kullanmadıklarını, hâlen çalıştığı davacı firmalarının, makina arızası ile meydana gelen bu durumdan zarar gördüğünü, bayilerin ekmek almadığını, bu fırını kullanamadıktan sonra makinanın dava konusu olduğunu, bildiği arızanın ekmeğin buhar almadığı ve fırının derecesinin aniden düşmesiydi, yalıtım vs. ile ilgili bilgisinin olmadığını, bu fırının kullanılamaması nedeniyle üç dört adamın çalıştırıldığını, bunun nedeni ise yeni bir vardiya konulmasıydı” şeklinde ifade etmiştir.
Keşif sonrası aldırılan bilirkişi rapora göre özetle; “Dava konusu olayda davalı şirket tarafından davacı tarafa satılmış bulunan 1 (bir) adet … RBT 330 Borulu Otomasyon Ekmek Pişirme Makinasının, dava dosyasında mevcut; tarafların rapora itirazları, uzman görüşü ve duruşmada dinlenen tanık ifadeleri ışığında gerekli inceleme ölçümlemeler de yapılarak belirlenen ÜRETİM ve İMALATA bağlı ayıplar konusunda şu sonuca varıldığını, satılan malın AYIPLI olduğu, ekmek pişirilme safhasında verilmesi gereken buharın üretilememesi ya da yetersiz üretilmesi, serpantin borularının aralıklarının farklılık göstermesi nedeniyle fırın içerisinde; Isı Dağılımının, eşitliğinin/homojenliğinin sağlanamaması ve süreklilik arz etmemesi, fırın tabanına döşenen taşların kenarlarının siyah sac ile çerçeve şeklinde bağlanması, burada üretilen ekmeğin; insan sağlığı için “olmazsa olmaz’ şart olan “Gıda Yönetmeliğine Uygun Olmaması, dava konusu makinanın, CE Belgesine uygun standartta üretilmiş olmaması, makinenin farklı yerlerinden alınan değişik sıcaklık değerleri tespit edilmiş olması, davaya konu fırın makinesi yalıtımının; hangi teknik hesap ve esaslara göre yapıldığı hakkında bir bilgi ve açıklama bulunmaması, makinenin katalogunda belirtilen 1260 adet/saat kapasitesine ulaşılamaması, üretilen ekmeklerin de yanmış, mat görünümlü ve hacimsel büyüme bozukluğu’ nedeniye piyasaya arzının/satılmasının mümkün olmaması, satış ve teslim tarihi itibariyle makinenin CE Belgesi yok ise gaz yakan cihazlara dair yönetmelik (2009/142/AT) kapsamında olan makinenin CE Belgesi olmadan satışının yapıldığı anlaşılmakla , bir makinenin CE işareti taşıması o makinenin (2006/42/AT) Makine Yönetmeliği -temel sağlık ve güvenlik gereklerine uyulduğunu göstermesi- demek olduğundan; dava konusu makinanın, bu kurala uyulmadan üretilmiş olması, Tespitleriyle, davalı/üretici firma tarafından satılan malın AYIPLI olduğu, C11, C12, C13, C14, ve C15. Maddelerinde açıklandığı gibi; davalı/üretici firma tarafından satılan malda bulunan AYIPLARIN, üretim ve imalattan kaynaklanan GİZLİ AYIP olduğu, davalı/Üretici firma tarafından üretilen ve satılan AYIPLI mal ile davacı firmanın, maddi ZARARA UĞRADIĞI, davalı/Üreticinin, üretim yaparken; İlgili Kanun, Tüzük ve Yönetmeliklere uyarak üretim yapması, Yasal zorunlulukları arasında olmakla; AYIBIN niteliği; satılan bu AYIPLI malın üretiminde; davalı/üretici firmanın “İHMALİNİN bulunması” ve bu üretim sürecinde “Göstermesi gereken ASGARİ ÖZENİ GÖSTERMEMESİ” nedeniyle DAVALININ AĞIR KUSURLU OLDUĞU, tanık beyanlarına göre makina teslim tarihi olan (08.06.2015) tarihinden itibaren yaklaşık “6 ay ila 1 yıl arası çalışmış” olup, bu tarihten sonra ayıplar ortaya çıkmaya başlaması ve tanıkların beyanında net bir tarih verememesi de dikkate alındığında, 6 ay ile 1 yıl ortalaması olan 9 aylık bir süre sonu hesabıyla Ayıbın çıkış tarihi: 08.04.2016 olarak kabulü gerektiği, mahkeme tarafından sözleşmenin feshine karar verilmesi hâlinde ise talep edilebilecek miktarın satış bedeli olan 150.000,00 TL + KDV olacağı, bu durumda ürünün davalıya iade edilmesinin gerektiği buna göre, fırının demontajı ve nakliyesi ile davalıya iadesi gerektiğinden demontaj ve nakliye bedeli toplamı olan 15.000,00 TL nin bu bedele ilavesiyle davalının talep edebileceği tutarın (150.000,00 + 15.000,00) 165.000,00 TL olacağı, dava konusu fırının verimli çalışmaması nedeniyle uğranılan zarar; işçilik maliyeti + ısı kaybı toplamda 234.684,44-TL olacağını” rapor etmişlerdir.
Mahkememizce bilirkişi Hidayet Korkmaz, Erdoğan Şeker ve Önder Özen’den 18/02/2022 tarihli bilirkişi raporu aldırılmıştır. Rapora göre; ” Davalı … Ekmek Fırın Makineleri İnş. Akaryakıt Tic. Ltd. Şti’nin davacı … Taş Gıda Tar. Hay. Tur. İnş. ve Mal. Tic. Ltd. Şti.’ne satmış olduğu … RBT 330 Borulu otomasyon ekmek pişirme makinesindeki ayıpların belirli bir kullanım sürecinde ortaya çıktığı ve gizli ayıp niteliği taşıdığı, tanık beyanlarına göre yaklaşık olarak 6 ay ile 1 yıl sonunda ayıbın ortaya çıktığı ifade edilmiş olmakla birlikte; bu hususta dava dosyasında 27.02.2018 tarihinden önce fırın makinesinin ayıplı olduğuna ve servis hizmeti istendiğine dair herhangi bir talep ve iş emri bulunmaması nedeniyle ayıbın 27.02.2018 tarihinde ortaya çıktığının kabul edilebileceği, dava tarihi (25.04.2018) itibarıyla davacı şirketin işçilik maliyetinden kaynaklı zarar miktarının 25.884,14 TL olduğu, anılan tazminat miktarının dava tarihinden (25.04.2018) tahsil tarihine kadar (TCMB’nin dönemlere göre değişken reeskont faizi oranları üzerinden) işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan talep ve tahsil edilebileceğini” rapor etmişlerdir.
Davacı vekilince 26/07/2019 tarihinde ıslah dilekçesi gönderildiği, dilekçenin davalıya usulüne uygun tebliğ edildiği görüldü.
Dava, taraflar arasındaki satım sözleşmesinden kaynaklı ürünün ayıplı çıkması nedeniyle ürün bedelinin iadesi ile yapılan masrafların davalıdan tazmini talebinden ibarettir.
Sözleşme sureti, ödeme belgeleri, tanık beyanları, müzekkere cevapları, keşif incelemesi, tespit dosyası, bilirkişi raporları ile getirtilmesi gerekli tüm belgeler dosyaya celp edilmiş ve incelenmiştir.
…… Hukuk Mahkemesinin 2018/13 değişik iş sayılı dosyasının incelenmesinde; tespit isteyenin … Taş Gıda Tar. Hayv. Tur. İnş. Ve İnş. Malz. Mim. Müh. Day. Tük. Mal. Eml. Nakl. Paz. İth. İhr. Tic. ve San. Ltd. Şti, karşı tarafın … Ekmek Fırın Makinaları İnş. Akaryakıt San. Ve Tic. Ltd. Şti. olduğu, dava konusu makinanın bulunduğu Mehmet Akif Ersoy Mah. 39. Sok. No:1 … adresinde keşif yapılarak bilirkişi raporu aldırıldığı, alınan rapora göre, sözleşmedeki Optimum 330 Ekmek Pişirme Makinesi Genişliği 3500 mm.-… Fırın Makinalarının Sitesindeki Bilgilerinde Optimum 330 Ekmek Pişirme Makinesi Genişlik 3650 mm olarak belirlendiği, sözleşmedeki optimum 330 ekmek pişirme makinesi kapasitesinin 1260 adet/saat olduğu, fırında yapılan uygulamada 780 adet/saat (ekmek piştiğini) fırında 216 ekmek pişirdikten sonra ekmekte renk farklılığı, renk matlaşması ve ekmek görünüşünde küçülmeler olduğunu, fırında ekmek pişirmeye devam edildiği sürelerde ısının 210-dereceden 196 dereceye kadar düştüğünü, fırının sol yan yüzeyinde ısı yalıtımının olmadığından ısının dışarıya boşa gittiğinin görüldüğü, makinenin üzernde CE belgesi ve teknik özelliklerini belirten etiketin görülemediğini, bir makinenin CE işareti taşıması o makinenin 2006/42/AT Makine Yönetmeliği temel sağlık ve güvenlik gereklerine uyduğunu ve ÜRETİCİLER İÇİN CE İşareti / Belgesi- üretinin yasal zorunlulukları arasında olduğunu, fırının istenen kapasitede çalışmama nedenlerinin; fırında ısı kaybının olması, ekmek pişirme süresince buharın tam yeterli miktarda üretilmemesi neticesinde belirli üretimden sonra standartlara uymayan ekmek üretmesinden ekmek pişirme makinesinden gerekli verim alınamadığını, davacının Optimum 330 ekmek pişirme makinesi sözleşmedeki teknik şartları sağlayıp sağlamadığını, ancak kullanım aşamasında bileceği, fırını kullanmadan önce bilmesinin mümkün olmayacağı, davalının satmış olduğu Optimum 330 ekmek pişirme makinesi sözleşmedeki teknik şartları sağlamadığından, bundan dolayı Optımum 330 Ekmek pişirme makinesini kullanım esnasında gerekli verimi alamadığını rapor etmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davalı tarafından davacıya satılan makinenin ayıplı (satılan malın vaad edilen özellikleri taşımaması veya satılandan beklenen yararı azaltan yada kaldıran eksiklikler bulunması ) olup olmadığı, ayıplı ise bu ayıbın açık mı gizli ayıp mı olduğu, süresinde ayıp ihbarında bulunup bulunulmadığı, bulunulmamış ise satıcının ağır kusuru olup olmadığı, davacının sözleşmeyi fesihte haklı olup olmadığı, fesih yerine TBK nun 227. maddesindeki belirtilen şekilde başkaca bir karar verilip verilemeyeceği, davacının yaptığı masrafların zorunlu masraflar olup olmadığı, davalıdan talep edip edemeyeceği, miktarı konularında noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.

Somut olayda tarafların tacir oldukları, davacının arıza nedeniyle taraflar arasında birçok kez arızanın giderilmesi çalışmalarına başvurulduğu, … 2. Noterliğinin 29.03.2018 tarihli ihtarnamesi ile davalı şirketten zararlarının ödenmesini istediği görülmüştür.
Taraflar tacir olup, uyuşmazlığın ise ticari nitelikteki satım sözleşmesinden kaynaklanması nedeniyle olaya 6098 sayılı Borçlar Kanunu (TBK) ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun satım sözleşmesine dair hükümlerinin (TBK m. 207 vd) esasen tacirler arasında yapılan satım sözleşmelerine de uygulanması benimsenmiştir. Bununla birlikte satım sözleşmesinde malın ayıplı olması halinde özel hükümler öngörülmüştür (TTK m. 23/1, 4). Dolayısıyla tacirler arası satım sözleşmelerine Borçlar Kanunu hükümleri ile birlikte TTK m. 23/I hükmü de uygulanacaktır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki tarafların tacir olması nedeniyle yapılan sözleşme, ticari satış niteliğindedir. Satım sözleşmesi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 207. maddesinde “satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir.” şeklinde tanımlanmıştır. Satım sözleşmesi synallagmatik, başka deyişle tam iki tarafa karşılıklı borçlar yükleyen bir sözleşmedir. Tam iki yanlı sözleşmelerde, her iki yan birbirine karşı birer asli edim ile çeşitli yan ve tali edimler yüklenirler. Eş deyişle bu sözleşmeler nitelikleri gereği yanlardan her birini zorunlu olarak alacaklı ve borçlu kılar. Yanlardan her biri karşı edimi elde etmek için borç altına girer. Satıcının malın teslimi ve mülkiyetinin alıcıya geçirilmesi yükümlülüğü yanında satılanın ayıplardan ari olmasını sağlama yükümlülüğü de bulunmaktadır.
Türk Ticaret Kanunu 23’üncü maddesinde; “Ticari satış ve mal değişimi” düzenlenmiş, tacirler arasında yapılan ticari satışlarda esas itibariyle Türk Borçlar Kanunun ilgili hükümlerinin uygulanacağı belirtildikten sonra bu tür satışlar hakkında özel bazı hükümlere yer verilmiştir. Bu hükümlerin uygulanabilmesi için somut olayda ticari satışın mevcut olması gerekir. Ticari satış, sözleşmenin her iki tarafının da tacir olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili olan satıştır. Tacirler arası ticari satımlarda satıcının ayıplı ifadan sorumluluğu esas itibariyle Türk Borçlar Kanunun 219 ve devamı madde hükümlerine tâbidir ancak tacirler arasındaki ticari satımlardan kaynaklanan ayıplı ifa hallerinde alıcının muayene ve ihbar külfetlerinin süresi hakkında Türk Ticaret Kanunu 23/1-c madde hükmünde düzenlenmiş olan özel hüküm uygulanacaktır. Satıcının ayıplı ifasına ilişkin diğer konularda ise Türk Borçlar Kanunu 219 ve devamı hükümlerinde düzenlenen genel hükümler uygulama alanı bulacaktır. (Prof. Dr. Ömer Adil ATASOY, Av. Hanife ÖZDİL Hukuk Fakültesi Dergisi Yıl 3 Sayı 1 – Haziran 2017 (1-19) 3)
6098 sayılı TBK’nun ayıba karşı tekeffül hukuki kurumunu düzenleyen 219 ve devamı maddelerine bakmak gerekir. Buna göre “Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.” düzenlemesi mevcuttur.
6098 sayılı TBK 222. Maddesinde; Satıcının, satış sözleşmesinin kurulduğu sırada alıcı tarafından bilinen ayıplardan sorumlu olmayacağı, satıcının, alıcının satılanı yeterince gözden geçirmekle görebileceği ayıplardan da, ancak böyle bir ayıbın bulunmadığını ayrıca üstlenmişse sorumlu olacağı düzenlenmiştir.
Ticari satış ve mal değişimi başlıklı 6102 sayılı TTK 23/1 maddesinde; Maddedeki özel hükümler saklı kalmak şartıyla, tacirler arasındaki satış ve mal değişimlerinde de Türk Borçlar Kanununun satış sözleşmesi ile mal değişim sözleşmesine ilişkin hükümlerin uygulanacağı buna göre malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmesi gerektiği, Açıkça belli değilse alıcının malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde inceleyip veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlü olacağı, diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının uygulanacağı düzenlenmiştir.
6098 sayılı TBK 223/2 madde hükmü incelendiğinde; Alıcının gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal etmesi halinde, satılanı kabul etmiş sayılacağı. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hükmün uygulanmayacağı, bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmesi gerektiği; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılacağı düzenlenmiştir.
Ayıp durumunda alıcının seçimlik haklarını düzenleyen 227. Maddesi incelendiğinde;
Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:
1. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme.
2. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme.
3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme.
4. İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme.
Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.
Satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir.
Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir.
Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir. “Düzenlemesi mevcuttur.
Ayıp nedeniyle sözleşmeden dönmenin sonuçları 6098 sayılı TBK 229. Maddesinde düzenlenmiş olunup bu düzenleme uyarınca; “Satış sözleşmesinden dönen alıcı, satılanı, ondan elde ettiği yararları ile birlikte satıcıya geri vermekle yükümlüdür. Buna karşılık alıcı da, satıcıdan aşağıdaki istemlerde bulunabilir:
1. Ödemiş olduğu satış bedelinin, faiziyle birlikte geri verilmesi.
2. Satılanın tamamen zaptında olduğu gibi, yargılama giderleri ile satılan için yapmış olduğu giderlerin ödenmesi.
3. Ayıplı maldan doğan doğrudan zararının giderilmesi.
Satıcı, kendisine hiçbir kusur yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alıcının diğer zararlarını da gidermekle yükümlüdür. “Düzenlemesi mevcuttur.
6098 Sayılı TBK’nun 231. maddesinde “satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Alıcının satılanın kendisine devrinden başlayarak iki yıl içinde bildirdiği ayıptan doğan def’i hakkı, bu sürenin geçmiş olmasıyla ortadan kalkmaz.
Satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, iki yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamaz.”
Satıcının alıcıya garanti vermiş olması hali hiçbir surette 6098 sayılı TBK 223. maddesinde yer alan ayıp ihbar sürelerini asla ortadan kaldırmaz. TBK.223. maddede belirtilen ihbar süreleri hak düşürücü süre niteliğindedir. İğfal (ağır kusur) halinde ise zamanaşımından söz edilemeyeceği 6098 sayılı TBK.231/son maddesinde hükme bağlanmıştır. TBK 231/son madde hükmüne dayanılabilmesi için alıcının, satıcının hilesi veya kandırması sebebiyle zamanında dava açmasının önlenmesi gerekir. Başka bir anlatımla malın sonradan ayıplı olduğunun saptanması ve bunun gizli ayıp niteliğinde olduğunun belirlenmesi tek başına iğfal olarak değerlendirilemez.
Öncelikle ayıp ihbarı bakımından Yargıtay yerleşik içtihatlarından da anlaşılacağı üzere dava konusu makinenin ayıp niteliğinde olduğu iddia edilen arızaya ilişkin olarak arızanın davalıya bildirilmesi üzerine davalının dava konusu fırını önce tamir etmeye çalıştığı, daha sonra davacıya doğalgaz tertibatından kaynaklandığı söylenerek davacının doğalgaz sisteminin yenilendiği, arıza giderilmeyince davacıya bu kez arızanın sudan kaynaklandığının bildirilmesi üzerine davacının işletmeye arıtma cihazı taktırdığı, ancak fırındaki arızaların bu süreçte bir türlü giderilemediği gözetildiğinde gizli ayıp nedeniyle davacının kullanımı sırasında ortaya çıkan arızanın davalıya defalarca bildirildiği, tarafların dava konusu fırındaki arızayı birlikte gidermeye çalıştıkları, bunun için birçok işlem yapıldığı, tamir için davalıya yapılan başvuruların ayıp ihbarı sayılması gerektiği, taraflar arasındaki satın almadan dava tarihine kadar geçen süreçteki süregelen iletişimin hukuki olarak ayıp ihbarı olarak değerlendirilmesi gerektiği açıktır. (Yargıtay … Hukuk Dairesi, 11.05.2015 tarih, 2015/5501 Esas, 2015/6929 Karar).
Mahkememizce talimat mahkemesi aracılığıyla keşif incelemesi yaptırılmış ve birden fazla bilirkişi raporu aldırılmıştır.
Yukarıda yer verilen tüm açıklamalar ve dava dosya birlikte değerlendirildiğinde,
Taraflar arasındaki 24/04/2015 tarihli sözleşmeye konu edilen ürünün … marka RBT 330 tipinde borulu otomasyon ekmek pişirme makinası olduğu, makina bedelinin 150.000,00-TL+KDV olarak kararlaştırıldığı, makinanın 08/06/2015 tarihinde davacıya tesliminin yapıldığı, sözleşmede ürün için 1 yıl garanti süresi verildiği, …… Hukuk Mahkemesinin 2018/13 D. İş sayılı dosyasında aldırılan bilirkişi raporu ile eldeki dava dosyasında aldırılan bilirkişi raporlarında ürünün ayıplı olduğu belirtilerek ürün üzerinde yapılan teknik incelemede aynı hamurla davacının sahibi olduğu aktif haldeki diğer fırınlarda üretilen ekmeklere göre dava konusu fırından çıkan ekmeklerin üründeki imalatta bulunan ayıba bağlı olarak ısı kaybından dolayı kabarmamış, küçülmüş, bıçak açma yerlerinin çatlak, kabuklarının açık ve soluk renkli olduğu, istenilen şekilde ekmeklerin bu haliyle tüketiciye sunulamayacağı, ürünün saatte 1.1260 adet ekmek üreterek günde 10.000 adet ekmeği belli bir zaman içinde pişirmek ve işçilik giderlerini azaltmak amacıyla alındığı, ancak mevcut haliyle sadece 1.500-2000 adet ekmek pişirebilmekte olduğu, bunlara bağlı olarak üründeki ayıbın satış tarihinde belli olmaması, tanık beyanlarına göre 6 ay ve 1 yıl sonunda kullanıma bağlı olarak ortaya çıkması, üründeki ayıbın davacının kullanımından yahut bakım eksikliğinden kaynaklanmaması dikkate alındığında üründeki ayıbın hukuki niteliğinin gizli ayıp olduğu kabul edilmelidir.
TBK’nın 225/2. maddesinde satıcılığı meslek eden kişilerin bilmesi gerekli ayıpları bakımından ağır kusurlu olduklarına ilişkin kanun bir karine karine yer verildiği, meslekten satıcı olan satıcının mesleği gereği bilmesi gerekli ayıpları bilmemesi halinde de ağır kusurlu kabul edilmesi gerektiği, zorunlu olmamakla birlikte satıcılığı meslek edilenlerin genellikle tacirler olduğu, bunları ayıplı mal tesliminde ağır kusurlu satıcı muamelesi göreceği, bu alım-satım ilişkisinde alıcının tacir sıfatının bulunup bulunmamasını önem teşkil etmeyeceği (konu hakkında geniş bilgi için bkz. Yavuz, CEVDET, “Meslekten Satıcının Ayıptan Sorumluluğu”, İstanbul Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, S. 6/2, Eylül 2019, s. 107-136), davalının da fırın makinaları alım satım işi ile uğraşan tacir olduğundan ve dava konusu uyuşmazlık için meslekten satıcı olarak değerlendirileceğinden üründe bulunan ayıp konusunda ağır kusurlu olarak kabul edileceği, bu nedenle davalının ayıpların TBK’nın 231. Maddesi uyarınca süresinde yapılmadığına yönelik savunmalarına itibar edilemeyeceği anlaşılmaktadır. Dosyada ayıbın ortaya çıktığı tarih buna yeterli belge ve evrak olmadığından tam olarak tespit edilememekle birlikte davacının davalıya noter marifetiyle gönderdiği 29/03/2018 keşide tarihli 007063 yevmiye numaralı ihtarnamesi gereği 27/02/2018 olduğu kabul edildiğinde davacının ayıplı ürüne bağlı olarak ürün bedeli haricindeki masraflar ve zararlarının bu tarihten dava tarihine kadar hesap edilebileceği, üründen elde edilmesi gerekli ekmek adedine ulaşılamadığından zararını telafi etmek amaçlı diğer fırınlarda davacının bu süre zarfında SGK’ya bildirimi yapılan 3 işçi çalıştırmak zorunda kaldığı, 18/02/2022 tarihli bilirkişi kurulu marifetiyle hesabı yapılan 57 günlük süre için bu işçilerin davacıya maliyeti ve üründeki ısı kaybı sonucu yapılan yakıt sarfiyatı nedeniyle davacının 25.884,14-TL zararının oluştuğu anlaşılmaktadır.
Yukarıda belirtilen olgular birlikte değerlendirildiğinde, davacının 163.343,21-TL makina bedeli (150.000,00-TL+KDV) ile ürünün ayıplı olması nedenine bağlı olarak tespit olunan 25.884,14-TL zararın dava öncesi bu yönlerden davalı temerrüde düşürülmediğinden dava tarihinden itibaren işletilecek ticari reskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, TBK’nın 229. maddesi uyarınca dava konusu makinanın davalıya iadesine ve fazlaya ilişkin istemlerin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜNE,
Taraflar arasındaki sözleşmenin feshi ile makina bedeli olan 163.343,21-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari reskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
25.884,14-TL tazminatın (davacının zararı) dava tarihinden itibaren işleyecek ticari reskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Dava konusu makinanın (Fırın) davalıya iadesine,

2-Alınması gereken 11.157,97-TL harçtan peşin alınan 341,55-TL peşin harç, 8.032,00-TL ıslah harcı ve 673,70-TL keşif harçlarının mahsubu ile bakiye 2.110,72-TL’nin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,

3-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olarak 35,90-TL başvuru harcı, 341,55-TL peşin harç, 5,20-TL vekalet harcı, 8.032,00-TL ıslah harcı, 673,70-TL keşif harcı toplamı 9.088,35-TL ile,
Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olarak 413,20-TL posta masrafı, 19.220,00-TL bilirkişi ücreti, 1.520,00-TL bilirkişi yol masrafı olmak üzere toplamı 21.153,2‬0-TL’nin davanın kabul red oranı dikkate alınarak 7.047,17‬-TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,

4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AÜT gereğince 19.467,60-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,

5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AÜT gereğince 31.337,03-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
6-HMK 333 maddesi gereğince yatırılan gider avansından kalanın karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İlişkin, taraf vekillerinin yüzlerine karşı oy çokluğu ile verilen karar tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/03/2022

Başkan …
Katip…
✍e-imzalıdır

MUHALEFET ŞERHİ:

Dava ticari satımdan kaynaklanan satın alınan makinanın gizli ayıplı olduğu, satıcının ağır kusurlu olduğu iddiasıyla açılmış sözleşmeden dönme, bedel iadesi ve tazminat istemine ilişkindir.
Dava konusu makina 08/06/2015 yılında davacıya teslim edilmiş, 27/02/2018 yılına kadar olan dönemde davacı tarafça kullanılmıştır. TTK’nın 23. Ve TBK’nın 223. Maddelerindeki ayıp ihbar sürelerinin geçirildiği, garanti süresinin dolduğu davacı tarafın da kabulündedir.
Davacı TBK’nın 225. Maddesindeki ağır kusur hükümlerine dayanarak TBK’nın 231. Maddesindeki satılanın ayıbına ilişkin her türlü dava hakkını sona erdiren 2 yıllık zamanaşımı süresini bertaraf eden ağır kusur hükümlerine dayanarak sözleşmeden dönmek istemektedir.
Kanunda ağır kusurun tanımı yapılmamıştır. 6098 sayılı TBK 225. Maddesi 818 sayılı BK nun 200. Maddesini karşılamaktadır. Satıcının hilesinin bulunduğu iddia ve ispat edilmemiştir. Taraflar tacirdir, davalının makinayı satarken niteliklerinde eksiklik olduğu, gizli ayıplı olduğu hususlarının bildiği, gizlediği ,bilmesi gerektiği ispatlanmış değildir, Kaldı ki yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporlarına göre ekmek fırını işlevini yerine getirmekte, beklenenin altında olsa dahi ekmek pişirmekte olup satıcının ağır kusurundan bahsedilemez. Ekmek fabrika ve fırınlarında kullanılan fırınlar endüstriyel makinedir. Fiyatına , markasına göre özellikleri farklıdır. Fırın kullanıldığında ekmeği pişirmemesi açık ayıptır. Davacı 2 yıldan uzun süre bu makinayı kullanmış ve dava tarihine kadar herhangi bir şikayette bulunmamıştır.
Açılan davanın TBK 231. Maddesindeki 2 yıllık zamanaşımı süresi dolduğu gerekçesi ile davanın reddi gerektiği düşüncesiyle çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.

Hakim-…